Las Vegas’taki son akşamımızdan sonra sabah erkenden kalkıp, daha önceden kiraladığımız arabamızı alarak hedef nokta “Grand Canyon“a doğru yola koyulduk; ama önce yolumuzun üzerinde yer alan “Hoover Dam“a uğradık. Hava inanılmaz sıcaktı bu arada, iki ayın sonunda Amerika’da buludunduğumuz yerler içerisindeki en sıcak günü o gün yaşadık: 110 F, yaklaşık 42 C!
Nevada sınırının önünde bir hatıra fotoğrafı çektirmek adettenmiş, kaçırmadık fırsatı 🙂 Hoover Barajı, hemen sınırın karşısında. Bir ucunda Arizona, diğer ucunda Nevada sınır tabelaları var. Orijinal ismi Boulder Barajı olan, 1930’lu yılların bu mühendislik harikası yapıya, daha sonra 31. Amerikan Başkanı Hoover’ın anısına Hoover Barajı ismi verilmiş. Zamanında, o güne dek yapılan en büyük baraj alan Hoover, 2.5 milyon metreküplük bir beton yapı olarak oldukça heybetli bir görünüme sahip. Fakat geçenlerde TV’de National Geographic kanalındaki “Mega Yapılar” programında gördük ki Türkiye’de alası inşa aşamasında! Artvin’de bulunan Deriner Barajı Türkiye’nin en büyük, dünyanın da üçüncü büyük barajı olma yolundaymış. Gerçekten de yapım aşaması belgeselinde, Hoover Barajı ile karşılaştırıldığında muazzam bir yapı ve güç kaynağı.
Baraj ziyareti sonrası kendimizi klimalı arabamıza atarak neredeyse hiç bitmeyecekmiş gibi süren bir yolculuğa çıktık! Aslen Grand Canyon Ulusal Parkı‘na diye çıktık yola. Fakat yolda “Acaba şu Sky Walk ne menem bir şeymiş, görsek mi ki?” derken yolumuzu değiştirip Batı tarafına döndük! O yol, bitmedi! Belli bir yere kadar asfalt, sonrası “Hulapai” yerlilerinin malı olunca topraktı haliyle yol! Belirtmek isterim ki, özellikle Sky Walk’ta yürüyeceğim diye tutturmuyorsanız kesinlikle Batı tarafını tercih etmeyin. Dosdoğru Ulusal Park’a diyin GPS’e, o sizi götürsün. Yaklaşık dört saat sürüyor yolculuğunuz, o sebeple çok oyalanmayın -bizim gibi- ve erkenden yola çıkın!
Zar zor vardığımızda hedefe, gördük ki Sky Walk (Cam Seyir Terası) üzerinde yürürken kendiniz dışında bir şey taşıyamıyorsunuz. Yani fotoğraf makinası, çanta. Ayrıca Sky Walk‘ın üzerinde yürüdüğünüz camları oldukça kalın olduğundan sebep çok farklı bir his uyandırmıyor kanyonun üzerindeyken. Bir de kanyonu gezmek için ödediğiniz ücrete ek olarak bir ücret daha ödüyorsunuz. Bence, kesinlikle gereksiz bir aktivite. Bunun yerine helikopter turu alın ve kanyonun üzerinde dolaşan, kanyonun içine kadar giren helikopterlerle bir saat keyif yapın. Zaten kanyonun kıyısına dek gelip de 1.2 km.lik derinliğe sıfır noktasında aşağıya bakış imkanınız var. Ben hatta, sevgili kocamın “Yapma, etme” söylemlerine rağmen ta ucuna dek gelip oturdum ve aşağıdaki fotoğraftaki görüntü çıktı. Eğer ki sevgilim daha yüksekten çekseydi benim fotoğrafımı, tam olarak kanyonun, yani 1.2 km.lik yüksekliğin ucunda oturduğum rahatlıkla görülecekti!
Grand Canyon gerçekten de olağanüstü bir doğal harika! Orada bulunduğumuz anlarda resmen büyülendik. Batı tarafındaki en önemli nokta “Eagle Point” yani “Kartal Noktası“. Aşağıdaki fotoğrafta oldukça net olarak kanatlarını açmış şekilde duran kartalı görebilirsiniz. Birleşik Devletler ziyaretiniz sırasında, imkanınız ve zamanınız varsa, kesinlikle görülmesi ve tecrübe edilmesi gereken “Once in a life time” bir aktivite bence.
Valla Grand Canyon’a 6 sene her misafirle gittik, her seferinde buyuledi beni. Ama bence Arizona tarafi daha guzel 🙂
Sevgili B,
Haklisin, tek seferde gorulecek gibi degil zaten. Arizona sınırını gecerek ulastik biz de West’e. Lakin sanirim “North Rim” ve “South Rim” cok daga güzel görsel şölen sunuyordur:)