Yazıyla Barışabilmek Adına!

Yo hayır, piyano çalmaya falan başlamadım! (Gerçi heveslenmiyor da değilim). Bu poz yeni yüzüğümü göstermek içindi! Evdeki, parmakları en güzel ve doğal haliyle gösterebileceğini düşündüğüm aksesuarı seçerek- ki sevgilimin Korg’u olur kendisi- fotoğraflamak adına kullandım 🙂

Yeni bir müzik aleti çalmayı öğrenene kadar, az çok becerebildiğim bir uğraşı olan “yazmak” hususuna biraz daha eğilsem daha mutlu olacağım! İnsan denen varlığın ne kadar enteresan olduğuna dair kendimden örnek vererek açıklama getirmek isterim:

Şimdi ben üniversiteden mezun olduktan 1 yıl sonra resmen ve fiilen çalışma hayatına bir girdim, bir 4 aylık ara dışında da hiç ara vermeden çalıştım. Bu, tamı tamına 13 yıl yapıyor. Bu 13 yıl boyunca yapmaktan en keyif aldığım şeylerin başında bir spor geldi, bir de yazmak. Evlerden taşınmaya başladığımda, Ankara’dan buraya geldiğim 2 ay öncesi de dahil olmak üzere  tek sayfaya, üç sayfaya, ya da sadece bildiğin alış veriş fişinin üzerine yazılmış bir dünya şey yırttım, attım. (Tabi bazılarını kayda aldım kişisel bilgisayarıma). Yazılanları “Aşkla yazılmış mini mektuplar”, “Hırsla yazılmış maksi mektuplar”, “Özlü sözler, ders alınacaklar”, “Hikayeler, kurgular” vs. şeklinde gruplayabiliriz. Yazmışım da yazmışım. Zaten buraya neredeyse 6 yıldır yazdıklarım da cabası!

Hep derdim ki, çalışıyorum ve vaktim nispeten kısıtlı ya, “Biraz kendime ayırabileceğim zamanım olsaydı, yani mesela iş hayatından bir yıl izin alabilseydim eğer yapmak istediklerim listesinde ilk iki sırayı yazmak ve spor yapmak alırdı.”

Tahmin edebildiğiniz üzere bu bir yıllık izni aldım ben. Bir ay evimi düzenlemek, evliliğe alışmakla geçti 🙂 (Bu da biraz komik bir deyiş ama) Son bir aydır da düzenli spor hayatına adım attım, pek mesudum. Ama hala yazmak için masa başına bir türlü geçemiyorum! Halbuki Adele dinlerken, bir kitaptaki bir cümleye takıldığımda, sadece uzanıp tavana bakarken, arka bahçede basketbol oynayan çocukları seyrederken, sevgilim çalışıyorken onu izlerken, annemle telefonda konuştuğumda, bir gece dostlarımla evde yemek masasının başında muhabbetin doruklarında kahkahadan sandalyeden düşecek duruma geldiğimizde.. Hep aklımda bir şeyler oluyor “Bunu yazmalıyım” dedirten bana..

Biliyorum daha on ayım var kendimle geçireceğim, yani zamanım var oturup adam gibi yazmak için.  Ama işte ne bileyim, ben diledim evren bana sundu gümüş tepside dileğimi sonunda. Niye bulamıyorum o gücü kuvveti acep?

..

Böyle işte, günler geçiyor. Ben yine Ankara’ya gidiyorum bu gece. Dostlarımı çok özlüyorum. Gerçek! Buradaki mutluluğum, huzurum, bu yeni hayatımın bende yarattığı olumlu şeylerin yanında bir tek onlar eksikler iyi mi? Benden naçizane tavsiye size: Adam gibi, sağlam temellere oturtarak kurmuş olduğunuz arkadaşlık-dostluk-yakınlığın ötesinde bir insanı mutlu eden başka hiçbir şey olamaz! Varlık, bolluk-bereket, zaman, en iyi iş, en güzel adam-kadın yanınızda.. Öbür tarafa giderken zira bunlardan bir tekini bile alamıyorsunuz. Dostlarınızın, onlarla geçirdiğiniz güzel an’ların kıymetini bilin.. Naçizane!

 

Yazıyla Barışabilmek Adına!” hakkında 8 yorum bulunuyor:

  1. Esra Alemdar

    Ne güzel bir yüreğin var Dilara, çok mutluyum seni tanıdığım için. Burada anlattığın dostlarından birisi olmak istiyorum ben de, eğer sen de istersen, hadi elele verip çabalayalım mı bunun için daha çok?
    çok çok sevgiler,
    Esra

    Cevapla
  2. dilayra

    Esra’cım,
    inan baba, ben de seni tanımış olduğum için çok mutluyum. Kahkaha atmaktan sandalyeden düşe yazmadık henüz biliyorum, ama birlikte çok keyifli akşamlar geçirmeye başladık. Bunun artarak gideceğine de eminim. Ben elimden geleni yaparım 🙂

    Cevapla
  3. Şebnem

    Ankara’daki dostlarınızla karşılıklı olarak ne kadar şanslısınız.Yüreğinizin sevgi dolu güzellikleri her yazınıza yansıyor,mutluluğunuz her daim var olsun,sevgiler Dilara Hanım.Ve yüzüğünüz çok hoş,iyi günlerde kullanın…

    Cevapla
  4. imge

    Öncelikle yüzüğün harika, söylemeden geçemeyeceğim..:)

    Sonra da İstanbul’daki yeni hayatının her geçen gün daha da keyifli bir hal almasını ve bu bir yıllık süre içinde ilham perilerinle bir an önce tanışmanı dilerim. Bunun seni okumaktan keyif alan bizler için de harika olacağını düşünüyorum.:)

    Ankara’da çok güzel zaman geçirmen ve yüzünde kocaman bir gülümsemeyle dönmen dileğiyle..
    Sevgiler.

    Cevapla
  5. Selim

    “Aşkla yazılmış mini mektuplar” vs. “Hırsla yazılmış maksi mektuplar”
    Süpersin Dilaracım!:)

    Bu arada Ankara seni hep özleyen çok insanla dolu, aklından pek çıkmasın derim ben;)

    Cevapla
  6. burcu

    hep diyorum ya asıl onlar cok şanslılar senin gibi bir kadının hayatlarında oldukları için:) tabiki sende şanslısın sana verdikleri sonsuz sevgi ve değerler için 🙂 ayrıca ben hep bekliyorum o yazılcakları özelliklede ”aşkla yazılmış mini mektupları” sessiz sessiz takip ediyorum seni yine yeniden 🙂 ayrıca istanbuldayım bende diloşum sevgiler 🙂

    Cevapla
  7. funda

    tam da adele dinlerken yazınızı okuyordum ..umarım yazmanıza istediğiniz sıklıkla devam edersiniz zira ben özledm her açtığımda yazılarınızı okumayı.. 🙂
    sevgiler:)

    Cevapla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir