Bu aralar yine bloglar arası ebeleme-sobeleme hareketinde “Ne Kadar Sanalsınız?” konusu gündemdeydi.. Ben, geç bile kaldım sobelenmek için:(( Sağolsun Duygu bu işi seve seve yapmış geçen gün!
Bakalım sorulara şöyle bir…
1)Günde ortalam kaç saat internettesiniz?
İşe geldiğim andan, işi terk eylediğim ana kadar geçen süre zarfında otomatikman online’ım. Bu arada sadece günlük takip ettiğim bloglara ya da kendi bloğuma ayırdığım zaman sabahları 1 saat kadar sürüyor. Akşamları da Amerika’daki arkadaşım canımın içi Aydın’cımla konuşmak için online oluyorum 1-1,5 saat kadar.
2) Herhangi bir messenger kullanıyor musunuz?
Evet.Hotmail Messenger’ı çok kullanıyorum.
3) Kaç tane e-mail adresiniz var?
İlk mail adresim Hotmail’dendi. Sonra Yahoo’dan aldım. İş için kullandığım Hacettepe accountum var. Bir de son olarak Gmail aldım.. En çok Hacettepe’yi ve hotmail’i kullanıyorum.
4) Sizinle bütünleşen bir nickname’iniz var mı?
Dilayra. 1998 yılından beri kullanıyorum. Herkes adımın Dilara değil, Dilayra olduğunu sanıyor zaten..
5) İnternet ortamında tanışıp, gerçek hayatta pekişen arkadaşlıklarınız var mı?
Yıllardır internet ortamında bir çok konuda rahatça sohbet edebildiğim, buna rağmen hiç tanışmadığım 1-2 arkadaşım var. Bir de “aşkım” var..
6) İnternetten alış-veriş yapar mısnız?
Çok sık olmasa da evet. Bir dönem İdefixée’den bol bol kahve ve kitap siparişi verirdim. Şimdilerde Amazon’dan daha sık bir şeyler alıyorum. Aldıklarım kitap, CD ve kahve dışında birşey olmadı şimdiye kadar.
7) Ya internet olmasaydı…..?
Canımın içi Aydın’cımla aramızda kıtalar varken haberleşemezdik… Portakal ağacı ve Hatice ile tanışamaz, Jen Gray‘den haberdar olamaz, bu sayede kendi weblog’um olsun diye düşünmezdim. Pino ile tanışamaz ve ondan JTB için logo tasarımı yapmasını isteyemez, Arda veya Deniz hastalandıklarında sağlıkları için dua edemezdim.. Çektiğim fotoğrafları internet ortamında Güney Amerika’dan, Japonya’ya kadar bir sürü değişik milletten insan ile paylaşamaz, onların çektiği güzelim fotoğraflara ulaşamazdım.. Hindistan Cevizleri‘ni günbe gün takip edemez, Zeynep‘in hikayelerini okuyamaz, “Minnesota Üniversitesi’de nerdeymiş ohhoooo” demeden master yapmak için bu yaştan sonra rahatımı bozamazdım. Dünya kadar bilgiye ulaşamaz, gözümü bu kadar açamaz ve kendimi bu kadar geliştiremezdim belki de.. Bu aralar benim için en önemlisi ise “aşkım”la tanışamazdım..!
Seni sirf su blog’undan bir kac aydir taniyorum Dilayra ama inanmasi cok guc tanidigim kadariyla senin gibi birisinin Internetten ‘askini’i bulmasi nedenide senin gibi surekli yeni yerler gorup yeni kisilerle tanisan birisisin. Demek artik cagimiz internet cagi herseyin bulunup yasandigi =)
🙂
sende haklısın tabi Cem. Ama “aşkım” da bana benziyor, bu sebeple bulduk birbirimizi diye düşünüyorum. o da çok geziyor, bir sürü insanla tanışıyor, fotoğraf çekiyor, okuyor, yazıyor…şans diyelim benimkine ve dileyelim ki böyle devam etsin:)
Birde tabi ‘askin’in senin gibi bir Turk bayaninin internet gibi bir yerde bulup kacirmamasida faktorlerden biri. Bizim ‘yabanci damat’ sanirim senin eve yerlesti bile =)
Bence bir hayati paylascak 2 kisi arasinda birazda farklilar olmaliliki o iliski fazla SIKICI olmasin, yani surekli ayni seyleri yapmayi seven 2 insan yerine birbirlerine yeni seylerden zevk almayi ogretebilmeli diye dusunuyorum. Sizinde aradaki kultur farki buna yardimci olabilir sanirim, sen onunkini ogrenirken oda seninkini ogreniyordur.
Umarim mutlulugunuz bu sekilde devam eder =)
Ohoo, hoca kolay sormus, Dilayra. Blogcu tayfanin alayi gecer sinifi, curve dumduz olur valla. Beni yeni bir soru kagidi hazirlayacaktim ama simdi vaktim dar 🙂
:))
sanıyorum blogu olupta sanal olmayan yok değil mi?
keyifle okudum dilayra’cım…
sevgiler….
I am willing to state that a reliable classification essay writing service supposes to be a light on the path of free term papers accomplishing. Hence, all people should utilize it every time they want buy an essay.
Make your life easier get the business loans and all you want.