“Evrene baktığımızda, insanlar hep değişme ve gelişme içindedirler. İnsanlık kendini yenilemekte ve yeni buluşlarla yaşam değişmektedir. Yeni buluşların bir çoğu yararımıza olduğu kadar, bir çoğuda insanlığın yok olmasınadır. Örneğin; kimyasal silahlar gibi.
Bizler yaşama bağlı olduğumuz için, insanlığın yararına olmayan herşeye karşı olmalıyız. Bunun için iyiyi, kötüyü bilmemiz lazım. Buda okumak ve hayat pratiği içinde kendimizi geliştirmek ve ufkumuzu genişletmekle olur.
Sana bu hususta güveniyorum. Hayatı iyi tanımak, üretime katılmakla olur. İnsan üretken olmalıdır. Üretimden uzak olanlar konumları ne olursa olsun kendilerini bir asalak olarak görürler. Bunu aklından sakın çıkarma.
Sevgiler, başarılar.”
Öğretmenin Bahri Gökçek.
~
Yıl:1984
Ahmet Hamdi Tanpınar İlkokulu’nda okuyorum. İlkokul öğretmenimi çok seviyorum, o da beni çok severdi sağolsun. O günlerde ilk “Hatıra Defteri” furyasına kapılanlardan biriydim ben de. Öğretmenime “O kalbim kadar temiz” ayırdığım sayfalara benim için bir şeyler yazmasını rica etmiştim. Yukarıdaki satırları yazmıştı masasında, çocuklar tenefüs bitiminde sıralarına yerleşene dek!
Geçen akşam çocuklara eski fotoğraflar göstermek için çekmecelerimi eşelerken buldum. Hatıra defterim yok, ama bu iki sayfayı koparıp bir zarfın içine koymayı akıl etmişim. Okuduğumda beni çok duygulandırdı. Zira neden durmadan hep kendime ve çevremdekilere “üretmenin dayanılmaz keyfini” ve “vazgeçilmezliğini” anlatıp durduğumu buluverdim! Neden “asalaklar”dan hiç haz etmediğimi de!
Benden, ilkokul 3. sınıftayken de ben umutluymuş öğretmenim:)
Eğer göçüp gittiysen -ki bu satırları yazdıktan sonraki dönem emekli olmuştun- mekanın cennet olsun öğretmenim. Ben seni hiç unutmadım. Tıpkı ilk göz ağrısı gibi..
:))