Uzundur seyahat yazısı yazmamışım. Aradan zaman geçtikten sonra da yazmaya çalıştım, elimde sürüm sürüm süründü iki haftadır 🙁 Sakız Adası yazısını yazmaya debelenirken haliyle de 25. Hafta Listesi arada kaynadı tabi. Ne yazık ki kendisine ilişkin bir şeyler yazamayacağım, ama bari 26. haftayı da kaybetmeyelim değil mi? Geç olsun güç olmasın diyerek bu haftanın liste konusuna başlıyorum:
52 Liste Projesi
26. Hafta: İmkanınız Olsaydı, Şu Anda Değiştirebileceğiniz Şeylerin Listesi
Konu süper bence 🙂 Elime sihirli değnek verilse şu anda neleri değiştirmek isterdim? Dürüst olmak istiyorum. Tutup da “hiçbir şeyi değiştirmek istemezdim, ben böyle çok iyiyim” diyemiyeceğim! Kendime ilişkin daha önce paylaştıklarımı hatırlarsanız ben hayalperest bir insanım. Sürekli hayallerim var. Çoğu gerçekleşti, bir kısmı yolda ve biliyorum ki bazıları daha gerçek olacaklar. Elime bunların gerçekleşme hızını süper sonik katına çıkaracak bir imkan verilse hemen şu sıra ile başlardım:
- Yaşadığım şehir! İstanbul’da yaşamaktan hiç memnun değilim. Bunu her gün konuşuyoruz kocamla: Her yemeğe gittiğimizde, her hizmet aldığımızda (alamadığımızda!), her trafiğe çıktığımızda, vs. Ama evlilik böyle bir şey; sadece birinin ne istediği ya da ne yapabileceği yetmiyor çift hayatınızda değişiklikler yapmaya. An itibari ile kocamın projeleri, eve ekmek getirebilmek için yüklendiği sorumluluklar benim şu anki katkımdan daha fazla. Ha, bunları illaki İstanbul’dan mı yapmak zorunda? Hayır, değil. Çoğunuzun bildiği üzere biz free-lance bir çiftiz ve kendi şirketimiz, kendimiz için çalışıyoruz. Kısa bir süre daha bu şekilde olacak ve sonrasında çekip gideceğiz tamamen inşallah! İmkanım olsaydı bu süreci hemen bugün başlatırdım 🙂
- Yaşadığım ülke! Zamanında, yaşamak için yurt dışına gitmek konusunda fikrim olmasına rağmen gerçekleştirebilmek için gerekli cesareti bulamamıştım. Her şeyi para ve özellikle üniversite sonrası not ortalaması zannediyordum!! Not ortalamam çok yüksek değildi ve benim kendimi bildim bileli hiç rahatta hissedecek kadar ne param oldu ne de arkamda/yanımda destek olacak birileri. 20’li yaşlarımda bu mentalite, 30’lu yaşlarımda ise hayatımdaki insanlar sebebiyle bir türlü cesurca bir adım atıp kendimi yurt dışına atamadım. Elime imkan şimdi verilse gözümü kırpmadan bunu gerçekleştirmek isterdim, kimse kusuruma bakmasın. Zira düşündüklerimle, hayallerimle, yaşam tarzımla, sahip olduğum ve asla ödün vermeyeceğim değerlerimle, empati yeteneğim ile ben bu ülkeye ait hissetmedim hiç kendimi. 20’lerde de böyleydi, hele şimdi 40 küsurlerde daha da böyle. Bir de hani içimde kalacak ölüp gidersem bu arzum..
- Konuşabildiğim diller! Üniversite son ve sonrasında Fransızca öğrenme maceramı bilen biliyor. 3-4 sayfalık makaleler yazıp, 15-20 dakika sınıf önünde seçilen bir konu hakkında konuşup, sorulan sorulara cevap vermeyi başarabildiğim noktadan günlük konuşmaları anca anlama düzeyine düşmek beni hep çok üzüyor. Kaç defa kitapları defterleri önüme alıp ders çalışmaya çalıştığımı unuttum artık! Fransızca öğrenirken Belçika’da ve iki yaz boyunca Amerika’da, Minnesota Üniversitesi’nde katıldığım sertifika programında gördüm ki dil öğrenmek ve konuşabilmek için en iyi şey dilin konuşulduğu yerde olmak bir, hiçbir suretle Türkçe konuşacacak birileri ile sosyalleşmemek iki! Çok da dile kabiliyetli bir insan değilim, bunu kabul ettim çoktan. E ders çalışmayı da, hele bu yaşta hiç istemiyorum 🙂 Bu sebeple İngilizcemi kaybetmemek ve Fransızcamı canlandırmak için ne gerekiyorsa imkan olarak onu da isterdim herhalde 🙂
Evet, biraz bencilce aldım bu haftanın liste konusunu ve kendi hayatımda değiştirmek istediğim şeyleri yazdım. Ama allah biliyor ya, sihirli değnek vari bir şey olsa elimde üzerinde doğup büyüdüğüm topraklar ve onunla ilişkili her bir olumsuz ve tepe aşağı yuvarlanan ne varsa tutup tümünü muhassır medeniyetler seviyesine gelmemize yardım edecek şekilde değiştirirdim. Ne olursa olsun, ne istersem isteyeyim hala her gece bu ülkeye ve iyi/dürüst/özverili/çalışkan insanlarına dua ediyorum.