Bir Film Izledim.. Bir Album Dinliyorum..

 

Avatar Movie

Hayatim degisti demeyecegim merak etmeyin:)

Oncelikle bahsedecegim film 2009 yapimi, James Cameron’un 13 yillik hayali, yapimina ve reklamina toplamda 400 milyon dolar harcanan muthis bir 3D bilim kurgu: AVATAR!

James Cameron, bu 3D film projesini 15 yil kadar once gelistirmis; ama o zamanki teknik imkanlar buna el vermedigi icin proje rafta kalmis! 2005 yilinda gerceklestirilen Motion Capture Sistemi’nin projesini yeniden hareketlendirdigini soyleyen Cameron, ozel kaska monte edilen bir küçük kamera aracılığıyla oyuncuların bütün kas hareket ve mimiklerinin kaydedildigini böylece oyuncularla ilgili her türlü ayrıntınin filme yansitilabildigini soylemis. Yani Avatar, oyuncuların yalnızca seslendirmesinde görev aldığı bir animasyon filmi değil. Muazzam bir gorsel solen.

Kendilerine özgü dilleri ve kültürü olan, barış ve doğa ile örtülü bir çevrede yaşayan Na’vi adlı yok olmak üzere olan bir halkın yaşadığı Pandora adlı gezegende geçiyor film. Ben bayildim bu Pandora’ya. Hayatimin sonuna kadar orada yasayabilirim, o kadar yani:) Filmin 3 boyutlu olmasi da beni ve orada sonsuza dek yasama kararimi etkiledi tabi:) Avatar, benim 3D seyrettigim ilk filmdi. O goruntuler, o canlilar, bitkiler, doga, hayvanlar, renkler… Anlatilmasi zor hakkaten. Bir insanda bu kadar yaraticilik beni cok etkiliyor. Delilikle dahilik ince cizgidedir biliyorsunuz. Bu adam, yani James Cameron bence deli! Benimde hayal gucum fena degildir, ama yani filmi gorun ne demek istedigimi anlayacaksiniz:) Bu dahi-deliler tarafindan yaratilanlari gordugumde “Ben ne yapiyorum?” diyorum mutemadiyen. Bu kadar uretken olmak isterdim. Insanlar da benim urettigim seylerden “Muazzam, etkileyici, cok guzel, inanilmaz” gibi sifatlarla bahsetsin isterdim. Saygiyla egildim senarist ve yonetmen James Cameron’un onunde.

Biz Cuma aksami Bilkent’de 21.10 seansina gittik, ciktigimizda saat 00.20 falandi. Uzunca bir film. En arkada oturmamiza ragmen film boyunca Pandora’nin icerisindeydim:) Bu 3D ne guzelmis yahu. Orada otururken denizler altinda gecen bir filmi de bu sekilde 3D seyretsem nasil olur onu dusundum, bayildim:) Yapsalar keske!

~

Sebnem Ferah

 

Dinledigim album, gunlerdir ove ove bitiremedigim, cikisini hasretle bekledigim Sebnem Ferah’in Benim Adim Orman albumu tahmin edebileceginiz uzere. (Alin size bir deli-dahi daha!) 4.5 yil aradan sonra cikardigi bir album olmasindan sebep hasretle bekliyordum kendisini. Ilk dinledigimde 2 parca beni hakikaten etkiledi gerek sozlerinin derinligi gerekse muzigiyle: Ilki albumun 3. parcasi “Yalnizlik”, digeri ise 5. siradaki “Eski”. Ozellikle Yalnizlik’in sozleri derin derin cizikler birakti yuregimde:

“Cizgi cizgi yuzunde Golgeli gozlerinde Agir sessizliginde Neler neler var Ne hikayeler var

..

Titreyen cenende dunya devrilmis Kimse boyle uzgun olamaz Gozlerin dolu dolu hayatin da oyle Kimse boyle yorgun olamaz

..

Uzaklara dalip gitme Gozlerin dolmasin Kimse boyle yalniz kalmasin”

Dinledikce birkac parca daha eklendi beni etkileyenler kategorisine: “Atese Yakin” ve “Bazi Asklar” ve “Serapmis”. Diyecegim yureginize, ta icinize dokunacak mutlaka bir tane parca var bu albumde yine. Oncekilerde “Sil Bastan”, “Bu Ask Fazla Sana”, “Babam Oglum”, “Can Kiriklari” gibi bende izi, anisi, hatirasi, derin anlamlari olan parcalarinin yanina yenilerini ekledi Sebnem Ferah. Iyi ki var!

Iste boyle. Dinleyin ve seyredin kategorisine 2 yeni ekleme benden size. Pisman olmayacaksiniz.

Ben bugun evdeyim. Cunku C.tesi gecesi usutmusum! Zayiflayinca bunyem de cok etkilendi sanirim. Artik daha cok usuyorum, daha cok etkileniyorum herseyden! Ilac aliyorum, iyilesmeye bakiyorum. Zira yarin aksam bir sunumum, Carsamba aksami bir odev teslimim var. Bitti bitiyor derken okulda son 1 haftaya geldik bile. Saka gibi, geldi gecti 1.5 yil. Bu donem bu kadar olumsuzluk ve sarsintiya ragmen sinavlarda 14 kiside en yuksek notu almam da hem cevremde hem de bende saskinlik yaratmis durumda. Finalleri hasretle bekliyor; oncesinde bir Antalya seyahati sonrasinda ise bir dost ziyareti icin cilgin bir kacamak yapacagimi belirtir harika bir hafta dilerim hepinize:)

*Gorseller filmin orjinal afisi ve albumun orjinal kapagidir*

 

Bir Film Izledim.. Bir Album Dinliyorum..” hakkında 13 yorum bulunuyor:

  1. sema

    Ben de çok severim şebnem ferah’ı. Avatarın çizgi filmini de çok severek izlerim ben her hafta sonu :))

    Cevapla
  2. burcu

    geçmiş olsun tatlım dikkat et kendine lütfen güzel kadın !
    yarın ki sunumun da bol şans diliyorum…
    güzel kaçamaklarında da iyi eğlenceler 🙂
    sana da güzel ve mutlu bir hafta diliyorum…
    eğer film gelirse izleyeceğim ve dinleyeceğim şebnem ferah’ı
    sevgiyle kal…

    Cevapla
  3. gamze b

    Selamlar,
    “Şebnem Ferah” aldım cuma günü ve dinliyorum o günden beri.
    Filmi merak ettim ki ben bilim kurgu sevmem ama o kadar anlatmışsın ki gideceğim sanırım :))
    Geçmiş olsun ve iyi haftalar
    Sevgiler Gamze B.

    Cevapla
  4. Esen

    Sualtı için kıse bir 3D belgesel daha önce yapılmıştı. Gitme şansım oldu. Resifin yanında dalgıç gibi duruyor ve yengecin burnunun yanından geçişini seyrediyor, mürenden tırsıyordun. Çok hoştu. Bu teknolojide sanırım perde kalitesi de önemli. Türkiye’de bu tip özel perde (piksel olarak daha iyi görüntü veriyormuş sanırım)sadece birkaç yerde var diye yazıyordu gazete geçen gün. İstanbul, Antalya ve bir de Ankamall’de varmış galiba yanlış okumadıysam. Yani buna özel gözlük veriliyormuş ve bu nedenle o sinemalarda film ücreti katlanıyormuş. 19 Tl sanırım. Cuma ben de gitmeyi düşünüyorum. Ama bu film teknolojisi, toplulukları etkilemek için silah gibi bile kullanılabilecek kadar etkili! psikolojik bir araç olarak da kullanılmaya kalkılır ve garip senaryo ve konular işlenerek sansasyonla çocuk filmlerine yansıtılırsa (ki çocuklar inanılmaz yaşadım! tecrübesi geçiriyor ve etkileniyorlar filmlerden) biraz tırsarak bakabilirim ve uzak durabilirim bu imkandan…:P

    Cevapla
  5. Esen

    Düzeltiyorum. XpanD 3D teknolojisi ile izlenmesi derinlik algısını arttırıyormuş. Ayrıca gazetede yazılandan çok daha fazla yerde bu teknolji ile seyretmek mümkünmüş. Kusura bakmayın kimsenin kafasını karıştırmayayım.

    Cevapla
  6. newcity

    Arkadaşımın Çindeki 4D deneyiminden anlattıklarına göre, gözlük bir yana, koltuklarında filme göre hareket etmesi, su ve rüzgar püskürten başlıkların bulunması ve yine koltukların gıdıklama, titreme, ayaklara pres yapma gibi işlevlerinin de olduğunu söylemişti. Uzay mekiğinde oturuyormuş gibi bir hismiş 🙂 Düşünemiyorum böyle bir teknolojiyle filmi seyretmeyi, içerisinde yaşamayı demek daha doğru olur. Odtü’de düzenlenen korku gecelerinde, perde de kedileri korkuyla izlerken, bir anda kapıdan içeriye kedileri saldıklarını, kesme, parçalama sahnelerinde sakatat parçaları fırlattıklarını duymuştum :))) Tamamiyle gerçek bir korku! Ne 4D ne de 5D, Gerçek boyutta film :))
    Sevgiyle…

    Cevapla
  7. dlayra

    sevgili newcity,
    geçenlerde bir arkadaşım bahsetti. 5 D teknolojisinden.. ya da 4 D idi tam hatırlayamadım. ama mesela ormanda yürüyormuş sun ve kokuları, yağmur yağınca da o çisentiyi hissediyormuş sun.. ben meraklı biriyim. üzerime çiğ etler atılsın istemem, ama rüya gibi bir yerde bir gezinti isteyebilirim, sıcağını-soğuğunu, ıslaklığını-nemini hissedebileceğim.
    *
    sevgili burcu,
    sunum harika geçti. son dönemin ilk ders notu belli oldu: marketing A+ 🙂

    Cevapla
  8. dlayra

    hadi bakalım esencim.
    bir arkadaşım çok matah bulmadım ben demiş!
    sen nasıl bulacaksın merak ettim?

    Cevapla
  9. Esen

    Son yorum yazını okumamıştım. Umutla gittim. Ama yazarsam milletin hevesi kursağında kalır. Aklıma batan şeyler var. Ben çok fena eleştiririm filmleri. Buna da birkaç kulp buldum anlayacağın.
    Eğer son halinde şu methedilen haliyle doğru formunda seyrettiysem(XpanD’nin 3D’si) daha önceki 3D’lerden çok daha fazla etkilenmedim açıkçası yani fark pek bulamadım. Mesela Jody Foster’ın Mesaj’ındaki uzay görüntüleri sahnelerinde daha muhteşem olurdu. Fikir orjinal mi ondan emin olamadım en özeti. Heyecanlanınca Arap zılgıtı çeken, Kızılderili kıyafetli ve felsefesinde yaşayan, Afrika yapılı Yüzüklerin Efendisi’ndeki Elfler gibi kulakları ve kendine has dilleri olan, bambaşka bir dünyada hala 2 kol, 2 bacak, 2 göz genetiğinde insansıların, bütün hayvan türlerinin mutasyona uğramış “dünya” hayvanı olduğu bir ortamda yaşaması, besin zincirinin en üstündeki ejderimsi pterodaktilumsu yaratığın aç haliyle “yemekleriyle” uçması çok fazla eklektik, toplama gibi birşeydi. O asker tabut gibi şeyin içinde o derece hareketsiz aylar geçirirken hem uykusuz hem de yarı aç ve kasları erimiş halde olmalıydı ama sakalı uzamıştı yazık!:P
    Hayatı boyu seyrettiği şeyleri kafasında birleştiren “tek” kişinin hayaliyle yapıldığı o kadar belli ki. Yüzüklerin Efendisi varken elflere takılınması, dünyayı rezil etmişken tarihi boyunca ezdiği tüm toplumların tek ırkta birleştirilmeye kalkışılması, aşırı siyasi ve çocuksu derecede yetersiz bir mesaj gibi geldi.
    Matrix, Yüzüklerin Efendisi, Titanic (Cameron’un kendi eski filmi bile) daha bütünseldi ve unutulmaz geliyor bana. Bunu çizgi film seyredip unutuyormuş gibi olabilirim. Kocaman bir dünya yaratma iddiasındaysa bir 6 yıl falan daha çalışıp eksikleri giderseydi. Bence filmi bitirme ve mesaj verme telaşı filmi yalpalatmış….desem.. sevenler için kusura bakmayın diyorum. Tümüyle şahsi fikrimdir.

    Cevapla
  10. "

    Esen hanım;
    Bence filmi bir kere daha izlemeli. O asker dediği adam aylarca hareketsiz makinanın içinde kalmıyordu. Uykuya geçtiği anda, eski haline yani “insan” haline geri dönüyordu.
    Ben de iyi bir sinema eleştirmeni olduğumu düşünüyorum ve hayatımda izlediğim en mükemmel bilim kurgu filmi kesinlikle AVATAR dır. Sanırım Esen hanım James Cameron dan daha iyi bir film yönetse ve yazsa da bizlerde sinema da izlesek!

    Cevapla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir