Ben bile sıkıldım 1 tabak salata görmekten kendi bloğuma bakınca!
*
Hafta sonu bahsettiğim, hayalini kurduğum kahvaltıyı yaptım:) Evde olmak iyi geldi. Tüm gün Sevgili‘de yoktu evde, kendi kendime bir sürü şey ile uğraştım. Mutfağı toparladım, çamaşır yıkadım, bir miktar ütü. Sonra yemek yaptım: Etli biber dolması! Sonra 1 kadeh şarap koydum kendime, CD çalara bir Mozart yorumu Fazıl Say’dan, elime de kitabımı aldım. Huzur!
Çok mutluyudum ben Cumartesi o saatlerde.
Beni nelerin mutlu ettiğinin bir listesini çıkarmam lazım gelse neler olurdu acaba diyorum. Baktığımda hatılamak için hani.
1 kadeh kırmızı şarap. Güzel bir sofra. Hatta sofra özenli olursa ne ala:)
Güzel bir müzik loş bir ortamda dinlenilen. Tercihen Fransızca veya jazz albümlerimden.
Beni seven biri yanımda. Dostum, arkadaşım, hayatımı paylaştığım biri mesela. Ya elimi tutsun, ya sıkıca sarılsın o da.
Kar yağarken dışarıyı seyretmek bir battaniye altında mesela, elimde sıcak çikolata ya da mis kokulu bir çay varken.
Güzel çiçekler almak, güzel çiçeklere bakmak, güzel çiçekler koklamak. Henüz baharı yeni karşıladığımız şu günlerde ufak ufak çiçeklenmeye başlayan meyva ağaçlarının pıtır pıtır tomurcuklu dalları.
Cıvıl cıvıl kuş seslerinin duyulduğu yemyeşil çimenlerin çarşaf gibi heryeri kapladığı kocaman bir bahçenin en kuytu köşesinin sahibi olmak bir sabah erken bir saatte, belki de gün henüz doğuyorken.
Laciverte çalmış mavi tonlarıyla hafif esen rüzgarların üzerinde minik minik dalgalar meydana getirdiği engin ötesi, uçsuz bucaksız bir denizde yüzüyor olmak, o denizde tekne ile geziniyor olmak, o denize gülümseyerek bakıyor olmak.
Hiç yapmadım, ama yapsam bana çok iyi hissettirecek olan kıpkırmızı gelinciklerle dolu bir tarlada koşmak, hiç durmadan. Çarptığımda dağılarak heryere saçılan, rüzgarda tepemden aşağı iniveren-konfetiler gibi- gelincik çiçekleri.
Tatlının her türü, her mevsim dondurma:) Ama artık çilek ya da elma doğradığım diyet yoğurt ve üzerlerine gezdirdiğim bal da bana aynı hazzı veriyor:)
Aynaya baktığımda gülümseyen gözlerimi görmek. Göz kenarlarımdaki çizgilere ve saçlarımdaki beyazlıklara aldırmadan hemde.
İnsanları gülümsetebilmek.
İstenen, aranan biri olmak: İstenen bir dost, istenen, aranan bir evlat, istenen bir sevgili, bir çalışan.
Zayıf olmak:) Evet, ben bu konuya malesef takıntılıyım. Bugünlerde hemen hemen hiçbir şey yemediğim göz önünde bulundurulursa sanırım bu aralar mutluyum!
*
Daha vardır bir sürü şey, ama onları yazmak istemiyorum şimdi. Belki bir Part II’ya ihtiyaç olur ileride, o zaman da onları yazarım.
Şimdi bütün gün bunları düşünmem lazım, zira pek de iyi hissetmiyorum kendimi. Dünyanın sonunu getirecek bir durum yok. Ama kimsenin beni anlamadığını düşünmeye başladım yine!
Ben ne kadar da zorlasam kendimi iyi hissetmek adına, kitaplar falan okusam böyle, kendi kendime telkinlerde de bulunsam. Olmuyor:)
Gerçi okuduğum kitapta devamlı negatif şeylere odaklandığınızda kartopu etkisi ile hiç aklınıza hayalinize gelmeyecek şeylerde de hep negatiflik, bir olumsuzluk hali yaşamanız gayet normal diyor. O sebeple iyi senaryolara odaklanın diyor. Her ne olursa olsun!
No Matter What!
Öyle yapmaya çalışacağım bir süre. Çünkü çok da güçlü hissetmiyorum şu anda kendimi. Çok kırılgan hallerdeyim. Bir yerimi kıracağım yanlışlıkla diye de korkuyorum.
Bir süre ben iyi senaryolar üzerinde çalışırken siz de kendinize iyi bakın.
Çok sevin, ve bunu gösterin olur mu?