Cuma günü izin almıştım. Yabancıların deyişi ile “Long Weekend”, uzun hafta sonu yaptım anlayacağınız. Bir önceki yazımda da bahsettiğim üzere terapi alanım olan mutfakta fazlasıyla vakit geçirdim, ziyadesiyle mutluyum. Mutlu olamayacağım tek konu yemek hazırlarken gözümün doymayışı olabilir ancak! Bazı insanlar vardır hani, yemek hazırlama aşamasında gözü de midesi de böyle doyar bir şekilde. Sofraya oturduğunda “Ben tokum vallaha, canım istemiyor hiçbir şey” der. İşte ben o gruba değil, ne yazık ki diğer gruba dahilim. Yani “Hazırladığını afiyetle ve iştahla tüketen kadın grubuna”!
Şu son cümleye bakarak artık tahmin edebilirsiniz, bayağı yemeli-içmeli geçirdim bu uzun hafta sonumu ben.
Ayşegül Sultanım geldi şehre, kısa da olsa birlikte vakit geçirdik. Tolularda birlikte kahvaltı ettik, fazlasıyla iş konuştuk:) Nisan ayında denetim geçirecek Ayşegül Sultanımla ben iş konuşurken, Tolucum bize sosisli yumurtalar, poğaçalar yaptı, kahveler pişirdi ta Etiyopya’dan gelen. Cuma günü öğleden sonra yemeği için -zira tatil günleri 2 öğün yeniyor bizim evde: kahvaltı niyetine 11:00 civarı, akşam yemeği niyetine 16:00 civarı- sebzeli krep hazırladım:) Uzun yıllar önce, mavi kutumda yaşarken çok sık yapardım. Aklıma geldi, dedim uzundur yapmamışım. Hadi Dilara davran bakalım:)
Benim sebzeli krep şu şekilde, kısaca bahsedeyim, hem Burcu‘nun da gönlü olsun:) Zira o kadar güzel ve detaylı tarif veren yemek blogları var ki, bu işi onlara bırakmak daha yerinde bence.
Benim sebzeli krebim için kullandığım iç malzeme, evdekilerden ibaretti: Havuç, kabak ve ıspanak. Havuç ve kabağı kabuklarını soymak için kullandığımız aletle hazırladım. Uzun uzun şeritler halinde. Biraz zeytinyağında kavurdum ve bebek ıspanakları ekledim. İçine öğütülmüş deniz tuzu (azıcık), karabiber ve bir miktar da (ben tadını seviyorum diye) kimyon koydum. Biraz krema ekledim ve ocaktan aldım. Diğer tarafta hazırladığım kreplerin içine harçtan koyarak rulo şeklinde sardım. Bizim için 5 parça rulo oldu. Fırın tepsisine dizdiğim rulo kreplerin üzerine hazırladığım beşamel sosu ve rendelenmiş parmesan peynirini koyarak fırınladım yaklaşık 10 dakika kadar 140 derecede. Üzerleri kızarınca çıkardım fırından ve yanına yeşilliklerden oluşmuş salata ile afiyetle yedik.
Sonraki gün ise tatlı krizim için evdeki bol elmaları kullanarak elmalı turta yaptım:) Onun tarifini ise buradan aldım harfi harfine.
“Yeme içme iyi güzel, ama tabi hareketsiz olmaz değil mi kuzum” diyerek kendi kendime, uzundur iş-güç vb. sebeplerden ertelediğim sabah yürüyüşlerime geri döndüm! Cuma, Cumartesi ve Pazar buzz gibi eksilerde seyreden hava sıcaklığında, bembeyaz, bileklerime kadar içine gömüldüğüm kar kalınlığı üzerinde yürüdüm. Kar pantolonum, berem, eldivenlerim robot kadın şeklindeydim:) Kulağımda son dönem severek dinlediklerim, aklımda kocaman bir hiçlikle yürüdüm ben. Soluklanmak için Tunalı Hilmi’deki Starbucks, börekler için Mado, taze çiçekler için Şimsek Sokağın köşesindeki çiçekçim uğradığım noktalar oldu yine. Ben kendimi pek güzel, pek yenilenmiş hissettim ve sanırsam bu mutluluk ve keyif halinden sebep de durmadan yedim! Biliyorsunuz ben iyiyken yerim, kötüyken açlık grevindeyim!!
