Uzundur not düşmemişim JourneyToBlue‘ya. Kendimi bir miktar suçlu hissediyorum burasını ihmal edince. Ama sonra da düşünüyorum ki eskisi gibi düzenli yazacak motivasyonumu kaybedeli epey bir zaman olmuş ve ben burası için sadece seyahatlerimden haber verip, enteresan notlar paylaşabilmek için hayatta tutuyorum JTB’yi. Aslen bir de arada eski yazılarımı, yaşanmışlıklarımı okumak da iyi geliyor ihtiyacım olduğunda.. “Nereden nereye…”yi görmek için..
Her neyse, uzunca bir aradan sonra yine tarihe not düşmek için klavye başına oturtan şey beni yeni bir yaşıma daha girmem elbet. Evet, geçtiğimiz 21 Kasım günü akşamüstü saatlerinde bendeniz 42. yaşıma girdim 🙂 Sanıyorum uzun yıllardır ilk defa tamamladığım yaşımın tanıklık ettiği yılı da sevmedim! Bu demektir ki 41. yaşıma veda etmekten dolayı çok mutluyum. Ben böyle söyleyince bir arkadaşım “İmkanın olsa geriye mi gitmek isterdin?” diye sordu. “Hayır” dedim. “İlerlemekten hiç korkmuyorum. Hatta her yeni yaşı gayet büyük bir heyecan ve merakla bekliyorum“.
Merakımı hala kaybetmedim yani. Arada böyle gelseler de sağdan sağdan, bir diğer kaybetmediğim şey de umut. Hala meraklıyım ve hala umutluyum. Her yaşanmışlık yeni bir şey öğretmeye devam ediyor ve ben her seferinde dersimi alabilecek farkındalığa erişmiş olmak ve elimdeki bu değerli hazineyi koruyabilmek için dua ediyorum. Geriye dönüp bakmadan, ne olursa olsun hep ileriye bakabilecek gücü bulabilmek için de dua ediyorum. Çünkü bunu yapabilmeyi başardığınızda “daha …” insan olunduğunu öğrendim ben 35. yaş günümden beridir. Daha iyi, daha sakin, daha huzurlu, daha şanslı, vs..
JourneyToBlue‘da hiç yazmamışım, ama nefis bir şey yaptık biz geçtiğimiz yıl kocam ile: Sadeleştik! Sosyal medyada başlattığımız bireysel sadeleşme hareketi çok ilgi gördü ve biz bu sayede Nesin Vakfı’nın Felsefe Köyü kurabilmesi için ihtiyacı olan kaynağın minik bir kısmına da olsa destek sağladık. Adım Adım Organizasyonu ile başlayan ihtiyaç sahiplerine, sivil toplum kuruluşlarına kaynak yaratma hareketimi bir tık daha ileriye taşımış oldum. Ve 42. yaşımı karşılarken de gayet biliyordum ki hem meraklı ve umutlu olacak, ama kaynak yaratmanın bir yolunu bularak yardım etmeye de devam edecektim. Manevi anlamda beni bundan daha çok mutlu eden pek az şey vardı geçtiğimiz yıl (Merak edenler için hikayenin tamamına Sadelesiyoruz Instagram hesabı üzerinden ulaşabilirsiniz).
Spor düzenimi kaybettim, hiçbir yarışa katılamadım ve çok sık hasta oldum 41’de ben! Annem, babam, kardeşim ve en can dostum da de sıkıntılar yaşadılar sağlıklarında. Biraz ihmalkar bir kadın oldum. Daha az aradım eşimi-dostumu. Çok içime, çok evime kapandım aslında. Bu ülkede her sabah uyandığımız haberler de beni eskisinden daha çok yıprattı geçtiğimiz 41. yaşımda. Daha hassas, daha az toleranslı biri oldum bu yüzden. Ben ki karşımdaki insanları olduğu gibi kabul etme sözü vermiştim kendime; bazı insanların vicdansız ve çocukça ve bencilce hareketlerine aynen onlar gibi cevap verdim!
Bu sebeptendir ki 42. yaşımda mumları üflerkenki dileğim, “yukarıdaki paragrafta dönüştüğüm kadından bir an önce uzaklaşabilmeyi başarabilmek” oldu 🙂 İyi ki doğdun diyenlerinize şimdiden teşekkürler. Bu yeni yaşımda ve karşılayacağımız yeni yılda güzel ve pozitif ruhlar bulsun bizi, amin 😉 Bir de “Bir Otostopçunun Galaksi Rehberi” adlı kitapta 42 için yaşam, evren ve dahi her şey ile ilgili en nihai sorulara yanıttır (42 is the “Answer to the Ultimate Question of Life, the Universe, and Everything” in The Hitchhiker’s Guide to the Galaxy books) denmiş. Bakalım öyle miymiş 🙂
gecte olsa iyiki dogmussun 🙂
çok teşekkürler sevgili Tülay 🙂