Yine Antalya… Ama bu defa gitme sebebim iş.! Antalya’da -artık bizim iş toplantılarımızın gelenekselleşen otelinde- 2,5 günlük bir programımız var. Pazar akşam saatlerinde evimde olacağım inşallah.
Yol uzun, bu defa otobüs ile gidiyoruz ekipçe. Bu sebeple Aralık 8 tarihinde burada, Amerika’dan (Minnesota Üniversitesi’nden) gelecek olan Vernon ve Mary Jane‘a yapmam gereken “Regional Presentation”a hazırlanmam için bayağı bir vaktim olacak. Yolda çalışmayı seviyorum. Yapacağım sunumun konusu “The Role of the Executive”. Hastanedeki sorumluluk alanlarım, görevim, benim kendimi ve beraber çalıştığım kişilerin beni yöneticiliğim konusunda nasıl gördüklerini, bunların kıyaslamasını ve ileride yapmak istediklerimle olmak istediğim yer hakkında 20 dakikalık bir sunum olacak bu. İçerik olarak herşey kafamda hazır. Zaten görev tanımlarımız, sorumluluk alanlarımız falan belli bir şekilde çalışıyoruz burada. (Bundan 4 yıl önce bunların hiç biri yoktu. Hastanelerimizde başlattığımız “Sürekli Kurumsal Gelişim Projesi” ile beraber tüm görev tanımlarımız yazılı ve belirgin hale getirildi.) Beraber çalıştığım kişilerin beni nasıl değerlendirdiklerine ilişkin olarak da, geçtiğimiz ay gönderdiğim ödevimin içerisinde bir takım tekniklerden ve testlerden faydalanarak hazırlamış olduğum bir değerlendirme vardı. Ondan alıntılar kullanmayı düşünüyorum. Güzel bir sunum olması benim için çok önemli, zira Genel Direktörümüz, Koordinatörüm ve bir çok çalışma arkadaşım da dinleyici olarak bu sunumda bulunacaklar.
İşte böyle.. Ben yarın yola çıkıyorum. Güzel bir hafta sonu geçirin. Ankara’lılar için Jazz Festivali’ni takip etmelerini önerebilirim. Bir de sevdiğiniz insanların yakınlarında olmaya gayret edin. Sarılın, öpün, arayın onları.. Yarın Sevgili çalışma arkadaşım Kemal’in doğum günü. Yolda beraber olacağız, ama şimdiden “Mutlu Yıllar Kemal” diyorum buradan kendisine..
yağmur yağarken antalya güzel olsa gerek, otobüs emirlere amade olabilen bir otobüs ise, antalya’ya 1 saat kala söğüt diye bir köyde durdurulsun, yemyeşil ağaçlar altında gözleme yenilsin 🙂
Ah Uykusuz Adam.. Bir sis, bir yağış vardı giderken… Afyon’da zor durup iki lokma yiyebildik. Ama ben bunu bir yerlere not ettim:)