Hayat “böyle” işte derdim ben, belki de çoğumuz gibi.
Önceden!
Bazen mutlu, huzurlu, sakin, keyifte, lay lay lom bir döneminiz oluyor derdim. Tartışmalar, kıskançlıklar, gerginlikler, mutsuzluklar geliyor sonra. Yani hayat “böyle” işte:
İnişli-çıkışlı
Bir iyi-bir kötü
Bir durgun-bir dalgalı. Deniz misali!
Her şeyin hep güzel, hep mutluluk-huzur verici, hep sakin-keyifli olması na mümkün. Derdim!
Sen iyi olsan da, uğraşsan da karşına arıza çıkarıyor tanrı. Senin işin gücün, huzurun yerindeyse sağının solunun canı sıkkın, keyfi kaçık, dertli, kavgacı oluyor. Sana bir mutluluk, bir “OH” çok görülüyor yani. Derdim!
Daha görmediğim şeyler olduğu içinmiş bu demeler!
Büyük konuştuğumu sanmayın sakın, burada anlatmaya çalıştıklarım tabi ki benim kendi tecrübelerim üzerinden. 37 yaşına 2 ayı kalmış, 23 yıl önce ailesinin bir arada kalmaya dayanamayıp başka hayatların peşinden gittiği, 18 yıldır Ankara’da kendi başına hayatını sürdürmüş, aile dediklerini kardeşi-kardeşinin eşi-yeğeni-annesi-yurdumun dışında bir teyzesi ve bir teyze kızı olarak sayabilecek bir kadınım ben işte! Benim için “böyle” olan hayat meğerse beni şimdiki hayatıma hazırlıyormuş.
Diyeceğim, hayat “böyle” olmayabiliyormuş!
Bir gün iyi bir gün kötü değil, her gün bir öncekinden güzel olabiliyormuş. Her sabah kuş seslerini duyabiliyormuşsun, istersen. Her gün gülümseyebiliyor, huzurun ve farkındalığın için tanrıya her gün dua edebiliyormuşsun. Kafan da karışsa, paran da olmasa, karar vermek bir noktada zor da gelse hayatının “böyle” olmadığını artık tam önce kalbinden, sonra beyninden, ve dahi tüm vücudundan hissedebiliyormuşsun.
Gelecek güzel günlere olan inancından vazgeçmemen gerektiğini,
Seni seven, koruyabilecek, hesap-kitap peşinde olmayan insanların da bu dünyada var olduğunu, bir gün, bir noktada hayatına girebileceğini,
İş-güç için endişe ederek bir yere varamayacağını anladığın;
Şu hayatta yapman gerekeni inanmak, gülümsemek, çalışmak kadar basit bir üçlü ile ifade edebileceğini anladığın gün sen “olmuşsun” diyebilirim.
Yakında tam 2 yıl olacak!
Ben olalı.
* Fotoğraflar Milano’daki bir parktan. Sonbahara girişimizin şerefine!*
Tebessümle okudum yazınızı,birazda geçmişe gittim.39 yaşlarında vardığım bir olguydu ve gerçek anlamda büyümenin farkına vardığım noktadaydım.
”Şu hayatta yapman gerekeni inanmak, gülümsemek, çalışmak kadar basit bir üçlü ile ifade edebileceğini anladığın gün sen “olmuşsun” diyebilirim.”Dediğinize yürekten katılıyor,yüreğinizdeki sevgi dolu o sımsıcak tebessümünüzün bir ömür boyu sürmesini diliyorum.İyi ki varsınız,Dilara Hanım,sevgiyle kalın…
Tam da bir konuda umutsuzluga kapilmak uzere oldugum bir anda okumak cok iyi geldi. Keske “inanmak, gulumsemek ve calismak” gerektigini unutmasam bu kadar sIk!
Sevgili Şebnem,
teşekkür ederim, ne güzel söylemişsiniz. “İyi ki varsınız” diye:)
*
Sevgili Burcu,
umutsuzluğa kapılmak da insana ait zaman zaman.
böyle zamanlarda ben hemen eski fotoğraflarıma, seyahatlerime sığınıyorum. güzel şeyler hatırlayıp gülümsüyorum.
ve çok dua ediyorum. iç huzuru bu şekilde buldum sanırım, darısı başına:)
son fotografa bakınca birden odtü sandım
özlemişim
hayat sensin
sen neysen hayat da o
bu fikrimde ciddiyim ben ; anne bile oldum
değişmedi
gerisini sen düşün
Ne zaman “bir şeylere” yenilip, gücüm tükenip çekip gitme isteğim gelse, karşım bir yazın çıkıyor ve stop lambam oluyorsun! Seninki de büyük sorumluluk gerçekten, bilesin 😉
tam iki yıl önce senin sen olmana vesile olan duruma teşekkür mü etmeli yoksa senin yüreğinin temizliğine sabrına gücüne inancına mı 🙂
sen herşeyin en güzelini hak eden güzel kadınlardan birisin 🙂 biliyorsun değil mi? ve o istediğin deniz kıyılı hayatta en sonunda senin olucak bunu hissediyorum…keşke benim için de senin ki kadar kolay olabilse herşey diloşum 🙂
sevgiler ve güzel aşk dolu haftalar…
öpüldün kocaman…not: bir gunlugune ankaraya ugradım hep gozum senı aradı ama haber veremedım cok az kaldıgım ıcın artık bır dahakı sefer uzun uzadıya mojıto yu sende ıcmek ıcın 🙂
selimcim,
dostlar bunun için var. bir de quick china’da açık büfede ölümüne yemek için.. ve buluşulamayan kıtır’da bira içmek için.. ve aslında ne kadar güçlü olabileceğimizi, ve ne kadar kararlı, ve ne kadar umutlu.. hatırlatmak için.. itmek için.. yeri geldiğinde çekmek için. :))
*
sevgili burcu,
her şeyin bir nedeni var. her bitiş bir başlangıç..
o sebeple ben hep “teşekkür” ediyorum..
güzel sözlerine çok çok teşekkür ederim..
İyi ki hiç vazgeçmemişsiniz umut etmekten, hiç bitmediğinden, güzel şeylerin geleceğinden… Okumaya doyamadım. Çok sevgiler 🙂