No Titled!

“Do not go where the path may lead, go instead where there is no path and leave a trail.”  Emerson

*değil mi ya??*

+

All paid jobs absorbs and degrade the mind.” Aristotle

*hay ağzına sağlık!”

+

“I never think of the future-it comes soon enough.” Einstein

“bunu hatırlamasak da olur!”

+

“The purpose of life is to live it, to taste experience to the utmost, to reach out eagerly and without fear for newer and richer experience.” Eleanor Roosevelt

“sen büyük kadınmışsın Eleanor!”

=

Uzun lafın kısası, Birşeyler Yapmak Lazım.. Hayat kısa:)) Bir ofiste saat 08:30-17:30 değil de, işte ne bileyim yollara düşerek, bir şeylere katkıda bulunup, kendine kattıklarınla yola devam ederek yaşamak istiyorum ben bir süre… Dün gece yine dağ-tepe keşif gezilerindeydim rüyamda!

No Titled!” hakkında 25 yorum bulunuyor:

  1. zeynep

    gunaydın Dilaracigim, yagmurlu – karanlık bir sabah..
    aksam yegenime baktim, sabahın korunde de okula gonderdim…erkenden ofise geldim. aksam olunca da eve gidecegim. sabah yine gelecegim ofise. ( halimize sukur )
    –birseyler yapmak lazım — cok dedigimiz icin mi olmuyor dersin..ben biraz ‘ blue’ yum bugun, hem burası da journey to blue ya, surada bi kosede durayım ben bugun..
    kafamda soru isaretleri, araya serpistirilmis unlemler ve hep ….’ler..
    uf puf..ne yapsak..
    bu arada haftasonu iptal edemiyorum planımı…sinir oldum. bir sonraki hafta icin onceden netlestirelim derim ben, hem belki aysegul sultan da olur bu sefer..mailde gorusuruz bebis.
    imza : blue zeynep.

    Cevapla
  2. dilayra

    zeynep’cim..
    ben kıyamam sana.. tabi ki gel, baş köşede otur hatta JTB’de.. ama öyle bir yazmışsın ki, sanki “ben şurada tek ayağımın üzerinde kalayım der gibi”:))
    güzel arkadaşım, biliyorum ben de neyin aslen ters gittiğini.. söyleyeyim mi? peki.. her ne kadar bunu itiraf etmekten nefret etsem de “birşeyler yapmak lazım” deyip, “hiç birşey yapmıyoruz”!! gitmek isteyen ne yapar? gider baba.. tasını tarağını toplar, planlar ve gider. sanrırım ben 40 kere söylersen olur hurafesi sebebiyle bekliyorum hala.. ya da ne bileyim şöyle beni alıp götürecek bir beyaz atlı bekliyorum.. bazı şeyleri benden yana düşünecek, beni de yorulmaktan kurtaracak:)))
    öperim.. baş köşede duruken sana da bir fındıklı nescafe???

    Cevapla
  3. zeynep

    Dilaraaaaa, 40 kere di mi…tamam…soyleyelim. senin de esas istediginin agva, magva, cunda vs. olmadıgını biliyorum benim gibi…40 kere..
    nescafe istememmmmm, ben ne isterimmm….jack alayım, mumkunse 🙂 az mı baslamadık sabahtan…
    bak…bugun icimden soyle sesler geliyor : kabboommmm , boommmm…ben buralara goz kulak olurum, sen merak etme!

    Cevapla
  4. dilayra

    oohooh.. ben yazana kadar öğlen olmuş bak, o zaman iyidir.. jack’le haşır-neşir olmak için uygun bir zamandır:))
    şimdi ben de sana katılabilirim bak, light bir öğle yemeğinden sonra hemde.. ben 2 buzz alayım lütfen. yanına da biraz şam fıstığı..

