* Polente Feneri’nde gün batırırken, fotoğraf Aslı E. *
Seyahat etmeyi ne kadar sevdiğimi bilenler, “tur” sözcüğünden de bir o kadar haz etmediğimin en yakın şahididirler! Mecbur kalarak çıktığım “tur”vari seyahatlerde de mümkün olduğunca sürüden ayrı takılan yalnız kurt modunda dolaşırdım. Şimdi “Bir tura çıktım hayatım değişti” demeyeceğim, lakin bunu yazmam lazım 🙂
Yıllar öncesine dayanıyor Küçük Martha ile tanışıklığımız. O zamanlar (şu anda linki bile var olmayan) NYC2IST adında bir sitede o da ben de konuk “yazar” olarak yazılar yazıyorduk (Orada yazdığım yazıların hepsine buradan ulaşabilirsiniz). Yıllar geçti, bizim Küçük Martha kendine pek güzel bir blog açtı ve yeme-içme-seyahat ile ilgili yazılarını oradan paylaşmaya başladı. Gel zaman git zaman Bozcaada ile bir bağ kurdu kıymetlisi Baransel, nam-ı diğer B. sayesinde ve en nihayetinde yaklaşık 3-4 ay önce ilk “Gurme Tur“unu gerçekleştirdi adaya. Turun ardından hem kendisinin hem de tura katılan insanların paylaştığı fotoğraf ve yorumlar o kadar güzel ve davetkardı ki “bir daha yaparsa mutlaka gitmeye çalışmalıyım” dediğimi hatırlıyorum. Ve ısrarlar sonucunda ikinci gurme turunu gerçekleştirdi Küçük Martha ve ben de hemen dahil oldum 🙂
* Aşıklar Tepesi’nde ki süpriz akşam üstü partisinden, ben katılamadım gerçi 🙂 fotoğraf Küçük Martha *
Bu Ada’ya benim ikinci gidişimdi (İlk ada macerama bu linkten ulaşabilirsiniz). Fakat dört günlük seyahat sonrası söyleyebilirim ki kesinlikle “son” değildi. Bence daha yeni başlıyorum 😉 Sevgili arkadaşım Aslı ve ben otobüse atladık geçtiğimiz Çarşamba gecesi ve Perşembe sabah 09.00 saatlerinde Geyikli Feribot İskelesi’nde Çanakkale domatesi, Ezine peyniri ve tavşan kanı çay eşliğinde kahvaltıya oturarak “Gurme Tur“a start verdik. Ada’da kalacağımız mekan bir bağ evi; Patiska Bağ Evi. Patiska’yı ve harika işletmecisi Oya‘yı Instagram’dan uzun zamandır takip ederim. Naif, zarif, gülünce yüzünde güller açan bir kadın Oya. Misafirperverliği, kahvaltıları, her şey o kadar güzeldi ki başka bir yerde konaklamayı düşünemiyorum artık!
* Patiska Bağ Evi’nde yediğimiz harika kahvaltılardan sadece bir minik ön gösterim, fotoğraf Dilara *
Patiska Bağ Evi’nde ayrıca harika başka biri ile, bir girişimci adamla tanışma fırsatı daha yakalayacağım için ayrı bir heyecanlıydım. Zira bu adam, 1.5 yıl kadar önce ilk ekmeklerimi sipariş verip o günden bu tarafa sıkı bir Ada Ekmeği takipçisi olmamı sağlayan Ali K. Erol‘dan başkası değildi. Ali tamamen doğal yöntemlerle, tek başına, ekşi mayalı buğday-çavdar ekmekleri yapıyor ve o güzel tok, besleyici, leziz ekmeklerini Türkiye’nin dört bir tarafına (yetişebildiği ölçüde) gönderiyor. Patiska Bağ Evi’nde yapılan sabah kahvaltıları ve bir akşam yemeğimizde bize eşlik eden o nefis ekmeklerden kaç dilim yediğimi hatırlamıyorum. Ama tabi bununla da bitmedi yediğimiz ekmekler ve Ali bize iki gün boyunca ekşi mayalı ekmekleri dışında üzümlü, kuru domatesli ve kabaklı Foccaccio ekmekleri de pişirdi!
Bir Gurme Tur’a katılmayı kabul ettiğim zaman başıma gelecekleri bildiğim için seyahate giderken koşu malzemelerimi de yanıma aldım ve iki sabah güzelim Ada’da koştum, bol bol yüzdüm; yediklerimden ve içtiklerimden bir nebze pişman olmadan döndüm 😉
Oya’nın Patiska’sı ve Ali’nin ekmekleri dışında ne yedik, neler gördük ve tecrübe ettik merakta iseniz işte başlıyoruz:
* Kaik Restoran’daki hoş geldiniz partisinden, üstteki fotoğraf Ali E. ve alttaki Dilara *
* Kaik Restoran’da açık büfe, fotoğraf Dilara *
Küçük Martha ve B. ile birlikte turumuz yaklaşık yirmi kişi ve iki çocuk şeklinde idi. Tura katılanlar arasında kimler yoktu ki? Mesela yıllardır takip edip pek bir sevdiğim, ama yüz yüze tanışmanın anca burada kısmet olduğu “Harbi Yiyorum“. Mesela “Gurukafa“, “Tadında Seyahat“. Mekanist‘ten editörler, yazarlar. Neredeyse her sebze ile sağlıklı makarna yapmaya kendini adamış, pek şeker “Makarna Lütfen“. İlk günden itibaren güzel bir bağ kurup neredeyse her anı birlikte geçirdiğimiz sevgili İlknur ve Fatma! Ekip yemek yemeyi, içmeyi, keyfi seven insanlardan oluşuyordu anlayacağınız 🙂
İlk günün sürprizi (Küçük Martha ve B.’nin sürprizleri hiç bitmedi zira) Kaikas Otel‘in kafesi iken artık başka bir işletmeci tarafından restoran olarak işletilen Kaik Restoran‘da Bozcaada yerel lezzetleri ile hazırlanmış bir açık büfe idi. Bu güzel büfenin başından ayrılmak inanın çok zor oldu. Neler mi vardı? Vişneli yaprak sarması, peynirli-cevizli erişte, ada otları salatası, koruk suyu, elmalı semizotu salatası.. Adını sayamadığım diğer lezzetli tabaklar, adaya gönül vermiş ve orada bu lezzetleri yaşatmayı kafalarına koymuş işletme sahipleri tarafından minik Gurme Turumuza bir jest olarak masadaki yerlerini almışlardı.
* Polente Feneri gün batımı ve rüzgar gülleri, fotoğraf Dilara *
Bu güzel yemek sonrası kendimizi meşhur Ayazma Plajı’nda bulduk. Daha önce denize girme şansı bulamadığım için hep ne kadar buzz gibi olduğunu duymuş, tecrübe etmemiştim. Evet, bayağı buzz bir denizi var Bozcaada’nın 🙂 Ertesi gün plaj saatimizde ise tüm ekibin bayıldığı, Habbele Koyu‘nda yer alan Mitos Beach‘te geçirdik günümüzü. Uzun zamandır girdiğim en güzel denizdi diyebilirim. Akşam güneş batımı için adanın klasiklerinden biri olan batıdaki rüzgar güllerinin bulunduğu Polente Feneri‘ne gittik. Ama sorun bir nasıl gittik? Traktörlerle 🙂 Geçtiğimiz sene de bu güneş batırma ritüelini yaşadığım için ne kadar heyecan verici, nefes kesen ve romantik bir ortamda olacağımı biliyordum. Ama söylemem lazım, her defasında aynı heyecanı ve mutluluğu hissediyorsunuz, garanti! Küçük Martha ve B.‘nin bizim için hazırladığı soğutulmuş Çamlıbağ şaraplarımız eşliğinde güzelce ve sakince batırdık güneşi ertesi gün yeniden doğurmak üzere..
* Patiska Bağ Evi’nde sıradan bir kahvaltı sonrası etkinliği, fotoğraf Dilara *
İki akşam yemeğimizi yediğimiz iki güzel mekandan bahsetmek istiyorum biraz da: Ada’M ve Cabalı Meyhane (Ülke’nin Yeri)
Terasında yediğimiz harika yemeklerle gönlümü fetheden Ada’M Restoran’ın en denenesi tatları olarak önerebileceklerim Enginarlı Ahtapot, patlıcanın en güzel hallerinden biri olan beğendi üzerinde masaya gelen Beğendili Levrek ve yine levrek ile yapılmış, gerçekten evde de denemek için yanıp tutuştuğum Asma Yaprağında Levrek ve Bademli Levrek idi.
Cabalı Meyhane‘de ise Ülke Şef‘in ellerinden çıkma birbirinden güzel lezzetler içerisinde en beğendiklerim Kalamar Tava, Sakızlı Enginar ve Fava oldu.
* Polente Feneri gün batımı ve biz, fotoğraf B. *
Sevgili Küçük Martha,
Tanıyıp çok sevdiğim B. ile birlikte bu güzel organizasyon adına seçtiğiniz her mekan, yaptığınız her sürpriz ve aslında her şey için teşekkür ederim. Bana çok iyi geldi bu seyahat. Sayenizde ben de artık her bulduğum fırsatta bu güzel Ada’ya gitmek için zaman kolluyor olacağım. Bozcaada’nın kıymetini bileceğime, o güzel şaraplık üzümlerin bağlardan sökülüp atılmaması için gerekeni –kendi çapımda– yapacağıma, yerel lezzetlerinin yok olmaması için çalışacağıma söz veriyorum 🙂
Sevgili Dilara,
Seni ve Aslı’yı tanımak çok keyifli idi. Hoş sohbetiniz, güler yüzünüz ile Küçük Martha ve yakışıklı sevgilisi Baransel’in bu organizasyonunda benim için ve eminim Fatma için de öyledir renk, neşe kattınız, unutulmaz anılarla Bozcaada tatilinden dönme fırsatını yarattınız. (13 saatlik dönüş yolculuğu çılgınlıgını saymıyorum:))
Eline sağlık, muhteşem tariflemişsin herşeyi:)
Öpüyorum çok,
Ilknur
selam 🙂
bende yıllardır gidiyorum yazdığın gittiğin yediğin her şeyden yapmıştım 🙂 okurken tekrar gitmiş gibi oldum, Ali Bey’in ekmeklerini tavsiye ederim gerçekten muazzam, tek kötü yanı yazın çok yoğun ve geç gelmesi ama olsun 😉 bozcaada gerçekten harika bir yer, eylül ayında da çok güzel oluyor ama ben en çok bahar başlangıcı seviyorum, deniz sezonu açılmadan kalabalık olmadan taze taze 🙂 tekrar gitmek istedim bu yaz inşallah kısmet olur 🙂
yazı harika olmuş yemeklere bayıldım bu arada,
sevgiler,
Ayşegül
Yazı çok güzel olmuş. Tekrar o anlara geri döndüm.
Tebrikler 🙂
keyifli turunuzun fotoğraflarını istagramda takip etmiş, hayran kalmıştım. Üç yıldır düzenli gidiyorum ben de Bozcaada’ya ve her seferinde şehre dönüş daha zor geliyor…
sevgilerimle… Aslı
Sevgili İlknur,
dönüş yolu evet kabustu, ama uyandık bitti çok şükür:) en kısa zamanda anı tazelemek için bir araya gelinsin diyorum. Fatma’ya da sevgiler,
*
Ayşegülcüm,
ben biraz geç keşfedenlerdenim. lakin, yol o kadar uzun sürüyor ve meşakatli ki gidiş sıklığı, bu yüzden sekteye uğrar gibi.
*
Merhaba Gürhan,
senin de yazıların pek güzel, takibe aldım artık ben de 🙂
*
Selam Aslı,
sakin ve yavaş, her şeyin sindire sindire yaşanıldığı bir yer Ada. tabi ki oradan dönüşler hep zor olacak 🙁 Sevgiler sana da, güzel bir hafta dilerim 🙂
Geri izleme: TadındaSeyahat » Bozcaada Lezzetleri Gurme Turunda!