Öyle böyle değil! Dışarıdaki derecelerin çoğu (-8) ila (-14) arasındaydı Cumartesi-Pazar.. Ara ara yağan kar da tuz biber oldu.. Zaten hafta sonunu evimde geçirmek niyetindeydim. Ders çalışmam lazımdı ve seyretmem gereken 4 yeni filmim beni bekliyordu. Cumartesi bir anda karar verip saçlarımda ufak bir değişikliğe gittikten, arada arkadaşlarımla bir kahve içip, iki lokma atıştırdıktan sonra evde 2 film birden kuşağına saplandım kaldım. İlk defa bu hafta evde üzerime ek giysiler, kalın polar sabahlıklar takviyesi ile oturdum.. O derece soğuktu. Sıcak aromalı kahveler geldi, onu dengelemek için içilen sağlıklı bitkisel çaylar gitti. Yüzümde -nedendir bilinmez- beliren aptal bir gülümseme ile yaklaşık 4 saatimi TV karşısında DVD’lerimi izleyerek geçirdim. Filmlerden ilki 2004 yapımı Spanglish‘di. Hindistan Cevizleri daha önce izlemiş ve filmi gayet güzel, kısa-öz yorumlamışlar. Benim ek olarak belirtebileceğim tek şey güzeller güzeli Paz Vega olabilir. 1976 İspanya doğumlu bu yaratık o kadar duru, o kadar sevimli ve hoştu ki.. İşte yiğidi öldürüp hakkını vermekten yana olan ben, bu kadın kadar etkileyici son dönem artisti yoktur diyorum!
İkinci filmim ise 2005 yapımı, benim en gözde oyuncularımdan birinin filmi olan Prime‘dı.Bu filmi de romantik komedi kategorisine koyabiliriz. 37 yaşında, henüz boşanmış Rafi (Uma Thurman) bir gün bir gençle tanışıyor. Çocuk 23 yaşında. İstemese de aralarında bir ilişki başlıyor. Bu arada Rafi, düzenli olarak terapistine gitmekte, ki bu terapisti de Merly Streep olup, aynı zamanda bu çocuğun da annesi oluyor. Fena değildi, 10 üzerinden 6-7lik bir filmdi diyebilirim.
Pazar günümü ders çalışmaya ayırdığımdan, tüm arkadaşlarıma beni sakın aramayın mesajı vermiştim! Öyle de yaptılar (Aşkolsun! Çok düşünceli arkadaşlarım vardır benim:)) Ben de elimden geleni yaptım çalışmak konusunda. Tabi çalışırken, aynen ev işi yaparken, bulaşık yıkarken ya da yemek hazırlarken olduğu üzere, yine güzel müzik parçaları eşlik ettiler bana. Cuma günü (en nihayetinde!!) siparişlerini neredeyse 1 ay kadar önce verdiğim, amma müzikevinden almayı anca başardığım CD’lerim ile eve dönmüştüm. Pazar günü onları dinledim devamlı suretle. Cold Play’ın X&Y albümü ile 2 CD’den oluşan “Best Acoustic Album in The World – Ever!” Her ikisi de oldukça başarılı albümler. Bu aralar bunlara takılacağım, anlaşıldı.