Smile:) Der Bitiririm!

Venice

~ Eski zaman klasörlerine bakıp bulduklarımdan. Bulup da beni gülümsetenlerden:) ~

Hava o kadar enteresan ki son 2 gündür, ve böyle devam edecekmiş ki hafta sonu, dedim mis gibi kokan bu bahar havasına yakışan bir fotoğraf koysam. Hem de neredeyse kışın ortasında! Venedik’ten. Ne bayılmıştım ben Venedik’e. Kesinlikle bir defa daha, ama daha uzun kalmak için geleceğim İtalya’ya demiştim. O zaman uğrak noktalarımdan biri de Venedik olacaktı, yeniden, bir geceden kesinlikle fazla olmak koşuluyla hem de:)

*

Ben bu hafta çok sevindirici haberler aldım biliyorsunuz. Sonra bu hafta sonuna bir iş seyahatim olacaktı Antalya’ya. Belki iki ara bir dere bizimkilerle de görüşebilecektik. Ama plan gerçekleşemedi! Hafta sonu için Ankara’da kaldım! Ne yapmalı derken, cevap “şak” diye buluverdi beni:) Eğer. Eğer bu hafta sonunu verimli geçirebilir ve haftaya Cumartesi bir sınavı geçersem 2010 listem için ikinci maddenin üzerini çizeceğiz demektir. Yüksek lisans final sınavlarımı halledince de zaten (Önümüzdeki Salı ve Cuma), listenin ilk maddesinin üzeri de çizilecek:)

16’da 2 gidince de zaten bunlara bağlı diğerleri çorap söküğü gibi geliverecek:)

*

Son 2 akşamdır evdeki şarap stoğuna yönelik çalışıyorum yakın dostlarımla:) Benim için şarabın yanına en keyif veren şey hep özenli hazırlanmış, süslenmiş, yanında krakerleri, bir kıyısında siyah üzümleri, bademleri, cevizleri ile koskocaman bir peynir tabağı oluyor. (Eğer bir restoda isem ve kırk yılın başı bir güzel et yiyorsam da şarap tercih ediyorum.) Peynir tabağımız, Kalecik Karası şarabımız dün akşam sevgili Başak‘la beraberdik. Bu akşamsa Syrahşarabımız ve düne alternatif peynir tabağımız ile Natali ve Tolu ile birlikte olacağız bende. Anlayacağınız klasik bir Cuma gecesi.

*

Hafta sonu ise şu “şak” diye beni buluveren şeyden sonra pek muhtemel Tunalı’da “Kahve bahane” organizasyonunda sevgili Esen’cimle birlikte olmayı planladık. Tabi ki basketbol maçlarım var seyredilecek. Basketbol demişken.. Yani bundan bahsetmezsem hakkaten içimde kalacak: Fenerbahçe Basketbol Takımının Euroleague’de Çarşamba gecesi İtalya’nın Montepaschi Siena takımına 43 sayı farkla yenildiği maçı görmeniz lazımdı! Yok, yani görmemek lazımdı, görmediyseniz, seyretmediyseniz ne mutlu size. Zira biz deli olduk. Koca Euroleague maçındasın, koca (göya!) Fenerbahçesin ve olana bakın! Gerçi ben Fenerbahçe’den değil, ama Tanyeviç’den haz etmiyorum zerre kadar. Bu fena yenilgi üzerine nasıl dönecek TR’ye ve takımın başında kalacak birşey olmamış gibi dedik. Ben sıkıldım hakkaten bu adamdan, hem Milli Takımın da başında o var:(

-Benim basketbol sevgim ve ilgim çok muhterem rahmetli Aydan Siyavuş’a dayanır. Efes Pilsen’i şampiyon yaptığı yıl 10 yaşındaydım! Sonra Aydın Örs geldi tabi. Cellalendiğim zaman ise basketbol konusunda, üniversite yıllarım, yıl 96 galiba, Koraç Kupasını kazanmıştı Efes ile Aydın Örs. Bir de ilgimin nedenleri arasında Ufuk Sarıca vardı ki, evlendiğinde çok bozulmuştum:)-

Diğer maçlarda da Telekom, eh lütfen yendi; Efes Pilsen Olympiacos’a yenildi! TV’mi biran önce edinmem lazım. Her akşam maç var, göçebe şeklindeyim:) Ama söylemiş miydim bilmiyorum şanslı bir kadın olduğumu, benim gönlü kocaman ve beni seven bir sürü dostum da var diye:)

*

Her sabah gülümseyerek uyanmaya, her gece teşekkür ederek yatmaya devam ediyorum. Kendi kendime beni gülümseten şeyler düşündüğümde modumun anında nasıl değiştiğine inanamazsınız! Hani yaşlanıyorum ya göz kenarlarımdaki o zilyon tane kırışıklıkla ben gülümsediğimde, kalbim de kocaman büyüyor aynı zamanda içimde. İçimden taşacak, pırr diye uçup gidecek sanıyorum. Gitmiyor:)

Kanat çırptıkça beni daha heyecanlı,

daha hayata bağlı,

daha mutlu,

daha minnetkar,

daha “güzel”,

daha daha daha … bir kadın yapıyor:)

Daha affedici mi?

Yok, henüz affetme aşamasına geçemedim. Onu da yaptım mı ereceğim zaten, sonraki aşama budur:)

Affetmenin bazen elimde tutabileceğim bir “meta” olmasını istiyorum. Elimde, avucumda tuttuğum “bir şey”. Öylece duruyim avuçlarımda “affetme” güdüm ile. Sonra da en mutlu olduğum anlardan birinde, hatta ilkinde “ammannn” diyerekten avuçlarımı açıvereyim gökyüzüne, toğrağa, denize, dağa, bayıra, vs.. nerdeysem ve serbest kalsın o güdüm istiyorum. Sonra ben memnun, “affedilen” memnun önümüzdeki maçlara bakalım istiyorum:)

O da olacak elbet. Hissediyorum. Ama ben bu aşamalardan geçerken, büyürken yani, Sezar’ın hakkını Sezar’a, benimkini kendime verirken, acaba hala aynı yerde sayıyorsa “affedilemeyen” diyorum, ben “affetsem” ne yazacak? O kendini affedemedikten sonra!

İyi hafta sonları güzel okuyucularım:)

Güzel bir şiirimsi size benden. Hadi hep birlikte “SMILE”:)

“A smile costs nothing, but gives you much.

It enriches those who receive, without making poorer those who give.

It takes just a moment, but the memory of it sometimes lasts forever.

..

A smile creates happiness in the home, fosters good will in business, and the countersign of friendship.

It brings rest to the weary, cheer to the discouraged, sunshine to the sad, and is nature’s best antidote for trouble.

..

Some people are too tired to give you a smile.

Give them one of yours, as none needs a smile so much as he who has no more to give”

by Rabbi Samson Raphael Hirsch

*

Bir de bu yazı gülümsetti beni giderayak. Hani şimdiden umutlanmak için nedenim ve gerçekleştirebilmek için motivasyonum olsun diye not düşüyorum buraya da:)

Smile:) Der Bitiririm!” hakkında 7 yorum bulunuyor:

  1. Esen

    Gülümsemek bulaşıcıdır. Hadi salgın yaratalım!:))))))))))
    Ben de bu lafı severim.
    Basketbol paragraflarına olduğu gibi katılıyorum. Ben hala Efes’i tutarım, Olimpiakos işine de bu yüzden bozuldum tabii.
    Pazar günü görüşmeyi sonunda başarabilmek dileğiyle!…:)
    “Off-the record” tabii anacıım!

    Cevapla
  2. burcu

    mutlusun hissediliyor 🙂
    listendeki çizikler bu yıl daha çok olacak emin ol :))sınavlarını atlatacaksın en güzelinden
    sen ne sınavlar atlattın sevgili dilara :))
    güzel bir hafta sonun olsun …
    gülmek sana yakışıyor dilaracığımmm…
    sevgiyle kal…

    Cevapla
  3. dlayra

    smiling is contagious:)) je sais mon cherie:))
    ben de hala Efes Pilsen’i tutuyorum. Ama arada Beşiktaş’a da kayıyor aklım, hayırlısı!
    başaracağız canım, buluşmanın nesi zor ki:)

    Cevapla
  4. dlayra

    burcu:)
    benim hayatım sınav hakkaten:) ama tanrı en sevdiği kullarını böyle sınavlara tabi tutarmış diye duymuştum. o sebeple her geleni kollarımı açarak karşılıyorum.
    gülümseyeceğimden emin olabilirsin. hayatın çok düşünmemek, hissettiğini yaşamak olduğunu öğrenince böyle oluyor otomatikman:)

    Cevapla
  5. aldibasinigitti

    Ah Ah basketbol.Ben de sıkı bir Efes Fanıydım üniversite zamanları .Ajandamda nerede ne zaman maçları var yazılıydı.Sınıfta herkes bana sorardı.Koraç Kupası senesi Abdi İpekçi maceraları şimdi bile gülümsetir yüzümü. Birde Ufuk Sarıca ve müstakbel eşiyle ilgili olanları bilsen .Halen arkadaşlarım bu konu hakkında bana takılırlar. Bir gün mutlaka konuşmalıyız derim Dilaracım Ufuk S. hayranları olarak :))
    Tekrardan baskebol maçları izleme olayına dönmeliyim .
    İyi hafta sonları

    Cevapla
  6. dlayra

    alipbasinigidenkadin:)
    kesinlikle dinlemek isterim hikayeni:)
    ben basketbola, zaten yazilarima bakarsaniz, bir gecen sene ara vermisim. izleyici olarak evden yine kacirmadim, ama spor salonuna daha az gitmisim. nedeni de telekom’un artik bana tat vermemesiydi. ankaranin ikinci basketbol takimi kolej’de kume dusunce iyice tadim kactiydi bu sezon. ama toparladim. memnunum. bence de don. inanilmaz desarz oluyorsun:)

    Cevapla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir