“Evet, evet.. Tam olarak bu pazar sabahı, pencerelere sıçramaya başladığım andan itibaren içim giderek bakakaldığım ve adına ‘bahçe’ dedikleri yerle tanıştım sonunda. Önce annem razı olmadı onlar dışarıda kahvaltı yaparken benim de bahçede oynama işime. Ama allahtan yan komşusu ve arkadaşı Çiçek sağolsun, benim kaçıp gitmeyeceğime inandırdı annemi de ben de biraz keyif yapma şansı buldum.
Çok güzelmiş bu bahçe, ben çok sevdim. Hem kocaman bir kiraz ağacı da var. Ona koşup koşup tırmanmak o kadar zevkliydi ki.. Bunu evde annemin -kardeşine göndermek üzere sarıp, duvara dayadığı- halıya yapıyorum diye bana çok kızıyordu zira!! Neyse, annemle komşusu bahçede güzel güzel kahvaltı yaparlarken ben de önce bahçeyi keşfettim. Sonra da çimenlerde yuvarlanmak, çiçeklerin diplerini eşelemek pek güzel geldi doğrusu.. Hoş, buna annem yine kızdı ama!! (Anlamıyorum ki, ne yapsam kızıyor bana:(( Ha, unutmadan bir de benden büyük bir kedi daha geldi bahçeye. Önce benimle hiç oynamak istemedi, salına salına duvarda yürüyüp annemin sandalyesinin dibine oturdu. Annem onu severken habire “Ay benim kızım da olacak mı acaba senin gibi, böyle uslu uslu yatacak mı dizimin dibinde” dedi durdu. Çok içerledim aslına bakarsanız. Ne varmış halimde? Ne yapayım yani daha 3 aylık bebek sayılırım ben. Akşama kadar evde oturup annemin gelmesini beklemek hiç de eğlencelikli olmazdı ki, çok canım sıkılırdı benim.. Ama şimdi öyle mi ya?? O kızsa da ben pencerelere çıkıyorum, hem de perdelerden aşağı sallanabiliyorum rahatça:)) Sonra banyoda annemin bornozlarına da atlayıp sallanıyorum, çok zevkli.. Balıklı boncuklarsa hala en favori eğlencem. Onların kafalarını koparırken çok eğleniyorum:))Ha, bu aralar başka bir favorim oyun daha buldum, ama annem buna herşeye kızdığndan fazla kızdı!! Annemin boynuna tırmanıp kolyesine pati atıyorum. Ona da asılıp sallanmak istiyorum, ama tırnaklarım annemin boynuna batıyormuş ve her tarafı çizik içinde kalmış.!! Çiçek teyzeye söylüyordu bahçede. Tam 4 tane çizik olmuş boynunda.. O kadar olmuş mu farkında değilim, ben annemin yalancısıyım vallaha.
İşte böyle tanıştım bahçeyle.. Annem de benim fotoğraflarımı çekebildiği için çok sevinçliydi. Zira ona göre 2 sn. hareket etmeden duramadığım için fotoğraflarımı çekemiyormuş!Bahçede 2,5 saat kadar kalabildim, sonra annem beni yine eve soktu:(( Ama o kadar yorulmuşum ki, herhalde 3-4 saat uyumuşum! Annem de ben uyurken kitap okuyordu, uyanınca baktım ki bitirmiş kitabı.. Sonra da film seyrettik annemle beraber. Çok güzeldi! Yok filmi demiyorum.. Annem film seyrederken çok uysal oluyor, benim de kucağında yatmama izin veriyor. O yüzden birkaç saat daha uyudum sıcacık.. Pazar günlerini seviyorum, annem genelde evde oluyor.. Akşamları gidiyor bir yerlere yine duramıyor, ama olsun. Benimle en çok pazar günü oynuyor:)
İşte böyle.. Annem Temmuz ayında uzun bir süre olmayacakmış buralarda. ‘Sana Çiçek bakacak ben yokken’ dedi dün. Sonra da bana ‘Sakın beni unutma emi benim güzel kızım’ dedi. Çiçek de anneme “O seni kokundan tanır, hiç merak etme sen’ deyip sevindirdi annemi. O sevinince ben de seviniyorum. Annem gülünce çok şeker oluyor. Öyleki o neşeliyken ben balıklı boncuklara saldırsam da bir şey olmuyor. Sadece ‘ Ah küçük cadım benim, ne yapacağım senle ben’ dedikten sonra beni yere yatırıp karnımı gıdıklıyor:))
Bu hafta da inşallah annem çok sevinir ve hep güler. O zaman benim de değmeyin keyfime….”
imza: MIA
“theküçükcadı“..
“küçük cadı” ne kadar güzel anlatmışssın haftasonunu, demek annen seni çimlere çıkarmış, güzel gözleriyle sevmiş, hep sevsin anneciğin seni hemde hep…
gözlerin çok sevimli, maşallah ama biraz yaramaz bir bakış sanıyorum:D
dilayracım çok güzel geçsin bu haftan, sonra kahkahalarla geçir…
kucak dolusu sevgiler…
ilk fotoğrafı çok beğendim, çokk güneş çok güzel yakalamış Mia’yı…
Merhaba sekerim Mia. ben istanbuldan yazıyorum sana bunu. cok tatlısın. istanbula gelirsen, bana kesin ugra. miyuv.
annene selam soyluyor annem.
Lulu bahçene ne güzelde yakışmış Mia. Ne şanslı bir kedi. Açıkhavada vakit geçirebileceği bir alan var. Bu şanstan onu mahrum etme. Korkularını anlıyorum zira herhalde o dönemde kediye tasma takıp sokakata dolaştıran bir ben vardım:) O kadar korkuyordum ki onu kaybetmekten….Eve de kapatamazdım, dışarı saatlerce seyretmesi içime dokunuyordu…Bu haftasonunuzun üzerindeki güzel enerjinin tüm hayatına hakim olmasını diliyorum. Sevgilerimle seni çok öpüyorum.
Sevgili Zeynep abla,
evet biraz yaramazım, ama çok da şekerim bir görsen.. tadımdan yenilmiyorum vallaha:))sana da sevgiler.. annem de selam söylüyor sana.
Hürrem abla,
seni örnek gösteriyor zaten annem bana.. diyor ki “bak, ne güzel, ağırbaşlı bir hanım” keşke gelebilsem seni de anneni de görmeye.. bu ara annem “çok zoorrr” diyor ama, belli mi olur?
Cholé abla,
ben de şanslı bir kedi olduğumu düşünüyorum. annem biraz daha sakin olsa herşey daha iyi olacak ama.. ne yapalım, bu da onun yapısı herhalde.. hele bu aralar pek asabi canım! ben de seni yanaklarından yalıyorum, annem de öpüyormuş..
Mia’yi bu kadar guzel ve sevimli gormemistim Dilara…ne sevimli bakis onlar oyle…keyfince varolusun tadini cikardigi her halinden belli…
Bir ara karistirdim dogrusu, kiraz agacina tiramanan Dilara’mi yoksa Mia’mi:)) diye…
Okunasi, sevimli bir gunce tutmus Miacik..
En iyisi sen dikkatli ol Dilara, Yaramazligiyla, muzipligiyle, sevimliligiyle bu kiz Ankara’nin capkin kedilerini bahceye musallat edebilir…
ee o zaman bak sen aleme:))
ben de ben de kedi istiyorummm. ay ne tatli olmus;ilk resmine kiyasla buyumus gibi de geldi.optum sizleri.
pek kedi sevmem ama senin mia pek sirinmis cidden! yakismis bahcesine 😉 daha baska pozlarinda, hikayelerinde bulusmak uzere…
Buğra,
hiç sorma.. doğallıklarını bozmak içimden gelmese de kısırlaştırmam gerekecek sanırım 3-4 ay sonra MIA’yı.. zira bahçe çapkın kedi dolu:)
bu arada ağaca tırmanan kızımı kıskanmadım dersem yalan olur. küçükken en sevdiğim şey incir ve dut ağaçlarına tırmanmaktı!
didem’cim,
büyüdü vallaha.. şimdi kucağıma alınca bayağı ağırlık hissediyorum..
fethiye,
ben de sevmezdim, daha doğrusu haşır-neşir olmamayı tercih ederdim. ama şimdi içime sokasım geliyor eşek sıpasını:)) rahat dursa fotoğraflayacağım ama…
Bu sirinenin adı Mia mı oldu, tatildeyken kaçırmışım, pek de yakışmış minişe, bahçeye de nası kurulmuş…
Belki bir ara gene Brüksele gelirsin orada buluşuruz bol bol gaufre yeriz, ben de Brükselden taşındıktan sonra 4 kilo verdim orası tam bir yeme içme mekanı:)
Gozum, butun govdesiyle beni cagiran bir agaci, heybetli bir dagi, tarihi bir kale duvari, yada kopru ayagi gormesin adeta cildirtan bir cagri olur icimde ve ben farkinda olmadan onlarin zirvesinde bulurum kendimi…
Cocuklugumda gumusten bir zincir gibi kivrilan Coruh nehrini yuzlerce metre yukseklikten izler, asagilarda ucusan kartallarin kanatlarini yukardan taslardim…
Bazen cocuk aklimi kullanir uzerlerine atlar onlarla ninemin anlattigi masallarda ki kaf daglarina ucardim…
Oldum olasi gozum hep otelerde, oetlerde, otelerinde otesinde oldu…Ah! hele dut agaclari!…dut agaclari!..
Geceye cinneti gunduze alkis…Cocuklugum, her bir dalinda yemyesil yapraklar gibi asili kalmis…
Dut agaci bu denli isler mi bir cocugun icine?… ben de islemis iste…bir anda aldi goturdu bu bir kelime cagdas koleleligin carklarina inat, o muhtesem hurriyete, o kokusu hala burnumuzda tuten tap taze gunlere…ve ben ne kadar mutlu oldum bilemessin sen…
binlerce tesekkur…
Gulnur, Bruksel demis bence cok iyi bir fikir…seni bu kuzey sahillerinde gormek bizlere seref verir…
hurriyet kokan nice dut, dag, nehir, gunes kokulu gunlere…
sahi!! bir de deniz:)))
cok tatlisiniz ya..sonuna gelince mektibun gozlerim doldu,cok guzel ifade etmissin annesinin guzel kizi..siz cok yarmaz olsaniz da biz sizi cok seviyoruz,adonis de benim ciceklerimi mafetti ama olsun,yine de iyiki varsiniz:)
Kücük cadı , halıları perisan etme bak gelirsem bide ben doverim seni heeeeee !!!!!
Bu böcük büyümüşmü ne ablacım varya seni bu böcükün arkasından koştururken düşenemiyorum hehehehehhehehehhehe…. Ama sevimli kereta ..
Sevgili Gülnur,
ah o gaufre’ler beni mahvetmişti; ama her daim sevgiyle anarım kendilerini:)) olsun, oh olmuş iyi ki de yemişim:))
Buğra,
aslında tekrar oralara gelmek gibi bir düşüncem var; annemi gezdirmek için.. kim bilir?
Sorma Sibel,
kızıyorum falan ama.. akaşam karnımın üzerine yatıp mayışmıyor mu?? dayanamıyorum hiç:))
Ufaklık,
büyüdü ki ne büyüdü.. acil tarafından halıların size gönderilmesi lazım yoksa kalmayacak ilmek falan!