Kalkan’dan gelirken Kaş’a doğru yaklaşık 25 km., o virajlı ve tamamı deniz kenarı yoldan görülesi güzellik için diyecek söz bulamıyorum ben. Kaputaş Plajınıda bu arada seyir edebilirsiniz mesela. Seyir terasıvari bir yer tepeden. Biz öyle yaptık. Sevgilim bayıldı. Sonra gelir gireriz demiş idik, ve fakat nazar boncuğuna ilişkin 3. olay yaşanınca otelimizden ayrılamadık motorsiklet kullanmak suretiyle Ankara’ya dönüş gününe kadar:(
Kaş’ın bende uyandırdığı şeylerin başında AŞK geliyor:) Ne enteresandır ki ilk defa 2003 yılında gittiğim bu tatil yöresine hiç AŞK’ımla gitmek, ya da orada AŞıK olmak kısmet olmamıştı. KAŞ=AŞK denklemini Sevgili ile denedim, kesinlikle tecrübe ettim ve tavsiye ediyorum:)
Yıllardır Kaş diye tuttrmamın sebeplerinin başında ilkin havası gelir. Tabi biz genelde yarımadada kaldığımız için gündüzleri şehir merkezi kadar sıcak olmaz burası. Ayrıca akşamüstü saatlerindeki serinliği de cabası. Antalya’nın bir ilçesidir, amma velakin kesinlikle Antalya’nın havasından bir haberdir. Sonra denizidir sebep burayı dilime pelesenk yapmamın bir diğer nedeni. Ben bu kadar güzel deniz başka bir yerde görmedim arkadaşlar, kim ne derse desin! Son olarak da sanıyorum -henüz- bakir kalmış, ya da kalmaya çalışan hali ve burayı sahiplenmiş insanlarıyla arasındaki enerjiyi seviyorum Kaş yöresinin.
Yapılabileceklere gelince;
~ Kesinlikle çok zengin. Mesela tur tekneleri ile değişik tur rotalarından sabah yola çıkarak, akşam üstü saatlerine kadar koylarda dolaşabilir, öğlen yemeğinizi teknede yer ve bol bol denize girebilirsiniz. (Kaş-Kekova*Batıkşehir* Üçağız-Kaleköy)
~ Mesela dalışa meraklı iseniz Kaş’tan daha iyi ve zengin bir denizaltı bulamazsınız. 30’dan fazla dalış noktasında mağara dalışı, kanyon ya da batık dalışı yapabilirsiniz.
~ Ya da sea kayak denilen, mini kanolarla ekipler oluşturarak Kaleköy’e kadar uzunca bir rotadan kano yapabilirsiniz.
~ Fethiye Babadağ kadar meşhur olmasa da Kaş’da da yamaç paraşütü yapılabiliyor.
~ Xanthos, ya da Myra Antik Şehirlerinin kalıntılarına Jeep Safariler düzenleniyor.
~ Bizim Kaş’a bunu da yapmayı amaçlayarak gittiğimiz, ama gerçekleştiremediğimiz günlük geziye çıkabilir, eğer geçerli Shengen vizeniz var ise Meis adasına geçebilirsiniz.
~ Saklıkent Kanyonuna günü birlik geziler düzenleniyor. O harika kanyonda buzz suların içerisinde yürüyerek zorlu bir trek macerası gerçekleştirebilir; sonrasında da nefis gözlemeler ve yine suyu gibi buzz ayranından içmek için kıyısındaki sedirlerde yan gelip yatabilirsiniz. (Bu maddenin üzerine 2003 yılındaki ilk gidişimizde çizgi çekmeyi başarmıştık:)
Bunlar aklıma gelenler. Unuttuklarım olabilir, tecrübeli arkadaşlar ekleyebilirse çok sevinirim:) Biz, ben daha önce 2 defa gerçekleştirmiştim ama, yine ilk maddedeki tekne turu alternatifi üzerinde tereddüt etmeden karara varmış bulunduk. Bir tam günümüz bu şekilde, gayet güzel, keyifli ve bol yüzmeli geçti:) Tekne turlarını sınırsız denizde olabildiğimden ve her seferinde engin, pırıl pırıl yerlerde mest olarak sudan çıkamadığım için tercih ediyorum ben. Daha önce burada bir defa dalmışlığım mevcut, ama bir daha yapmak kısmet olamadı hiç. Sea Kayak için de heveslendik, yapmadık. Bir defa daha kesin gideceğiz, zira Sevgilim öyle dedi:) Onuda KAŞ Aşığı yaptım sanırım:) “İşte o zaman da bunu deneyelim” dedi, tamam canım benim dedim:)
Kaldığımız otel, benim daha önce Ayşegülüm Sultanımla birlikte 2 defa kalmış olduğum bu oteldi. Herşey iyi, hoştu kalışımıza ilişkin. Ben huylu olmasam -ne bileyim şezlong bulamayınca delirmesem hemen ve yukarıya tlf. açtığımızda getireceklerini bildiğim için 10 dk. sabredebilsem mesela, ya da sabah kahvaltı ederken yayınlanan -kimsenin kontrolü altında olmadığına emin olduğum- garip müziklere mesela kıl olmasam, eminim daha da hoş olabilirdi:) Sevgilimin bir derviş olması sebebiyle dengeyi bulmaya çalışıyorum, hayırlısı. Yarım pansiyon konakladık otelde ve akşam yemekleri inanılmaz lezzetli ve bol kepçeydi. Her akşam ne yazık ki rakılık yemek olduğundan, ve sadece yemek sırasında bir 35’lik devirdiğimizden sebep, Meis Adasına gideceğimiz sabah ben bir türlü kalkamadım ve de tekneye yetişemedik!
Eğlenmek için Red Point’i tercih ettik. Sonrası Mavi Bar’ın karşısındaki duvarın üzerine oturup bir akşam buzlu badem, bir akşam satıcı sevimli ufaklıktan açtırdığımız 41 tane midye dolmayı yedik. Sengül Aba’m gözlemeleri ile birlikte her gece 02:00’dan itibaren hemen yanıbaşımızdaydı. Bir akşam inanılmaz bir tesadüf sonucu İstanbul Kemancı Bar’da yıllarca bir grubun solistliğini yapmış, artık şarkı söylemeyen ve tatil için Kaş’ta bulunan ve bangır bangır AC/ DC söyleyen bir abiye rastladık Köprü 6 Rock Barda:) Sevgilimin ağzı kulaklarına vardı. Bir de Def Leppard söylediler, en son “niye saçlarım hala uzun değil” diye ağlıyordu benim adam sallarken önleri hafif açılmaya yüz tutmuş kafasını şarkının ritmine uygun bir şekilde:)
Kaş sakinlerinin favori mekanı Hideaway Cafe. Bi Lokma da tavsiye edildi. Ayrıca arkadaşımızın çalıştığı Papillion Bar & Cafe’yi de lütfen unutmayın.
Bu tatilin ünlüleri de Uğur Polat ve Özge Özder oldu. Uğur abimi zaten severim, düşeş oldu:) Sesi üzerine ses tanımam! Özge hanım da amma minik bir kadınmış, TV’de öyle görünmüyor hiç ama:( Kaş’ta bulunan sadece bu iki ünlüydü, kalanı Alaçatı ve Çeşme’de malum:)
*ps* 2007 yılındaki Kaş tatilim için buraya bir tık tık lütfen:)
**ps** 2006 yılındaki Kaş tatili sonrası yazılmış Cuma Hikayesi için de buraya bir tık:)
***ps*** 2009 yılı Kaş tatilini başka güzel bir kalemden okumak ve foroğraflara doya doya bakmak için Oytun’un bu sayfasına bir tık alalım:)
Bu arada, evet 2 nolu fotoğraftaki Likya Mezarına yürümeye çalışan kadın benim:)
Son olarak, bu tatilimin fotoğraflarının renk ayarlarında ciddi problemler var. Ya fotoğraf makinasından kaynaklı ya da benim diz üstü pc’min monitörünün kalibrasyonu ayvayı yemiş durumda. PC’ye aktardığımda renkleri inanılmaz kötü görünüyor! Lensim sonunda ulaştı elime. Bakalım birkaç fotoğraf çekip o şekilde deneyeceğim. Yoksa, yandım sanırım, bir de diz üstünün servis görmesi gerekecek!!
Kaş’ta yaptık biz balayımızı Bülentle..İki yıl sonra Arda’ya hamile iken gittik.. Bir sonraki yıl gittiğimizde kucağımda Arda karnımda Deniz vardı:))
En son ise 2006 yılında gittik..(Gerçi ben yaramazlık yapıp geçen sene bizim dalış kampına gittim hi hi:))
Yani benim sıpalar anne karnından itibaren havasını suyunu tattılar Kaş’ın:))
Şimdiye kadar gezdiğimiz yerlerden en çok Kaş’a ve de Eski Foça’ya aşık olduk..
Bu arada bayıldım fotolara..
Şu klimalı ortamımda özenilmeyecek gibi değil, ühü:)
iyi ki iki ara bir dere organizasyonu yapmışsın Dilaracım,
kocaman sevgiler:D
Pinocum ne güzel:)
Senin içinde KAŞ=AŞK olmuş yani:)
Aceleye geldi çok plansız oldu, ama iyiki gittik. zira Sevgilimin 1 yıl tatili yok! benimse daha var 1 hafta daha. onada bir güzellik düşünüyorum, kısmetse annekuşumla inşallah:)
klimalı ofisine kocaman opücükler yolluyorum, bir de güzel periler. sana ilham olsunlar, seni sıcaktan bayılmaktan korusunlar diye:)
Sevgili Dilara
Yazıların gözümüzü, gönlümüzü açıyor.
Teşekkürler
Arzu DEMİREL
“iki arada bir derede olmasaydı” seçeneğini düşündüm ben şimdi. tatilden yeni döndüm ve gelecek yıl programımı belirledim 🙂 bende kalan 1 haftalık iznimi annemle geçireceğim.sevgiler. sema
sevgili arzu,
çok teşekkür ederim:) gerçekten:)
*
semacım,
bizim bir sonraki tatilimiz için 4 ayrı alternatif var. benim adamın iş ve perf. durumuna göre birini gerçekleştireceğiz inşallah:) hoşgeldin:)
Dilaracım ,
iki ara bir dere organizasyonunu özelliklede son Kaş kısmını keyifle okudum .Zira her sene çok gaza getiren bir şekilde anlatıyorsun sen senin Kaş’ını .Seneler öncesinde annelerle yapılan bir mavi turda test etmişliğim var denizinin muhteşemliğini ama şimdiye kadar hiç kalmışmışlığım yok Kaşta .
Ama o tatil ayarlandığında senin tüyolardan kesinlikle yararlanılacak .
Daha tatilden dönmemin üzerinden sadece birkaç saat geçmişken tekrardan tatil istemekte bir şakınca varmı acaba :))
Gezmek ne güzel sey …
Öyle 1.78 boy 54 kilo ile salınmak var mı!!!!
Olan var olmayan var şekerim. Ne de yakışmışsın sen oralara öyle.Çok beğendim çoooook…
Sevgili Dilara,
Ben de bu aralar aklımdan geçiriyordum Dilara Temmuzda Kaş’a gidecekti diye… demeye kalmadı gitmiş dönmüş yazını da koymuşsun:)bir de sayfama “link” vermişsin, çok teşekkürler:)
O “bir başka dünya”dan buralara kolayca adapte olmanı diliyorum, ben ancak olmaya başladım:)
Alıpbaşınıgidenkadın hoş geldin:)
gezmekten güzel birkaç şey daha var bu hayatta:))
ama şu dönem tabi tatil yazıları, fotoğrafları, bronz tenler insanı dürtüyor haliyle. sen nerelerdeydin, sanırım okuyacağız blogtan:) kaş, bir dahaki sefere hafta sonu kalmak kaydıyla bile olsa listende olsun. eminim çok keyif alacaksın:)
*
alevcim düzeltelim: 1.78 boy 57 kg:) 54’ü kim kaybetmişte ben buldum..
teşekkür ederim iltifatına:)
sevgili Oytun,
Ankara’ya adapte olmak diye birşey yok ne yazık ki:( şu an durum bunu gerektiriyor diye kaldığımız yerden devam etmeye çalışıyoruz sadece!
yine gezdiğin yerler ile ilgili yazılar bekliyorum senden. yemek tariflerin kadar güzel anlatıyorsun onlarıda zira:)
resimlerin de yazında muhteşem. o kıvrımlı kaş yolundan geçerken 7 yaşındaydım ve suda zıp zıp zıplayan balıkları görünce yaşadığım heyecanı hala hatırlarım. kaşla çok küçükken tanıştığımdan mı ne, aşk deyince benim aklıma KALKAN gelir:)sevgiler,
sevgili kekvekahve,
bu kadar yıldır kaş yolundayım, bir kalkan’ı görmedim desem!!
oytun’da çok güzel anlatmış kalkan’ı. bir dahaki sefere orada da zaman geçireyim bari, ayıp!
merhaba diloşum,
artık ben sonlara kalıyorum bu yorumlarda :)) ailemin yanındayım zira işi bıraktım da teknolojiden zaman zaman uzakta kalıyorum ve ilk jtb yi ziyarete koşuyorum ilk fırsatta :))
Alev bey benden önce söylemiş ama ben bayıldım denizde ki o ışıltıya :)) her zaman ki gibi harikasın :))
ve senin sayende gidileceklere eklendi Kaş…
sevgiyle kal :))
öpüldün…
sevgili burcu,
öncelikle Alev, bir hanım:) Önceleri erkek arkadaşım, sevgili Başak’In eşi Alev de yazmıştı bir iki yorum sanırım onunla karıştırdın:)
ailenin yanında keyifli ve güzel dinlenceli günler geçirmeni dilerim. sağlık olsun, sona kal önemli değil. en azından okuyorsun ya:)
o zaman ki sevgilim simdi ki kocamla gitmistik en son oglum dogmadan once,gecen gun aradilar hadi gel daliyoruz diye,artik oyle hadi atla gel olamiyor ama acaba oglum da sever mi diye dusunmedim degil simdi:)
ay çok utandım şimdi diloşum :((
Başak ‘ın eşi Alev beyle karıştırmışım evet :))teşekkür ederim dileklerin için…
iyi hafta sonları…
nesss:)
oğlun sevmez mi hiç? “aslan” gibi bebe maşallah, akıllı, hareketli, cesur.. hemde öyle güzel şeyler yapacak ki, ağzın açık kalacak büyürken:) ne demişler boynuz kulağı geçer:) öperim.
*
burcucum utanma, olur böyle ufak karışıklıklar:)
sevgiler,
dilayra, iki ara bir dere demişsin ama bunun arada derede olmayani nasi olurdu diye dusunmedim degil yani… guzel tatil olmus, sizin icinize sinsin, biz de guzel guzel okuduk, gidip gordugumuz yerleri özlemle andik, gormediklerimize de heveslendik… iyi geldi… sevgiler…
dilara,
gecen yıl tavsiyelerini izleyerek ilk kez gitmistim kas a…evet, bu yıl yine ordaydik :)guzel cok guzeldi…
bu haftanın ünlüsü de nam-i deger “polatalemdar” red pointte kendisini ve kalabalik grubunu görünce sasirmadim degil hani 🙂 offf yani.nerdeee ugur polatt !!!
sevgiler…
sevgili kırmızı:)
bizim tanıştığımızdan beri planlaya planlaya ölüp bittiğimiz bir kaç tatilimiz var ki.. asıl onları gerçekleştirebilirsek süper olacak:)
bu yılki hakkaten plansızdı. sevgili “tatile çıkmamız lazım haftaya” dedi. bende dedim ki, “ben kaş’a gitmedim geçen yıl, oraya gidelim”. sonra madem shengenlerimiz var, o zaman yazlıktan kaş’a kadar görebildiğimiz adalara gidelim derken çıktı bu 2ara1 dere organizasyon:)
*
gözlüklü prenses mine:)
hatılıyorum geçen yıldan seni, evet:)
ne güzel, 2. defa gitmek istemeniz beğendiğiniz, bir önceki yıl keyif aldığınız anlamına geliyor:)
hakkatende polat alemdar’ın ne işi varmış ki orada??
Dilarauuusssss..
2007 yılında yaptığımız gezi aklıma geldi. Tavsiyen üzerine güzel bir yerde konaklamıştık. Kanolarla bizde kaleköyye gitmiştik. Hatta aynı yerdee demir atmişız… O ssuyun bereaklığı neydi öyle… Aaaahhh tekn sahipleri kızacak ama hızla mantar gibi çoğalan ve çevreeyyi kirleten teknelerin azaalmasasını ve buu kano olayının daha da artmasını temenni ederim.
sevgiler.arzu
brumendiussum,
gocek koylarindaki gunubirlik tekne turlarina kisitlama getirilmis:) bende bunu dilemistim hakkaten. gocek’in anasini aglatacaklar, yakindir demistim..
merhaba,
blogunuzu çok severek okuyorum
eylül ayında bir kaş kaçamağı yapmak istiyoruz eşimle. ilk kez gitmiş olcam kaş’ a. pek bir heyecanlıyım.
yazılarınızdan ufak ufak notlar alıyorum.
kaldığınız yer hakkında bir kaç soru sormak istiyorum.
kaş ın içine yakın mı?oda kahvaltı seçeneğini seçmek istiyoruz akşamları merkezde yeme içme ihtiyaçlarımızı karşılamak istiyoruz. plajı nasıl, gerçi kaş ta alışılmış plaj olayının olmadığını duydum genede bu konuda da yorumlarınızı yazarsanız sevinirim.
sevgili Sevça,
bizim kaldığımız yer yarımadadaydı.
ama sana merkezden bir iki otel önerebilirm:
ilki Medusa Otel, ki ayşegülümün sultanımın patronu 2 yıl önce burada kalmıştı ve çok memnundu. Tam Küçükçakıl plajının arkasında. internetten sanal gezinti yapabilirsin otel hakkında bir fikir edinmek için. Plajıda görürüsün bu sayede, kayalıkların üzerinde, buzz gibi denize sıfır bir plaj Küçükçakıl ve yemek yenicek heryere aynı uzaklıkta. Yani sıfır:)
İkinci otel ise Kaş Otel. Burasıda benim dostlarım Alev ve Başak’ın vazgeçemedikleri, merkezde bir oteldir. Çok methettiler, ama ben kalmadım hiç.
Umuyorum yardımı olur.
Sevgili Kaş Severler,
Ben de Kaş’tan 3 gün önce geldim. Geldim diyorum ama inanın kalbim ve ruhum hala orada. Sadece gelmem gerektiği için bedenim burada. Kaş nasıl bir sevdadır siz anlarsınız beni… BEN KAŞ’I ÇOKKKK SEVİYORUM ve yerleşmek istiyorum ama iş imkanları malum, çok kısıtlı.
Bu arada Kaş’ta Köprü 6’na bayıldım. İşletenleri ayrı güzel, müziği ayrı güzel. Ama kaldığım Medusa Hotel için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. Çalışanları özellikle, Berna Hanım, Sevinç Hanım ve Ceren Hanım harika insanlar ama işletme sahiplerinin turizmden anlamadıkları kesin. Koskoca oteli 3-4 kişiyle idare etmeye çalışıyorlar. Çalışan insanlar ne kadar özveride bulunsalarda ne yazık ki yeterli olamıyorlar. Düşünsenize o güzellikte bir yerde beach akşam 20:00’de kapanıyor. İnsan orada oturup bir rakı içmek istese yok.
Kaş Sevenlere Saygılar, Sevgiyle Kalın
Dilek Balkan
Sevgili Dilayra önerine uyarak Thetis Otelde kaldık bizde bu bayramda eşim ve 1 yaşındaki kızımla birlikte .berbattı.Bizde yarım pansiyon kaldık otelde ancak herkes oda kahvaltı anlaşmış olduğu için bitraz canları sıkıldı bunuda bize belli ettiler. O iğrenç müzik varya sürekli neredeyse 24 saat çalan sahibi hanfendinin isteğiymiş.Bende kıl olunca ve kesmeleri için yaptığım 3. uyarıda sesim yükselince pek bir sinirlendiler bana (ya çocuk uyuyor aynı müzik sabah kalk aynı müzik,bu arada herşey hesaplı çorbana sıkılacak limon bile yok 3 kez söylüyorsun seni duymayınca boşveriyorsun o kadar yani)ve intikam olarak bu gece ana yemek servisi yapmadılar .sadece bize .Yarım saat beklettikten sonra tencereden koyarken sizin yemekler dökülmüş dendi ve ne istediğimiz soruldu .Eşim biz tavuk sote alalım deyince 20 dakika sonra salçalı tavuk geldi.Bize de tavuk sarma dendi aradaki farkı bilmiyoruz ya .sanki şaka gibi.sinekler çok oluyormuş bir şey yapamazlarmış diye de elimize sinek kovucu losyon ve elektrikli matiklerden verdiler öyle bakakaldık.Kızımı doğal olarak hayvanlar 3 gündür kemirdiler.Bu gün otelden birsürü misafir ayrıldı bizim oda temizlenmedi bile.Öyle yani. aslında şu anda öyle sinirliyim ki ayrıntıları anlatamayacağım bile daha neler oldu …Senden ricam lütfen bu postu yayınla ki başkalarının canı yanmasın.Öptük seni.
Sevgili Sinem,
böyle bir rahatsızlığa sebep olduğum için inan çok üzüldüm. Hem de çocuğunuzla birlikteyken:( kendilerine senin mailin ile birlikte kendi hislerimi de iletiyorum en kısa zamanda.
gerçekten üzüldüm:(
bundan sonra tavsiye ederken bir şeyler çok daha dikkatli olacağımdan emin olabilirsin sinem.