İlk Özlem‘de gördüm. Hala takip ettiğim bir elin parmaklarından az bloglardan birisinin sahibi kendisi. Yazdıklarını okumayı sevdiklerimden. Aynı benim gibi listeler yapmayı seven Moorea Seal‘ın 2013 yılında blogunda kendisine motivasyon olsun diye başlattığı, 2015 yılında kaleme alarak kitaplaştırdığı bir proje imiş 52 Liste Projesi. Yılın her haftası için ilham olması adına listeler hazırlayabileceğiniz bir günlük!
İlk okuduğumda çok hoşuma gitti açıkçası. Ayrıca geçtiğimiz yılı düşünürsek bu yılın her gününü, her haftasını keyifli ve planlı geçirmeme yarayacak, ilham olacak, iyi gelecek, harekete geçirecek, güzel şeyleri yeniden hatırlatacak ve en önemlisi bana journeytoblue’ya tekrar yazı yazdıracak her şey kabulüm 😉 Yıllardır defterlere, ajandalara notlar alıp, listeler yaparak yaşarım o en janjanlı ve teknolojik telefonlarıma rağmen. Hala yaptığım listelerin üzerini renkli kalemler ile çizmeyi seviyorum çünkü. Bu sebeple Özlem ve oğlu, birlikte bu listeleri yapma kararı alıp bunu bloglarına taşıyınca dedim ne duruyorsun Dilara, sen de silkelen, at üzerindeki şu ataleti ve yapmaya başla listelerini..
Tabi ben kendimi toparlayıp yazı masasının başına geçene dek 2 hafta geçmiş oldu ve bugün 52 Liste Projesinin anca 3. Haftası ile karşınızdayım. Baştan söylemek isterim, klavyenin başına oturup da 42 yıl boyunca beni en mutlu eden an’ları bulmak için zaman tünelinde yolculuk yapmak benim için çok keyifli bir egzersiz oldu 🙂 Tekrar mutlu oldum, tekrar gülümsedim, hatırladıkça yenilerini yaratmak için epeyce de gaza geldim 😉
52 Liste Projesi
3. Hafta: Yaşadığınız En Güzel An’ların Listesi
- İlk sıraya çocukluğumu koyarım, kesin: Annem, babam ve kardeşim ile çekirdek aile olarak Bakırköy-İncirli, Ahu Sokakta birlikte yaşadığımız yıllarımın tartışmasız her biri anı. Her bir hafta sonu, her bir kamp tatili, birlikte oturulan her bir akşam yemeği ve kahvaltı sofrası. Annemin babamı işten gelişinde kapıda karşıladığı her an. Hepsini hala hayatımın en güzel zamanları olarak hatırlıyorum.
- Evlendiğim gün 🙂 Buna “en heyecanlı an” ibaresini de eklemek isterim. Ellerim titriyordu imza atarken ve gözlerim dolmuştu “evet” derken. Paris’teydik, konsoloslukta. Aslında İstanbul’dan evlenmek için bizi Paris’e götürecek uçağa bindiğimiz andan itibaren o 3 günün her bir anını hep güzel, hep mutlu eden ayrıntılar olarak hatırlıyorum.
- Annemi ilk defa yurt dışında bir seyahate, Prag’a götürdüğüm o ilk birlikte seyahatimizin tamamı. Havalalanından başlayarak annemin gözlerindeki o ürkek, biraz endişe dolu bakışlarının (ülkeden çıkabilecek miyiz?) uçak Prag’a yaklaşırken ki tavan yapmış hali sonrası (ülkeye sorunsuz girebilecek miyiz?) havaalanından dışarıya ayak bastığımızdaki çocukça sevinci ve mutluluğu, günler boyu her gün tekrarladığı “ay hala inanamıyorum, rüya gibi” nidaları. Kendini harikalar diyarındaki Alice olarak ilan etmesi ve bizim ona sürekli “Alice” diye seslenmemiz. Her gün erkenden kalkıp kilometrelerce yol yürümesine rağmen (dizlerinden sıkıntılı) gıkı çıkmadan gece geç saatlere kadar nereye gidersek tıngır mıngır yanımızda gelmesi 🙂 Aslında annemi her yeni ülke ya da yeni bir şehre götürdüğümde yanımdaki o hali, sevdiğim en güzel anlar listesine yeni bir madde olarak ekleniyor, eklenmeye de devam edecek 🙂
