Bu liste tamamen kendi tercihlerim üzerinden oluşturulmuştur:)
1 ~ Benim için Ankara’da dinlenmek istediğinde ilk ne yapar, nereye gidersin diye sorsa biri alışkanlıktan olsa gerek “Seğmenler Parkı” derim herhalde. 1993 yılında geldim Ankara’ya ben. Yani neresinden bakarsanız bakın temizinden bir 17 sene olmuş!! Her hafta sonu evimden çıkıp, sabah erkenden, önce Kuğulu sonra Seğmenler yapmazsam rahat edemezdim ben. Kışın bile aksatmamaya çalışırdım. Spor olsun diye. Kafam bozulsa beni Seğmenler Parkında bulursunuz mesela. Spor için de ayaklarım oraya götürüyor beni, bir şey düşünmek istediğimde de, dinlenmek istediğimde de.. Kışın mesela kar yağarken çok yürümüşümdür cebimde matara, içinde konyak-viski ne verdiyse artık:) Kahvemi alır, içine boca eder, karda bıraktığım izlere dalarım.
Yazları kitabımı alır giderim. Olmadı kulağımda müziğim, elimde simidim, sandviçim artık ne varsa. Çimenlerine örtü sererim, yayılırım orada; mini piknik yapar dergi karıştırırım. Severim Seğmenler Parkını:)
2 ~ Buraya da Eymir Gölü‘nü koymak istiyorum izninizle. Aracımız olursa da burayı tercih ediyoruz zira:) Eymir Gölü ile münasebetimiz ODTÜ yıllarıma dayanır. O zamanlar örtümüzü, sandviçimizi, içececğimizi alır gider bir kıyı köşesinde keyif yapardık. Özellikle -benim için- o yapılacak hiçbir şey bulunamayan “Pazar” günleri!
Sonra büfelerinden balık-ekmek yemeye başladık. İçecekler değişti bira oldu:) Kah kalabalık kah çift olarak çok zaman geçirdim ben Eymir Gölü kıyısında. Bana hatırlanacak bir sürü anı bırakan dinlence mekanlarından en önemlisidir neredeyse. Son birkaç yıldır da yürüyüş yapmak için tercih ediyoruz, süper oluyor. Arka kapısından girip ön kapıya kadar yürüdüğünüzde neredeyse 1 saat sürüyor yürüyüş. Sonra kahvaltı. Arada ördek besleyip, tavşan da kovalıyoruz tabi:) Kürekçileri fotoğraflıyoruz falan.
3 ~ Benim dinlence mekanlarımdan biri de Tunalı’daki D&R Mağazası. Özellikle son aylarda en sık yaptığım şey haline geldi, çok hoşuma gidiyor:) Gidiyorum, aylık dergilerimden, beğendiğim kitaplardan alıyorum. Aşağı kattaki Gloria’dan da kahve. Sonra çıkıyorum yukarılara, pencere kenarında rahat bir koltuk bulup çöküyorum hemen. En son 2-3 saat geçirmişimdir mutlu mesut.
Amerika’da iken Barnes&Nobles’da yerlerde oturup kitap okuyanları ilk gördüğümde müthiş imrenmiştim. İçlerinde zaten Starbucks’ları var çoğunun. Millet kahvesini alıyor, kitabını alıp yayılıyordu yerdeki halıların üzerine. Burada da bunu yapabiliyor olmak hoş. Kendimle ve elimdeki kitap-dergi ile geçirebildiğim o birkaç sakin saat bana çok iyi geliyor. Evimin dışında olmak istediğimde buraya geliyorum. (Hem de evden buraya kadar yaklaşık 20 dakika yürüyorum:) İçerideki müzik sesi de çok rahatsız edici değil. Zaten öyle konsantre oluyorum ki, çoğu zaman ses falan da duymuyorum:)
Gördüğünüz üzere benim KOCAMAN Ankara’daki dinlence mekanı sayım 5’i bulamadı bir türlü. Konuştuğum herkesin alternatif önerileri oldu tabi. Ben bu listelerde hep kendi tecrübelerimi paylaştım sizinle. O sebeple 3.den sonrakiler alternatif olacak ve beğeninize sunulacak. Eğer bunlardan tecrübe ettiğiniz var ise, lütfen izlenimlerinizi paylaşın. “Yok bunlar değil de, benim de şöyle bir yerim var bu KOCA Ankarada dinlenmek adına” diyorsanız ona da yorumlarımız açıktır:) Az da olsa faydalı olabildiysem, fikir verebildiysem mutlu olurum:)
Alternatifler ~ Starbucks‘lar:) Bu öneriyi yapan arkadaşımın uzun yıllar süren Amerika tecrübesi olduğu için el mahkum onu mutlu eden mekanlar bunlar:)
~ Papazın Bağı. Ben çok sık gitmedim buraya. Ama daha önceki yazılarımda da belirttiğim üzere arada birkaç defa gitmişliğim oldu. Dinlence mekanı olabilir demek ne derece mümkün bilemiyorum, zira ben son gidişimde yüksek sesle konuşanlardan, bağırıp çağırarak ördekleri kovalayan çocuklardan rahatsızlık duymuştum. Ama şehrin göbeğinde yeşillik, ağaçlık bir mekan işte!
~ Mogan Gölü. Eymir dışında buraya da gideriz. Ama dinlenmekten öte daha çok yemek-içmek için:) Özellikle çocuklarıyla hafta sonu vakit geçirmek için buraya giden arkadaşlarımın tercihi de burası oldu.
~ Kızılcahamam. Tahmininiz üzere piknikçilerin tercihi de bu yönde:) Her ne kadar Ankara merkezde olmasa da oldukça yakın aracı olanlar için. Ağaçların altında yayılıp, benim Eymir ya da Seğmenler Parkında yaptııklarımı yaparak dinlenebilirsiniz sanırım:)
*
Uzunca bir süre yazı dizisi falan yok:) Zormuş düzenli yazı yazmak:) Hafta sonu İstanbul’daydım ya, biraz ondan bahsetmek istiyorum şimdi. Sonrası allah kerim. Hayatın karşıma çıkardıklarını önünüze koyduğum için, duamızı eksik etmeyelim çok ve çeşitli şeyler çıkarsın diye, olmaz mı:)
bende size eymir ve d&r açısından katılıyorum. nisandan itibaren ekime hatta kasıma kadar bence göl kıyısında gözleme yenebilecek en güzel mekan. güneşin batışını izlemek bence harika…
hafta sonları için ODTÜ kampüs içini tavsiye ederim. yeşillik, ağaçlar ve istediğin gibi yürüme. piknik için ideal. kitap okumak, müzik dinlemek için harika.
ben şahsen Endüstri Mühendisliği binasının yanındaki Çatıyı tercih ederim.pazar sabahları brunch için gidilir. güneşli günlerde çok kalabalık. öğleden sonra açık büfeden yemekler alınır, keyif yapılır.
çocukla veya çocuksuz olarak gidilebilir.
sevgiler
gorki
Dilara’cım selamlar,
Artık bilingiği üzere ben Ankara’lı değilim ve Ankara’da yaşamıyorum ama bu yazıları yüzümde kocaman bir gülücük ve ‘Ah keşke ben de orada olsaydım’ diyerek okudum durdum 🙂
Geçen Mayıs’da Ankara’ya bir yakınımızın düğünü için gelip, D&R’a çok yakın olan Divan Otel’de kalmıştık ve D&R’a da uğramıştık ve ben de üst kattakı o koltuklara bayılmıştım ve keşke yaşadığım şehirde de böyle bir mekan olsa diye içimden geçirmiştim ….
Bana da nostalji oldu diyebilirim.
Ellerine, emeğine ağzına sağlık yazı dizisi için
İstanbul maceralarını da merakla bekliyorum şahsen 🙂
Sevgiler
Gamze B.
Bu postu merakla bekliyordum.
Ankaradaki dinlence mekanlari nereler diye. Ama siz bile 3’un ustune cikamadiysaniz, bizler ne yapalim :))
Ah Istanbul, Istanbul….
gul
ODTÜ benim de aklımdaydı. Aslen yıllar oldu kampüse gitmeyeli. Tenis oynamaya gider, çimenlerine yayılır, stadyumda koşardım, havuzdan faydalanır, KARUMCUK dediğimiz çarşıda bir şeyler yerdik. Muhtemelen çok değişmiştir. Belki bu mezunlar gününde gitmeliyim! Ne de olsa 13. yıl mezunuyum bugüne bugün:)
*
Sevgili Gül,
sende haklısın:)
bence bu şehrin tek dezavantajı denize kıyısı olmaması. O zaman herşey değişirdi inan:)
Hepsi, tümüyle!
Ayynennn!:))))
Or-An dan incek tarafına giderken solda çankaya parkı vardır. devran tesisleri vardır. Sessiz bir izleyici olarak dinlenme mekanlarına sıra gelince kendimi tutamadım. uçurtma uçurmayalı çoook uzun zaman oldu diyorsanız pazar günleri burası oldukça uygun 🙂 ama öncesinde incek tarafındaki salaş kahvaltı yerlerini tavsiye edebilirim murat ustanın yeri ve halil dayı benim favorilerim.. kışın sıcacık sobanın başında güzel bir köy kahvaltısı yanında demlik çay ve nefis çiğ börekler… yazın ise tabiki bahçe…
sevgili didi,
uçurtma uçuranları yazları hep görüyorum o taraftan giderken. birkaç defa ahlatlıbel’deki o tesislere gitmiştik bizde.
incek yolu üzerindeki salaş kahvaltı mekanlarında ise haklısın tamamiyle. eskiden daha sık giderdik, artık pek gidemiyoruz oralara.. teşekkürler paylaştığın için:)
Starbucks Coffee olarak amacımız dünyanın en iyi kahve çekirdekleri ile hazırladığımız içeceklerimizi, misafirlerimizin damak tadına göre kişiselleştirerek, kendilerini en rahat hissedecekleri, iş ve evlerinden sonra “3. adresleri” olarak tanımlayabilecekleri bir ortamda sunmak. Sizi de mağazalarımızda ağırlamayı ve keyifli bir Starbucks Deneyimi yaşatabilmeyi umuyoruz.
Kumru Kermen
Asistan Marka Müdürü – Müşteri İlişkileri
Starbucks Coffee Türkiye