~ Kesinlikle Begonviller.. Kas’ta, Buyukada’da.. Ama mor-lila karisimi olanlarindan:) Hatta o kagit ciceklerini her yil toplayip kurutacaksiniz defter-kitap arasinda:) Sonra buna benzer bir suru pozunuz olacak o morlarin-lilarin arasinda, hep gulumserken:) Yukaridaki yil 2006, Buyukada.
~ Kesfetmek… Bir gun dostum Evren’le beraber pazar sabahi 06:30’da bulusmustuk! Benim oturacagim koltukta 2 kitapcik vardi arabaya binerken: Biri detayli bir yol haritasi, digeri yakin yerleri gezelimvari bir kitap. Bana ” Hadi bakalim guzellik, nereye gitmek istersin?” demisti. Soyle bir bakip Sunnet Golu diye bir yer bulmustum. Sonra haritadan takip ede ede orayi bulduk. Arabayi park ettik. Tirmandik. Yuruduk. Gol kenarinda kahvalti ettik:) Boyle spontan seyler yapmayi seviyorum: Bilmedigim yerlerde kaybolmayi, oraya dair hikayeler uydurmayi:) Seviyorum iste ne yapayim:)
~ Fotograf Cekmek… Son birkac yildir en keyif aldigim hobim:) Umuyorum ki cok daha basarili olabilirim bu konuda.. Bir gun bir yerlerde bir sergi acacagim ve hepinizi davet edecegim:)
~ Sinatra… Frank Sinatra! Tek gecerim. 20’li yaslarimda da dinledim, hala dinliyorum, dinleyecegim. “Fly To The Moon” benim parcam:) Kendisiyle bir anlik bir yakinlasmam oldu NYC’de, ne mutlu bana.
~ Gunbatimi.. Gunbatimini seyretmek. O’na karsi kadeh tokusturmak. Arkana yaslanip gunesin saniye saniye batisina sahit olmak! Hele de deniz kenarindaysan, aman da amann!
~ Aydin’cim… Canimin ici.. 15 yillik en iyi arkadasim, herseyim. ODTU hazirlik yillarimdan tek kalanim. Kimse onun gibi olamadi, olamayacak muhtemelen. Houston Texas’larda, uzaklarda; ama en ihtiyacim oldugunda hep yanimda:) Hatta birkac gundur burada:)))
~ Aysegul’um Sultan’im.. Artik 2,5 yildir her hikayemde, hayatimin her parcasinda varligina tanik oldugunuz, 25’imden sonra basima gelmis en guzel seylerden biri; en ozeli. DOSTUM!
~ Kirmizi Sarap.. Baska ickiler de icerim, icki icmeyi severim. Ama kirmizi saraba karsi tutku derecesinde bir bagliligim mevcut. Bordeaux ve Cabarnet Sauvignon tek gecerim. Fransiz, Toskana Bolgesi, Chili saraplarini severek tuketirim, paylasirim dostlarimla, arkadaslarimla..
~ Mevsimlerden Bahar... Ilkbahar ve Sonahar.. Bu mevsimlerin daimi olarak hissedildigi bir yerde yasamak isterdim. Agaclardan dokulen yapraklar da, tomurcuklanan ciciekler de beni cok mutlu eder..
Istanbul Bogazi ve Ortakoy.. Hayatimin buyuk bir donemi Istanbul’da gecti. Istanbul Bogazi’ndan daha guzel bir gece goruntusu ile karsilasmadim ben. Ortakoy ise nedendir bilinmez, Istanbul’a her gittigimde ugramadan donmedigim bir semt oldu, oyle de kaldi:) Olurda bir gun Istanbul’da yasarsam Ortakoy’de evim olsun isterdim.
~ Deniz’de Olmak.. Denizin icinde olmak.. Denizin dibinde olmak.. Uzerinde bir teknede olmak.. Denizin kenarinda bir masada olmak.. Ama kesinlikle denizle icice olmak. Ilk adimdan midir nedir bu bagliligim benim deniz’e bu kadar:)
~ Kardesim.. Bir numara ufakligim Cihan’im:) Uzaklarda da olsam can’imindan bir parca verebilecegim kisi sadece o. Bu evrenin ona saglikli, basarili ve uzun bir omur vermesi temennim..
~ Annem ve babam.. Seyahat etmeye olan tutkum.. Icimdeki iyilik.. Doondurma.. Kitaplarim.. CD’lerim.. Fransizca muzik keyfim.. Caz.. Sting:) Keyifli aksam yemeklerimiz.. Gulumseyen yuzler..
Bunlarin olmaigi bir HAYAT’i ben neyleyim:)
“Yasamak güzel sey be kardesim…”
Dilayra, sanırım sayfayı updated etmeseydin bu yorumu yazma olanağı bulamayacaktım….Begonvilleri Büyükadad’da Anadolu kulübün ana giriş kapısında gördüğümde henüz yedi yaşındaydım. Lila renkli
begonvillerin seyrine o kadar dalmışım ki elini tuttuğum babam beni çekmek zorunda kalmıştı… O ilk görüş benim ruhumda nasıl bir etki yaratmış ise otuzlu yaşlarımın sonunda uzaklarda ama MOR begonvillerin gerçek yurdunda ikinci kez karşılaştığımda tıpkı ilk kez olduğu gibi çakılıp kalmıştım… O nasıl gizemli bir renk, o nasıl bir asalet, o nasıl bir zarafet ….O an ruhumun mor renkli bir ışık demeti ile yıkandığını ve kutsandığını duyumsadım.…Boşuna dememişler “mor, romantizmin, duygusallığın ve tutkunun rengidir” diye Sevgili Dilayra eminim ki sen bu tutkular yüzden begonvillere aşıksın…Ancak izin verirsen bir eleştiride bulunacağım…Ama olmaz ki o zarif ve asil begonvillerin de bu kadar etkileyici fotograları çekilmez ki..Sayfanda görürü görmez içimdeki o kaçınılmaz duyguyu uyuyan devi yeniden uyandırdın…Begonvilleri hele hele senin tutkuyla dolu begonvillerini görür görmez Strabon’un dünyaya indirlmiş cennet dediği o gizemli yere kendimi atıp tüm geçmişi, geleceği ve yaşananları unutmak istiyorum…Ancak bu kaçma bir türlü gerçekleşmiyor. Çünkü hiç bir zaman senin kadar cesur olamadım :))
ne güzel neyi sevdiğini bilmek ve neyi istediğini
hayatı rafine edebilmek
Dilara , sana güzel bir haber 🙂
Zeynocum nişanlandı
Di mi ama Cetik:)
Sevgili prometeus,
bazen ben de yeterince cesur olmadigimi dusunurum. ne garip degil mi??
Timur’cum,
hangi Zeynoo?? merak yaptim bak..
Sevgili Dilayra,yanıtına çok güldüm…Lütfen kusura bakma ama şunu demek zorundayım; “birde yeterince cesur olsaydın yaşamınındaki hareketliliği ve hızı düşünemiyorum”…Her halde yaşam hızın ışık hızına denk olurdu…Sonra mı ? Malum ya ışık belli bir hızdan sonra saf enerjiye dönüşür ve zaman kırılır:)))
Dilarraaauuusss…
Banner photonu çok beğendim… Bana gizemli geldi ve boşluğu çağrıştırdı… Renkleri ise tek kelime ile süper…
Bütün yazıları şöyle bir okudum… Sahip oldukların, vazgeçemediklerin umarım bir ömür boyyu onlarla birlikte olursun.
Sana Ortaköyde, kendimede Arnavutköyde bir ev dileyim… Yakın komşu oluruz böylelikle…:-)))
sevgiler
televizyonda gördüm seni, elinde kumanyanla dolaşıyordun hastanenin bahçesinde 🙂
sularınız bitmiş, onu diyordu 😉
yine ne güzel anlatmışsın dilaracım ve ne güzel fotoğraflar, umarım tüm sevdiklerin hep hayatında olur ve bu fotoğraflardaki gibi gülümsetirler seni 🙂
“zaman kırılır”!!
vayy.. ciddi bir etkim olurmuş yani:)) olsaymış keşke be:)
brumendiuss’um, nerelerdesin şekerim?
komşu olalım sahiden. güzel olurdu:)
sahip olmak gibi bir derdimiz olmasaymış sanki daha rahat hareket edermişiz gibi geliyor bana:)belki de prometeus’a da dediğim gibi daha cesur olabilirdim bunu dert edinmeseydim en azından kendi adıma!
çok kaybolma, merak ederim sonra:)
uykusuz:))
ilahi, helal vallahi sana. iyi takip etmiş de tanımışsın.
evet, elde kumanyalarla bir kanal geçişimiz olmuştu geçtiğimiz kuraklık haftası:) hahahah..
Chido’cum:)
bil mukabele diyorum. (umuyorum ki doğru yazılışı böyledir:))
öpüyorum yanaklarından..
cok sekersin sen cok:)
elif’im:)
sen de oyle, sen de:)
Bu posta bayıldım harika, fotoğraflarının hepsi sanki bambaşka bir gibi çıkmışsın.
Cilekli Pasta:)
tesekkur ederim..