Saklambaç…

Saklambaç oynuyorum farz edin beni bu aralar.. Sanki biri bana “Önüm arkam sağım solum sobe, saklanmayan ebe” demiş gibi hissediyorum bir süredir. Farkındasınız muhakkak buralarda olamıyorum; zira ebe olmak istemiyorum! Bir ‘saklantı’ halindeyim, deliler gibi kabuğumun içindeyim. Nasıl anlatsam öyle bir dertop oldum ki, ana rahmindeki pozisyon halt etmiş! Biraz daha kıvrılsam kendi içime girecekmişim gibi! Belki de istediğim bu, bilmiyorum. Kendi içime dönmek istiyorum bir süre. Yok öyle Nirvana’ya falan erme emellerim yok, lakin bir baktım uzun zaman olmuş kendimin içine girip, dışarıdakilerle saklambaç oynamayalı!

Ben saklambaç oynarken kimsenin bundan haberi olmaması da ayrı bir olay tabi! Ben sesler duyarım öyle: “Dilara pabucu yarım, çık dışarıya oynayalım” diye. “Saklambaç oynamayı bitirdik, acıktık yemek yiyelim çık da neredeysen” diye. Çıkmam ama. Çıkamam. Kıvrılıp kendi içime döndüğüm yerler karanlıktır, yerler buzz gibi mermerdir, her tarafımda yüksek sütunlar vardır beni çevreleyen. Çevremde gölgeler vardır zaman zaman, uzun uzun, sağa sola dağılan. Güneşi göremem bir süre, ki ben güneşi öyle çok görmessem yaşayamam. O yüzden kendime kıvrılışlarımı kısa ve fakat kendi adıma faydalı bir zaman aralığında tutmaya çalışırım. Bu süre içerisinde yazamam. Okuyamam. Konuşamam. Yiyemem. İçemem. Bir nevi “Aşık Kadın” sendromu:) Sadece iç sesimle başbaşa, soğuk, gölgeli bir birliktelik vardır artık.

Sanmayın ki umutsuz, ya da mutsuz, “aşık” ya da öfkeliyim. E şıkkı doğru cevap, sanıyorum. Yani Hiçbiri! Sadece Dilara’nın hayattan beklentileri, hayatın ona sundukları, elindekiler ve kazanılabilecek kayıplar üzerine bir müddet düşünmesi gerekiyor.

Bir süredir güzel kadınlar bana mail yazıyor ve hayatlarını, yaşadıklarını kendi bakış açılarıyla benimle paylaşıyorlar. Hiç tanımıyoruz birbirimizi, ama çok güzel mailleşmeler oluyor aramızda. Bana, bu içe dönüş sürecimde katkıları olduğunu itiraf etmem gerek. Onlar kendileini biliyorlar. Özellikle P. ve E. Teşekkür ediyorum, tüm kalbimle ve içtenliğimle..

Ben pozisyonumu aldım, kıvrıldım. Biraz saklambaç oynamak istiyorum. Bana kızmayın, ama bir süre çıkamayacağım saklandığım buzz mermerli, yüksek sütünlü gölgelerin arasından.. Kendinizi çok sevin ben yokken. Benim bu hayatta en iyi yaptığım ve gurur duyduğum tek şey! Bu kadar dağılmamamı sağlayan, tüm hücrelerimi birarada tutan yegane şey:)

Saklambaç…” hakkında 18 yorum bulunuyor:

  1. dilayra

    sevgili gorki ve banu, teşekkür ederim.
    ben iyiyim, merak etmeyin. ama iyi olmayan bir çok şey var! savunmasız insanlara olanlar da bunlardan sadece biri. güçlü olmak lazım diye düşünüyorum, güçlü ve iradeli!

    Cevapla
  2. Mr.TD

    Sevgili Doktorcugum,
    Sans iyi saklambaclar,biz de katildik oyununa,ama biraz hile yaptik sanirim,seni uzaktan da olsa izliyoruz :),ne olur ne olmaz,bize ihtiyacin olursa diye 😀
    Güzel günler,seyirler,gezmeler sana 😀
    Hain arkadasin T:D

    Cevapla
  3. Selin

    Merhaba Dilara
    Nasıl olacak şimdi bu??ben seni okumadan pencerenden bakmadan nasıl geçiricem bu dönemi???:(
    İyi birşey yapıyorsun aslında…zaman zaman hepimizin ihtiyacının olduğu birşey…
    Ben daha önce yazmamıştım sana,ama seni çok yakından tanıyor gibiyim ve eskisi gibi belkide daha dinamik dönceğinden eminim.Yolun yolculuğun,bakışın,kalbin açık olsun Güle güle git gül güle gel 🙂 ama çabuk gel lütfen…

    Cevapla
  4. chido

    ama ben simdiden ozledim, zaten haziran’da da goremiycek misim 🙁 peki acaba zeynep’in sunumunda gorebilecek miyim seni :)?

    Cevapla
  5. dilayra

    Hepinizi opuyorum dostlar.. Geldim iste buradayim:) Ben yokken buraya ugrayan, yorum birakan, beni merak eden ve “hayata” dondurmeye calisan herkese cok tesekkur ediyorum.. Hadi bakalim, Haziran’da geldi. Soyle guzel karsilayip, harika devam ettirelim ne dersiniz??

    Cevapla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir