Naçizane;

Kendinize iyi bakın! Sağlığınıza, bedeninize, ruhunuza. Yaşınız kaç olursa olsun, koltuğunuzun altında onlarca karpuzunuz, onlarca sorumluluğunuz da olsa “önce kendim” demeyi unutmayın! Siz, değerlisiniz. Siz bunun farkına varmaz iseniz kimsenin bunu fark etmesini beklemeyin. Bencil olun demek değil bu, anladınız siz! Güzel kokun, temiz olun. Öz saygınızı kaybedecek kadar bırakmayın kendinizi her ne yaşarsanız yaşayın. Hareket edin, bunu hayatınızın bir rutini haline getirin. Vücudunuza olabildiğince doğal besinlerin girmesine izin verin. Rafine şekerden vazgeçin. Abur cubur yemeyi, coca cola içmeyi ilk fırsatta bırakın.

Gülümseyin! Sıklıkla. Kendi kendinize olduğunuzda bile güzel bir şeyi, birini, bir yeri düşünün ve gülümseyin. O anı, o saati, hatta o günü değiştirecek güçte gülümsemek inanın bana. Hatta başkasını da gülümsetin fırsat bulduğunuzda. Bulaşıcıdır, denenmiştir ve her defasında işe yaradığı; bulunduğunuz ortamda size ve çevrenizdekilere seviye atlattığına defalarca şahit olunmuştur. Hayat somurtup oturmak, kaşlarınızı çatmak ve pofurdayıp durmak için çok kısa!

Tercihinizi mutlu olmaktan yana kullanın! Evet, mutlu olmak bir tercihtir. “Aksi ve kızgın geçirdiğiniz her bir dakika, mutlulukla geçireceğiniz 60 saniye kaybedersiniz” diye okumuştum bir yerde. Ne kadar da doğru. Siz mutlu olmayı tercih etmedikçe hiçbir şey sizi mutlu edemez! Her sabah uyandığınızda, fısatınız varken o günü olabildiğince mutlu geçirmeyi dileyin, seçin. Kaybınız olmayacağını garanti ederim!

Seyahat edin! Yeni yerler görmek, yeni insanlar tanımak, yeni tatlar denemek sizi zenginleştirecektir. İsteyin: Ötesini de görmeyi, yeni yollar deneyimlemeyi. Tüm yaşamınız tecrübe ettiğiniz şeylerin toplamı.

Bir tane hayatınız olduğunu unutmayın! Onu olabilecek en zengin şekilde yaşamayı seçin. Cennet bu dünyadaymışcasına yaşayın. Yarın sabah uyanamayacak kadar şanslı olamayabilirsiniz. Şükretmeyi alışkanlık haline getirin. Değiştiremeyeceğiniz şeylerin sizi harap etmesine izin vermeyin. İyi bir insan olmak için çaba gösterin. İhtiyacı olanlara yardım edin.

Sadeleşin! Gözlerimizi kapadığımızda gardrobumuzdaki tek bir kıyafeti, ayakkabıyı, evimizde almak için eşimizle kavga ettiğimiz koltuk takımını, ıvır zıvırı, gıcır arabamızı falan götüremiyoruz yanımızda biliyorsunuz. Geride kalanlara çöpler bırakmayın. Varınızı yoğunuzu daha çok deneyim, daha çok kahkaha, sevdiklerinizle bir arada geçirebileceğiniz o anlara, sofralara harcayın.

Ben böyle yapmaya bu yıl da devam edeceğim. Başka bir gailem de yok açıkçası. Hepimize “zenginlikle” geçireceğimiz tertemiz bir yıl diliyorum. Hah, ve beklenen kar da yağmaya başladı İstanbul’da 😉