- 35. yaşgünüm! Yeni bir eve taşınmışım, 15 gün olmuş. Evin içinde bir yatak, 4 bahçe sandalyesi ile bir cam masa ve bir de rattan hasır koltuktan başka bir şey yok. Yeni bir hayata başlamak için o evdeyim (Hatırlayanlar hatırlar o günleri. Nedenlerini, hissiyatımı..) Kız arkadaşlarım, kız kardeşlerim bana sürpriz yapıp eve baskına geldiler. Ellerinde doğum günü hediyesi olarak getirdikleri evimin bir ihtiyacı. Beni önce ağlattılar, sonra güldürdüler; giydirip, makyajımı yapıp beni meyhaneye götürdüler. Çok şanslı bir kadın olduğumu ilk düşündüğüm ve bu sebeple çok mutlu hissettiğim andı o an! Hala o kadınların her birine bana yaşamımı yeniden kurmama yardımcı oldukları o gün için müteşekkirim. Canlarım benim 🙂
- San Fransisko’da 3 ay boyunca ev kiralayıp, oralı gibi yaşama şansı yarattığımız dönem seyahati başlattığımız Los Angeles’tan San Fransisko’ya dek Big Sur üzerinden, Santa Barbara, Monterey, Carmel hattıyla gerçekleştirdiğimiz o araba yolculuğumuz! Rüya gibiydi. Her anı, her dakikası, her kilometresi bir hayalimdi ve gerçek olmuştu. Dünyalara değişmem o araba yolculuğundaki mutluluğumu 🙂
- Grand Canyon’dan dönüş yolunda üstü açık arabamız ile o uçsuz bucaksız, kapkaranlık yollarda, ellerimi uzatsam değecekmişim gibi görünen yıldızlarla dolu bir gökyüzünün altında giderken ki o an.. Nefisti, nefis bir tecrübeydi. Sanki yıldızlardan o örtü arabadan sadece 1-2 metre yükseklikte gibi görünüyordu!
- Sabahın erken saatlerinde Bebek-Arnavutköy ya da Bebek-Baltalimanı hattı arasında koşarken. Ağaçlarım, martılar, balıkçılar, Boğaz, gökyüzü, köpekler; hepsi ile selamlaşırım, bol bol şükreder, gülümser, derin derin içime çekerim her anını o bana tamamen ait mutlu saatlerimin.
- En çok istediğim, hep hayalini kurduğum şeyler gerçek olduğunda: İlk motosikletle şehir trafiğine çıkmam. Ardından geçtiğimiz yıl kendi kullandığım motorla çıktığım mini Balkan turunun tamamı 🙂 Kaş Beldesi’nde, merkezden 7 kilometre dağın başında ev yapmak üzere arsamızı satın aldığımız gün! O arsaya yapacağımız evi ayrıntıları ile düşündüğüm her bir dakika.
- Erkek kardeşimin kızı, minik yer cücemin gözlerime hayran hayran baktığı zamanlar. Şu yaşıma kadar bana öyle derinden, öyle hayran ve sıcacık bakabilen hiç kimse olmamıştır sanıyorum 🙂 Bir de üzerine “Halacım, sen iyi ki benim halam olmuşsun” demiyor mu?
İşte böyle, bir yerlerde kesmek lazım sanıyorum. Şöyle bir düşündüğümde ilk ve ağırlıklı aklıma gelen, gözümün önünde flaşlar şeklinde çakan en mutlu hissettiğim anları sanıyorum bu şekilde maddelerdim. Şimdi senin görevin (bu yazıyı okuyan sevgili okuyucu ), tabi eğer kabul edersen, aşağıya seni mutlu eden an’lardan aklına geleni yazman. Haftaya yeni bir liste ile ben yine buradayım.
İlk uzun araba yolculuğum- eski sevgilimle, yolda dura dura, müzikler dinleye dinleye gitmemiz.
Adada hep oturmak istediğim o evi kiraladığımızı duyduğumda hissettiğim mutluluk
Sabah ritüellerimi (tibet-kundalini-nefes-yürüyüş-yoga) yaparak başladığım her gün
Bazı ilk kahvaltılar <3
Boğaziçi'ni kazandığımı öğrendiğim andaki mutluluğum (hep hayalimdi orda okumak)
Annemle yaptığımız ilk gerçek sohbet, ona hiç maskesiz kendimi anlatabildiğim ilk an (sadece 2 yıl kadar önce)
Kardeşimin bana her 'abla' dediği an, çok içimi ısıtıyor bunu duymak.
Tek başıma gittiğim ilk Avrupa iş seyahatim, tek başıma çıktığım ilk tatilim.
Ne güzel şeyler hatırlattın 🙂
Çok güzelmiş Banu’cum 🙂
Her hafta bana eşlik eder misin o halde buradan listeler yapalım. Kim bilir hatırlanacak daha neler çıkacak?
memnuniyetle <3