Evde geçirdiğim saatlerde ise Avusturalya Açık Final maçlarını izledim. Her ne kadar buraya sıklıkla yazamıyor olsam da basketbol ve tenis takıntımdan vazgeçmiş değilim. Tüm maçları imkan elverdiğince, yakaladığım müddetçe izliyorum. Sadece uzundur Basketbol maçına gitmiyorum Ankara’da. Türk Telekomun taraftarlığını bırakalı çok oldu biliyorsunuz. Artık eski-ebedi takımım Efes Pilsen ve yeni sempatim Beşiktaş maçlarını hiç kaçırmamaya gayret ediyorum. Önümüzdeki günlerde (9 Şubat’ta) bu ikisinin karşı karşıya geleceği bir maç olacak ki Türkiye Kupası Çeyrek Finali için aman da aman:)
İş yoğunluğum azalınca ilk yaptığım iş gidip bir sürü kitap almak oldu D&R’dan okumak için. Hemen ilkini bitirdim 3 gün içinde: Patti Smith’den “Çoluk Çocuk”. Şimdi de Başak’ın önerisi ile aldığım “Hayat”a başladım Ayşe Kulin’den. “Hüzün” ise, ilk kitap biter bitmez okunacak tarafımdan. Bunların yanı sıra 1 yıldır kitaplıkta duran 4 adet Murakami var ki çok heyecanlıyım onlara başlamak için.
Çok şey var kafamda, bakmayın “aklımda hiçlikle yürüdüm” dediğime siz! Benim kafamın içinde hep bir şeyler, çalışan bir değil bir kaç makina vardır. O kadar çok şey düşünüyorum ki, sanırım diğer uğraşlarımla bir miktar bu düşüncelerden sıyrılabilmeyi umuyorum.
Bu arada Şubat ayına da bir “Merhaba” diyeyim ben. Nasılsa bu haftanın tek yazısı bu olacak:)
**Bu arada, Perşembe akşamı Kızılay ve Ankara Metropolitan Rotaract Kulüplerinin ortaklaşa gerçekleştirdikleri bir toplantıda “Sosyal Medya ve Blog Dünyası”na ilişkin bir sunum yapmam için konuk konuşmacı olarak davet edilmiştim. Sunumum sırasında ve sonrasında gösterdikleri ilgi, güzel soruları ve misafirperverlikleri için 2 kulübe de teşekkür etmek istiyorum:)**
Hayatımın %90’ını geçirdiğim Şimşek sokağın eskiden bülbüller öten köşesinden çiçek alıyor, liseden beri tuttuğum Efes Pilsen taraftarlığına geri dönüyor ve tek tuttuğum futbol takımı olan Beşiktaş’a sempati besliyorsun. Krep yapıyor ve yemeyi seviyorsun. Sen ne tatlı arkadaşımsın Dilara’cığımmM…:)))
Dilara, müzik zevkimizin benzediğini keşfettiğimden beri sol sütuna koyduğun ruhuma gıdalar bölümüne bakmayı ihmal etmiyorum. Bugün gördüm ki Hindi Zahra dinliyorsun sen de. 7 Şubat Pazartesi günü saat 21.00’de Sakarya’daki EskiYeni Bar’da sahneye çıkacak Hindi Zahra. Beni çok mutlu eden bu haberi sana da vermeden edemedim. Sevgiler…
Esencim, nasılsın?
bir hafta sonu sana da yapayım krep gel sen:)
*
Sevgili Epicurious,
bir arkadaşım önceden bahsetmişti bana bu durumdan. eski–yeni de neresi ki diye de düşünmüştüm.
dün Kızılay’dan balık almak için girdiğim sokakta bir de baktım eski-yeni! önünde bu konsere ait poster. yerde ararken küt diye önüne düştüm anlayacağın:) bu bir işaret, kesinlikle gideceğim dinlemek için. yine de haberdar ettiğin için çok teşekkürler:)
dolu dolu h.sonu işte bu :)) ben hala ev işlerine koşturmak keyfi şeyler yapamaz durumdayım. bu arada evet bak işte benim istediklerim senin ki gibi tadı güzel olacak, pratik ve uzun uzadıya yazılmayan tarifler, evet gönlüm oldu :))
Yeniden merhaba Dilara,
Demek kendini küt diye önünde buldun EskiYeninin:) Benim de daha önce hiç gitmediğim bir mekan ama deneyeceğiz önümüzdeki Pazartesi. Güzel bir gün dileğiyle 🙂
sevgili burcu,
sana iyi koşuşturmacalar dilemekle birlikte en kısa zamanda rahata kavuş inşallah:)) gnlünün olmasına sevindim.
*
sevgili curious global cat,
o zaman karşılaşırız bakarsın:)tanırsan beni yanıma gelmemezlik etme lütfen:)
Farkettim ki bir Epicurious bir de curious global cat ismi ile yorum yazmışım:) İkisi de benim aslında:) Eğer seni görebilirsem mutlaka gelirim yanına 🙂 Gözlerimi dört açacağım 🙂