Şiirler – Alıntılar Konulu Yazılar

Yarim Haziran

Yarim Haziran

Kalbim büyüse de büyümedi içimdeki çocuk..
… ama zamanla olgunlaştı Haziranlarım
Yeni gelenler sonbahara daha yakın şimdi…
Eski mektuplar ve sepya renkli fotoğraflarla dolu bir albümde hayatım… Haziran doğumlu…
Kulağımda bir şiir Hasan Hüseyin’den artakalan:
‘”Sokaktayım/gece leylak ve tomurcuk kokuyor/yaralı bir şahin olmuş yüreğimi uy anam anam…/Haziran’da ölmek zor”…
Lakin doğmak da zor Haziran’da…
Yaz kapıyı çalsa da;
… biliyoruz sonu hazan…
Yine de seviyorum seni…
Yarim Haziran..!

..

Can Dündar’ın pek sevdiğim, güzeller güzeli şiirinden heyecanla karşıladığımız Haziran ayına ithaf olsun.

En sevdiğim kısmıdır bu.

..

Haziran artık yazın ilk ayı değil, ilkbaharın son ayı haline geldi.

Bazı geceler sabahlarıma güzel ve olumlu başlayacağım diye yatıyor, kötü hava şartları ve gri-siyah gökyüzünün içimde yarattığı “alçak” basınca dayanamaz halde tamamlıyorum günlerimi.

Yine de bol aktivasyon, güzel sofralar, sevilen dostlar, güzel ve etkileyici kitaplarla birliktelikten ödün vermiyorum.

Değişen/gelişen/evrilen bir ruhum, aklıma düşmeye görsün hayata geçirilmek için kıvranan planlarım var.

..

Sevgili Ufaklığımın Ufaklığı 1 yaşına basacak yarın. Ben tam 1 yıldır halayım! Doğumunda orada olamadım, ama 1. yaşında onlarlayım. Bu gece Antalya yolları taştan:)

Sonra bu ay bir yolculuk daha var. O, daha uzun, 1 hafta. Yıllık izinden. Denize, -umuyorum ki- güneşe kavuşturacak beni:)

..

Planlarınızı gerçekleştirebileceğiniz güzel bir Haziran, mutlu ve sağlıklı günler sizinle olsun. Ne olursa olsun yaşamak güzel.

Kaybolmak Gibi Güzel Bir Armağan Olamaz!

Madrid

“Yol bulunmayan yerde dolaşın.

Kaybolmak gibi güzel bir armağan olamaz.

Madrid

Bir yolun birçok ifade tarzı olduğunu fark edin:

yaratıcılığı aramak,

sezgiye teslim olmak,

bir ilişkinin izini sürmek.

seafood

Birini seçin

ve

bugün yolu olmayan yolda kaybolun.”

Kadehler

Çinli bilgeler ne güzel söylemişler..

Çok bunaldığımın farkındasınız değil mi? Ben de o çok bildiğim, bildiğimi düşündüğüm, hiç bilmediğim, hiç olmadığım, yürümediğim yollarda kaybolmak arzusu ile doluyum yine! Rüyalarımda bir sürü yerdeyim son zamanlarda. Fonu “mavi” rüyalarımın. Çok ilginç bu, aynı yukarıdaki fotoğraflardaki film efekti gibi arka fonu gecelerimin.. Bir de yine, ilginçtir, mavi fonu olan rüyalarımda ya dans ediyorum upuzun tülleri uçuşan giysimle, ya da uçuyorum. İyiye işaret bu değil mi?

Öyle yormak istiyorum.

Ruhum ve bedenim yorgun, benliğim geceleri özgürleşmenin yolunu arıyor bilinçaltımda herhalde..

Fruits

Bir defa daha anladım ki,

kök falan salamam ben.

O asırlık ağaçlar gibi olamam. Benliğimin reddettiği bir duyguyla dolu geçirdiğim yıllar yanıma kar kalsın.

Kaybolmak, kaybolmak ve, kaybolup gitmek istiyorum.

Kim olduğumu, nerede olduğumu bilmeyeyim.

Fonu mavi ve tonları olan her yerde olayım, ama hiç bir yerde olmayayım aslında..

Öyle işte!

Karışığım demiştim değil mi size bir yerlerde ben..

Saperavi, I love You:)

Saperavi

Saperavi Gürcülerin şarap yapımında kullandıkları en önemli üzüm cinsi. Kendisi ile tanış olmam, tam da sevgili dostum Natalie ile tanışmama denk gelir. Her yıl 2-3 şişe ya getirir, ya da getirtir tanıdıkları vasıtasıyla benim için Nato bu üzümden yapılma şaraptan. Son getirttiği az önce tükendi. Yanına ıspanaklı fırın makarna yaptım, afiyet oldu:) Ne kadar sevdiğimi bir defa daha hatırladımdı, başlık ona ithafen!

