“Ya mavisinde bir çiçeğin, ya pembesinde,
Bazende bir söğüt dalının serin gölgesinde,
Yaşa dostum gönlünce, ömrünün keyfini sür,
Insanlar değilse de, kelebekler özgürdür.
Ya sabahında baharın, ya gecesinde,
Bazende bir çiğ damlasının, yalın gerçeğinde,
Yaşa dostum dünyayı, ömrünün keyfini sür,
Insanlar değilse de, kelebekler özgürdür.
Ya düşlerinde bir çocuğun, ya sevgisinde,
Bazende yaşlı bir ozanın, iki dizesinde,
Ara dostum dünyayı, ömrünün keyfini sür,
Insanlar değilse de, kelebekler özgürdür.
…
Yaşa dostum gönlünce
Omrünün keyfini sür
Insanlar değilse de
Kelebekler özgürdür”…
Ozgur olun.. Bu kelebek kadar ozgur, keyifli VE mutlu bir hafta sonu diliyorum guzel dostlarima.. Derdi, sikintiyi, ask acisini, para sikintisini, aile geleneklerini unutun bir defalik. Bodoslama yasayin bu hafta sonunuzu. Hesapsiz, kitapsiz, anlasmasiz, aldatmasiz..
ZIRA BEN bu kelebek kadar pirpir bir haldeyim:)) Hadi hayirlisi…
gerçekten güzel bir yazı olmuş.bu arada yeni header(ona header mı deniyo emin deilim sayfa tanıtım şeysi,yukardaki şey işte)çok beğendim…
füsun önal oynamıştı törkiş versiyonunda, biz yetişememişiz ben hatılrmıyorum, ama ondan önce de törkiş hair de oynamış ve bu şarkıyı türkçeye nasıl çevirmişlerdi çok merak ediyorum
sodomy, fellatio, cannalingus, pederastyyyy
father why do these word sound so nasty?
masturbation, can be fun
join my holy orgie kama sutra
everyoneeeeeeeeeeeeeee
sansürrrrrrrrrrrrrrrrrr
naber bu arada 😉
perseus:)
hoş geldin..
ona “banner” diyoruz..sıkılmıştım pembe çiçekleden.
kiwiw, kiwi:)
iyiyim ben, diyorum ya pır pır haldeyim diye:)
hadi çaman ve füsun önal oynamış, evet.
sonra da sevinç erbulak ve tolga çevik.
Nesir tadında ama şiirin ta kendisi şiiriniz çok güzel, de; bazan bazıları kelebekler kadar özgürken, kelebeklerin yaşayabildiği gün kadar daraltıyor hayatımızı.Kelebekçe özgürlüğü yakalamışsınız, gıbta verici.Zor bu devirde Polyanna olmak çok zor,şeytan da dürtüklemese biraz kolay olacak; o altından kalkamadığımız zor halet-i ruhiyeler, ama dediğim gibi şeytanda fıs fıs vesvese verince daralıyoruz ve adeta özgürlüğümüze franga vurulduğunu telakki ediyoruz.
Polyanna’lığa namzet bu şiiriniz inşallah bu ideanızı daim kılar.
wwww.ihvaninur.blogcu.com
Ali Karabiber
Kelebekler kücükken “cirkin” birer kurtcuk olarak pek sevilmez.Ama eminimki o sapsari sacli kücük kiz kelebek cok seviliyordu 😀
Sayfa Banner in cok güzel olmus yeni mi 😀
Dilediginin kat kat fazlasini senin icin diliyorum doktorcugum,
derim ya, en kötü günümüz böyle olsun.
sevgiler,
T:D
aminn TD’cim:)
bannerı beğenmen ne hoş:)
bu arada, küçük sarışın kelebek hiç “kurtçuk” olmadı vallaha. o hep taş gibiydi:))
ali bey,
ben kendimi bildim bileli optimist bir insanım.. arada elbette ki dış unsurlardan, ya da bazen en yakınınızdakilerden olumsuz etkiler alıyorsunuz.. ama çabuk toparlanmak ve hayatınıza kaldığınız yerden devam etmek en ideali..
ay cidden mi hadi, oh ne guzel, yani anladigim gibi mi, heyecanlandirdin beni, mutlu ol,cok mutlu.
ah nes:)
yok belli birsey yok.. ama inancimi guclendiren seyler olacak, biliyorum:))
bebisin cok seker. sen de cok mutlu ol, hakettin:) muck..
Evet kelebek gibi olalım nasıl güzel bir duygu …
Kelebekler özgür uçar.. Fotoğraf harika Dilyaracım, alttaki fotoğrafta harika.
renk-neşe-dostluk…
Tunay KÖKSAL
çilekli pasta:)
teşekkür ederim:)
tunay,
:))
‘Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin? ‘
demişti Nazım Usta..
işin kolayına kaçmamasını da tembihlemişti Abidin DİNO’ya.
Bursa Cezaevi soğuktu,mahkumlarla doluydu o sıra,duvarlar yalnızdı…
Annesini düşündü Nazım Usta, çocukluğunu düşündü, Selaniği düşündü…
‘gül yanaklı bebesini emziren melek yüzlü anneciğin resmini değil
ne de ak örtüde elmaların’ dedi usulca…
Bahriye Mektebindeki yılları aklına geldi güzel insanın.
Her geçişinde yan gözle izlediği komutanın kırmızı balığı canlandı hayalinde…
‘ne de akvaryumda su kabarcıklarının arasında dolaşan kırmızı balığınkini’.
Bursa Cezaevi soğuktu,mahkumlarla doluydu o sıra,duvarlar yalnızdı…
1921 deki Devrim tanıklığını, yıllar süren sürgün hayatını,özgürlüğe olan özlemini düşündü üstad.İnsanlar için mutlu bir dünya kurmanın ne kadar zor ama devinilesi bir ulaşım olduğunu…
‘Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?
1961 yazı ortalarındaki Küba’nın resmini yapabilir misin?
Çok şükür çok şükür bugünü de gördüm
ölsem gam yemem gayrının resmini yapabilir misin üstad?’
Sessizlik kapladı odayı…
Gün ağrıyor Abidin…
Bursa Cezaevi soğuktu,mahkumlarla doluydu o sıra,duvarlar yalnızdı…
lise yillarinda bagira cagira soyledigimiz bir sarki idi bu, tiyatroya gidip, orda ruhumuzu birakip eve donerken ciglik cigliga yankilaniyordu sokaklarda
“insanlar degilse de kelebekler ozgurdur” diye
hey gidi.
az kaldi surprize, biraz zamanim olmasini bekliyorum sadece.
seni koskocaman en kirmizi yildizli kupelerimle opuyorum.
Ezop
ezoopp:))
kupeler pek yakisiyor sana vallahi dogru soyluyorm:))
ben 4 gozle bekliyorum suprizini, biliyorum ki super bir sey cikacak bunun altindan..
sen de benim icin minik-pirpir-guzel gozlu-bir kelebeksin. uc ucabildigin kadar:)
efe ali :))
vayyyyyy diyorum sadece.. cok mu sikildin iste, aska mi geldin yoksa:))