1 haftadır yurt dışında idik. Her zaman söylüyorum, yine söyleyeceğim: Millet nelerle uğraşıyor, biz nelerle?
Bugün okuyacağınız bu yazı kısaca “OY VER“! teması üzerinden yürüyecektir. Neden mi böyle bir yazı yazma ihtiyacı hissettim? Çünkü ben bu güzel ülkenin –her türlü– gidişatından vatandaş olarak memnun değilim. Her yeni güne saçma sapan yasaklara uyanmak istemiyorum. Yolda yürürken kafamı nereye çevirsem, hangi televizyon kanalını açsam gözümün içine baka baka bana yalan söyleyen, üstüne üstlük de hönkürerek beni azarlayan “yönetenler” görmek istemiyorum. İnsanların, gencecik çocukların hiç uğruna canlarının sokak ortasında alınmasını istemiyorum. Daha çok yeşil alanımız, parkımız olsun, koşu-bisiklet yollarımız olsun istiyorum. Daha az araç çıksın yollara, adam gibi toplu taşım için çözümler üretilsin istiyorum. Yüksek yüksek binalar görmek istemiyorum çevremde. Muasır medeniyetler seviyesine çıkmak için uğraşalım, ülkeyi 100 yıl geriye götürmek için seferber olanların karşısında her gün yeni bir savaşa çıkmayalım istiyorum. Çöplerimizi ayrıştıralım istiyorum. Çocuklar sanatla, tiyatro, müzikle, edebiyatla ile iç içe büyüsün; her aileden bir sanatçı yetişsin istiyorum. Helalini kazanmanın zaten yeterince zor olduğu günümüz şartlarında –ki o “yönetenler” bunu bilmezler-kazançlarımıza karşın ödediğimiz vergilerin karşılığını görmek istiyorum. Herkes zenginleşsin istiyorum ülkemde, sadece o “yönetenler” değil! Dinlenmek istiyorum adam gibi. Başa gelen rant için değil, kendi için değil; bizim için, halkı için başa gelsin ve bir şeyler ortaya koysun istiyorum. Güler yüzlü yönetenlerimiz olsun, dürüst, adil, şeffaflıktan yana, samimi olsunlar istiyorum. Bu dünyanın üç günlük dünya olduğunu, öbür tarafa gideceğimiz zaman hiçbir şeyi yanımızda götüremeyeceğimizi unutmasınlar istiyorum. Konuşacağımız konular ot, çöp, park, sanat, gençlik, güzellik olsun istiyorum!
Türkiye’de 2011 genel seçimlerinde en çok oy alan parti 21 milyon kişiden oy almış. 9 milyon kişi oy kullanmamış, sandığa bile gitmemiş! 1 milyon kişinin oyu ise geçersiz sayılmış. Toplamda o 10 milyon oyun neleri değiştirebileceğini göz ardı etmeyelim artık çok rica edeceğim. Eğer o kullanılmayan 10 milyon oyu bir başka parti için kullanabilseydik mecliste 3. bir partimiz olurdu!
30 Mart Pazar sabahı önce sandığa gidip size en yakın gelen parti ya da aday için oy verin. Ki, sonrasında gerektiği durumlarda gönül rahatlığı ile hep birlikte hesap sorabilelim. Kendi kendimize sosyal medya mecralarında konuşmayı çok iyi becerdik uzunca bir zamandır. Asıl konuşmamız gereken mecra artık sandık! Eşitlik için, demokrasi için, özgürlük için, adalet için o 1 oy, unutmayın!
Eğer diyorsanız ki yakın bulduğum bir parti de yok, aday da! İyi tabi, siz de haklısınız. Misal ben bile 100% inanıp, güvendiğim bir parti ya da aday bulamıyorum oy verecek. Ama ülkenin içinde bulunduğu şu resme de bakınca en azından kimler için oy vermemem gerektiğini, ne istemediğimi de iyi biliyorum. Tamamen gönlümü kazanmasa bile, hayatımın bundan sonraki dönemi için tarihe gömmek istediğim “yönetenler” karşısında olanlara vereceğim oyumu.
Oy vermekten başka bir şeyler daha yapmak isterseniz de 30 Mart –tarihi– seçimlerinde, bilmeyen kalmadı gerçi ama şu iki oluşuma destek olabilirsiniz İstanbul’da yaşıyorsanız: Oy ve Ötesi ile Sandık Başındayız. Ben başvurumu yaptım bile, 30 Mart seçimlerinde oy vermek dışında bir de sandık gözetmeni olarak görev yapacağım! Oyumuzu vermekle de iş bitmiyor; benim oy başka birine gidebiliyor, ya da sandıklar kaybolabiliyor yollarda, çöplerden çıkıyor gül gibi oylar falan. Hala gönüllülere ihtiyaç var. Hadi destek olsanıza siz de 😉 Ha, bir de oy verin lütfen!
Hiç bir oyumu boş geçmedim bugüne kadar…
Pazar günü paşa paşa gider oyumu kullanırım.
Cevap verilecek tek yer sandık. Gerisi fasa fiso…
Sevgili Alpni,
Ben de saat 08.00’de Akatlar’da oyumu kullanıp 09.00’a Güngören’de gözetmen olacağım sandığın başına gideceğim. Hakkımızda hayırlısı ne ise olacağına gönülden inanıyorum.