Uzundur yemek yapmıyordum. Artık akşamları meditasyon saham olan mutfağıma yönelmem ve leziz yemekler ortaya çıkarmamam için bir sebep kalmadı!

~

3.5 aylık yoğun çalışma temposu sonrası tam 2 hafta süren sabah 08:00 akşam sınırsız mesaimiz bir son buldu nihayetinde. Bazı günler günlük mesaimiz neredeyse 16 saate yaklaştı! (Twitterdan beni takip edenler buna bizzat şahit oldular.) Dengem altüst oldu. Çoğunlukla gecelerim de uykusuzdu! (Düşün, düşün, yine düşün, iş düşün şeklinde..) Çok, ama çok önemli bir sınavdan geçtik aslında.

Benim için de ayrı bir önem arz ediyordu bu olay, zira 3 yıl önce tek bir hastane ile Koordinatör Yardımcısı olarak geçirdiğim büyük denetimden sonra şimdi 3 hastaneden sorumlu Koordinatör olarak görevimi yerine getirmem gerekti! Bu yeni ünvanımla başarılı olmam şarttı. Bu sebepten, iş konusundaki obsesyonumla ben tam bir başbelası olduk! Hayatı kendime zindan ettim, tabi ister istemez iş arkadaşlarımda paylarına düşeni aldılar zaman zaman, yalan değil. Gerçi insanlara karşı kırıcı olmamak konusunda hassasiyetim son noktadadır, ama söz konusu işim olunca normalde gösterilmesi gereken efordan daha fazlasını bekledim. Her sabah ve her akşam üstlerine rapor vermesi gereken biri haline gelince bu durum kaçınılmaz oluyor. (3 koca hastane, 1 rehabilitasyon merkezi, 5.000 civarı çalışan ve yaklaşık 1100 yataktan bahsediyoruz burada bu arada!)

Sonuç mu? Güzel bir rapor. Mutlu bir ekip. Bilmem? Eski koordinatörüm ziyaret etti bugün bizi. Beklediğimden de harika bir iş çıkardınız, gurur duydum dedi:) Değdi tüm yaşadıklarıma.

Ekip eksildi yalnız dün itibariyle. Sevgili Lale, hayalindeki gibi tabir ettiği başka bir iş buldu ve İstanbul’a uçacak yeni ayda! Onu sevgiyle uğurlayacağız Cumartesi gecesi yeni hayatına. Çok heyecanlı ve biraz da ürküyor haliyle. Hacettepe onun ilk iş deneyimi idi. Ben Lale’cimin üzerine aldığı her işin başarıyla altından kalkacağına gönülden inanıyorum. Onu çok yüreklendirdim bu yeni hayat konusunda. O sebeple içim de çok rahat. Onun da en kısa zamanda rahatlaması dileğiyle:)

Şimdi Youtube açık ve Doğan Canku’dan “Yaşamak Güzel” dinliyorum. Bir sürü şey anlatacaktım, ama vazgeçtim. Konuşmayayım çok. Dinleyin ve güzel sözleri kulağınıza küpe olsun:)

Aşkı elinden alan olsa da
Üzülme üzülme üzülme sakın
Seni ateşe salan olsa da
Bağınla bahçen talan olsa da
Hayata küsme yaşamak güzel şey
Yeter ki ölüm olmasa

Umudun yitip gitmiş olsa da
Paran da pulun da bitmiş olsa da
Kader köşeye itmiş olsa da
Üzülme sakın hayat güzel

Sonra da kendim için baş tacım Michael Bublé’den “Feeling Good” çalıp yatarım ben:)

Kasım

November

“Merhaba Sevgili Kasım,

Geçtiğimiz yıl seninle birlikte geçirdiğim ilk geceyi hatırlıyorum. Nasıl da üzgün, ama bir o kadar rahatlamış; nasıl da yalnız, ve bir o kadar zayıflamıştım.

O gece Tanrıma ettiğim duanın her yerinde “Teşekkür Ederim” kelimeleri vardı. Hem ağlıyor, hem de teşekkür ediyordum. “Deli misin nesin?” dedin bana hani. Öyle bakıp bakıp anlamsızca bana, nasıl olacak da yürüyeceğiz bu kadınla başka başka yollarda diye düşünüp durmuştun hani. Gözlerimin ta içine bakmıştın. “Sus allah aşkına, ağlama artık” demiştin. Dinledim sözünü biliyorsun, ama ağlamaktan vazgeçmem birkaç ayımı aldı, sadece sen göremedindi:)

Beni inançlı kalmaya devam ettiren şu sözleri hatırlatmak istiyorum sana:

“Acilar ve mucizeler ikiz kardestirler.

Ayni anda dogarlar”

Hatırladın mı? Ben hiç unutmadım, ve artık geceleri Tanrıma dua ederken ettiğim teşekkürlerin sayısı neredeyse 2-3 katına çıktı! Buna sevineceğini tahmin ediyorum. Bırakmadığım şeylerin başında dua etmek var. Teşekkür etmek. Her şeyin hayırlısını dilemek, beklemek. Beklerken boş durmamak ve hayatın tadını çıkarmak.

“Listen!

Do you hear it?

I do.

I can feel it.

I expect a miracle is coming.” diye bir şiir girişi vardı hani, peki bunu hatırladın mı? Bence hiç unutmaman gerek bu sözleri. Çünkü bir sürü mucizevi olay yaşadım ben senden sonra. Hissettiğin zaman içinde, derinlerde yapamayacağın, karşılaşamayacağın, göremeyeceğin hiçbir şey yok sevgili Kasım. Bana tüm bunları gösterdi geçtiğimiz yıl. Seninle biraz daha az güldük belki, ama beni teslim ettiğin diğer aylarda ben çok mutlu oldum, mucizeler gördüm, ve en önemlisi yeni hayatımda, düzenimde bir kerecik olsun göz yaşı dökmedim:)

Hala daha iyi bir insan olabilmeyi diliyorum dua ederken.

Daha az içki içiyorum. Buna mutlu olacaksındır, zira annemin ağzı resmen kulaklarında:)

Sigara olayını evet, hala kapatamadım; ama Cumartesiden Cumartesiye içtiğimi bil artık. Bir gün gelecek, yani olması gereken zamanda olması gereken şey gerçekleşecek ve “O” da çıkacak hayatımdan tamamen.

Sağlığım daha iyi, merak etme beni. Kilo bile aldım, artık hastalıklı görünmüyormuşum:) Dostlarım memnunlar, ben pek değilim tahmin edersin. Klasik bir kadın olarak hala ne kadar zayıf, o kadar iyi deyip durmaktayım.

Bu yıl seninle çok yoğun bir programımız var baştan söyleyeyim. İş gerekliliği sebebiyle Katar’a, DOHA’ya uçacağım hafta sonu. Orada yoğun bir gündemimiz var. Ardından İstanbul’a inip, 2 gün sonra yine yolculuğa gideceğim. Bu defa bayram tatili için. İtalya’da Siena kadar Ortaçağ havası koklayabileceğimiz Bologna, aslen baharda görülmesi gereken ama benim sabredemediğim Cinque Terre Bölgesi ve Milano bu defaki favori ülke duraklarım olacak. Sonra tam da doğduğum gün döneceğim Ankara’ya, evime. Seninle geçireceğim son 10 gün muhtemelen yine soluksuz iş yoğun olacak.

Beni Aralık ayına teslim ederken anne kuşumu da bana getireceksin, sakın ama sakın unutma sevgili Kasım.”

Olumlu Bir Düşünce Seç!


Breakfast

“The conscious brain can only hold one thought at a time. Choose a positive thought.

“Türkçe meali; “Bilinçli beyin tek seferde bir düşünce tutabilir. Olumlu bir düşünce seçin.”

Geçtiğimiz haftadan beridir her gün sabah tekrarladığım mantra oldu artık kendisi: Olumlu bir-tek-şey düşün Dilara. Ona o-dak-lan!

Ofiste günler çılgınlar gibi geçiyor. Önümüzde, şu an için görünen 4 aylık bir süre ve okunup uygulandığından emin olmamız gereken 293 sayfalık kocaman bir standart beklemekte. Baştan olumsuz düşünmenin, düşünceyi sınırlamanın-ket vurmanın, şikayet etmenin bana, sana ve köşedeki bakkala bir faydası olmadığını biliyorum artık. Bu sebeple arada her ne kadar kantarın topuzu kaçıyor gibi olsa da, çabuk toparlanıyor, bireysel motivasyon faktörlerini devreye alıyor ve şalterleri kapatıyoruz ofiscek:) Yapılması gerekenler için canla başla hazırlanıyoruz.

Güzel Seylr

Ofiste hal böyleyken tabi minicik de olsa gülümsetme faktörleri (mini peri’m, terfi çiçeğim, nefis kahvaltılarım), hafta sonu aktiviteleri (Manhattan’daki Anonim Konseri), ufak-tefek alışverişler (yüzüktü, kitaptı, Hesi‘nin portföy çantasıydı vs.) bünyeye iyi geliyor, kabul edelim:) Fotoğraflardan bir kolaj yapmaya çalıştım bana iyi gelenleri. Bir de meleğim var tanışın:) Sevgili Emine’m verdi bana. Peri. Minik. Tam Emine gibi Pembe:)

Bu hafta bir yazı daha yazabilmeyi planlarım arasına aldım. Boş bırakmayacağım, söz:)


Mimi the Fairy