Cuma Hikayesi…

….

“Ve kendimi bir kulenin tepesinde hapsolmuş gibi hissediyorum bu aralar..  ”

…..

Devamlı elim saçlarımda. Saçlarım mı uzamış ne? Gerçekten uzamışlar, renkleri de açılmış biraz. Olacak o kadar tabi, hapsolduğum kulenin penceresinden aşağıya uzatıyorum ya başımı çokça, bir beyaz atlı prens beni görsün de kurtarsın umuduyla.. Hani kitaplarda hep öyle yazar ya.. Güneşten açıldılar haliyle, çok normal! Eskiden amma uğraştırırdım annemi saçlarımın rengi daha açık olsun diye: Papatya kaynatır, suyunu süzüp onunla saçlarımı tarardı annem güneşte. En sevdiğim şeydi annemin saçlarımı taraması. Saçlarımda uzundu hani, taa belime kadar! Şimdi sırtımı geçmiş, belime doğru iniyor gözüküyorlar; ama artık bu saatten ve bunca yıl ve üzerine bir ton işlemden sonra iniyor gözüktükleri yere ulaşırlar mı orası muamma… Ama kesinlikle uzadılar!

….

“Ve kendimi bir dağın tepesinde kaybolmuş gibi hissediyorum bu aralar..  ”

Yükseklik korkum olmadı hiç, hatta yükseklerde olmayı hep sevdim. Yukarılarda hava temizdir çünkü, daha rahat nefes alabilirsin sanki.. Ben alabiliyorum en azından. Bir de yukarılarda, en tepelerde aşağılarda göremediğin bir sürü güzel şey vardır: Güzel kokan, boyunlarını rüzgara vermiş çiçekler, sakin akan dereler, kuşlar; mutlu mutlu süzülen, cıvıl cıvıl öten gökyüzünde başıboş.. Gür ormanlar, yeşillikler, yuva yapmış sincaplar ağaç kovuklarına.. Yükseklerde, dağların o en tepelerinde bir de, hiç gürültü yoktur, duyamazsın. Bazılarını ürküten derin bir sessizlik vardır hatta. Kavga edenler, arkandan fısıldaşanlar, birbirine saygısızca küfredenler, araba kornaları falan yoktur. Yalan da yoktur, ria da.. Sadece sen, oksijen, yeşil, mavi ve kayboluşun!

“Ve kendimi bir denizin dibinde sarhoş gibi hissediyorum bu aralar..  ”

Sarhoşluk dediğim, derinlik sarhoşluğudur. Fazla azota maruz kalırsan, azot narkozu yersen yani; soluduğun havada bulunan azot gazının kısmi basıncı artıp da algında daralma başlarsa, işte sen derinlerde sarhoş olmuşsun demektir. Bu derinlik takribi 30 m. altındadır ve “Martini Kanunu” gereği sen, bir duble martini içmiş gibi olursun. Sonraki her 10 m.de bir duble daha.. Üç boyutlu bir dünyada sarhoşlukla gelen bir garip özgüvenle risk almayı bilir misiniz peki? Ben bilirim. Ağırlığını dahi hissetmediğin, sakin, ışıltılı, rahatlatıcı, çekici bir de üstüne üstlük mavi bir yerde sarhoş gibiyim anlayacağınız.

Neden?

Bilmem? Sizce?

Cuma Hikayesi…” hakkında 6 yorum bulunuyor:

  1. Mr TD

    Günaydin rapunzel,
    aman dikkat et de vurgun falan yeme o derinlikden yukari cikarken.Sonra ugras basinc odalalari falan 🙁
    Zaman zaman insan dalar öyle derinlere,belki yukarinin kargasasindan kacmak,kendini bulmak icin ,ama mühim olan sonra ,daha da güclenmis bir sekilde yukariya cikabilmek.
    🙂
    Mr.TD

    Cevapla
  2. zyn₪p

    bende kendimi bir an orada düşündüm epey ve; bir an aşağı bakıp atla, hisset hafifliği diyor, bir an yok yok atlama geriye dön bak, sevdiklerin orada diyor sonra bir el uzanıyor ve atlıyorum ama düşmüyorum, sadece bir anlık ama sonra düşmeye başlıyorum ve hoşuma gidiyor sarhoş olmak….
    dilayracım ne güzel yazmışssın baksana hepimizi yazmaya davet etmişssin…cok guzel yolculuklar olsun sana;) guzel 1 haftasonu diliyorum sana, sevgiler…

    Cevapla
  3. dilayra

    Günaydın çukulata canavarı:)
    ben ne zaman derin dalsam, ayağım iyice dibe değsin diye uğraşırım! sonra da oradan aldığım güç ve kuvvetle öyle bir iteklerim ki kendimi yukarılara.. işte o noktada denizin dibinden, kuleyi de geçip bir dağın tepesine kadar giderim.. Arz’ı da bir gün görebilmek umuduyla:)))
    Zynep’cim,
    teşekkür ederim iyi dileklerine.. sana da güzel bir hafta sonu..
    ayrıca yukarıdan atlamadan da o baş dönmesi ve sarhoşluğu hissetmenin kolay yolu var biliyorsun? akşama getireceğim ya ben.. hani mangala:))))

    Cevapla
  4. zeynep

    ah tatlım..ne guzel yazmıssın…
    sol taraftaki m.m. alıntısına da bayıldım, ne deli bir adamdır bu..
    sen şimdi git güzelce, ah cok ozeniyorum gidenlere, ablamlar da bugun chicagoya uctu, ahhh ahhhhh 🙂
    opuyorum seni kocaman.

    Cevapla
  5. chido

    Ve kendimi her an ruyadan uyanacakmisim gibi hissediyorum bu aralar…Uyanip kulelerin, daglarin tepelerinden asagi yuvarlaniverip, derin sulara gomulecekmisim gibi…Ve sanki gozlerimi ovusturmaya bile vaktim olmayacakmis gibi. Ve sanki nefes almayi unutacakmis gibi hissediyorum bu aralar, oyle nefesim kesiliyor ki…ruya midir dilayra?

    Cevapla
  6. dilayra

    Zeynep’cim..
    bilsen ki ben ne kadar sevmiştim Chicago’yu! sen de yakında gideceksin ya, sık dişini biraz. bu arada da güzel fotoğraflar çek, perilerle coş, müzik dinle, boğaz’da yürü bol bol.. kalışının kıymetini bil, gidişine hazırlan, moral depolan, enerji depolan:)) ben de seni çok öperim.. MM tatlıdır ya.. delidir melidir:))
    Chido’cum, şekerim..
    aslen buna gündüz rüyası görmektesin demek isterdim ama demeyeceğim. rüya değil, uyan da bak! buna “amore” diyorlar:) hihihi..

    Cevapla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir