Dün akşam ofis arkadaşlarımla beraber bu sezonun ilk tiyatro gösterisini izlemek için eski Akün sinemasının yolunu tuttuk. Uzunca bir süredir tiyatro sahnesi olarak hizmet vermekte Akün. Bana da oldukça yakın. Bir diğer Ankara sahnesi olan Şinasi ile sırt sırtalar. Seyretmek için seçtiğimiz oyunun adı: Yaşamak mı Yoksa Ölmek mi? Biz oyuna bayıldık, özellikle 2. perde çok güzeldi. Oyunun sonunda -ki tam 2,5 saatlik bir oyundu- başrol oyuncuları Mithat Erdemli ve Zerrin Epikmen olmak üzere tüm oyuncular ayakta alkışlandı:) O kadar uzun bir zaman olmuş ki tiyatroya gitmeyeli.. Çok iyi ettik anlayacağınız. Her ay en az 1 oyuna gitme kararı aldık.
…………
Yağmur yağdı Ankara’ya sonunda dün akşam! Aylardır tek bir damla düşmemişti.. Sabahleyin işe gelirken de yağdı biraz. Hala gök gürültüsü sağnak yağış modunda değil, ama olsa iyi olacak.. Yoksa susuz kalmamızın yanı sıra, kış mevsimi de geç gelip geç gidecek:(( Ki, bu benim hiç hoşuma gitmeyen bir olasılık!
Gece gece yağmur yapınca, ben de hemen Rod Stewart albümlerimden bulup “Have You Ever Seen The Rain” parçasını çalıverdim:) Tavsiye ederim, camlardan süzülen yağmur damlaları ve bir fincan yasemin çayı eşliğinde pek güzel gidiyor:)
………
Ödevlerim konusunda bir miktar ilerleme kaydettim. Konsantre olunca gayet güzel yazıyorum:( Bu hafta sonu planladığım, yapmam gereken o kadar çok şey var ki! Ödevlerle ilgilenmek bunların arasında değil tabi yine:( Yıllardır kıvrandığım, yapmak için sonunda kendimi ikna ettiğim bir olayı gerçekleştireceğim.. Gerçekleşince yazacağım, şimdi değil:))
…….
Bloğu yenilemek, ya da fotoğraf çekmek gibi aktivitelere zaman bulamıyorum şu dönem:( Bu hafta içi çok yoğun geçti, hala da yoğunluk devam ediyor.. Mutluyum aslında, çok emek verip elinizde sonucunu görünce keyifle sarılıyorsunuz işinize.. Bir çok emeğimiz bir gün boşa gidecek, hatta şu an bile çok görünmüyor, ya da kabul görmüyor.. Ama olsun, kişisel tatmin tavanlarda. Tanrı kimseyi gerçekten keyif alarak yapmadığı bir işte çalışmak zorunda bırakmasın! AMİN.
…….
Annişim bana yine avakado ve “anne kurabiyesi” göndermiş:)) Bugün öğlen saatlerinde paketin bana ulaşmasını bekliyoruz:) Ruz diyorum, çünkü anne kuşumun kurabiyelerine bizim ofisten talip çok:) Avakado ise benim en bayıldığım sebze-meyvemsi şeylerden biridir. Burada çok pahalı. Annem Antalya’da Narenciye yakınlarında oturduğu için bizim burada tanesine verdiğimiz parayı, kilosuna verip alıveriyor bana da..Ayda 1 defa da gönderiyor. Ben onların olgunlaştırılmasını kafama göre ayarlayabiliyorum. O sebeple de ne zaman istersem o zamana kadar elimde avakado oluyor hali hazırda. Avakadolar sert şekilde değil, yumuşayınca tüketilebilirler. Çabuk yumuşatabilmek için de ya gazete kağıdına saracaksınız dışarıda bekleyecek, ya da elmaların arasına koyacaksınız buzdolabında bekleyecek..
………….
Annemle konuşunca sabah, sağlıkla ilgili hoş olmayan bir haber aldım. İçimi ferah tutuyorum şu an. Haftaya Çarşamba işin aslı ortaya çıkacak.. Canım annem benim. Tüm anneler gibi seni de Tanrı korusun.. LÜTFEN!
……….
İyi haftasonları dilemek istiyorum şimdiden hepinize.. İnşallah bol yağışlı, serin bir hafta sonu geçirim ben:)) Öyle demeyin, yağmur yağması lazım.. Soğuması, kar yağması lazım hatta. Aralık 21’deyiz.. Alooo?? Sonra benim “yaz”ım geç geliyor:(
**ps** typepad fotoğraf eklenmesi konusunda öyle bir sıkıntı yaratıyor ki, son yarım saattir fotoğraf yüklemeye çalışıyorum. zira biliyorsunuz, fotosuz post sevmiyorum:(( bir ara yine deneyeceğim, ne yapıp edip; yağmur yağarken bir bahçede çektiğim rüzgar gülü fotosunu koyacağım!
Dilarauuuusss…
Yağmur ve kar duasına çıkan insanlardan biride benim… Doğanın ritmini koruması lazım… Annenin sağlığında umarım ciddi bir şey yoktur… En kısa sürede güzel haberlerini alırsın…Kurabiyelerden bende istiyorum… Akşamları kek denemelerinden vazgeçip kurabiye denemelerine başlasam…:-))
Sanada şimdiden güzel bir hafta diliyorum…
Avakado hakkındaki bilgilendirme için teşekkürler. Benim ilk ve son aldığım avakado maceram geldi yine aklıma- ki berceste de bahsetmiştim. Nasıl yenir bilmiyorum hani her tadı ve lezzeti tadma uğruna alınmış ve yenilecek ya, malesef yenilmedi aynen çöpe olmamış gibi bir his yaratmıştı.
Günün sözü:Tiyatro şart.
O güzel kalbini huzur ve güzel düşüncelerle doldurursan anneciğine hiçbir şey olmaz. Hem bende şimdi tum gucumle olumlu dusunceler yollluyorum sıze
Annene en kısa zamanda şifa diliyorum Lulu. Allah annelerimize uzun sağlıklı ömürler nasip etsin. Bizi durumundan haberdar et.
Annene geçmiş olsun diyorum Dilayra .
Dün yağmur yağmaya başladığında ben araba kullanmaktaydım . İlk yağmura ben de çok sevindim açıkcası .
Yağmur Ankara’nın sokaklarını yıkadı dün akşam .
Yani belediyenin yapmadığını yaptı .
arzu’cum…
istanbulda olsaydin yilbasinda, ben sana getirirdim kurabiyelerden:) iyi dileklerine tesekkurler, super bir hafta sonu diliyorum sana da…
ilkayn,
avakadoyu dogru zamanda yemeyi becerebilirsen, emin ol vazgecemeyeceksin, ayrica cok da saglikli.. tiyatro sart evet.. her ay bir oyuna gidecegim soz:)
tarcincim, canim tesekkur ediyorum guzel dileklerine.. olumlu dusunuyorum, hersey guzel olacak..
circirim, tesekkur ederim de.. nerdesin sen ya? aklim sende kaliyor, ses ver bana..
timur,
tesekkur ediyorum.. ankara belediyesi ile ilgili konusmayalim, anlatacak cok sey var zira. bulvari her gordugumde ben okuyorum icimden. sesli dile getirsem merkeze gotuurler o yuzden, 1 2 3 tip:)
Uyanmak butunuyle,butun ruyalardan uyanmak…
uyanmak ve herseyi yerli yerinde gormek!
yeni yepyeni bir dunyaya uyanmak…
Ruyaya degil, dunyaya canim insan, her gun karsiliksiz, eklentisiz, cikarsiz SEVGIYLE yeniden kurulan dunyaya…
Eskimis elbiseleri nasil cakarip atiyorsa insan, curmus , pacavra olmus zihinsel elbislerini de bir bir cikarip atmali sanki, atmali ve her gun sevgiyle yeniden kurulan dunyaya o buyuk akisa ayak uydurmali…huzur o bitevi huzur bu muhtesem akista… SEVGI denen o muhtesem akisin sularinda…
Korkarim insanlik bu noktada sinifta kaldi…biz, topyekun butun insanlik caktik dilara…hem de cumbur cemaat…onun matemi var icimde…onun yasi…onun agiti…
Simdi JTB’nun mavi sularinda abdest alip vaftiz olmak zamani diyorum…afdilemek istiyorum insanlik adina…afdilenecek ne varsa…
bu buyuk ve muhtesem akisin sesini ve serinligini duyargibiyim yuregime vuran dalgalarinda…
bu gece seni yeniden okuyorum satir satir canim insan, harf harf..
bana zamani soyle diyorsun yine…
ben de bana bir harf soyle diyorum …
dogrusu soyledigimi bilmiyorum…soylemek istiyorum…
insan yediginin, ictiginin nasil taze olmasina dikkat ediyor…sanirim zihninsel ve ruhsal huzurun surekliligi de varligin bu muhtesem akisi olan yeni ve tazeyi solumak…
bu mumkun mu diyor icimde sesler…
susuyorum…
onlari acalece yanitlamak istemiyorum…
yine uyaniklik yapip dolusuyorlar icime.. konusuyorlar…soruyorlar…yoruyorlar…
peki diyorlar yeni olani ve taze olani bize solutmayan sey nedir sence?
Ben susuyorum…
zihin kendini yenileyebilir mi?
yenilemek ister mi?
yenilemek insanin ugrasiyla, cabayla gerceklestirecegi bir sey mi?
nedir eski olan?
Insan eskiyeni neden atamaz?
eskimeyen sey nedir?
Butun bunlar yildiz yagmuru gibi dusyorlar icime…
Bu kalicilik duygusu, bu aidiyet duygusu, birine, bir sarkiya, bir aniya, israrla ve israrla baglanma neden, nerden…
Nihayetinde her sey kayip baska bir bir boyuta donusurken icimin kalicilikta israrla diretmesinnin cocukluguna sasiyorum…
Anlayamiyorum Dilara…anlamak istiyorum ama…anlamak…anlamak…
Basimi dizlerine koyuyorum gecenin bu vakti musadenle, yorgun ve bitkin bir halde uyumak istiyorum…parmaklarin anlimdan atesi alsin istiyorum ve gezinsin saclarimda serin ve islak…sonra uyumak..butunuyle uyumak…bir daha uyanmamak ruyaya…
Hayata ve hakkikata uyanmak istiyorum…
Sana baska seyler yazmak isterdim bu gece…olmadi…bunlar kaynadi icimde ve karisti sularina…
Annen!! dunyanin en guzel insani, guzel ki, senin gibi icten, gulden, gonulden bir guzellik surgun etmis…o surgun butun surgunlerin bir suregi…
canim insan, sen de topla butun sevgilerini, bizim sevgilerimizi , butun guzel ruhlarin sevgilerini sirli bir dua gibi yonlendir Antalya semalarina yagsin yagmur gibi sifa olsun canimiz annemize…
sevgiler…sevgiler…sevgiler…
Dilaracım öncelikle annene çok büyük bir geçmiş olsun diyorum, umarım alacağınız haberler olumlu olur. Senin gibi pozitif bir insanın annesinin de pozitif bir insan olduğunu varsayıyorum ve aslında herşey pozitif düşünmekten geçiyor diyorum(Bir cümle içinde kaç kez pozitif denebilir en fazla??) Avokado’yu ben de çok severim. Bu gazete işini bilmiyordum, alıp 3 gün beklemek zorunda kalıyordum, çok teşekkürler! Şu sıcacık Ankara havasında bile hasta olmayı tekrar başarmış Ayşe’den sevgiler! 🙂
canımcım ayşe’cim,
geçmiş olsun güzelim..
ben direniyorum.. ama sanırım bunda deliler gibi C Vitamini alıyor olmamın faydası çok. her sabah mutlaka bir limon sıkıp bir bardak sıcak su içiyorum.. ayrıca hafta sonları spor sonrası portakal suyu, o da taze sıkılmış:))
öneriyorum sana da, yok olmaz illaki çorba içecem diyorsan ara beni yetişirim:))
sevgili buğra,
her nekadar benim post’larımdan daha da uzun yorumlar bıraksan da bana..
her ne kadar hemen hemen birçok insanın kafasını karıştırsan da yazdıklarınla..
asıl karışık olanın sen olduğunu anlıyorum ben.. sorun değil. burada dinlenmek, maviye dalmak iyi geliyorsa her zaman kapımız açık JTB’de sana..
güzel dileklerine binlerce teşekkür:)
dilayracım yağmur bizim buralara hiç yağmadı ama şu anda derece -1’i gosteriyor belki haftasonu kar yagar ve ben sanırım beyaz guzellikleri çok ozledım…
keyifli haftasonları…
Umarim annenin ciddi birseyi yoktur….
zynepcim,
sana da keyifli hafta sonlari. su an tibariyle hava gunluk guneslik:( spor yaptim geldim..
ubp,
ben de umuyorum. carsamba belli olacak. hadi hayirlisi!