Diğer Konulu Yazılar

Farklı Şeyler!

Farklı bir şeylerden bahsetmek istiyorum bugün.

Uzunca zamandır, “Mutlaka yazmalıyım iki satır da olsa” diyerek bir kenarda beklettiğim, ama şu son dönem yoğunluğumdan sebep bir türlü sıranın gelmediği birkaç şey var sizinle paylaşmak istediğim.

İlki Sevgili K.İ.S.D‘in yeni girişimi: “Çocuk Odasına Resimler

Kendi İzini Süren bu Deli kadınla sanal dünyada başlayan arkadaşlığımızı, gerçek dünyaya taşımak isteyip yaklaşık 3 yıl kadar önce tanış olmuştuk yüz yüze. İstiklal Caddesinde Cafe İST’te:) Çok kanımız ısındı birbirimize kahve içip cheesecake yerken ve gerçekten önemli her noktada birbirimizi önemsediğimi gösteren davranışlarda bulunduk hep aradan geçen bunca zaman içinde. Evliydi arkadaşım, hamile kaldı. Bebeği oldu. Eşinin tayini sebebiyle İstanbul’dan kalktı bir dağ başına gitti ve orada sevgili bebeği Cevdet’i büyütürken de kendine bir iş kurdu:)

Yetenekli arkadaşımın sitesini ziyaret edin ve yaptığı sevimli işleri takip edin. Burada nasıl çalıştığını anlatmış. Resme olan tutkusu ile yaratıcılığını birleştirmiş, çok da iyi etmiş:)

*

İkinci bahis edeceğim konu özel iki hizmet ile ilgili. Beni bu konudan haberdar eden kişi, aynı zamanda JTB’nin de sürekli okuyucularından. Danışmanlık yaptığı şirkette yer alan yeni projelerini anlatmış bana. Fırsatım olduğunda incelememi rica etmiş.

Şirketin web adresi: www.rentel.com.tr

Projeleri ise; Blue Angel ve Carry Kids

Blue Angel; alkollü bir gecenin ardından araç kullanımını ve gerçekleşmesi kuvvetle muhtemel feci trafik kazalarını önlemek amacıyla hazırlanmış bir proje.. Kaynağı yurtdışı örneklerden.

Carry Kids ise; çocuklu ailelere yönelik bir uygulama. Ailelerin çocuklarını kendileri alamadıkları yer ve zamanlarda güvenli bir araç-kişi vasıtasıyla istenilen yere götürülüp getirilmesine ilişkin bir diğer proje.

Açıkçası Blue Angel, alkol kullanmayı seven bir kadın olmamdan sebep ilgimi çekti. Gerçi araç kullanmıyorum, ve muhtemelen bir arabam olsaydı da içeceğim akşamlarda otoparkta bırakırdım; ama yine de ne olur ne olmaz böyle güvenli bir uygulama olduğunu bilmek rahatlatıcı.

*

Habertürk Gazetesinden Editoryal köşesinin editorü Hande Köseoğlu’na göndermiştim Barselona tatilime ilişkin yazımı. Tam benim DOHA’ya uçtuğum gün yayınlanmış.
Haber verip de basılı bir şekilde alınıp saklanmasını sağlayamadım. Ama sağolsun editör Hande hanım bana jpeg formatında sayfayı gönderdi. Bakalım eklemeyi becerebilecek miyim:)

*

Hafta sonu dinlenmem gerek kesinlikle, yoksa dayanamayacağım daha fazla uykusuzluğa ve atlanılan öğünlerden sebep vücudun direncinin düşmesine. Ama itiraf etmeliyim geçen gün sabaha karşı 04:00’de kalkıp çalışmaya başladım. Ofiste 1 günde bitiremediğim işi 3 saatte hallettim. Telefonlar susmuyor, mütemadiyen soru soran var. Çalışmak için izole olmak, sessiz sakin bir ortam en iyisi:)

Evet, annekuş da burada bir süre. Bol bol sohbet edip, dinlenip, anne elinden yemek yemem lazım.. Malum yağmur-kar var bu hafta sonu, zaten çıkamayacağız bir yere! Yine de içim rahat etmiyor, Cinque Terre’nin tümüne ilişkin yazıyı ve fotoğrafları da eklerim gibime geliyor.

Kendinize iyi bakın. Keyifli bir hafta sonu diliyorum.

~August Rush~

Orchids

* Benim guzel orkidelerim. Bu yil 2. yillari:)*

Ağustos,

aynı gün içerisinde değişik hissiyatlar yaşatarak bana,

geldi oturdu dizimin dibine!

Yapıştı sanki hatta ayak bileğime.

“Bırakmam hayatta seni” der gibi!

Ve,

“Benimle enteresan ve bir dolu maceraya hazır mısın? der gibi!

Hatta,

“Çok sakin ve tutarlı bir hayat sürmekteydin, yok o kadar rahata alışkın değilsin sen, biraz harekete ne dersin?” der gibi. Falan.

Öncelikle, yine-yeniden, evden erkenden ayrılmaya karar veren sevgili kiracım için alkış rica edeyim!

Kiracı arıyorum.

Kiracıdan aldığı kiranın üzerine bir miktar daha ekleyerek kendi kirasını ödeyen bir kadınım sonuçta. Ve bilmem bahsetmiş miydim ama, birikimim falan da kalmadı geçen Kasım fırtınası sonrası! Ama inanılmaz bir şekilde metanetle, evimi en kısa sürede harika birine kiraya vereceğim hayali ile mütemadiyen evrene pozitif sinyaller gönderiyorum. Yalan değil. Hakikat bu:) Gerçekleşince “Dilara demişti be” dersiniz:)

Sevgili Selim geçtiğimiz hafta içi benden, yine eşlikçisi olmamı rica etti programında. Kırmak ne mümkün kendisini. Biraz da pıt pıt atan kalbimin sesinin arka plan efektinde “Tabi Selimcim, seve seve” dedim. Ve fakat hain Selim “Hafta içi öğlen saatlerinde müsait olduğum 3 günüm var” deyince ben, “Bir yerine iki gün program eşlikçimsin o halde” deyiverdi. Durum mu nedir? 03 ve 04 Ağustos Salı ve Çarşamba günleri saat 12:00-13:00 arasında, TRT Ankara Kent Radyosu, Bize Göre programı, FM 105.6 frekansında birlikte sohbet edeceğiz. İsteyen İnternet üzerinden şuraya tıklayarak dinleyebilir.

Orchids 1

Flas haberlerden sonra normal durum raporuna gecebiliriz sayin izleyiciler:)

Hafta sonu Ankara’da gordugumuz 39-40 derece vesilesiyle yapilacak tek bir sey vardi, Dilara kulunuz da onu yapti. Yani yatti!

Evet yattim tum hafta sonu. (1 saat tenis oynadim yalniz, sporumu yaptim, lutfen:) Bir arkadasimin odunc verdigi TV’im, henuz baglatmayi dusunmedigim Kablo TV ve Digiturk zama zingolarindan sebep seyredemedigim bir arac olunca yapilacak sey gidip surusuyle DVD almak oldu haliyle. Sanirim elimin altinda 20’den fazla film vardi. Onumde kuruyemislerim, arkamda bir suru taze meyve ile film izledim. Ay evet tabi ki vantilatorum de vardi kosede kocaman. Yoksa dayanmak ne mumkun!

“Sinemada seyredilmesi gereken filmler” listesine girebilecek Inception icin sinemaya gittim yalniz. Film hakkinda surusuyle yazilmis yorum var gerek imdb.com’da gerekse Eksi Sozluk’de. Dolayisiyla film hakkinda soylemek istedigim tek bir sey var: Fantastikti! O en sevdigim, 10 uzerinden 10 verdigim tek film olan The Prestige’in muazzam yonetmeni Christopher Nolan’in yeni filmi. Leonardo DiCaprio muthisti. The Aviator‘den beri yaptigi her filmle beraber inanilmayacak bir gelisme ve basari gosterdigini dusundugum aktor bu filmde de nefis bir oyunculuk ortaya koydu. Bir tek Shutter Island kaldi izlemedigim, o da sirada. Kadro, zaten oldukca basarili bir sekilde bir araya getirilmis hepsi de rolune tam oturan oyunculardan olusuyor. Bence kacirmayin. Birakin kim ne demis, ne yorumlar yapilmis. Konsantre olarak kendinizi filme verin ve sonuca bakin. Derim ben yani nacizane:)

Henuz yaz tatili yapmadim. 4 gunluk Bodrum olayini saymaz isek. Bu ay planliyorum, ama hala ne zaman olacak ve nereye gidecegim bilemiyorum. Ama Kasim ayinda 9 koca gunu icine sigdiran Kurban Bayrami icin cok guzel ve beni heyecanlandiran bir yurt disi seyahati hazir gibi:) Yapamasam da dert etmeyecegim bu yaz tatil. Zira her sey olacagina variyor eninde sonunda ve ben yasadigim her guzel sey icin kocaman tesekkur ediyorum evrene.

Bir bildigi vardir, yaniliyor muyum?

Hepinize guzellikler getirsin ama, dilediginiz, gonulden istediginiz her sey gercek olsun bu Agustos. Ve lutfen guzel enerjilerinizi bana da gonderin de su evim kiraci bulsun lutfen:) Zaten bu yili da cikarirsam saniyorum yeni bir ev satin alacagim kendisine veda edip..

Kismet:)

~Hiç~

Gözlerimi kapatıp derin düşüncelere daldığımı sanıyorlar. Yanılıyorlar.

Hiç bir şey düşünmüyorum.

Sadece gözlerimi kapatıyorum yavaşça. Oturduğum şezlongu iyice yatırıyorum geriye doğru. Neredeyse yatar pozisyonda. Çıt çıkmayan mahallemde, arada bir burnuma gelen mis kokulu kırmızı orman meyveli mumlarımın kokusu eşliğinde..

Dinliyorum.

Hiçliği.

..

Meğerse ne güzelmiş!

MİM’lendim:)

Erguvan

* Fotoğraf IPhone’un yeni eğlenceli araçlarından Hipstamatic ile çekilmiştir. Fikir Zeynep‘i takip sonucunda akla düşmüştür:) Erguvan ağacı kampüsün bahçesindeki tek erguvandır.*


Pandora’nın Kutusu adlı, benim de yeni haberdar olduğum bloğun sahibesi sevgili Pınar beni mimlemiş geçen gün. Mim konusu ise şöyle:

———-

•Takip ettiğiniz bloglardan ya da bloğunuzda yer verdiğiniz blog listesinden baştan 3. sıradaki bloğa girip, onun takip ettiği bloglardan(blog listesinden) -daha evvel görmediğiniz- bir bloğa tıklıyorsunuz.
•Oradaki yazılara göz atıp birini gözünüze kestiriyor, okuyorsunuz.
•Hoşunuza giden bir paragrafı alıp bloğunuzda paylaşıyorsunuz.
•Bu paragrafla alakalı birkaç cümle sarfetmeyi de ihmal etmiyorsunuz:)
•Alıntı yaptığınız bloğun son yazısına yorum olarak bu mimi düşüyor, kendi yazınıza link veriyor ve bu blog sahibini de mimlemiş olduğunuzu iletiyorsunuz.
•Son olarak mimlemek istediğiniz başka blogdaşlar varsa mimi onlara da yolluyorsunuz
.

———-

Ben, takip ettiğim bloglardan 3 numarada bulunanı seçtim: “Azra Kadını” Sonra O’nun takip ettiklerinden hiç tıklamadığım birini seçtim: “Tehlikeli İlişkiler”Kadın-erkek ilişkilerine dair “non-maço” olarak tariflediği gözlemleri ve hikayeleri olan bir erkek blogger. Erkek bloggerlar kadınlara göre çok çok daha azdı eskiden. Şimdi erkeklerin de yazıyor olması hoş bence.

Fazla vaktim yoktu uzun uzun okumak için -zira arkadaş uzunca yazmayı seviyormuş o belli-, o sebeple göz gezdirirken şu birkaç cümle gözüme takıldı:

Erkeğin çok konuşanı azdır. Kabul edelim ki kadınlar erkeklere göre daha bir severler konuşmayı. Erkeklerde öyle çooook çok geveze adam az görülür. Ancak görüldü mü de bu adam en az 10 geveze kadın gücündedir.”

Tamamiyle katılıyorum kendisine. Hayatta en haz etmediğim “insan” tipi -kadın ya da erkek- gerekli-gereksiz konuşan, onu dinleyip dinlemediğinle ilgilenmeyen ve sen konuşurken habire lafını kesip konuşmaya devam edenlerdir. Kaldı ki erkeklerde bu özelliğe hiçbir suretle da-ya-na-mı-yo-rum ben de! O sebeple sevgili arkadaşımızın yazdıklarına katılıyorum:) Hele ki en geveze kadından daha çok konuşan erkeğe rastlamışlığım olduğundan, tüylerim ürpererek hatırlıyorum o anki hissiyatımı.

Ben de eğer vakti varsa ve yazmak isterse, Burcu‘yu, Başak‘ı ve Evren‘i Mimliyorum:)