Kadınsal Hareketler Çıkış Noktamız Bugün!

Mani&Pedi olayına hastayım ben!

Sanırım bundan tamı tamına 10 yıl kadar önceydi. Kulakları çınlasın, Banu diye bir arkadaşım vardı. Aynı iş yerinde çalışmaya başladık ve hoş-beş ederken mevzu “güzellik, bakım” vs.. konularına geldi. Benim o zamanlar sürekli gittiğim bir yer yok bu gibi durumlarda. Anne kuşun ara sıra gittiği bir kadıncağız var, ben de nadiren kendisine uğramaktayım.

Banu beni o yıllarda “Fatoş Abla”mla tanıştırdı. Fatoş Abla da kendine yeni bir mekan açmış Tunalı’da. Başladık önce bir-iki oraya gitmeye. Sonra Fatoş Abla da ekibi de benim hayatımın vazgeçilmez “sorun çözen kadın grubu” haline geldiler. Mani&Pedi, masaj, ve bilimum kıl-tüy temizliği artık kendilerinden sorulmaya başlandı. Tabi bazı kadınsal ve bakımsal sorunların çözüme ulaştırılmasında gösterdikleri takdire şayan hareketler kadar, akşam üstleri seanslarında içtiğim türk kahvelerinin de hakkını vermem lazım. Havasındaysa eğer Fatoş Abla’m fal da bakar benim. Gerçi ben “fala inanma” tipinde bir kadınım, ama arada fincanı şöyle bir sallayıp, kapattığım da olmuyor değil hani “falsız da kalmamak” adına:)

2 haftada bir maniküre gitmessem tırnaklarım alarm vermeye başlar. Uzun tırnak iyidir, güzeldir velakin bilgisayarla çalışan bir kadın için kabustur. (Amerika’da siyahi hatunların tırnaklarına değinmeden geçemeyeceğim burada. Siyahi kasiyerlerin hemen hemen tümünde bir tırnak var anacım, benim en uzun tırnağım onlar için diş temizlemeye bile yetmeyebilir. Tırnaklar o kadar uzun ki, yaklaşık kendi florasında 4-5 cm. uzadıktan sonra aşağıya doğru bir o kadar daha kıvrılarak iniyorlar. Bunlar kasiyer! O tırnaklarla devamlı tuşlara basıp duruyorlar. İşin garibi ben hayretle bakıyorum, ama onlar harbiden tuşları kullanabiliyorlar öyle çok zorlanmadan. Sanırım alışkanlık! Tırnakların üzerindeki desenlere ve oje renklerine hiç girmiyorum. Göreniniz olduysa tariflesin bi zahmet.) French denen stile tapar, bunun dışında sadece bordo veya kırmızı sürerim tırnaklarıma. (Mesela bugün yine French modundalar:) Pembe sevmem, sedefli beyaz da sevmem, hele hele simmiş, pulmuş, boncukmuş nefret ederim. Fatoş Abla’m bu huyumu biliyor artık, sağolsun 10 yılda anca öğrendi; ama yine de her deniz tatiline gidişim öncesi kendisine uğradığımda ayak baş parmağıma sadece, ufacık bir nazar boncuğu ya da küçük bir kelebek motifi yapıştırmadan bırakmaz beni. Tabi kıramıyoruz kendisini, bir şey demiyoruz. Ama tatile gidildiğinin ilk denize ayak sokuşumuz sonrası ne yapıp edip o kelebeği uçurtmayı başarıyorum ben:) Şşşşt, aramızda kalsın.

Zamanında masaja da bayağı kaptırmıştım kendimi Fatoş Abla’da. Sağolsun Sibel bu konuda bence bir numaradır. Kızcağız günde 50 dakikadan neredeyse 10 seans masaj yapmaktan geniş omuzlu, sağlam pazulu, resmen üçgen bir dişi haline geldi. Başkalarına yaptıklarını bilemeyeceğim, anlatıyorlar dinliyorum. Ama ben, düzenli masaja gittiğim dönemde Sibel’e – ki en az 8-10 seans- selilüt melülit kalmamış, bacaklarım-popom gayet şekle girmişti. Dün manikür için gidince bir baktım, hatunlar sırada Sibel’i bekliyorlar. Acaba dedim bende haftaya 2 seans Sibel’i kapatsam mı? İş çıkışı süper oluyor, gevşeyip hamur kıvamına geliveriyorsunuz, bu da yetmiyor inceliyor şekle giriyorsunuz.. Evet, evet dur bir randevu alayım ben.. Ağustos’ta tatile çıkacağız, 1 ayda ne olsak kar:)

Mask on Me

Böyle bakım olayını severim, ama mesela kuaför fobim vardır benim! Eskiden, aslına bakılırsa yaklaşık 3 yıl öncesine kadar, benim rapunzelvari saçlarım vardı. Hele ortaokul ve lisede kabustu saçlarım. Annem kıyamadı kestirmeye yıllarca, banyodan sonra hep o taradı 12 yaşıma kadar. 90 cm.di benim saçlarım 12 yaşında:) Dümdüz, upuzun, hiç katsız, açık kahve, yazları papatya suyu ile taranmaktan sebep sararmış tamı tamına 90 cm. gelen saçlarım vardı! İnanamıyorum şimdi düşününce. Oturduğum zaman sandalyeye, saçlarımın üzerine otururdum:) Hiçbir kuaför amca kıyamazdı kesmeye saçlarımı. “Şampuan reklamlarında oynatın siz bu kızı” derlerdi hep. Aradan yıllar geçtikçe, anne kuşum bizi terk etmek zorunda kalınca e el mahkum o saçlar bir miktar kısaldı, sonrada o saçlara ince perma olayına girmiştik! Bir kabus daha! Merinos modeliydim ben lise 2’de:) Neyse bir zaman sonra o perma bozulmaya başladı da allahtan, o ince bukleler iri dalgalar haline gelerek benim biraz normal görünmemi sağladılar.

Lise sonda boya olayına girdik bir merakla. İyi de halt etmişiz!! 18 yaşımdan beridir boyuyorum saçlarımı ben. Tam tepemdeki beyazlar ordusuna inanamazsınız! Gerçi babamı birkaç sene görmemiştim, sonra karşı karşıya geldiğimizde “Aaaa, pamuk dede modundasın yahu babacım” dediğimi çok net hatırlıyorum. Yani genetik bir mirasımız var, hayırlı olsun. Tamam, saçlarımızın gürlüğü ve kaliteli oluşu da babamızdan yadigar; ama bari beyaz değil de gri falan olsaydı. Ben severim gri saçı:) Üniversitede Contemporary Sociology dersimize giren bir Meyda hocamız vardı; Meyda Yeğenoğlu Mutman. (Şurada aşağılarda var fotoğrafı, ama belli değil saç rengi çok. Ay evet, YÖK Başkanı da benim hocamdı. Ama anamızı ağlata ağlata öğretmişti bize istatisliği.) Çok otantik giyinir, bir sürü takılar takardı boynuna. Şıkır şıkır yürürken sesi gelirdi daha köşeyi dönmeden. İşte o hocamızın saçları erkek gibi kısacık, ama gri-beyazdı tamamen. Hiç boyatmazmış saçlarını. Bayılmıştım o zamanlar. Ama yok, benimki kesinlikle onunla yakından uzaktan alakalı değil. Benimkiler tam tepemde, belli bir noktada toparlanmış ve uzun, ve bembeyazlar:((

Neyse ne diyecektim ben?

Hah, hatırladım. Kuaför fobimi anlatacaktım. Şimdi bu fobinin giriş noktası benim saçıma perma yaptırdığım günlerle başlar, boya mevzuuna rutin işlem olarak bakmaya başlama zamanlarımla devam eder. Gelişme kısmı ise gölgeli saç modasına kapılmamla olmuştur. Röfleli-gölgeli saça bir vuruldum o yıllar, ama kuaför koltuğunda saatlerce oturmaya dayanamıyorum! Çünkü bendeniz o rapunzel halimden de vaz geçemiyorum, ama gölgeli saçlarım da olsun istiyorum. Dolayısıyla o koltuğa bir oturuyorum istemeye istemeye, kuaför bey benim saçlarımı ince ince ayırmaya başlıyor, sonra tek tek boyuyor o ince demetleri, daha sonra da paketliyor sabırla! O sabırlı velakin ben değil! Çünkü benim kuaför kapısından girişimle çıkışım arasındaki toplam saatin 7 saati bulduğu günler olmuştur! E boyat saçları, boyat saçları tabi saçımızın kalitesini de bozmuş bulunduk bir taraftan da. Ne oldu? Zaten dümdüz saçlarımız fön yaptırmadan sokağa çıkılamaz hale geldi. O sıcak fön olayı yazın beni bayılttı bir defasında:) O zamanlar çalıştığım iş yerinde takım dediğimiz şeylerden giyiyorum el mahkum. Ceket-gömlek-pantolon-topuklu ayakkabı falan. Saçlarımızıda haftada 2 defa fönletiyoruz, zira bu masraf için şirket bize ek ödeme yapmakta. Bir sıcaktı hava, bugünden sıcak olmasın, kuaför bey fönü kulağımın dibinde üflettikçe cehennem gibi, ben bir-iki derken kütdedenek bayılıvermişim koltuğa 1.78. Yıllar var fön çektirmiyorum o sıklıkta allaha şükür. Bıraktım kendi haline. Biyoform diye birşey yaptırdım, kat kat kestirdim, tek renge boyatıyorum. Düğün-dernek, özel gece dışında da önünden bile geçmiyorum kuaförlerin!

Bakım olayının bir de cilt bakımı kısmı var. Hani böyle maskelerle haşır neşir olduğumuz. Ben bayılırım maskeye. Ayda birkaç defa pazar günleri maske yaparım yüzüme çeşit çeşit. St. Ives, Garnier, Yves Rocher.. Arada da Tunalı Hilmi’de eski adı SGM, yeni adıyla NEDU denen bir mağaza var. Oradan aldığım tek kullanımlık maskeleri deniyorum. Hatta geçenlerde Sevgili‘ye de almıştım, beraber yüzümüzde maskeler fotoğraflarımızı çektik, ultra komiğiz:) **Yok, yok merak edilmesin, adamı metroseksüel yapmak gibi bir çabam yok:)!** Cilt bakımı yaptırmayı sanırım 26 yaşında bıraktım ben. Kendim yapıyorum: İyice temizliyorum yüzümü, genellikle banyodan sonra, peeling yapıyorum. Bakım maskesinin ardından da tonikle temizliyorum ve ta-tam! Süper pürüssüz, ışıldayan bir cildim oluyor. Siyah noktalarım çok fazla değil, ama burnumun üstünde gözüme batmaya başlayanları olursa onları da siyah nokta bantları ile ebediyete yolluyorum:)

Güzellik-bakım tamam da, cilt için en önemli şey ne biliyor musunuz? Su. Ben günde 3 lt. civarında su içiyorum birkaç yıldır. Farkı fark edebiliyorum. Siyah çayı sadece haftasonu kahvaltılarında tüketiyor, günde bir-iki bardak yaseminli ya da nane-limonlu yeşil çay içiyorum. İnanılmaz bir şekilde fark ettim ki en son kahvemi içeli bayağı bir olmuş! Alkolden vaz geçemiyorum, o konuya hiç girmeyelim.

Budur!

Kadınsal Hareketler Çıkış Noktamız Bugün!” hakkında 10 yorum bulunuyor:

  1. Kokoş Biyo :)

    Diloşum,ay ne uzunmuşsun sen yavrum.Bak bak bitmezsinde sen:)
    Cüceden hallice boyunu topuklularla aaanca 1.70 yapabilen biri olarak komplekse girmeden bitireyim şu yorumumu,çatliyciim yoksa;)
    Çok hoş yazmışsın valla bayıldım.Alttaki “o balkona geleyim,bana çay yappp” diye şımaracaktım dün vazgeçtim.Şimdi tam bizlik meseleye hemen atladım.Karşımda konuşur gibi tatlı tatlı anlattın sanki,bende dinledim seni.Hımm Fatoş ablan Tunalı’da demek,bu benim için harika kocam için kötü bir haber;)
    Gri-beyaz saçları olanlara hayranlığımız aynı.Keşke ilerde bu eşsiz renkle saçlarımızı uzatabilsek,gazi ünv.de taciser onuk diye bölüm bşk.hocamız vardı(hatırlayan olur mu bakalım,ünv arkadaşımı bulurmuşum burada)Upuzun gri-beyaz saçlarını asil bir topuz,iri taşlı,kemik tokalarla bezerdi,ne muhteşem ve ulaşılmaz görünürdü o saçlarıyla ….
    Çok sık kuaför-bakıma gidiyor gibi gözüksemde (doğan görünümlü şahin gibi oldu bu benzetme) aslında o kadar vakit ayırmam.Eh serde cimrilikte var haliyle;) Ay Diloşş,buraya yazdığım bir yığın şeyi kesip aldım yahu:)Yazı konusu yapçem ehehheee.Artık bi zaaamet bana gelip okursun güzelim
    YorumdanYazıÇıkartanCimriBiyo

    Cevapla
  2. salincakta iki kisi

    Ben hemen burada ki zenci ablalarin vampirella tirnaklarini tarif ediyim 🙂 Ben buraya ilk geldigimde o tirnaklardan korkmustum, yani mazallah bir munakasaya filan girsen ablalar aninda cizer-tirnaklar o derece guclu, kivrik, uzun ve de sivri 🙂
    Bir de cilt maskelerine tek kelimeyle bayiliyorum-Yves rocher Almanya’da deli gibi bir indirim yapmisti gecen sene- gozum donmus bir vaziyette magazada ki tum maskeleri ben almisim. Oyle ki torunlarima yetecek kadar cok cilt maskesi var su anda evde. Sevdicege maske yapma fikrini hic aklima gelmemisti bak-iyi fikir aslinda-hrm maske stogu da erimis olur 🙂

    Cevapla
  3. mr.td

    Dr.cugum , zaten gencsin ,güzelsin ,ne olacak bunun sonu 😀
    Yakinda sana Üniversiteye hazirlik kursuna gidiyormusun diye soracaklar artik 🙂
    Agustos ayinda ben de bir kacamak yapabilsem de Voltran´i olustursak süper olur valla:)
    sevgiler,
    TD

    Cevapla
  4. dlayra

    Biyocum gelsene wallaha benim balkona:))
    çay da yaparım, kahve de.. ama fal bakamam haberin olsun:)
    yazına da bayıldım ayrıca. allahtan benim kuaförüm de iyi bir adamcağiz, anlaşıyoruz güzel güzel buluştuğumuz zamanlarda:))
    *
    banu’cum,
    ben erkekler için olan maskelerden bulmuştum, onu kullandık. tavsiye ederim dene bir, sonra öpmesi çok keyifli oluyor:))
    *
    TD’cim, tatlım kıymetlim,
    zaten 30’dan yukarı çıkan olmuyor, en az da 28 diyen olmuştu yaşıma:) olsun, ben memnunum yaşımdan da başımdan da:)
    Ağustos sonu uygundur, buralardayız, tahmin edeceğiniz üzere bekliyoruz:)

    Cevapla
  5. Ayşe

    Merhaba,
    Sessiz sedasız okumaya devam 🙂 Konu güzellik olunca hele saç olunca birden kulaklarım dikildi. Yazında “Biyoform yaptırdım” yazmışsın.
    Nedir o? Bilgi verirsen sevinirim. belki derdime deva olursun..
    İyi haftasonları dilerim.

    Cevapla
  6. dlayra

    sevgili Ayşe,
    benim saçlarım anlattığım üzere dümdüzdü.. sıfır dalga.. ama yıllar içinde saçımın kalitesi bir miktar bozuldu. düz saça fön gerekti ve ben kuaför olayına gıcığım:)
    bu sebeple dalgalı kullanmak için kuaföre sorduğumda bu biyoform denen zımbırtıdan bahsetti. perma gibi, ama daha kısa sürede bitiyor uygulaması ve bekleme süresi. saçlarını sarıp, köpük gibi bir ilaç sıkıyor. o ilaçla sanırım bir 15 dakika kadar bekliyorsun. saçlara daha az zarar veren, ama dalgalanmasını sağlayan bir şey. ben 7-8 ayda bir defa yaptırıyorum. bu 2. oldu gerçi. neredeyse 8 ayı geçti ama hala dalgalı saçlarım. böyle olunca da sabahları duştan sonra köpükleyip kurutuyorsun, hazır oluyorsun:)
    umarım aradığın böyle bir cevaptı:)
    sevgiler,

    Cevapla
  7. güzellik bakım

    Merhaba
    Makaleleriniz uzun zamandır takip ediyorum ve oldukça başarılısınız bu makalenizde gerçekten çok güzel bir makale olmuş.Çok teşekkür ederim devamını bekliyoruz 🙂

    Cevapla
  8. güzellik bakım

    Merhaba
    Makaleleriniz uzun zamandır takip ediyorum ve oldukça başarılısınız bu makalenizde gerçekten çok güzel bir makale olmuş.Çok teşekkür ederim devamını bekliyoruz 🙂

    Cevapla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir