`Oteldeki Aynada Yansima Calismasi, Kapadokya 2009, Haziran`
~ Kitaplarıma geri dönmeyi başardım en nihayetinde. İlk elime aldığımsa “Maraz” oldu. İlk kitabını da okumuştum Hande Altaylı’nın ve beni ilgilendiren bir sürü şey vardı içinde. Dolayısıyla bir çırpıda okumuş, sonra oturup düşünmüştüm. Ve Sayın Hande Altaylı’nın yaptığı bir sürü tespite de sonuna kadar katılmıştım. Daha sonra da zaten hayatımın akışına baktığımda o kitabı okurken aldığım kararların ne kadar doğru olduğunu gördüm:) Müthiş faydalı bir eser miydi derseniz, kesinlikle “evet” diyemeyeceğim. Lakin bir çırpıda okunacak, yine de akılda kalacak, her kadının kendisinden ve yaşadıklarından, ve hissiyatından, ve yaşadığı aştan ya da “aşk” sandığı şeyden bir parça bulacağından emin olduğum bir kitaptı “Aşka Şeytan Karışır“. O sebeple 2. kitabını da aldım düşünmeden.
~ Aile içi gelişmeler oldu beklemediğimiz bir anda: Sevgilim durduk yerde bir iş teklifi aldı, görüştü, beğendi hem işi hem de çalışacağı şirketi. 15 gün içinde Ankara’nın köklü inşaat şirketlerinden birindeki Finansman Müdürlüğü pozisyonunu bırakarak, şimdilik daha ufak çaplı gibi duran, ama gayet sağlam adımlarla hedefe kilitlenmiş gözüken başka bir şirkette ChiefFinancialOfficer oldu! E bu arada 2 şirket arası kendisine tamı tamına 1 aylık bir boşluk hasıl olmaz mı? Olur. Kendisini ailemizin -şimdilik- tek ulaşım aracı olan Fazerımızla İzmir Seferihisar’a doğru uğurladık bugün öğlen saatlerinde. Selçuk’ta paraşütle atlayacak garibim. Bu yıl hiç gidememiş olması sebebiyle kurtlanmış vaziyetteydi. Ailesiyle hasret giderecek falan. Bendeniz ise buralarda her akşama bir plan şeklinde arkadaşlarımla cirit atacağım:) Bekarlık sultanlık mıydı bir hatırlayayım dedim:)
~ “Ölmeden Önce Yapmak İstediklerim” vari bir listem olduğundan söz ediyorum ya hani zaman zaman, işte orada en üst sıralarda yer alan maddelerden birinin daha üzerini çizebilmek için bir girişimde bulundum: Motorsiklet (A2) Ehliyeti almak için başvurdum! Sanırım sınav Ağustos başlarında. Bu iş için ailemizin ekipman sağlayıcısı ve Fazerımızın alındığı yer olan MotoArt aracı oldu bana:) En büyük hayalimiz beraber bir Yunanistan-İtalya turu gerçekleştirmek motorsikletlerle. Ben bunun için 2010 yılının çok uygun olacağını düşünüyordum. Bu gelişmelere bakacak olursak düşüncemi tam 12’den vuracağım sanırım:)
~ Halen 56 kg. civarlarında dolaşmamdan sebep tam 1 beden büyük gelen kıyafetlerim için terzimle sık sık görüşmek durumunda kalıyorum! Misal, sadece geçen hafta için 55 TL -yazıyla da elli beş!- para ödedim kendisine. Hayır ayda birkaç defa tekrarlandı bu git-geller ve benim anca düzelttiğim bütçem hafiften sekte vaziyetlerinde yine. Zaten bu aralar gittigidiyor.com sitesinden bana madalya verecekler “en istikrarlı ve deli gibi alış-veriş yapan kadın” diye!
~ Her sabah kalktığımda kendi kendime “Sen bu hayattaki en değerli varlıksın. Teksin ve birtanesin. Kimse seni üzemez, seni seven ve değerli bulan insanlar yakınındalar. Dostluğunu, aşkını, sevgini haketmeyen hiçkimse yakınında olmayacak” diyorum. 40’ı geçti sanırım mantra mukabilinde tekrarlar, gerçekleşecek midir dersiniz?
~ Ufaktan ufaktan bu yazki tatil planını yapmaya başladım, ailemizin organizatörü ve araştırmacı gazetecisi ben olduğumdan sebep! Hep merak ettiğim ama hiç bulunma şansı elde edemediğim bir rota çizdim. Yine motorsikletle tabi ki:)
~ İçiyorum! Bu yeni bir şey değil burayı okuyan için biliyorum. Ama bu içmek dert-tasa-sıkıntı içmesi değil; aksine “oh be, c’est la vie” ya da “kuşlar kadar özgürüm” modundan mukabil tamamen keyif ve eğlence amaçlı bir içme. Kadehlerle aramda gayet seviyeli ve düzeyli bir ilişki var, merak etmeyin:) **Bu sevenlerime mesajdır:) Onlar kendilerini biliyorlar.**
İŞTE BÖYLE..
Yine es geçtim tatil yazısını görüyorsunuz sayın seyirciler:) Ama fotoğraflar tamamen bu gezidendir. Biraz olsun affettirip beklentilere karşı kendimi, bu aralar yazıya saldıracağımı bildirmekten de mutluluk duyarım. Yani, ilgilenenler için:)
Öperim, kuşlar kadar hafif geçireceğiniz bir hafta dilerim. Az kaldı hafta sonuna. Bende bir planlar var, Hmmmm, tadından yenmeyecek gibi. Onları da.. Evet, bildiniz sonraki yazıya:)
Dilaracım, hani şu “her sabah kendine söylediğin” şeyler var ya, copyright filan demezsen biraz “rephrase” edip kullanmak istiyorum. (bu kelime de böyle mi yazılıyordu acaba?). O kadar sevdim yani…
Kıskandıklarımı pas geçiyorum, elimdekilere şükretmekle idare etmeye karar verdim:)
Bu hafta için iyi eğlenceler bu arada:)
Yıldızlı not için teşekkürler!:)))
selimcim teşekkür ederim,
senin beğenmen benim için önemli. istediğin gibi kullanabilirsin tabi ki:)
kıskandığın şeyleri bir de bakayim, bir de şükretme “hamdet”. bir yerde duymuştum:)daha iyiymiş, ben öyle yapıyorum.
*
hahahah:) esencim biliyordum mesajı alacağını:))
sevgili dilayracığım :))
kalbin temiz istiyordun ya biraz yalnız kalmayı ! şanslısın yahu :))
güzel bir haftan ve hafta sonun olucak senin adına çok sevindim,sen mutlu olunca ben de oluyorum inan ki !
A2 yi alırsın kısmetse onu da diğerleri gibi başarırsın emin ol :))
foto her zaman ki gibi :))
sevgiyle kal :))
burcucum teşekkür ederim, evet bir dilek tutsaymışım keşke!
Mrb,
Yine güzel bir foto eşliğinde güzel bir yazı, beni sıkıntılarımdan alıp bir kenara çekti ve keyfimi yerine getirdi inan. Bu yüzden her gün girip yeni yazı, resim, not, yorum vs.. var mı diye bakıyorum.
Bu arada ben de mantranı çok beğendim 🙂 Şu mantra işi hep aklımda ama bir türlü başlayamıyorum ne güzel her gün sen söylüyorsan 🙂
Sevgiler
Gamze
gamzecim söylüyorum inan.
enteresan bir şekilde ne kadar sık tekrarlarsam da kendimi bu dünyanın ve dahi çevremdeki herkesin ilahesi olarak görüyorum. yani böyle bir kendine güven, bir rahatlık.. bu ara sertabın (erener) önerileri ile yaşıyorum.
tavsiye ederim:)
Kaçmalara özeniyorum, kaçamıyorum artık. Off. Sevgiline hayırlı olsun, umarım yeni işi süper düper olur. Motosiklet ehliyeti almalısın mutlaka, en büyük hayalimdi. Gezi planları da cabası çok güzel yaaa.
Sevgiler.
artık “anne” olan “deli”m benim:))
kaçamamanın nedeni var değil mi ama. ben de muhtemelen çocuğuma kavuşmadan önce ne yapsam kar diyerek atıyorum kendimi oraya buraya. 1 sene sonra zaten vazgeçeceğim, o zaman ömrümün sonuna kadar gezeceğim:)
bu yazıya bayıldım, bir nevi gaza geldim. “evde oturayım, işim var, sevgilim var” cı olmaman hoşuma gidiyor en çok sanırım. bir hocamın “sen yetiniyorsun-bunu yapma!” demesini hatırlattı yazın bana. tembelim ondan mı bimiyorum yetiniyorum genellikle. ama sende bunu görmüyorum ve hoşuma gidiyor 🙂
sevgili irem:)
sevgilin, isin ve evin icin hayati kacirmayi hicbir zaman anlamli bulmadim. sonucta sevgililerimiz bizi biz hayati yakalamak icin pesinde kostururken begenip sevmediler mi? yapacak cok sey var daha:))
“begenmeyen dinlemesin*”diyorum ben:)
*eskiden, yani ben ODTU’de ogrenciyken gidip dinledigimiz bir grup.
Thanks For Such A Nice Post