Şurada demişim “Koşmaya başladım” diye! Çok disiplinli olamasam da elimden geldiğince koşmaya ve antreman yapmaya başlamıştım geçtiğimiz Şubat-Mart aylarında. O kadar kolay değildi benim için, zira çocukluk yıllarımdan beri her türlü sporla haşır neşir olmuş ben için “koşmak” bir ölümdü! Yıllarca yürüdüm yaz-kış, hafta sonu, sabah-akşam demeden; lakin beş dakika koşmaya çalışsam nefes nefese kalıp bir köşeye yığıla yazardım 🙂 Ayrıca diz sıvımın normalden az olması, dizlerimdeki hassasiyet (Ailemde romatoid artrit hikayesi var) de tuz biber ekiyordu koşma isteğimi gerçekleştirmeme!
Koşuyla barışmaya başlamam asıl San Francisco’da oldu. Nike koşu ayakkabılarım ile birlikte satın aldığım Nike+ uygulamasıyla telefonumdan koştuğum mesafeyi, hızımı, koştuğum yerlerin haritada görüntüsünü görebilmeye ve bunları kendi sayfamda listelemeye başladım. Bu sayede her koşuda bir önceki yaptığım süre ile yarışmaya ve kendimi geliştirmeye başladım. San Francisco’nun iklimi ve koşan insanlarının fazla oluşu da beni oldukça motive etti. En son 9km civarına kadar gelmiştim koşu mesafemde. San Francisco’da iken haberdar oldum Run Istanbul 2012‘den ve hemen kaydoldum.
Dün sabah, hayatımda ilk defa olmak üzere, koşmak için binlerce insanla birlikte bir yarışmaya dahil oldum. Kendi başıma koşmakla, bir sürü insanla birlikte bir yarışmada koşmanın ne kadar farklı olduğunu gördüm birbirinden. Ayrıca kendim koşarken yorgunluk hissettiğim anlarda tempomu hızlı yürümeye düşüren ben, dünkü yarışta “Bırakma” dedim kendime. “Bırakma Dilara, koşmayı bırakma”!
Bir Forrest Gump olamadım belki ama, 5K koşumu koşmayı hiç bırakmadan tamamladım, hem de kendi en iyi zamanımla 🙂 Koştuğumuz mesafe ve yaptığım süre burada. Tahmin edeceğiniz üzere kanıma işleyen bu alışkanlığımı bırakmak niyetinde değilim, yalnızca biraz daha dengeli beslenmem gerekiyor. Benim beslenmemle bu kadar koşmak bile mucize zira! (Günde iki öğün yiyorum ve protein-karbonhidrat alımım çok az!)
Evet, şimdi yeni koşuları takip ediyor ve en kısa zamanda birine daha dahil olabilmeyi çok istiyorum. Koşuya başlamam ve devamındaki motivasyonum için Sevgili Esra, Alev ve Meltem’e teşekkürü de borç bilirim 🙂
..
Bugün Ankara yolcusuyum. Özlem gidermeye gidiyorum dostlarımla. Cumartesi gecesi de Anonim Reloaded sezonu açıyor Manhattan’da. Orada olmak lazım gelir 🙂 Hepinize süper bir hafta diliyorum.
..
Bir de az önce paylaşmaya hazır hale geldiği haberini aldığım bir durumu bildireyim 🙂 Artık Radikal Blog‘dan da takip edeblirsiniz beni. Orada JTB’den farklı şeyler yazıyor olacağım 🙂 Buyrun ilk yazıma.
Nike+ ‘ı epeydir ben de çevremde duyuyorum. Koşuyla hiç alakam olmamasına rağmen artık spora da başlam lazım geliyor. Sanırım ben de bir Nike+ alacağım ve günlük koşulara başlayıp kayıtlarını tutacağım 🙂
Hepimizin hayalindeki hedeflerini gerçekleştirebilmesi dileklerimle 🙂
Merhaba Altuğ,
aslına bakarsan nike+ uygulaması ücretsiz, ama ayakkabının tabanına yerleştirdiğin bir minik aletle aktive edebiliyorsun. yani o aleti alman lazım, yanılmıyorsam 19.90$ gibi birşey vermiştim. Ücretsiz uygulamalar da var, mesela sports tracker! onunla bir dene bence..
Dilara sana pekin den destek veriyoruz. Run dilara runnnn
Dilara, yani istediğim ayakkabıya bu aleti koyabiliyor muyum? Bir de nasıl bir frekans kullanıyor? Cep telefonu sinyali gibi bir şeyi sürekli ayağımda istemem :S
Didemcim,
Tesekkurler tatlim, kosmaya devam:)
*
Altug,
Telefondan nike+ uygulamasiyla nike ayakkabinin icine koyabilecegin nike tracker aletini birlikte kullanabiliyorsun. Ve evet, sanirim sinyallesme gibi bir durum soz konusu. Nike ayakkabi icin aldigin aleti baska kosu ayakkabilarinda kullanmak icinse kucuk bir aparat var, onu satin aliyorsun ve boylece tracker aletini o aparata yerlestirip; aparati da ayakkabinin bagciklarinin oldugu kisma takiyorsun! Ama bahsettigim gibi daha once, aparatsiz, tracker aleti olmadan sadece telefondan bir uygulama ile tum bunlari yapman da mumkun.