Kurban Bayramı’nı cennetimde, artık toprak sahibi olduğumuz Antalya’nın Kaş ilçesinde geçirdik. Kalabalık İtalyan aileleri gibi akşamları yemek masasında 13 kişiyi bulduk zaman zaman. Ankara’dan çok sevdiğim, uzunca bir süredir birlikte tatil yapma imkanı bulamadığım canım dostlarım da geldiler. Havanın tadı, güneşin yakıcı sıcaklığı ve deniz suyunun keyifli hali açısından oldukça cömert davrandı bize Ekim ayı.
Bozcaada ve Bir Gurme Tur Hikayesi adlı yazımda bahsettiğim Küçük Martha Özüm ve kıymetlisi Baransel’in bir süre önce keşfedip pek sevdikleri, İstanbul yakınlarındaki yeni bir mekana dair “Acaba bir Pazar günü birlikte de gitsek, ne dersiniz?” konulu e-postalarını alınca ben, sevgilim ve yakın dostlarımız Aslı&Baler çifti ile birlikte hep bir ağızdan “Pek güzel olmaz mı” deyivermiştik ta Eylül ayının ortalarında bir yerlerde 🙂 İşte bayram dönüşü bir Pazar günü onlar, biz, bizim gibi bu teklife “evet” diyen kalabalık bir ekip şeklinde Tekirdağ yakınlarında bir bağ evi ziyareti için yollara düştük.
Barbaros Bağ Evi, Tekirdağ’ın Barbaros kasabası tepelerinde, 230 dönüm Barbare Bağları içerisinde yer alıyor. Temel felsefesi organik, sürdürülebilir ve biyodinamik yöntemler kullanarak tarım yapmak… Ne yazık ki bir hafta önce bağ bozumu tamamlandığı için işin o kısmına şahit olamadık. Ama başka o kadar güzel tecrübeler yaşadık ki, o da eksik kalsın deyiverdik.
Barbare Bağları’nda Cabernet Sauvignon, Merlot, Syrah, Grenache ve Mourvedre üzümleri yetiştiriliyor. Bağ Evi ve restoranı yılın on iki ayı ziyaretçiler için açık. Gece konaklayabileceğiniz odaları da mevcut. İnanılmaz keyifli bir terası var. Biz gelir gelmez bu terasta çok keyifli saatler geçirdik. Restoranında zaman zaman konuk şefler ağırlayarak o güzel şaraplarını yine harika ve birbirinden lezzetli yemeklerle eşleştirme imkanı sağlıyorlar. Konakladığınız takdirde pek hoş sabah kahvaltıları vaat ediyorlar. Hem hafta sonunu alıştığınızın dışında geçirmek için, hem de ülkemizde üretimine balta vurulan bir alanın temsilcilerini desteklemek için, özellikle de İstanbul’da iseniz, 1.5 saat içerisinde ulaşabileceğiniz bu alternatifi düşünün derim şahsen 🙂
O gün bizim ekibimiz için orada bulunan; bize öncesinde gözümüzü alamadığımız bir peynir tabağı ve sonrasında ise birbirinden güzel yemekler, tartlar ve tatlılar hazırlayan şef Burak Zafer Sırmaçekici‘nin çok yakında İstanbul Küçük Armutlu civarında bir ufak mekan açacak olması haberi ise bizi pek heyecanlandırdı. Orada tattığımız bazı lezzetleri tekrar tekrar deneyimlemek için sabırsızlandığımı buradan da belirtmek isterim. Mekanın açılışını da buradan duyuracağımdan emin olabilirsiniz 😉
Usin99Days günlerimizde Napa‘ya yaptığımız günlük seyahatlerimizi hatırlattı bize bu geçtiğimiz Pazar günkü tecrübemiz. Bağlarda yürüyüş yapmak, üzümlerin hikayelerini dinlemek, şaraphane ve mahzen ziyareti yapmak; bağlardan evimize bu koca emeğin şahidi olmak, ardından da o güzel üzümlerle yapılmış şarapları yine nefis peynirler, ekmekler ve yiyeceklerle tecrübe etmek… Kulağa hoş gelmiyor mu sizce de?
İletişim için bu bağlantıdan ilgililere ulaşabilirsiniz.
Uzun yıllar önce gittiğim birkaç tur yüzünden bir rehber eşliğinde bir yerlerde bulunmaktan vazgeçmiştim. Söylediklerimde haksız değildim; çünkü insanların yaptıkları işleri severek yapmalarından yanayım. Çok isteyerek yola düştüğüm bir gezi, kimi rehberlerimizin ruhi yorgunluklarından ve işle ilgili sorunlarından dolayı, ”arkadaş ne işiniz var buralarda, oturun evlerinizde” mottosuna dönmüştü.
Sonrasında sokaklarda kaybolmanın keyfine vardım.
Bugünlerde, yanılmaktan çok mutluyum. Geçen gün kendimi eşime, ”Şu Küçük Martha rehberiliğindeki gezilere katılmak istiyorum.” derken buldum.
Yapılan her şey sevgiyle güzelleşiyor.
Nereden başlasam şimdilik bilmiyorum ama bahsettiğiniz gezilerden birine katılmayı gönlüm çekiyor.
Paylaşım için teşekkürler
Sevgili Özlem, biliyorsun ben de çok “tur” işlerinden haz etmiyorum.
Ama bu son katıldığımız iki “tur”, maddi kazanç kaygısı ile yola çıkmaktan çok kendi beğeni ve keyifleri üzerinden, bunları anlayabilecek ve bunlarla mutlu olabilecek bir arkadaş çevresi katılımı ile başladıkları bir keyif macerası sonrası ortaya çıkan “bir şey” aslında 🙂
İşte tam da bu sebepten farklı ve özel benim için.
Takip et mutlaka, eylemleri devam edecek 😉
Kucukmartha’nın 2 Kasım’da yapacağı Barbaros bağ evin gezisi için katılım e-maili attıktan sonra,yazınızı okumak pek keyifli oldu.Elinize ,ağzınıza sağlık.Heyecanla şimdi gezi günü için geri sayıma başladım.Keyifli bir günün bize beklediğini bilmek çok güzel:))
İlknur
Geri izleme: Küçük Martha ile Barbaros Bağ Evi Gurme Gezisi ! – Küçük Martha