~ Canlı Balık’ta Meşhur Amasra Salatası, Amasra. 2008 ~
Hafta sonu evden uzakta olunca, haliyle burnumda en çok tüten şey de kahvaltı oldu:(
Zira anca Cumartesi ve Pazar sabahları adam gibi kahvaltı edebildiğimiz için bu olayı bir seremoniye dönüştürüyoruz kendi aramızda. Ben de dört gözle bu güzel saatleri bekliyorum heyecan içerisinde ta hafta ortasından itibaren. Şöyle sızma zeytinyağlı, bol kekikli domates. Çeşit çeşit reçeller, bal, tahin-pekmez. Maydonoz, nane, salatalık üçlüsü. Yumurtanın çeşitlerinden biri. Börek, en peynirlisinden sıcacık. Bazen üşenmiyorum, ekmek pizzası bile yapıyorum. Peynir de mümkün olduğunca çeşitli son zamanlarda, çünkü isyan bayrağını çekmiş bulunmaktayım! Sevgilimle birlikte yaşamaya başladığımızdan beridir mütemadiyen diyet peynir yeniyor evimizde. Ama arada ben böyle dellenip, o en çok sevdiğim peynirlerden bir karışık tabak hazırlıyorum ortaya. Ortaya değil, kendi önüme daha çok:)
*Küçük bir not: Benim Sevgilim sağlıklı beslenme konusunda ayaklı kütüphane gibi, bilmediği yok. Bir diyet kitabı ile yaşıyor gibiyim:) Sütün, yoğurdun hep diyet olanı tüketiliyor kendisi tarafından. (Tabi ben de alıştım ister istemez.) Evden ceviz hiç eksik edilmez. Bol bol taze sebze, yeşilliğin her türü yıkanıp yıkanıp yenir öyle. Sızma zeytinyağından başka yağ kullanılmaz. Kızarmış patates neredeyse aza yakın, mısır ise hiç tüketilmez. (Gerçi ben mısıra bayılıyorum, arada gizli gizli yiyorum:) Tatlı yenecekse sütlü tatlı tercih edilir, ama daimi meyva tüketilir vs.*
O sebeple önümüzdeki hafta sonu için kahvaltı planımı şimdiden yaptım inanmazsınız! Yemek blogları olan arkadaşlarımın sayfalarına bakıp notlar bile aldım, bu hafta sonu masadan hiçbir kuvvet beni kaldıramayacak:)
~
Karnıyarık yaptım geçenlerde:) Neredeyse 1 yıldır evde patlıcan yemeği yememiştik, meze olarak tüketmenin dışında! Hem de kızartmadan, mikrodalga kullanarak hazırladım patlıcanları pişirmeye, gayet lezziz ve sağlıklı oldular. Şurada okudum tarifi ve tarifi de sevgili Cenk’in bizlere armağanı yan sütündaki Yemekosfer’i kullanarak şıp diye buluverdim:) Ben vakit darlığı sebebiyle fırında pişirmek yerine, ağır ateşte tencerede pişirdim.
~
Yemek konusunda kendimi aşıyorum son zamanlarda. Her yaptığımı yazmıyorum buraya, “görmemiş kalkmış yemek yapmış, onuda buraya hemen yazmış” demesinler diye:) Ama bilmiyorum deneyen var mı aranızda, yoksa da mutlaka deneyin derim. Neyi mi? Kremalı Pazılı Lazanyayı tabiki. Lazanya krizim geldiğinde yine bir Cuma akşamı dedim bu defa ıspanaklı yapayım. (Zira daha önce kıymalı ve tavuklu-mantarlı denemiştim.) Ama markette güzel ıspanak bulamadım, onun yerine inanılmaz derecede diri ve yeşil pazıları görünce dedim ki “Ne farkeder?” Zaten ben pazının tadını daha çok seviyorum.
Pazıları yıkadım, irice doğradım. Kavurduğum soğan ve sarımsak rendesine ekledim, içine bir et bulyon koydum, biraz da karabiber. Suyunu çekince de biraz yağsız labne peyniri. (Krema kalmamış evde, sonrada üşendim tekrar çıkmaya dışarıya.) Lazanya katlarının arasına bu karışımı koydum ve beşamel sosunuda döküp fırınladım. Sanırım 3 çeşit içerisinde en lezzetli olanı bu oldu. Tavsiye ederim.
~
Bir de “balık günümüz” oluyor haftada bir gün. Geçen dönem Perşembe günüydü, o gün dersim olmayan tek gün olduğu için. Bu dönem boş günüm Çarşamba. Dolayısıyla balık günü bugüne taşındı otomatik olarak:)
Genelde ben büyük balık seviyorum, ve sıklıkla ya çupra ya da levrek tüketiyoruz evde. Yalnız bir akşam dedik ki bu defa somon yiyelim. Gittik aldık balıkları, evde balık pişirmekten sorumlu olan kişi Sevgilim. Ona emanet ettim balıkları ben de yanına garnitürümsü birşeyler hazırlamaya giriştim. Tesadüfe bakınki evde yine pazı vardı:) Kremalı pazıyı hazırladım. Yanına da mikrodalgada haşlanmış, biberiye ile sotelenmiş patates. Tabakta bu ikisi ile sunuldu balığımız ve diyebilirim ki kremalı pazı somon balığına enfes bir eşlikçi oluyor:) Tabi ki yanına aslan sütü, onsuz balığa balık demem ki ben!
~
Diyeceğim yemek yemeyi müthiş seven biri olarak, kendimi en iyi hissettiğim yerin mutfak olduğuna karar verdim. Yani aynı zamanda hazırlamak da hoşuma gidiyor. Devamlı füzyon takılıyorum Sevgilimin aksine, zira o yemek kitabına sadıktır basit birşey bile yapacak olsa:) Bense birşeyleri birbiriyle karıştırmaya bayılırım. Kalan yemekleri başka yiyecekler haline getiririm. Asla ölçüm yoktur! Göz kararı yaparım herşeyi, o da eskiden kalma alışkanlık. Yemek bloglarında birşey ararım, sonra kağıda sadece malzemeleri yazarım mesela. Ama ne yapılışı vardır ne de içindekilerin miktarı:) Malzemeyi denkleştirince yaratıcılığımı koyuyorum ortaya:)
Önümüzdeki ay geçenlerde bir yazımda bahsettiğim yemek kursuna gideceğiz Tolu ile. Bakalım oradan arşivimize neler ekleyebileceğiz:)
.
Salata müthiş gözüküyor!Bu blogda en seviğim fotoğraflardan biri oldu:)Çünkü ben de yemek yapmayı ve yemeyi çok seviyorum.Hele birde daha önce hiç yapmadığım birseyi deneyip te evdekilerin çok güzel olmuş demesi mest ediyor!Ben anlamadım şimdi somonun yanında pazı ve patates yediniz bu salatayı ne zaman yaptın?:)Ve nasıl yaptın?Lütfen yaptığın yemekleri yazmaktan mahrum etme bizi:)Sevgilinle birlikte nice sağlıklı,huzurlu ve neşeli sofralarda yemek yemen dileğiyle…
vallahi dilaracığım ne diyeceğimi bilemedim…
ellerine yüreğine sağlık afiyet bal şeker olmuş yaptıklarınız yedikleriniz…
eee insan maharetli olunca herşeyi güzel yapıyor sanırım,eh bir de sevgili olunca yanında deyme keyfine.:))
bu aralar iki günde bir seni bulunca buralarda deyme benim keyfime de tabiki.günüme neşe katıyorsun ne diyeyim daha.
sevgiyle kal… hep bu güzellikleri bizimle paylaşman dileğiyle…:))
emelcim bu salatayı Bartın’a gittiğimizde uğradığımız Canlı Balık’da yedik. fotoğraf oradan.
yemek ile ilgili yazınca dedim ki bari bu fotoğrafı koyayım. bir dahaki sefere balık tabağımızın fotoğrafını da çekerim.. sofra hazır olunca gözümüz döndüğünden fotoğraf çekmek hiç aklıma gelmiyor:)
*
sevgili burcu,
teşekkür ederim. bu aralar böyle herşeyi yazıyorum gördüğün gibi:)
Mutluluğun içimi ısıtıyor Dilaracımmmmm:)))
Çok sevgilerrrrrr:)
pinocum:)
bu buzz gibi, kasvetli, karanlık çökmüş günlerde herkes için bir şeyler yapmak istedim. iç ısıtmak en güzeliymiş diye duymuştum:))
muck,
ellerine sağlık,afiyet şeker olsun efendim 🙂
Journey to Blue’yu ozellikle takip etmememin ana sebebi bir sekilde insani “hadddiii kalk, birseyler yap, bos durma, bu haftasonu ne yapican, bu ay icin bir plan var mi” gibisinden endirekt bir yolla durtmen. Yasam enerjisi mi diyim, hayat sevgisi mi bilemiyorum ama seni okuyunca illa ki birseyler yapma geregi duyuyorum. Kendimi kotu hissettigim zamanlarda mutlaka seni okuyorum. Gecen gun fotograf kursuna gittin, simdi yemek kursundan soz ediyorsun, deli gibi geziyor ve ayni zamanda okula gidiyor ve de calisiyorsun. Bravo ya ne diyim Dilara:)))
🙂
vallaha hala hep birseyler eksik kaliyormus gibi hissetmekteyim desem .. umarim vurmazsin beni adinna:))