    Cevapla
  5. Baris

    Selam Dilara!!
    Güzel yazılarını ve fotoğraflarını ancak şimdi doğru dürüst zaman ayırıp görebildim! Yani hep ara ara baktım ama şöyle bir, çünkü çok meşgul bir insandım, dolaşıp duruyordum:) (ukalaymışım da!). Ben yeni döndüm; hani bir seyahate daha çıkacak gibiysen de son olarak birinin arkadan ittirmesine ihtiyaç duyuyorsan benim bu motivasyonum hepimize yeter, ne zaman istersen ara! Aristo ile Eleanor’a da sevgiler!
    🙂

    Cevapla
  6. zyn₪p

    dilayra’cım nasıl nasıl…ben karar verdim, kesinlikle sürekli bunu söylemekten olmuyor, oysaki ben şöyle ekvator üzerinde bir deniz kasabasnda yaşasam, ayaklarımı denize, okyanusa doğru uzatsam, sonra elimde kalemim yazsam, okusam sonra dostlarımla sohbetler etsem….
    ama ama…
    ben diyorum ki bundan sonra ki hayatımda böyle olsun;)
    tabi ki adaşçığımın dediği gibi buna da “şükür” ama ben stresi olmayan, hırsları başkalarını geçmek olmayan 1 yer istiyorum…
    bak ne güzel 1 rüyaydı şimdi gördüğüm…

    Cevapla
  7. dilayra

    Sevgili Barış,
    yazdığın güzel şeyler için teşekkür ederim. burada seni görmek ne büyük mutluluk bana bilemezsin.. ne de olsa sen benim gıpta ile takip edip, “helal olsun” diye her gün kulaklarını çınlattığım bir kişisin:)) olsun o kadar ukalalık kadı oğlunda da olur:) biz yapalım yapalım diye hergün serzenişlerle salya sümük ağlarken, sen brezilya’da samba yapıp, hatta cüzdanını bilem çaldırmayı başardın:) idealim senin gibi çok meşgul, dolanıp duran bir ukala olmak:))
    sevgiler,

    Cevapla
  8. arzubrumendi

    Dilaraus,
    Uzaklara gitmek, uzaklarda kaybolmak istiyorum. Ama geçenlerde bir karikatür geldi. iki kuş var, biri kafeste diğeri kafesin dışında ve denizin üzerindeki tahtıravalide duruyorlar. (her biri bir uçta) Özgür olan uçabilir, ama uçmuyor. Çünkü uçarsa, kafesin içindeki arkadaşı suya düşüp, boğulacak. “her özgürlüğün içinde aslında tutsaklık vardır” yazıyordu başında da. Yani özgür olamıyor, arkamızdakileri bırakamıyoruz. Annemiz, kardeşimiz, babamız, sevgilimiz, sorumluluklarımız… Çok uzun yıllar önce, UNICEF’e başvurmuştum. Çocuklar için birşeyler yapmak istiyordum, olmuyor… Zaman kendi içine alıyor ve 8:30-17:30 diliminde seni boğuyor. Ciyaklamak, bağırmak, debelenmekte kurtarmıyor seni, bataklık gibi bir yer bu zaman. Çok nadir insanlar bu bataklıktan kendisini çıkartabiliyor. Bense bu zaman aralığı içinde boğuluyorum, hergün biraz daha çırpınıp dışarıya çıkmak istiyorum ama sadece nefes alabildiğim tatil boşluklarım var artık!!! neyse çok hüzünlü oldu… Bıraksan daha yazarım da…:-)) burada nokta koyup bir sonraki dilimde devam edeyim en iyisi ben…:-)))

    Cevapla
  9. muratti

    Gitsene o zaman… Uzun zamandır senin yazdıklarını takip ediyorum da, sanki tanınmak istediği gibi bir benlik yaratan sahte birisin… Hani hayatı çok doya doya yaşayan… Hani arkadaş canlısı… Hani sevimli… Hani işini çok seven… Hani hırsları olmayan…
    Yazılarını en baştan beri okuyan herkes bu sahteliği anlar.
    Belki bu yaptığın bir terapi. Mutluluk terapisi.
    Ama unutma ki, mutsuzluğun en büyük sebebi, samimiyetsizliktir ki sende ondan fazlasıyla var.
    Üzgünüm.

    Cevapla
  10. dilayra

    Sevgili Arzu,
    sanırım nefes alabildiğimiz boşlukları değerlendirebilmemiz bizim en büyük şansımız:) yoksa alıp başını gitme, ya da farklı yerlerde farklı şeyler yapma isteiğimiz hep daim olacak, bir gün gerçekleştirebilsek bile.. hüzünlenme sakın, o tatile çıkacak ve huzuru bulacaksın:)
    Muratti,
    yazdıklarım tamamen yaşadıklarımdan ibaret. hoşuna gitse de gitmese de tüm yazdığım şeyleri yapabiliyorum ben. arkadaşlarım var ve onlarla keyifli vakit geçirebiliyorum. hayatımı -çok zor elde ettiğim -doya doya yaşayabiliyorum. “keşke” dediğim hiç birşey yok şu anda. sadece çok yapmak istediğim bir şey kaldı, ki o da “gitmek”. onu da bir zaman sonra yapabileceğimi bildiğimden ara ara sesli olarak dile getirmek bana iyi geliyor.
    sahteden kastın ne bilmiyorum, ama herşey açık burada. adım, yaşım, çalıştığım yer.. arkadaşlarım bile burada. kedim, kardeşim, komşum, sevgilim.. hırslarım yok doğrudur. var mıydı? evet!! ama insanlar zamanla ve yaşlarıyla orantılı değişebiliyorlar. artık çok para ya da güzel bir arabanın değil de, keyifli bir tatilin, kaçamağın, dünyanın bir ucunda bir hostelde konaklamanın ve şehri koklamanın verdiği mutluluk olduğunun farkındayım. uzun lafın kısası ben hayatımın farkındayım. sana sahte geliyorsa, eyvallah!

    Cevapla
  11. ufaklık

    Muratti.. sen şimdi buraya o lakırdıları yazarak samimiyetini mi kanıtlamaya çalıştın yoksa bos lakırdılarla sana garip gelen kısmımı irdeledin anlayamadim. madem uzun zamandir takip ediyorsunda neden durdun durdun şimdi yorum yazdın? samimiyetden bahsederken o kelimenin anlamını bildiğinden bile şüphe duymaya başladim. bana saldırıyorsun gibi geldi zira.
    Ablacım sende plan mı yapıyorsun plansızmı gidiyorsun nasıl gitcen bilmiyorum ama git yaw artık bir haftadır cunda lafı dönüyor dönüyor :))))) Ha bu arada boş gününü sölede ona denk getirelim düğünü gelirsen tabiiiiii hadi seni kocaman öptüm kendine dikkat et

    Cevapla
  12. chido

    dilayracim,
    hayret ben de seni en cok bu sebepten dolayi takip ediyorum, seni tamamiyle yapmaciksiz ve de cok samimi buldugumdan. bircok blogda oldugu gibi sakladigin birsey yok, senin de soyledigin gibi kim oldugun, neler yaptigin acik acik ortada, hatta gunun birinde ankara’ya gelirsem cat kapi kapina bile dayanabilirim gibi geliyor 😉
    bence insanin murat gibi yaziyor olabilmesi icin once kendine bakmasi lazim, guzel bakabildigimiz surece guzellikleri goruruz, sairin dedigi gibi
    “sevdigin kadar sevilirsin
    …..
    sevdiklerin kadar iyisin
    nefret ettiklerin kadar kotu”
    sonuc olarak cok da fazla takmamak lazim, internet herkesin erisebildigi bir ortam olduguna gore farkli gorusler de olabilir, ancak yazan kisinin sunu da unutmamasi gerekir, ne yazdigin degil, ne sekilde yazdigin da onemli.
    ben seni takip etmeyi seviyorum ve birgun gidecegine inaniyorum, bazi seyler su an icin bizleri baglasa bile, oyle ha deyince cekip gidemiyor malesef insan 🙁 ama bunu istemek ve dile getirmek ve inanmak ve umut etmenin de bir sakincasi yok.
    lutfen oldugun gibi kal, kalbinin seni goturdugu yere en kisa zamanda gidebilmen dilegi ile…hem belki oralarda bir yerlerde karsilasiriz bile ;)))
    cok sevgiler,
    chido:)

