Hafta sonları hep son sürat geçiyor hayatımdan.. Cumartesi sabahı Ankara Kalesi’nde dolaşırken eskilerini ortaya çıkarıp satmaya çalışan birinin, yere serip döktüğü onca incik, boncuk, madalya, kol düğmesi, ıvır ve zıvırın arasından bulup çıkarttığım bu saatte olduğu gibi duruverse keşke diyorum zaman..
Ama sonra da kıyamıyorum:)
Zira bazı şeylerin geliştiğini, birilerinin büyüdüğünü görmek de gerekiyor. Projelerin olgunlaşması, yağlıboya tabloların bitmesi, nehirlerin akması, saçlarımızın uzaması da güzel. Bebeklerinizin diş çıkarması, bebekleriyle oynarken onları bırakıp kitaplara yönelmeleri ve okumaya başlamaları da.. Sınavları vermek, bitirmek de güzel; elinizde master ya da doktora diplomasıyla ailenizin de bulunduğu bir fotoğraf karesinden gülümseyerek bakmak da..!
Sonra işte diyorum ki, aksın zaman..Tamam. Ama birazcık yavaşlasın bari:) Ne çok şey istiyorum ben de değil mi? Bir öyle bir böyle. Eminim çoğumuzun ruh halinin tasviri benimkisi…
Hızlıca geçen hafta sonuma Kale’de (kahvaltısız bu defa:)) vakit geçirmeyi, Atatürk Orman Çiftliği’nde birşeyler atıştırmayı, Selam ve Tolunay’ın evinde harika bir kahvaltıyı, çamaşır yıkamayı, MIA‘nın kumunu değiştirmeyi, DVD ve kitap alış-verişimi, Türkiye Birinci Basketbol Ligi maçlarından CASA TED Kolejliler-BANVİT karşılaşmasını, yeni taşınan karşı komşuma akşam yemeğini ve uzun zamandır görmediğim bir arkadaşımla kahve içme işini sığdırıverdim. Ben süper bir kadın mıyım neyim Tanrım:)
Güzel bir hafta geçirin, soğuyan havaya ve artan iş-ders yükünüze rağmen..
Gece 02:07
Sen butun gonluyle sevgiye ve guzelige acik melek insan, bu gece uzerime bir soguk yorgan gibi geldi..kalktim..kalerferleri biraz actim..biriki adim yurudum..pencerden sisler icine burunmus sokaklambalarina kanalin yarim yamalak depresen sularina daldim….sukut yine kol geziyordu her yerde..sen geldin yine aklima, ask kadehi elinde, ne o susuyorsun der gibiydin…
gokyuzune baktim…hic bir sey yoktu…gokyuzu yoktu..sis ancak ve ancak kendisini gosterecekti bu gece bana…..sakladigi sildigi butun goruntulerin negatifini getirdi karsima…siyah beyaz bir filimde hissetim kendimi…
ansizin sen sevecen kedin mia ve Ankara’da bir ev, evin penceresi, icerde yanan bir mum….mumun aydinlattigi bir oda…eli yanaginda bir yuz..gozleri yildizli bir ankara gecesinin derinlerdeki gokyuzune dalmis…binbir hayaller esliginde.. bir ask mektubu bekliyordu goklerden…kipirdayan heyecanlanan ve gitgide sevincten buyuyen, bir seyler gorecegine yuzde yuz inanan ve o inancla arayan iri iri iki goz…ve nihayet iki koyu mavi bulut bir perde gibi cekiliyor kenara butun sisler gerilerde kaliyor Amsterdam’dan iki goz adeta yildizlarin ortasinda bir yerde ona yaklasan iki goz daha goruyor…
Gecenin bu iki yolcusu karanligin kalbine iki isik gibi doguyor, kainatin kararmaya yuz tutmus butun isiklarini tekrar aydinlatmak icin. Mesafeler git gide daraliyor, heyecan , sevinc cigliklarina donusuyor..ikisinin kalbi vucutlarini ve ruhlarini tasiyacak gibi degil…tanrim bitmese bu sahne diyorum….
Karsi kopruden gecen otubus, kiskancligiyla geceyi ikiye boluyor…siyah beyaz film sanki birden kopuyor…..
sinemada isliklar, protestolar…
Odamin isisi normale donuyur…masama dogru yuruyorum,yatak kiskaniyor…bir kedisi bile yok diyor sezen…tuslara buyuk bir dikatle dokunuyorum seni uyandirmamak icin… sanki sen uyuyorsun o yatakta…oylece sessiz… Derin,huzur ve emniyet verici bir hava doluyor odama…siyah beyaz film sanki devam ediyor koptugu yerden. Ask binbir renge burunerek baharlar yartmaya devam ediyor gecenin icinde…
Gunun tuketen dislilerinden bir sekilde siyrilan, seruvenin boyle bir guzellikle taclanacagini nerden bilebilirdi bu kalbim…bu bir ask mektubu mu oluyordu yoksa dilayra!
Simdi bir zafer sevinciyle, bu kutup noktasinda, gecirilen ve yasanan butun zamanlardaki beni ve kaynayip duran benleri seyrediyorum seninle bu zirveden…kolarimiz omuzlarimizda kafakafaya vermis ,sirt ustu bu gokkusagi kadar buyuk ve genis ekranin altinda bu filmi seyrediyoruz..yalniz ikimiz..yalniz ikimiz canimmmmmmm insan…
Kendimi tanimak, seni tanimak gibi bir sey…her an eriyen, dagilan,dumanlasan,sonra tekrar eski bicimine gelen istiraplarinin hatirasi ile ayni, ruyalari, hayalleri, dilekleriyle degisik bir varligi, serabi, golgeyi, sisi, dumani tanimak icin…ve bunlardan hep baharlar yaratmak icin..
bu bir ask metubu olmadi biliyorum, olabilirdi, ah! o otubus….
Biliyor musun, sen yazdigin her yazinda beni nasil sarmalliyorsun, kendimi seninle butunlestiriyorum..adeta her mesajin butunun bir tasini yerine koyuyor…hergun tablo birazdaha baharlasiyor…ben adeta guller arenasindan geciyorum…Ve bir o kadar sorumluk hissediyorum…bu yuku bu omuzlar tasir mi…bilmem…korkuyorum bazen…sonra ben imkansiz asklar icin yaratilimisim sarkisi geliyor dudaklarima, sonra sen, butun cizgilerin otesinde, butun renklerin…hersey kendini yitiriyor sadece sen beliriyorsun…Sehrin butun lambalari, gokyuzunun yildizlari sonuk kaliyor…
sen masmavi bir gunes oluyorsun icimde disimda ve ben dayanamiyor eriyorum…
Bir iki adim atiyorum, masa uzakta kaliyor, yanibasina uzaniyorum seni uyandirmadan…yastiga basimi koyuyorum…gozlerim bir husu icinde kapaniyor….
Ruyamda seninle bulusuyorum dilayra…”YARIN” diyorum “YARIN SANA BIR ASK MEKTUBU YAZACAGIM”:)
icimde bir huzur, bir huzur anlatamiyorum…
sabah sevincle uyaniyorum;))))
sevgilerimle…
sevgilerinle…
Dilaracimmmmmm
🙂
bak ben geldim
ozledim de geldim
zaman geciyor eninde sonunda..onemli olan : gecen zamanın bizde bıraktıkları..
keep all the good and throw the bad away tatlım 🙂
Bugra Yagmur’un yazdıklarından sonra ne denir ki????
sandal agacı kokuyor sayfan..haberin ola 🙂
dilayracım zaman guzel anlarda dursun, kotu zamanlarda cabucak gecsin istiyorum ben,,,,,:)
zeynepppp.. yihuuu.. donmus tibet fatihim:))
canim benim hos geldin, ozledik vallaha..
bu arada ogudunu tutmaya caliiyorum, merak etme..
sandal agaci mi??
bugra,
sana diyecek bir sey bulamiyorum ki ben!! zaten eminim bir sey dememi de beklemiyorsun:)yazdiklarin guzel..
zynep’cim…
zeynep’inde dedigi gibi.. ne yaparsak yapalim geciyor zaman.. o yuzden kotu anlarimiz az olur insallah.. iyi zamanlarsa hep coook fazlaa..
Donmus o zamani avuclarinda tutan sirli parmaklarin gonlume uzanmis canim insan, daha ne diyebilirsin ki…kalbim kelimlerinle dolu…kalbim parmaklarinin arasinda…kalbim…kalbim… ah!kalbim…onu sefkatle tut olur mu:))
bu hic bir kitabin yazmadigi yeni bir hikaye dilayra…yasanirken yazilan, yazildikca yasanan bir ask hikayesi…kahramanlari sen ben ve hepimiz…mekan zamandan asude, sonsuz hayat okyanusu…
bir yagmur damlasi istiridyede incilesirmis dilayra…Biz de birakalim kendimizi bu mavi sulara incilsessin , destanlassin masalimiz, bu mavi sularda bitmesin yolculugumuz…
Gunler uzayip giden kayalar… birlikte kiracagiz, yontacagiz,heykellestirecegiz onlari…bazen sen sukuta gomuleceksin, bazen ben…bazen yolcular…alinmadan, kirilmadan, hic bir beklentiye girmeden… hur, korkusuz ve huzur dolu kelimlerle geri donecegiz…sevgi alip sevgi vercegiz ve baska hic bir sey bilmiyecegiz…bilmiyoruz ki:( diyecegiz…
biz mavinin yolculari sevginin disinda her seyin cahiliyiz:))
yaaa:( yine uzadi…
alisiniz:))
sandal agacı ya 🙂 ne guzel kokuyor bak..
tutsu zamanı geldi, kış geliyor, evde sıcak saraplar zamanıdır, ha bir de fransız sokagı bizi bekler 🙂
zeynep’cim..
istanbul’a bir geliş düşünüyorum zaten.. hatta belki süpriz eşlikçilerim bile olabilir yanımda?
sıcak şarap mısüpersin.! tam zamanıdır harbiden. öptüm:)
zaman geçsin…
bize yeni dostluklar, mutluluklar, heycanlar… getirsin 🙂
bak zamana meydan okumus, ne cok sey sigdirmissin haftasonuna…harikasin dilayracim…
senin su enfes ankara turlarina, o koca sehirde yakaladigin aytintilara bayiliyorum… ankara’daki arkadaslara tuyolar vermeye basladim sayende, bakin suraya gidin su varmis, burda o varmis gibilerden:)
duygu’cum,
hadi 3. toplantıya toplan da gel artık.. tanışalım:))bak biz çok heyecanlı bir grubuz.. Foto Safariler düzenliyoruz hikayeler zyneple devamlı:))
elif,
harika olan sensin:) hep “aman geç kaldık bir şeylere” durumu var ya biz de.. ne geliyorsa ondan geliyor başımıza zaten:)
banu’cum,
burada Kale’yi gerçekten tavsiye ederim. Ankara’da olup da burayı görmeyen kalmasın..Hele hele haftaya yazacağım Pirinç Han’a mutlaka gidilsin:)