İyi Haftalar:)

Sabah sabah işe gelmek için binmiş bulunduğum -keşke binmeseydim dedim durdum- dolmuşun şoförü sayesinde haftama pek keyifli başladığım söylenemez! Kendini yolların hakimi olarak gören, elini kornanın üzerinden hiç çekmeyen, devamlı suretle herkese bağırıp çağırıp bolca küfür eden bu arkadaşa 2 çift laf ettik; amma velakin bize de saldırdı! Yapılacak tek şey kalmıştı: Plakasını almak.! (Akşam üstü eve dönerken polise vereceğim.) Sayesinde haftaya gergin başladığımız yetmiyormuş gibi, gergin de olsa başlayabildiğimiz için şükrettik bir taraftan da. (Can korkusu bu olsa gerek dedim kendime..)

Her neyse.. Dolmuş şoförü arkadaşla karşılaşmadan önce iyi başlamıştım sabahıma. Cuma ve Cumartesi akşamları çok geç saate kadar dışarıdaydım. İlk gün bizim ekiple eğlendik. Kaş tatilinin fotoğraflarından oluşan, araya orada hepimizin güldüğü bir sürü espriyi de katarak bir sunum hazırlamıştım. Onu seyrettik dev ekranda:) Sonra da Kızılay’da bulunan ve çok eski bir mekan olan Göksu‘ya gidip yemek yedik.!

Cumartesi sabahı Ayşegül Sultan’la kahvaltı yapmak için Tunalı’da bulunan Mado‘yu tercih ettik. Hava çok güzel, etraf cıvıl cıvıldı.. Uzun zamandır Ankara’ya bir serinlik hakim olduğundan dolayı, o sabah havanın güzel ve ılık olması çok keyif vericiydi. İyi ki de çıkmışım o saatte. Eve döndükten sonra temizlikti, çamaşırdı derken bir daha güneş tepedeyken dışarı çıkmayı beceremedim:( Akşam saatlerinde de uzun zamandır yapmadığımız bir şey yaptık ve Ankara Kalesi‘nde bulunan, zamanında Mezuniyet yemeğimiz de dahil olmak üzere bir sürü etkinlik için tercih ettiğimiz Boyacızade Konağı‘na yemek yemeğe gittik. Fasılcı amcalar yeni başlamıştı, hemen isteklerimiz yaptık. Güzel bir yemek oldu. Oradan da çıkınca neredeyse en son Aydın buradayken beraber gittiğimiz -ki, bu da 3-4 ay öncesi demek oluyor- Ankara Laila‘ya gittik biraz dans etmek için. Açık hava mekanı da çok güzeldi, ama havalar serinlediği için kapalı mekanı da açtıklarından dolayı burada kalmayı tercih ettik. Eğlendiğim ve bir miktar yorgun düştüğüm bir gece oldu.

Ertesi sabah öğlene doğru kendime geldim ve klasik pazar ritüelim olan yaklaşık 1 kg. gelen gazetelerimi okumaya başladım. Pazar günleri evden çıkmayı çok tercih etmiyorum. Bir de televizyonda Belçika Grand Prix’si vardı. Onu seyrettim. Raikonnen kazandı onu da. Bu yıl ilk defa düzenlenen Grand Prix’leri alıyor Fin’li pilot: Türkiye ve Belçika.

Bu arada dün babamın doğum günüydü.. İnanması zor geliyor, ama dün tam 58 yaşına basmış babam.. Mutlu Yıllar Baba!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir