~Photo by Patrick Demarchelier. Edited by me. “En sevdiğim albümünden”..~
Bahar geçti, yaz geldi bile.
Hüzün yine oturdu yüreğime, gözlerime. Sırtıma ağrı saplanıyor, nedendir bilemiyorum! Gidenleri uğurlayamıyor, “kal” diyemiyorum. Sabahları çok, ama çok erken kalkmaya devam ediyorum. Ezanı dinliyorum, o derece yani! Yürüyerek işe geliyor, yaptığım tek spor bu aralar “bu” olsun diyorum. Zaten kilomla sorunumu ortadan kaldıralı çok oldu! O sebeple sadece nefes açma egzersizi yapmış oldum diyerek kendimi avutuyorum.
İnsanları anlamak için çabalamayı bıraktım ya. “Rahat”a alışmaya çalışıyorum:) Söylediğim her şeyi içimden gelerek söylüyorum. Pişman değilim, olmayacağım da. Pişmanlık faydalı bir alet değil bilirsiniz! İçi-dışı bir insanları daha çok seviyorum bu dönem. “Özür dilemeyi” bileni, söyleyecek sözü olanı kollarımı açarak kabul ediyorum. Geçmişle derdim yok, gelecekle de. Anıma bakıyorum. Onu şekillendirmeye çalışıyor, “huzur” benim göbek adım olsun diye uğraşıyorum.
Sigaradan uzaklaştım, ama nasıl ben bile bilmiyorum! Son 10 gündür 3, bilemedin 4 tane “piç” olmuş sigara var bakınca elimizde! Mutlu oluyorum. Yalnız alerjik bünyemin neye ve nasıl tepki verdiğini bir rutine oturtamadığımdan sebep şişen sinüslerle nefes alamayan bir kadın olarak, geniz akıntılarımla mücadele ediyor, en son “klor” alerjimin hortlamasıyla 35 yaşında kapalı havuzda yüzme antremanlarına elveda diyorum! Evet, çok komik ama klora alerjim çıktı benim. Her havuz sonrası boğmaca geçiriyor gibi olmamın sebebini de bulmuş olduk, hayırlı uğurlu olsun! E peki havuza gitmiyoruz, uçuşan tüylerle haşır neşir değiliz, nefes açan ilaçlarla dolaşıyoruz da hala niye rahatsızız bir türlü bulamıyoruz!
Teyze kuşu ve damadını yemeklere götürüyorum her akşam. Hala en favori yerimin Balıkçıköy olduğunu görüyorum. Hem de yeni yeri:) Hem yeni, hem çiçekli, hem mis gibi, hem mavi, hem sıcak, hem teras. Hem.. Gidin de görün işte daha ne diyeyim. Ege Ezmesi yiyin karışık otlarla yapılan. Patlıcanı hala onlar gibi yapanına rastlamadım, bir de onu deneyin balıktan önce derim. Levreği ya ızgara ya da Dil’i şişte yiyin. Bana teşekkür edin. Üzerine sıcak helva birde en Maraş usulü dondurmalısından.
..
Bahar geçti, yaz geldi bile ya..
Gelin bu Haziranı kırmızısız, rakısız, kahkahasız geçirmeyelim.
2 güne sığdırılmış mini kaçamaklarla, amazona dönmüş balkonlarda keyifli, tatlı, kavunlu-karpuzlu, kirazlı bir de konserlerle dolu geçirelim. Nasıl ama?
çok geçmiş olsun…
şu sıralar benim de takıntım cafe ninde tunalı üzerindeki…
her cumartesi oralardayım… tavsiye ederim :))
bahara hızlı girdik, yaz da böyle geçsin istiyorum: Enerjik, cıvıl cıvıl. Kışın içine kapandığım kabuktan çıktım, bu kışın ben de bıraktığı keyifsiz enerjiyi keyifli olanla dengelemek niyetindeyim. Ama lütfen biraz daha güneş!!!
Bu da lazım be Dilara’cım… Oluyor böyle… Allah güzel günler versin hepimize. Öptüm…
sevgili Özge,
bir kaç kişiden daha duydum, bakıla oraya da!
*
Başak’cım, çok mutlu oluyorum senin adına böyle enerjik haberler alınca senden:)
az kaldı güneş de gelecek, ekip tamamlanacak merak etme:)iyi yolculuklar bir defa daha size:)
*
Esen’cim, amin:)
geçmiş olsun Dilara. geçen hafta balıkçıköydeydim, dediğin menüyü afiyetle rakılar eşliğinde mideme yerleştirdim. ama bir daha ki ank gezimde yeni yerine gitmek istiyorum. ve kişiler-olaylar-iç görüş hakkındaki düşüncelerine sonuna kadar katılıyorum.
semacım afiyet olsun,
istersen de “yarasın”:) ben çoğunlukla yarasın lafına itiraz ediyorum hemen de:))
Klor sorunu bende de mevcut… Her havuz sonrası boğmaca… çok tanıdık. Ozonla temizlenen havuz arayışım vardı İstanbul’da, sonra bebiş oldu ve hayat boyut değiştirdi. Sen de bi Ankara’ya bak istersen. Ozon mucizesi 🙂
Haziran ın h si z si mi hüzün oldu.
Aynalar…
deli’m:)
havuz aramak istemiyorum. ben adam gibi denize gitmek, girmek, yüzmek istiyorum. başka spor bulacağız artık ne yapalım Ankara’da yapmak için:)
bu arada;
haziran’la alakası yok hüznümün. öyle işte domino taşları devrildi de yancağızımda.. tetiklendi her şey bir anda!
“HUZUR GÖBEK ADIM OLSUN” bu lafı çok beğendm. Her şey dilediğin gibi olsun Dilara’cım. Afiyetler olsun bu arada.
Sevgiler
Gamze B.
bazen kendine bile konuşamadığı zamanları oluyor insanın, öyle bir hava aldım yazdıklarından…
ha, konuşamazken yazmak mı? o da senin becerin işte dilaracım; yaz ki, nefes al…
gamze’cim teşekkürler. gelirsen buralara birlikte olsun, umarım:)
*
selim var ya, sen beni iyi anlıyorsun.
biraz konuş-a-mamak istediğim bir dönemdeyim, elim kaleme kağıda gidiyor. ilham perileri nerede diyordum, sesim kısılınca çıktılar ortaya..
Merhaba dilayra 🙂 Biliyormusun seni kendime çok yakın hissediyorum hislerime tercüman oluyorsun hep.. yazılarını okudukça huzur buluyorum ve seni yakından da görmek ve sohbet etmek isterdim doğrusu çünkü yazılarından gerçekten etkileniyorum. Geçen yazında Galata Köprüsünün altında yemek yemişsin, senden esinlendim ben de gidicem haftaya pazar günü 🙂
sen ye iç gez dolaş eğlen keşfet ama hüzen hep senden uzak olsun olur mu güzel kadın 🙂
huzur sen ol ve bize bana huzur ve mutluluk ver tatlım :))
sevgiyle kal…(konuşamamak istesen de yazmayı iste hep olur mu )
Canım ablam benim yine neler olmus sana boyle. O domino taşlerını deviren hangi eller yine …. Ah be ablam seni ne kadar ozledim ben bir an önce kacta gel yanımıza bak halasını merak eden bir cimcime de var :)))