Gecen gun sabah erken kalktim yine.
Hafta sonu, Pazar gunu olmasina ragmen bir turlu miskinlik yapip, miril miril yatagimda donup durmayi, ya da ne bileyim battaniyeyi bogazima, ayaklarimi gogsume kadar cekip cenin pozisyonunda soguk bir gunu karsilamayi beceremedim. Yine!
Kalktim ve ilk is olarak radyomu actim. Sonra sirasiyla kahve suyu koydum, banyoya suruklenen ayaklarimla lavabomun onunde aynaya baktim: Kendime! Sabah sabah ne kadar da daginik gorunuyordum. Saclarimin zaten bir avuc kopuksuz sekil alma olasiligi azaldikca azalmis, ve gozlerimin alti biraz kararmis mi ne? Bir gece oncesi sarap-peynir muhabbetinden olsa gerek; yine sarap fazla kacmis. Sabah uyaninca o fazla kacan saraplari gozlerimden fiskirirken buluyorum: Siyah–kirmizi!
…
“Ask eski bir yalan, Adem ve Havva’dan kalan..”
Ne seker bir ses, Kamuran Akkor. Bu kanali seviyorum. Eski sarkilar calarlar her Pazar sabahi. Sanirim altmisli yillardan bir sarki bu. Sezen Cumhur Onal sozleriyle. O donem aranjmanlarindan sadece bir tanesi. O yillardan baslamis yabanci sarkilara Turkce soz yazarak okuma ruzgari. Bu sarki icin “Gururunun ardindan bakan bir kadinin sozleri” derlerdi, hatirliyorum. Yok canim, oyle degil.. Bir gun bir kanalda eski zaman sarkilarini ve seslendirenlerini konusuyorlardi. Orada soylemisti roportaj yapan kisi, yoksa ben o kadar da “genc” degilim. “Aranjmanlar, Turkcelestirilmis hafif muzik parcalaridir” diyordu roportaj yapan duzgun giyimli, bogazinda fulari, baygin bakisli bey!
…
Kamuran Akkor’u, Gonul Yazar ve Ajda Pekkan’i konuk ediyorlardi o programda. Aranjmanlara Turkce soz yazma rekoru Sezen Cumhur Onal ve Fecri Ebicioglu’nun elinde. Benim de bayila bayila dinledigim, hatta en son albumunu anneme armagan ettigim, Enrico Macias’in bestelerine Turkce soz yazmak moda. Rekor Enrico’da o yillarda. Sonra galiba Luigi Tenco denen bir adamdan bahsetmislerdi. Nasil mi hatirliyorum? Cunku Semiramis Pekkan’in sesini ilk duydugum sarki olan ” O karanlik gecelerde” adli parcanin bestecisiydi de oradan. Sozleri soyleydi saniyorum:
“O karanlik gecelerde. Senin icin agladim hic durmadan. Yalvaririm duy da gel sesimi artik. Senin icin carpan bu kalbim durmadan. O yabanci sevgilerde sen teselli bulamazsin ne yapsan. Dunya yepyeni bir dunya olacak. Tekrar bana doner benim olursan. Cok yalnizim..”
Sesi guzeldir Semiramis Pekkan’in. Hatta Ajda’ya benzer, ama Ajda Pekkan’dan bile iyiymis bence o zamanlar. Annem bana bir kaset vermisti, cok eski, cok yiprandi simdilerde ve ne yazik ki artik dinlenebilecek durumda bile degil! O kasette vardi bu parca. Ilk dinledigimde tam da yalniz ve uzgundum. Elimde yine, en sadik tek eslikcim sarap kadehim vardi. Universite yillari. Babamla kotuyum, sevgilimle kotuyum. Devamli didisiyorum cevremdekilerle, hayatla kotuyum. Tek yaptigim muzik dinlemek ve icmek. Bir de aglamak.. O zamanlar sabahlari aynanin karsisina gecen kadinin gozlerinden bir gece onceki siyah–kirmizi sarap disinda, tuzlu ve renksiz yaslar da fiskiriyor. Kaseti basa sariyorum dinliyorum. Agliyorum, dinliyorum. “Cok yalnizim” diye nakarata eslik ediyorum, iciyorum. Ne yillardi yarabbim!
…
Radyodan simdi de “Oh olsun” diyen Fusun Onal’in sesi yankilaniyor ta banyoya. Sevimli Emel Sayin filmlerimin vazgecilmez muzigi.. Munir Ozkul’lu, Tarik Akan’li, Zeki Alasya-Metin Akpinar’li.. Banyodan dans ederek cikiyorum balikli bonuklarimi siyirarak.. Bir anda yalniz, aglayan, bekleyen bir kadin degil; karsisindakine meydan okuyan, onunla alay eden bir kadin oluveriyorum:
“Duydum ki seni terk etmis, oh olsun. Yalniz birakip gitmis, oh olsun. Dizine kapanmissin, yalvarip yakarmissin, gunlerce aglamissin oh olsun. Oyununa gelmemis, sana hic yuz vermemis, sirtini donup gitmis oh olsun. Herkesle dalga gectin, oh olsun. Ektiklerini bictin, oh olsun. Az mi cektirdin bana, kul oldum yana yana sira geliyor sana oh olsun. Acimdan zevk alirdin, gururumla oynardin, sonunda yaya kaldin oh olsun. Duymaz oldum sesini, dov bakalim dizini, ah bir gorsem yuzunu oh olsun. Capkinligin durulsun, biraz kalbin yorulsun, gozlerine yas dolsun oh olsun..”
Bu kanali seviyorum ben ya:)
O keyifle hemen icimden dilek tutma oyunu oynuyorum. Bu, benim cocuklugumdan beri farkli sekillerde denedigim bir oyun. Cok kucukken Istanbul’daki evimizin bahce duvari uzerine oturur; bilmem kacinci gececek olan araba benim olsun, sonraki bilmem kacinci senin olsun diye oyun oynardik. Biraz buyuyunce okul kafeteryasinin kapisindan giren ilk adam benim olsun, besinci senin olsun oyunu oynadik. Sonra, elimizdeki biletlerin son numaralarini tuttuk, kimin sinema sonrasi icecek ismarlayacagini bulmakti bu defa niyet. Bir donem geldi ki sarkilardan fal tutmaya basladik. Bir klupte calan ucuncu benim oldu, besinci X’in. Begendik, begenmedik kaderimize razi olduk. Cok mutluyuz, keyifliyiz, daha cosacagiz mesela ben tutmusum uc numarali parcayi. Hazir beklerken geliyor mu sana aglak birsey! Hadi bakalim, kaderde bu mu varmis Tanrim deyip gardi dusuruyor, ayaktaysak oturuyor, icki bitmisse tazeliyor, ve X’le kafa kafaya verip saga sola sallanmaca moduna geciyoruz! O kadar onemsiyoruz ki bu sarkilari biz, sarkilardan fal-dilek tutmaca oyununu.. Iste ben yine tutuyorum icimden siradaki parcayi, pur dikkat nefes bile almadan bekliyorum soguk bir pazar sabahi daginik bir kadin olarak kaderimin parcasini.. Veee:
“Uzun zamandir hasret kaldim yuzune, muhtacim inan senin bir tek sozune. Yalvarsam aglasam kapansam dizine, doner miyiz yine eski gunlere. Soyle buldun mu aradigin aski soyle. Yoksa yalniz misin sen yine, benim gibi gozu yasli boynu bukuk tek basina. Yine eskisi gibi beraber olsak, ne olur sanki gecenleri unutsak. Hayat bitse, dunya dursa, olum bile olsa biz hic ayrilmasak..”
Ben size soylemis miydim biraz bahti eksik oldugumu?
Yetmisli yillarin bence en inanilmaz seslerinden Ayten Alpman soyler. Bu da aranjman sarkilardan..
“Neyse”, diyorum kendi kendime.. Aglamak, zirlamak yok bu pazar. “Toparla kendini bakiyim.” Saclarimi tepede toplamisim, yuzume yuz gerici kremlerimden surmusum, bir iki damla parfum dokundurmusum boynuma. Hic de fena degilim.. “Hadi kahve suyun buz oldu, tekrar bas isiticinin dugmesine. Ha, istersen kanali da degistir. Ya da hatta televizyonu ac. Bu hafta Justine Timberlake haftasi. Sexy Back lazim bana kahvenin yaninda simdi”
…
Ben de sarkilarla baska baska insanlardan olanlardanim.. her sarki farkli duygu benim icin.. iyi hafta sonlari dilayracim 😀
hani derler ya o donemler icin turkce pop diil aranjman, sadece uzerine soz yazmaca diye, ben hep dusunurum tamam soz yazmaca ama bu kadar mi iyi yazilir sozler 🙂 neden bilmem o donemlerin sarkilari bana ilac gibi gelir, hepsi ayri guzel, hepsi ayri anlamli, hepsinde ayri bir ask acisi, yillar once yasanmis sevgiler, kavgalar, ayriliklar, ozleyisler. cok tatli yazmissin dilayracim, nerelere gittim bende, aksam eve gidip bir kadeh sarap esliginde ayten alpman’i dinliim bari bende 😉
ayrilmam istersen hic yanindan
cagirsan gelirim cok uzaklardan
eskiden korkardim yalnizliktan
korkmam artik sen varsin
neler gecyi kimbilir basindan
sevgi umdun hep baskalarindan
aglama gidenlerin ardindan
o giderse ben varim 🙂
ben de radyo kanallarinin nostalji kusaklarini cok severim:))
galiba hic yasamadigim bir zaman diliminin icine sokulmanin en guzel yolu eski sarkilar:))
herkese bol neseli bol suprizli bir haftasonu diliyorum:))
Cukulata renki sanatci anonslarini az dinlemdik valla,bir de mikrofunuda hafif yan tuturdi Sezen Cumhur a,a gercekten de cok büyük bir müzik adami,kartvizitine bunu yazmasi yeterli bence.Efendim mesleginiz nedir ,”Müzk adami”
Fecri Ebicioglunu bircok defalar gördüm,evinin yakinlarindan zaman zaman gecerdim,birkac kerede rastaldim ona.Top sakalli görüntüsünü unutmak pek mümkün degil
O yillarin yabanci sarkilarini dinledikce,aslinda bizdeki bu sektörün ne kadar üretken oldugunun da farkina variyoruz,her sarkini tükcesi yapilmis resmen,mühim olan yapmak degil tabi ki,bunlari benimsetmek,cogu kimse o sarkilarin aslinda bizim oldugunu zannediyordur hala,bir bakima da öyle aslinda:)
Güzel bir hafta dilerim sana Ankarali Crazy D.,kirmizi icekleri cok kacirma aman :),visne suyunu kast etmedim, he he 🙂
Söyle buldun mu aradığın aşkı söyle
Yoksa yanlız mısın sen yine benim gibi boynu bükük gözü yaşlı tek başına.
Bu şarkıda neler gizli neler 11 sene öncesine gitim
ne güzel bi yazı olmuş.. ben hepsini dinlemiş kadar oldum..
eski şarkıların tadı çok başka oluyor.. geçen gün metrodaydım, kulağımda bi aralar çektiğim karışık bir cd. birden tanju okan çıktı ve başladı söylemeye yavaştan : “deniz ve mehtaap sordular seni neredesin…”
beni bir deniz kokusudur,bir rüzgardır, bir ayrılık acısıdır aldı götürdü…götürdüğü yerlere fazla değinmeyelim 🙂
neyse..şimdi öğrendim ki o da “dario moreno” imzalıymış ..
keyifli haftasonlarıııı….
Dilara yazdiklarin cok hosuma gitti. Eski sarkilari bende cok seviyorum. Hatta dinlerken Emel Sayin,Turkan Soray oluyorum birden. Sevgiler
guzel arkadaslarim..
paylastiginiz her kelime icin tesekkur ederim.
bunu buldum bayildim: http://www.birzamanlar.net/Arsiv
buradan biraz ruyaya dalin, yukaridaki sarkilari da bulabilirsiniz:)) Arsiv 3’de sanirim.. keyifli ruyalara dalmacalar:)
eskileri eşelemektir işim gücüm.elim boşken hazır şu siteyi sayende keşfettim ya . ne diyeyim super oldu !
selamlar