Yağmurlar, artık iyiden iyiye serinliğini hissettiren havalar, beraberinde gelen üşüme duygusu, ve dahi hiç gitmeyen ürperti..
Battaniyeler ekoseli-düzünden, sıcak çikolatalar fındıklısından-bademlisinden, evde romantik film seanları , daha çok mendil tüketimi ağlamaktan-gribal enfeksiyon sahibi olmaktan..
Kazaklar, botlar, kalın çoraplar, eldivenler, kaşkollar, paltolar.. Yine siyahlar, kahveler, griler.. Gökyüzü ile bir eş, bir örnek..
Daha çok evde vakit geçirmeler, daha çok yemek yemeler, enerji ihtiyacını daha çok hissetmeler ve enerji almak, üşümemek için yenilen daha çok tatlılar, pastalar, börekler..
İşte bir mevsim, bir ay daha geldi gidecek göz açıp kapama hızında.. Ne oluyor böyle, nereye gidiyor bu yıllar? Ben ne zaman bu kadar büyüdüm? Ailemin saçlarındaki bu aklar ne zaman bu kadar belirgin bir hale geliverdi? Hey Tanrım, ufaklığım ne zaman adam oldu da evlendi?
Cevabını vermekte güçlük çektiğim o kadar soru var ki? Ya siz? Ya siz neyi düşünüyorsunuz en çok bu mevsimde, bu aylarda, bu havalarda?
ben severim sonbaharı,senin de yazdığın güzel sebepleri vardır,sonra şehirler daha hareketlidir,enerjinin daha hızlı dolaştığını görürsün havada,yazın o bunaltıcı,yapış yapışlığı yoktur.Her mevsim geçtiğinde yaşlanıcaz tabi,bunu durdurmaya imkan yok,biliyor musun gerek de yok.
ahh dilayracım, ben ekimde en çokta üfleyeceğim mumlarımı düşünüyorum, geçen yıllarımı ama olsun güzellikler olsun di mi ehuehuee…sicak çikolata sezonu açılmıştır hehehee:D
cok guzel 1 hafta diliyorum
nes,
ben de severim sonbaharı tabi, ama sonbahar çocuğu olmama rağmen nedense ılık-sıcak aylardan daha bir haz ederim.. yaşlanmakla ilgili olaraksa..kendiyle barışık bir kadın olduğun için seni alkışlıyorum şekerim:))
zynep’cim,
en güzel yaşına gireceksin bu ay sen:)) mumları üflerken güzel dilekler dile tamam mı??
sıcak çikolata ne muhteşem bir şeydir yahu.. fındıklıdından kocaman bir kutu aldım dün alış-verişte..:)))
ilk defa bu sene sonbahar bir farkli Dilayracigim benim icin!! Türkiye’den uzak gecirecegim “son-sonbahar” olacak bu sene insallah! önümüzdeki ilk baharin heyecaniyla dolu bir sonbahar 🙂 dolayisiyla daha güzel, daha coskulu, daha cok planlar barindiran 🙂
buarada “siyah” her mevsim favori rengimdir, sadece kiyafette de diil, herseyde ama herseyde siyah mükemmel bi renktir bence 🙂
sevgiler
bir ankaralı olarak ekim ayı bana tabiki sokaklarda dökülmüş yaprakların muhteşem görüntüsünü hatırlatıyor. hele de şimdi odtüden ankaradan uzakken daha çok:((
istanbulda sonbahar pek bir keyifsiz, sürekli yağmur ve sürekli kapalı bir hava:((
henüz geride bıraktığım yıllar safhasında değilim ama yakındır o modlara girmek…
herkese iyi haftalar:))
rahsan,
hadi bakalım.. en güzel planlarını yap, hiç geçirmediğin kadar farklı geçir o halde bu sonbaharı gurbet ellerde…
siyah benim de takıntımdır.. ama son 2 yıldır, farklı renklere yönelimim oluyor, iyiye işaret:)
ece,
istanbul’da da sonbahar bir değişiktir.. ben tam 13 yıl, 13 sonbahar yaşadımdı oaralarda..
daha yapraklar yerlere tam olarak bırakmadılar kendilerini.. döküldükleri an gelen ilk fotoğraf senin için, SÖZ:)
Aklım sizde kaldı eminim güzel bir buluşma olmuştur, bir daha ki sefere görüşmek dileğiyle…
Dilaraus…
Sonbaharda nedense yaşadığım şehri değil, hep vermont’u düşünüyorum 🙂 Sonbahar şehri ilan ediyorum orayı:-)
Sonbaharda hep yenilikler düşünürüm ben…
🙂
yeni bir iş, yeni bir yaşam tarzı, yeni gezilecek yerler, yeni dostluklar…
Kısaca Ekim yeniliklerin başlangıcıdır bende :-))
merhaba yeşim,
aklın kalmasın hiç. bir dahakine sen de katılırsın olur biter. bayramdan sonra. tamam mı??
arzu’cum,
Vermont’da harbiden güzel gözüküyor fotoğraflarından.. yenilikler düşüncesi hoşuma gitti..
ben de yeni çok şey düşünüyorum, ama bir müddet daha gerçekleşemeyecekler sanıyorum ki:( ama yeni dostluklar kısmı için why not?
:))
canim,
ne zaman yagmur yagacak, havanin ISISI ne zaman dusecek diye dusunuyorum. 40 derecelerde de burasi 🙂
Ne guzel sormussun yine dilayra, korkmadan ve cesurca…samimiyetine ve paylasimina hayranim;))
canim insan belki de bazi sorulari sadece sormaliyiz, yanitini beklemeden, aramadan, bulmaya calismadan…Sorup ve seyre dalmaliyiz varligi hayran hayran…
evet evet sadece ve sadece sormali ve sabirla soruda kalmaliyiz…sanki bizi mutlu kilacak ve mustular verecek manalar orda.
Kimbilir o zaman baska bir dunya, bahar gibi acilacak karsimizda, yanitlar rengarenk yapraklar gibi dolacak ruhumuza…
Fakat biz acele yanit arayislariyla, ya ilk aklimiza gelen yanita saplanip kaliyoruz, yada yanitin bulunmamasinin imkansizliginda bogulup hemencicik soruyu gecistiriveriyoruz…
ve cevabini vermekte gucluk cektigimiz sorular, tam anlamlarini bulmadiklari icin, yeniden, yeniden, bizi ansizin bir yerlerde ve ayni olcu de, mevsimine gore kiskivrak yakalayiveriyorlar…
ve seyrediyoruz kendimizi de butun mevsimlerin icine katarak, seyrediyoruz..
Varliktaki bu muhtesem bas dondurucu ve buyuleyici akisi seyrediyoruz…
Dusunceden hic bir fisilti karistirmadan,sonsuz ve sessiz bir teslimiyetle, sadece, muhtesem degisimin ve buyuleyici guzelligin, bu esrarengiz akisinda iliklerimize kadar kendimizden gecip, varlikla butunlesip mest oluyoruuuuzzz…
canim insan anliyor musun varligin sirri biziz, tipki aynanin sirri gibi…
varlik anlamini insanda buluyor dilayracik:))
hosca bak zatina;)))
muhabbetle:))
:))
ekim ayı bana da üfleyeceğim mumları ve kızıma üfleteceğim 2 tanecik mumu hatırlatıp yüzümü güldürürken;
bi yandan da “hakikatenn yaaaa ne çabuk geçti bu yıl da….” dedirtip yüzümü asıyo
🙁
zaman o kadar hızlı geçiyor ki, “acaba boşa geçirdiğim kaç saat, kaç ay, kaç yıl var??? diye düşünerek hayıflanıyorum…
Çocukluğumdan beri okuldan _buna ODTÜ’de dahil _ nefret ettiğim için;sonbaharı hiç sevmezdim…Son yıllarda anladımki her mevsimin güzelliği,damakta bıraktığı tadı farklı…
didem’cim.. buna, bu yaptigina ne denir bilmiyorum:)
bugra,
haklisin aslinda.. cogu zaman soru sormak, baskalarinin cevaplarini duymak iyi geliyor. tabi ki her dakikami bunlari dusunmekle geecirmiyorum:)
duygu,
ne guzel.. 2 yasinda bir minnoshun mu var?? harika.. bosa gecmemis emin ol. bazen hepimiz bir seyleri kacirdik hissine kapiliyoruz ki bu cok normal.. kendine dikkat et, guzel bir hayat bizi bekler:)
ercan,
her mevsimin, her gunun tadi farkli elbette.. ve biz olgunlastikca degisik seylerin farkina variyoruz:)
ben de sonbahar keyiflerine katiliyorum ve cok seviyorum sonbahari,renklerini..senin gibi bende gecen zamani dusunuyorum ve universite lise yillarimi ozluyorum bazen ama buyumekten de cok mutlu oluyorum…30larimi iple cekiyorum ve sevgiler sunuyorum..
şaka maka ekim geldi,benim içinhep ayrılık zamanı oldu bu ay,sevdiklerimden,ailemden,evimden.
Ama diğer bir yandan da bir başlangıç yeniden dönüş için gün saymanın.
Havaların erken kapanmasından nefret ediyorum,kimi zaman bol ışıklı odalardan çıkmayıp en azından o kararma anının verdiği daraltıyı atlatmaya calışıyorum.Bakalım ekşm geldi,hoş geliş.Umarım herkese sevgi ve mutlulukluk ama her şeyden önemlisi sıhat getirir.
slmlar
mr.TD
ya ben pek oyle ic acici birseyler soyleyemiyorum zira gozum hicbir sey gormuyor…Tek dusundugum yaklasan sinavlar ve doktora basvurulari…ekim ugurlu gelsin nolur:)
sibel’cim, emin ol..
30’lu yaşların; herşeylerin daha bir farkında olduğun, daha olgunlaştığın, tecrübe sahibi olduğun ve eh bayağı da güzelleşip bir kadın olarak kendini tanımayı başardığın dönemler olduğu için , daha da güzel geçiyor:) sana da sevgiler,
MR. TD.
dileklerine katılıyorum gönülden.. ben, bu başlangıç işini tuttum çok.. ekim ayını hiç, bi rşeylerin başlangıcı olarak düşünmedimdi zira:))
elif’cim,
çok kolay gelsin sana.. herşey istediğin gibi olsun.. ama bu arada da kendini çok yıpratma. sonunda bir tane hayatımız var değil mi ama?
bu sene ekim bana mide ağrıları getirdi..
ya da ekimi hiç suçlamadan, ben bu sene ekime mide ağrılarıyla girdim..
aslında severdim sonbaharı, yenilenmiş hissederdim kendimi ve gözlerimi..
ne bileyim, işsizlik güçsüzlük herhal 🙂
össlem’cim ya,
geçmiş olsun.. kahvaltıda da mide boxazak birşey yoktu ama:))
işsiz-güçsüz zamanlarının kıymetini bil, çok dert etme.. kısmetin bir yerlerde bekler, sen merak etme..
düşünüp düşünüp mide hastası olmayın aman diyim..
Askerden bir selam yollayım dedim 🙂 Dönünce görüşmek üzere
vayyy… yine de ne yapar eder ulaşırım size diyorsun:)) hadi yolun açık olsun, zaman sana su gibi geçsin.. gel de İstanbul’a beraber gidelim de katılalım 2. toplantıya.. belki zynep’i de ikna ederiz?? ne dersin şekerim, Zynep??