    Cevapla
  13. ece

    Merhaba:))
    Aslinda ben daha baska bir yone cekmek istiyorum konuyu: Neden gitmeyi bu kadar cok istiyorsun?? Kalmakla ilgili sorun ne?? Mesela evli olsaydin veya cocugun olsaydi (yani demek istedigim seni sabitleyen birtakim varliklar olsaydi hayatinda) yine de gitmeyi bu kadar cok ister miydin??
    Ben bulundugum yeri pek degistirmeyen “duragan” bir insan oldugum icin senin gibi insanların ruh halini gercekten (samimiyetle yani – bugunku ana temamiz galiba samimiyet:)) merak ediyorum.
    Hayatinda birinin olmamasinin sebebi her olun birakip gitme ihtimali mi yoksa gitme isteginin temelinde zaten kimseye bagli olmamak mi yatiyor?? (Genel bir soru – ama cevaplayabilirsin de tabii ozel degilse:))

    Cevapla
  14. dilayra

    sevgili chido,
    başımın üzerinde yerin var.. senin gibi daha zeynep, cholé, aysin gelecekler, sıradalar:))
    Muratti konusunda çok da polemik yapmak istemiyorum; ama benim de düşüncem tamamen bu doğrultuda: bir insan bu kadar açık ve ortada bir hayatı, yaşantıyı ya da kişiyi eleştirebiliyorsa (hem de sert ve alaycı bir dille) o kişinin tüm bunlara çook uzak olduğunu ve empati yaptığında da gördüklerinden hoşnutsuzluk duyduğunu (kendi uzaklığını fazlasıyla hissettiği için) ve sadece saldırmayı bildiğini düşünüyorum. ben şimdiye kadar kimse ile kendimi karşılaştırmadım. herkese iyilik ve hoşgörü ile yaklaşılırsa kazananın her iki taraf da olacağının bilincindeyim zira. herkes bir hayat yaşıyor. bizler buradan sadece izliyoruz.
    merak etme chido..
    31 yıldır çok şey yaşadım ve senin de bildiğin üzere “daima yaşadıklarımdan öğrendiğim birşeyler var”:))
    teşekkür ederim..

