Bir Sörf Macerası Sonunda Elde Ne Olabilir?

Surf Adventure

A) Sol bacağın hemen dış bilek kısmında 3 cm. boyunda, bayağı derince bir kesik mi?

B) Sol ve sağ ellerin küçük, yüzük ve orta parmaklarında su toplaması sonrası soyulan derilerin bıraktığı kırmızı-pembe görüntü mü?

C) Her iki bacakta dizlere kadar varan morluklar, şişlikler mi?

D) Sırt, boyun kasları ağrısı mı?

E) Hepsi mi?

Tabiki bildiniz: Bendeniz için geçerli olan şıkkı işaretlemem gerekiyorsa bu kesinlikle E olacaktır! Tabi tüm bu yara-berelere ek olarak 3 günün sonunda kendi kendime bir sörf kiralayarak, yapacak duruma da geldim. Hani kazanımlarımız da olmadı değil.. İlk şıktaki kesik biraz sörf ile alakasız bir alanda gerçekleşti bu arada. Bir kayanın üzerinden basıp geçerken ayağım kaydı ve ciddi derin bir kesiğe sahip oldum. Bugün olayın gerçekleşmesinin üzerinden tam 13 gün geçti, velakin pek bir iyileşme belirtisi yok. Olmayacak gibi aslına bakarsanız, iz kalacak! Bende gidip üzerine bir dövme yaptıracağım misler gibi tam olacak! Zaten istiyordum o bölgeye, bahanem oldu:) Diğer parmak derisi yüzülme ve bacak morarma hikayeleri direkt olarak sörf tahtası ve yelken ile bağlantılı:) Kas ağrılarından bahis bile etmiyorum:) Hatta edeyim, şöyle ki;

….

Gittim, başlangıç paketi aldım; 5 saat hoca ile 5 saat kendi kendine pratikle toplamda 10 saatte sörf kullanır hale getiriyorlar adamı. İlk gün az rüzgar ile resmen oyun oynadık. Hatta ben bir ara yelkenime “püf püf” şeklinde elimden geldiğince, ciğerlerim yettiğince hava pompalamaya bile çalıştım, o kadar rüzgar yoktu yani yılın neredeyse 360 gününü rüzgarlı geçiren Alaçatı’da. O gün daha çok dengede durma, yelkeni sudan kaldırma, rüzgara göre yelkenin açısını değiştirme, sörfe yön verme gibi durumların bol bol pratiğini yaptık. Ben ve bir hatun kişi daha. Hocamız ikimize resmen özel ders verdi, bence de gayet iyiydi dersler.Bu arada ilk gün o rüzgarsız havada bile bol bol düştüm suya. Dizimdeki morluklar, biraz açıkta bordun üzerine çıkmaya çabalamamla meydana geldiler! Ellerimdeki yaralar yelkenin ipini çekerken meydana geldiler! Amma kalın halatvari ipti onlar öyle kuzum! Ertesi gün şiddetli rüzgarda yaptığım self-practise sonrasında da rüzgarla ve yelkenle cebelleşirken sırt ve kas ağrılarımla tanış olduk!

Sevgili, “Vallaha en son 15-20 yıl olmuştur herhalde sörf tahtasına çıkmayalı, yelkeni tutmayalı” dediydi bana giderken biz. İlk gün sörf hocamızın yakın markajında biz kendi kendimize ufak adımlar atarken o da sahilden bizi görüntüledi birkaç kare. Sonra bir baktım adam yok! E denize girmeyi sevmiyordu hani. Zaten Alaçatı’da yüzmek için sörfle açığa, 300 mt. kadar ileriye gidip orada girmeniz lazım.. Güneşlenmekten de fellik fellik kaçardı.. Nerdeki bu adam demeye kalmadı, yanımdan bana el sallayarak hayvani boyutlu bir yelkenle süzülüp açıklara doğru ilerledi kendisi:) “Hani 15-20 yıl olmuştu sen yapmayalı bu işi, bu ne ya, süper gidiyorsun işte” dediğimde bana “E şekerim kasların hafızası var bence diyorum sana da inanmıyordun, al sana kanıtı.” dedi. Aslında bu konularda ona bu tarz tepki gösterek ağzım bir karış açık “hakkaten mi bu kadar senedir uğraşmadın bu işle” falan dememem lazım! Tenis kortundaki ilk günümüzden sonra bu konuyu anlamış olmam gerekirdi: Evet, kasların hakkaten hafızası var! Ya da bu adam beni uyutuyor:) Uzun süredir yapmadığını söylediği başka bir spor yok allahtan, konu burada nihayetlenecek. Kış geldiğinde ne kadar iyi bir kayakçı olduğunu bilhare yazacağım, inşallah ölmez de sağ kalırsak:)

Surf Adventue 1

İkinci gün benim en eğlendiğim gün oldu. Özellikle öğleden sonra müthiş bir performan gösterdim. O gün itibariyle yelkenin yönünü değiştirebiliyor, üzerime doğru gelen acemi:) arkadaşların sörfleri ile çarpışmamak için değişik yönlere kurtarabiliyordum kendimi. Yelkenim sevgiliye göre küçük olmasına rağmen, beraber birkaç tur bile atabildik, süperdi:) Hatta selibiritylerimizden sayın Tan Sağtürk ile bile çapraz bir geçiş gerçekleştirdik açıkta. Güzeldi yani, memnun kaldım. Tabiki benim sörf yapıyorum dediğim şey ile Çağla Kubat‘ın ya da Bora Kozanoğlu‘nun çalışmaları arasında Toroslar kadar fark var, kabul. Ama ben bu işi sevdim ve diyorum ki bir dahaki sefere bir eldiven edinmeyi başarırsam daha az zarar görerek, daha az eğlencesi olan bir yazı yazabileceğimden de eminim:)

Merak ediyorsanız, gidin yapın hayatınızda eksik kalmasın derim. Deniz sever, mavi sever, macera sever, adrenalin tutkusu olanlar için bir kayıp bence denenmemiş olması itibariyle. Sürekli yapacağım bir spor olamayacak ne yazık ki. Bir defa çok pahalı bu kiralama işleri bana.. İkincisi uzak anacım Alaçatı! Denizle ilgili her aktiviteye uzak kalmayı başarabilen tek şehir olan Ankara’da yaşıyor olmam da cabası! Dalarken de ben böyleydi, anam ağlardı yazık kadıncağıza. Her cuma gecesi bin otobüse, git en yakın! dalınacak mevkiye, 4 defa dal sonra dön gel Pazartesi sabahı otobüsten sersem sepelek bir halde inerek işinin başına! Bir arkadaşım var kulakları çınlasın, Barış. İzmir’de yaşıyordu İstanbul’a taşındı. Ama duyduğuma göre Alaçatı’dakiler onun taşındığından bir habermiş, zira Barış her hafta sonu azimle sörf yapmaya devam ediyor!! Bana zor, beni aşar. Ama tatillerde gittiğim yerde sörf yapabilme imkanı doğarsa hiç durmayacağım bunu biliyorum, bu da yetiyor bana:)

Bir tatil güncesi daha burada bitiyor dostlar. Son dönemlerde oldukça az sıklıkta yazdığımın farkındayım, bu konuda beni maillerinizle taciz etmenize hiç gerek yok. İçim daha çok acıyor zira. Neden derseniz, eskisi kadar laptopımla haşır neşir değilim takdir edeceğiniz üzere, e beş ay olmuş hayatıma bir adam gireli:) Aynı evde yaşıyor, hayatı paylaşıyor olmamızda cabası. Kendimize ait zamanlar daha yeni yeni yaratılıyor, yeni yeni birbirimizi 5 dk. da olsa rahat bırakıyoruz:) Birde fotoğraf çek-e-miyor olmam, tatile gittiğimde 60-70 pozla dönüyor olmamında JTB’yi ihmal etmemle alakası var. Biliyorsunuz ki burada sadece yaşadıklarımı ya da hissettiklerimi paylaşmıyorum. Aynı zamanda çektiğim fotoğrafları, hoşa gideceğini düşündüğüm an’ları da paylaşmaya çalışıyorum. Fotoğrafsız bir yazı yayınlamak pek bana göre değilmiş gibi. O yüzden bazen yazacak birşey olmuyor, bazen de fotoğraf olmuyor yazdığımla alakalı sunabileceğim göz zevkinize. Bir görev gibi görmemekle birlikte, burada olmayı seviyorum. Buradan ulaştığım insanlarda uyandırdığım hisleri, iyi şeyleri seviyorum.

Velhasıl, en kısa zamanda yeni bir yazı ile buluşmak üzere diyerek huzurdan ayrılıyorum. Bu da haftalık planlı-aktivite listesinden geride kalanlar, bakın görün ne kadar meşgul bir kadınım:)

06 Ağustos Çarşamba gecesi Dostlarla tatil dönüşü Balıkçıköy buluşması

07 Ağustos Perşembe?akşamı Spor Okulunda 19:00-21:00 arası tenis

08 Ağustos Cuma gecesi Sevgili arkadaşımız Natali’yi Amerika’ya uzun tatile uğurlama okasyonu

09 Ağustos Cumartesi sabahı Spor Okulunda 07:00-09:00 arası tenis

10 Ağustos Pazar sabahı Spor Okulunda 07:00-09:00 arası tenis

Bir Sörf Macerası Sonunda Elde Ne Olabilir?” hakkında 8 yorum bulunuyor:

  1. Başak

    Fazla medyatik olduğunu düşündüğüm için gitmeye henüz cesaret edemediğim Alaçatı hakkında gayet güzel bilgilendim bu yazılarınla. Sezon başı ya da sonu gidilirse maksimum keyif verecek bir yer olacağını düşünüyorum.

    Cevapla
  2. Sndrfknella

    Eski bir surfçü olarak şunu söyleyebilirim ki: Şayet sadece bir sezon da yapsan parmaklarınla avucunun birleştiği nokta adeta nasırlaşıyor. 18 sene falan oldu, bir arkadaşımın surf yaparken geçirdiği tatsız kaza sonucu hayatını yitirmesi ile benim de surf keyfim, zevkim, kariyerim herşeyim bitti. Ama kardeşim geliyor ayın 15’inde… tatilde surf yapalım abla diyip duruyor. Senin yazıyı da okuduktan sonra yapılacak sanırım. Dönüşte yazarım sonucu 😉
    Öptüm çooook :))))

    Cevapla
  3. dlayra

    sevgili Başak,
    sosyetikliği konusunda haklısın. ama sosyetikler var diye de görme, yeme-içme, surf yapma keyfinden vaz da geçme bence. bizler de (sosyete dışı kabul ediyorum kendimi:) farklı bir hava katıyoruz olaya varlığımızla:))
    iyi eğlenceler şimdiden..
    *
    sndrfknellaaaaa:))
    nerelerdesin, sesin soluğun çıkmıyor?
    bak ya, demek eski sörfçülerdensin sen. harika.. yaşadığın olaya üzüldüm tabi, ama bence hayatın zevklerinden, hele de ki daha önce tecrübe ettiğin bir güzelliğinden de mahrum bırakma kendini:)
    yaz yaz tabi, merakta bırakma. ben de öperim yanaklarından:)

    Cevapla
  4. zynep

    dilayracıgım sörfcü fıstık,
    sana harika 1 tatil diliyorum, şöyle maviye doyasıya bak 😉 bolca dinlen, harika bir tatil diliyorum optum yanaklarından 😉

    Cevapla
  5. Hell

    Fotograf makinanızın ne oldugunu merak ettim ? Makro lensiniz de var mı (yakın plan çiçekleri görünce merak ettim) ?

    Cevapla
  6. dlayra

    merhaba hell,
    Fotograf makinam Nikon D200. Uzerindeki lensiyle beraber almıstım, o da 18-200 Nikkor lens. Yani tek bir lensim var daha:) Mod olarak da (A) Aperture Priority’de çekiyorum fotolarımı.

    Cevapla

dlayra için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir