2017 yılının en heyecanla, karı-koca resmen gün sayarak beklediğimiz seyahati idi Küba seyahatimiz! Biletlerini nereyse tam da 1 yıl kadar önce, Türk Hava Yolları’ndan gelen “Şu kadar (çokça) milinizi yıl sonuna dek kullanmayacaksanız silinecektir” e-postası üzerine almıştık. Tayland’ı mı görsek bu kadar mil ile ne yapsak derken biz, yine Türk Hava Yolları’ndan aynı zaman dilimi içerisinde posta kutumuza düşen “THY İstanbul-Havana direkt uçuşları başlamıştır” haberi ile rotayı oldukça hızlı bir biçimde kendisine çevirdik.
Açık ifade etmek gerekirse hakikaten de bir rüyanın gerçekleşmesi oldu benim için bu seyahat. 500 yıl süren kolonyal dönemin ardından, 1959 tarihinde Fidel Castro ve arkadaşlarının gerçekleştirdiği devrim ile batı yarımkürenin tek sosyalist ülkesi haline gelen, boyuna posuna bakmadan süper güç Amerika’ya kafa tutan ufacık tefecik bir ada ülkesi! Adına, kahramanliğına şarkılar yazılmış Che Guevera’nın uğruna yıllarca savaştığı Karayiplerin incisi Küba’yı dilimiz döndüğünce bizde bıraktığı izler, şaşkınlıklarımız, yaşadıklarımız, yediğimiz-içtiğimiz şeyler eşliğinde anlatmaya çalışacağız Gökhan ile birlikte.
Devamını oku