    Cevapla
  15. dilayra

    Merhaba Ece,
    senin de sorularına cevap vermeye çalışayım:
    Soru: Neden gitmeyi bu kadar cok istiyorsun?? Kalmakla ilgili sorun ne?? Mesela evli olsaydin veya cocugun olsaydi (yani demek istedigim seni sabitleyen birtakim varliklar olsaydi hayatinda) yine de gitmeyi bu kadar cok ister miydin??
    Cevap: Sevgili Ece.. Benim ne burada kalmakla, ne de şu yaşadığım ortamla ilgili zerre problemim yok. Hamdolsun bir ufak evim var. İçini, bahçesini istediğim gibi yapmaya uğraştığım:)) İşimi çok seviyorum. Hacettepe’yi de.. Hatta zamanında hastaneye kapıdan adım atamayan ben, burada bu insanlarla çalışıyor olmaktan dolayı çok memnunum.. İyi ve değer verilen bir kariyerim var. İyi dostlarım, arkadaşlarım var. BİR HAYATIM VAR.
    Aslen benim “gitmekten” kastım şu: Senin de yazmış olduğun gibi bir eşim, daimi bir sevgilim ve çocuğum yok henüz. bunların olacağı günün de geleceğini biliyorum. ama işte o zamana kadar… yani kendi evimden, kocamla ve ailemle bir eve geçinceye kadar olan süre zarfında 6 ay bilemedin 1 yıl başka bir tecrübe yaşamak istiyorum. yolculuk yapmak istiyorum. sırtımda bir sırt çantası olsun, içinde 2 pantolon 2 t-shirt. elimde fotoğraf makinam olsun.. gideyim enteresan yerler göreyim, fotoğraf çekeyim, değişik insanlarla tanışayım. turist gibi değil de farklı bir modda olayım. ne bileyim bir şeyler ortaya çıksın istiyorum bu “gitmenin” sonunda. paris’e, roma’yai londra’ya değil de daha enteresan, daha olmadık yerlere gideyim; uzun lafın kısası yapabilecek sağlıkta ve yaştayken ve aile bağım yokken bir macera yaşayayım istiyorum her zaman anmaktan ve anlatmaktan gurur duyacağım…
    Soru: Hayatinda birinin olmamasinin sebebi her onu birakip gitme ihtimali mi yoksa gitme isteginin temelinde zaten kimseye bagli olmamak mi yatiyor?? (Genel bir soru – ama cevaplayabilirsin de tabii ozel degilse:))
    Cevap: Hayatımda biri olsun isterim tabi. sağlıklı, aklı başında normal bir kadınım ben de. beraberliklerim “mutlu sona” gidemedi sadece. bu da oldukça doğal, ama ben halen umutluyum:)) hayatımı paylaşabileceğim biri olsaydı eğer, tam da şu anda, bu isteğimi kabul edebilecek kadar gönlü bol biri olmazdı ve evet, bu macera yaşama isteğim de hep içimde ukte olarak kalırdı sanırım:))
    umarım açıklayıcı olmuştur ece..

    Cevapla
  16. zyn₪p

    dilayra’cım, seni anlamak için seninle zaman geçirmek, güzel 1 kahvaltı yapmak sonra güneşi birlikte tutmak için yollarda gitmeniz gerekli, sabahları küçücükte olsa günaydın demek gerekir…gitmek istemek bende bile var neden bilmiyorum, ve fikrimce zaten bunu da açıklamakta bence gereksiz…eğer buralara açıkça yazabiliyor isek samimiyiz, hayat bu, inişler çıkışlar ve tabi ki gidişlerde olacak çünkü bizler belki de o güzel yerleri arıyoruz…
    daima o güzel gözlerinle gülümse dilayra’cım;)
    kucak dolusu sevgiler…

    Cevapla
  17. Ayşegül Sultan

    Yorumları okuyorumm…
    Herkezin düşüncesine saygılıyım ama birkaç kelam etmek istedim..
    Öncelikle dilara’ nın yaşadığı hayata en azından 4 yıldır birebir şahit olan biri olarak “sahte” kelimesi çok anlamsız geldi. Yaşadıklarını, hayallerini içtenlikle paylaşmak “sahte” lik olarak nitelendiriliyorsa ????
    Biryerle gitme istediğini birilerinin varlığına bağlanması…
    Neden hayatımızı her zaman 2. bir kişiye beğlıyoruz.
    Tabiki hayatınızı, hayalleriniz biriyle paylaşmak çok güzel ve keyifli.
    Emin olun biride olmadan hayattan çok keyif alabiliyorsunuz..Bunu ancak yaşayarak bilebilirsiniz..
    Belki biri olmadan bu hayatı yaşamak, hayal kurmayı bilmemeniz size bu yorumları yaptırıyor..
    Herkezin bir hayatı var bırakalım nasıl istenirse öyle yaşasın,,, sorguları bizler değil, yaşayan yapsın.
    Tabiki tek kısa bir hayatta SORGUYA gerek varsa..

    Cevapla
  18. bugra yagmur

    Dilara…dilara…dilara…
    Dilara hepimiziz…hepimiz BIRiz.
    Ismimiz, isimiz, irkimiz, varsa dinimiz bizi insan olarak bir birimizden farkli kilmaz ki…hayata boyle parcalanmis bir sekilde bakiyorsak ya cocuguzdur ya da ilkel…
    Insan heryerde insan ve aynidir…
    Arzularimiz aynidir, heveslerimiz ayni, isteklerimiz ayni, korkularimiz ayni, beklentilerimiz ayni, ruyalarimiz ayni, problemlerimiz ayni…
    Ozde insan olarak kimsenin birbirinden farki yoktur canim insanlar, bunu mutlaka gormemiz lazim…Arjantin’deki insanla, japonya’da ki insani ayiran sadece fiziksel sartlar ve gorunumlerdir…
    ve bizim gelisiguzel formatlanmis zanlarimizdir…dusuncemizin ve bellegimizin cocukca abartili oyunlari sanal olarak farkli kilar bizi…
    zavalli egomuzun boylece oyuncagi olurda varligin icinde yoklugu yasariz…
    Fakat kabuk ve bu sanal, hatta bu cocukcu kisiligi kirip biraz kalbimizden baktigimizda bir birimize durumun cok farkli bir boyutta oldugunu cirilciplak gormek mumkun…
    Japonya’da ki, Cin’de ki, Iark’ta ki, Amerikada ki, kutuplardaki insana sorsak senin benim hayatla ilgili beklentilerimizle aynidir…
    Ayni gecim derdi, huzur arayisi, mutlu bir yuvasi, emniyet duygusu, korkulardan azade bir yasam, yiyecek icecek kaygisi…
    Biz yetiskin cocuklariz ve buyumek hic istemiyoruz canim insanlar…
    Bir supermarkete anensiyle giden afacan cocuklar gibiyiz…gordugu her seye merakla sahiplenmek isteyip, hem kendisine, hemde annesine ve dahi markettekilere iskence cektiren, cirkin cigliklaryla kulaklari rahatsiz eden bir tavir sergileriz…ve supermarketteki guzelim serin ve sakin ani adeta cehenneme ceviririz…
    iste biz de dikkat etmezzek, bu guzelim ve genis cennet gibi yeryuzunde o afacan cocuk gibi her animizi cocukca isteklerimizle cehenneme cevirmemiz an meselesi…
    Buyumemiz demek acicekmek kesinlikle degildir, hele eglenceden ve huzurdan uzak olmak hic degil…
    iliklerine kadar varligini ve varolusu iliskilendirip , dogru gorup, dogru okuyup cennetin yamaclarinda raks etmektir…
    buyumuseni bilene ve gorene yasam bir ciglik gibi hurdur.…
    Cogumuz genelde sabirsiizzdir…Sorumuza hemen yanit verilmesini, ondan hemen kacmayi ya da uzerine gitmeyi isteriz, dolayisyla uzerine gitmek icin sabirsiz davraniriz…tarafsiz arstirma ve gozlemleme yollarini kapatiriz..
    Bu SABIRSIZLIK insanin derinlerinde yatani anlamasini onler… ve icine hapsedildigimiz sistem buna zaman bile ayirmamizi istemez…kalbimizin sesi kaybolur gider…
    Halbuki zamandan bagimsiz olarak sabirli olursam, sorunu sonuclandirmak istiyorum, sorunu gozluyor, izliyor, gelismesine, buyumesine,cozulmesine izin veriyorum demektir…Oyleyse sabrederek yanitin derinliklerine , hayatin serinliklerine , cennetin guzelliklerine yelken acabiliriz…
    Tabi kokustugumuz bu duragan kaplardan cikip buyuk bir devinimle okyunusua dogru akan iramaga kavusabilirsek…
    Iste gitmek bunun icin sart canim insanlar, benligin dar kafesinden kurtulup ruhun evrensel boyutuna kanat cirpmaktir hayat!!!…
    Evet evet Hepimiz Dilara’yiz…
    O bizim aynamiz…
    Ve aynadan kimse kacamaz…

    Cevapla
  19. ece

    Aslinda senin hayatini sorgulamak veya elestirmek gibi bir niyetle yazmadim tum bunlari. Sadece kendimden cok farkli buldugum ve bir suredir de merakla takip ettigim bir insana aklimdaki birkac soruyu sormak istemistim… Daha iyi anlamak icin…
    Tesekkurler cevaplar icin..
    Gitmen, mutlu olman ve sonra donmen ve yine mutlu olman dilegiyle:))

    Cevapla
  20. aysin

    Dilaracim agzina saglik her seyi pek guzel aciklamissin…Aslinda hic cevap bile vermesen olurdu..Kendine iyi bak…Optum..

    Cevapla
  21. zeynep

    içelim şekerim 🙂
    jackle kavuştuk sonunda, senin kulaklarını çınlattık demin 🙂
    sting de gelmiş..dedim bit git de gör bizim mia ve dilarayi..donmeden ugrayacak haberin olsun hihihihihi 🙂

    Cevapla
  22. muratti

    Ufacık bir yoruma bile tahammülsüzseniz, bu sayfaya şöyle bir ibare de yerleştirin: “Bana, sadece beni (tanımadan) sevenler yorum yazabilir.” Yazdıklarımı ‘saldırganlık’ olarak niteleyen birinin beni tanımadan, benimle ilgili düşünceleri acaba çok empatik bir yaklaşımın eseri midir?
    Samimiyetine inansam, bloğumun adresini vereceğim. Vereceğim ki, oku da sen de bana yorum yaz diye. Dikkat et, “saldırı” demiyorum. “Yorum” diyorum.
    Tamam, tamam.
    Sen çok, ama çok samimisin!!! Vallahi de, billahi de!
    Eyvallah, elveda…

    Cevapla
  23. zeynep

    uf bu samimiyet vs olayi ilgincmis..goreceli olabilir mi bu konu??? kimi insan bize uzak gelir, kimi yakin…..dim dim dim….
    bosverin bunlari,, yasamaya bakin…cok ciddi soyluyorum…bes kadeh jack’den sonra…afiyet olsun bana…
    dilaracim…stingin sansina yagmur yagmadi bu gece.istanbuldan naklen bildiriyoruz jackle..spam gibi comment oldu 🙂 optum!

    Cevapla
  24. dilayra

    aysin’cim,
    haklısın en iyisi hiç açıklama yapmamak. ya da başkası istiyor diye değil de kendim istediğim için anlatmak…
    zeynep’cim,
    benim jack şişenin dibini göreli oldu bayağı.. o sebepten dün akşam bira üzeri turkish rakı şeklinde bir muhabbete girdim ben de:) sting’e gelince… gelmedi!!!!
    muratti,
    ufak bir yoruma bile tahammülsüzsen demişsin.. bana, burada, benim bloğumda, 1,5 yıldır paylaştığım herşeyin sahte olduğunu ne cürretle damdan düşer gibi ve bence-evet- saldırganca söyleyebiliyorsan, ben de o kadar yoruma tahammülsüzüm.. dediğin gibi olsun. aksini söyledikçe nasılsa üzerime gelmeye devam edeceksin:))

    Cevapla
  25. Gülnur-Sweet Moments

    Bugun sanırım agresif olalım ama hadi birilerinin de canını sıkalım günü olmuş ve haydi Dilarayi seçelim denmiş…
    Nacizane kendi düşüncem bloga yazmak samimiyetsiz insanların harcı değilmiş gibime geliyor yani hayatımızı paylaşıyoruz iyisiyle kötüsüyle günlerimizi, ruh halimizi anlatıyoruz çoğu kez; “gitmek istiyorum” diyorsak hakketen gitmek istediğimiz için…Halbuki kaç kişi var evi, ailesi, eşi, çocukları olup da deli gibi gitmek isteyip de onu söyleyemeyen…
    Eylüle az kaldı Dilaracım, bronz günler çok yakında:)

    Cevapla

bugra yagmur için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir