Keyif ve Lezzet Durakları Konulu Yazılar

2- Ankara’da Ilk 5 Rakı-Balık/Meyhane

Bu liste tamamen kendi tercihlerim üzerinden oluşturulmuştur:) Bu mekanların tümü yaşam alanım çevresinde ve merkezdedir:

1 ~ Biliyorum, “Biliyorduk zaten” diyeceksiniz:) Ama ilk sırada benim için Tunalı Hilmi Balıkçıköy var rakı-balık mekanı olarak. Yaklaşık 3 yıl oldu açılalı neredeyse. İlk yıllarda haftada neredeyse 2-3 akşamı orada geçiriyorduk. Aileden biri saydılardı beni. Hala da “Ben Dilara” deyince telefonda hemen sohbete başlarız:) O zamanlar Burhan Amcamız vardı, allah rahmet eylesin, şef garson olarak. Rezervasyonları da o alırdı. Kendisini bir ayrı severdik, o da bizi kollardı sağ olsun. Elim bir şekilde vefatının ardından uzunca bir süre gitmek içimden gelmedi. Anca son 6 aydır yine bir şekilde ayda en az birkaç defa gider buluyorum kendimi. Dekorasyonunu seviyorum. Ahşap mavi boyalı masa-sandalyeleri, duvarlardaki denize ait süsleri, mavi örtüleri bana pek bir EGEvari geliyor:) Olmak istediğim yere hazırlık yapıyorum sanki orada:)

Özellikle Amasra Salatası istenmeli, ama ben Roka Salatasına da fena tavım. Ara sıcak olarak bildik lezzetler dışında balık kokoreçi lezzetlidir. Bir sürü ege otu var meze niyetine alabileceğiniz. Hepsini de deneyin derim. Dil şiş ve kiremitte fener balığının tadı damağımdadır; ama ben klasik tarafım tutarsa çupra ve levrek ızgaradan vazgeçemiyorum. Sıcak tahin helvası dondurmayla birlikte öldürücü darbeyi vurabilir böyle bir yemek sonrası:) Türk kahvemiz hep nane likörü ile gelirdi Burhan amcam zamanı. Artık gelmiyor:(

Akşam yemeklerinin yanı sıra ben sıklıkla öğlen vakitlerini de tercih ediyorum. Özellikle Cumartesileri saat 14:00’dan itibaren konuçlanınca, akşama kadar kalabiliyorsunuz. Çünkü size eşlik edecek mutlaka bir tanıdık dost, eş, yakın arkadaş geliyor:) Gittikçe kalabalıklaşması, uğultunun çok olması dışında bir problemle karşılaşmadım ben. Garsonlar her daim nazikler, sahipleri her daim işin başındalar. Rakı tek ve duble olarak servis ediliyor, şişe açtıramıyorsunuz. Fiyatlar ortalama diyelim. Biz kişi başı 30-40 arası ödüyoruz çoğu zaman 4 kişi gittiğimizde mesela. Bir tabak meze rahatlıkla 4 kişiye yetiyor azar azar olmak kaydıyla. Balık işin içine girince balığına göre fiyat biraz farklılaşıyor.

2 ~ İkinci sıra için çok düşündüm. Bu sıralamaları yaparken mekanın kalitesi, yediklerimizin lezzeti, ambians ve fiyatlar göz önünde bulundurduğum maddeler. Bu sebeple 2. numaraya uygun gördüğüm mekan Akdeniz Akdeniz olacak:) Kendisine ait “com” uzantılı web sayfası hata veriyor, o sebeple ekleyemedim:(

Özellikle bahçesinde olmayı sevdiğim bir rakı-balık mekanı burası. Mezelerine fena tavım. Hatta Balıkçıköy’de dahi bulamadığım “Tahinli Patlıcan”ı ve “Girit Ezmesi” tek kelimeyle iştah açıcılar diyebilirim. Bir dönem, mevsiminde, “Kuşkonmazlı Somon Sarma” yemiştim ki, öyle böyle değildi! Canlı müzik yapılıyor yazları Çarşamba-Cuma-Cumartesi günleri. Kışlık mekanında da çok hoş programlar oluyor hafta sonları. Daha önce şurada bir kuple değinmişim hem buraya hem Balıkçıköy’e, hatırlayalım arzu ederseniz:) Fiyatları bir önceki mekandan farklı değil. Aynı ayarda çıkıyorsunuz. Galip Dede Sokakta, Merkez Bankası Lokali’nin hemen altında.

3 ~ Şimdi bir meyhane var sırada: Kalender Zebra. Fix Menu bir eğlenceli meyhane tercihinizde ilk aklınıza gelen yer olabilir. Biz Meşrep’e de gideriz, hatta 35. yaşıma orada girmiştim, ama oraya kıyasla burası daha iyi geliyor bana her anlamda. Özellikle Cuma-Cumartesi geceleri. Her çeşitten müzik yapıyorlar akşam başlayıp sabaha kadar neredeyse. Yemekler oldukça iyi, porsiyon olarak da yetiyor, hatta artabiliyor. Limitsiz içki ile 55 TL, limitli içki ile 45 TL. oluyor fiyatları da. Grup olarak eğlenmek, sazlı-sözlü dağıtmak isterseniz tavsiye ederim bu mekanı. Farabi Sokakta hemen, köprünün çıkışında bulunuyor.

4 ~ Yine bir meyhane var sırada: Bekri Meyhanesi. Bu mekan “Gönül Adamları” adı altında işletmecilik faaliyeti gösteren bir ekibin, 8 projesinden sadece bir tanesi. Hayyami, Mantar, IF Performance Hall, Nada’da yine bu grubun ürettiği projelerden.

Bekri’ye açıldığı 2005 yılından beri aralıklarla gideriz. Burasını da ağırlıklı olarak toplu organizasyonlarımız için tercih ediyoruz. Birkaç defa baş başa gittiklerim olmuştur tabi:) Fasıl muhabbeti severseniz burada fasıl olmakta. Fix menü uygulaması da mevcut. Ben mezelerinden tatmayı ve rakı içmeyi seviyorum burada. Balık hiç denemedik, ama et ve tavuk ızgara çeşitleri var. Özellikle ön tarafında olmayı seviyorum Tunalı Hilmi Caddesi’ne bakan tarafında. Arka tarafta kocaman bir salonu var, oldukça da ferah.

5 ~ Bu listede olması gereken, ama fiyatları açısından yukarıdakilerden biraz daha tuzlu bir mekan:Trilye. Kesinlikle verdiğiniz her kuruşu hak ediyor. İş yemeklerimiz için de sıklıkla tercih ettiğimiz bir yer burası. Bütün menü özel reçetelerle hazırlanıyor. Buradaki “Kalamar Izgara” başka yerde yenemez öyle diyeyim ben. “Mürdüm Erikli Ahtapot”, “Kişniş, Limon ve karabiber soslu Karides Nirvana” hakkaten de sizi Nirvanaya ulaştıracak iki değişik lezzet. Sahibi çok özenli ve o da hep işinin başındadır. O yoksa, yani yine bir lezzet avına çıkmışsa ülkenin birinde, mutlaka eşi oluyor mekanda.

Yabancı konuklarınızı, ağır tayfanızı rahatlıkla ağırlayabileceğiniz; yaş ortalaması bir öncekilere göre biraz yüksek kaçan bir mekandır. Yazın çok hoş bir bahçede hizmet veriyor.

Alternatif 1 ~ Bir dönem ard ar
da birkaç defa gittikten sonra, nedendir bilinmez, bir daha yolumu düşüremediğim; ama bu listede kesinlikle yer almasını arzu ettiğim bir mekan daha var Ankara merkezde rakı-balık-meze mekanı olarak: Gelidonya Feneri. Burasının adını değişik dostlarımdan duymuştum, ama Başak‘la beraber gitmek kısmet olmuştu. Kendisinin burası hakkında benden daha fazla söyleyecek şeyleri olduğuna eminim.

Ağırlıklı olarak Yunan ezgileri, ve Türk Musikisinden örnekler çalan bir yer burası ve mezeleri enfes! Zaten anlayabildiğiniz üzere ben biraz meze-rakı seviyorum. Balık tercih ettiğimde ise meze almamaya gayret ediyorum! Burası da mavi-beyazın hakim olduğu, mütevazi bir dekorasyona sahip. İçerisi yaklaşık 50-60 kişilik. İçeriye oranla minik kalan bir de bahçesi var. Bu yaz birde bahçesinde olmayı arzu ediyorum. Gittiğimde hep içeride oturmuştum. En son eski sevgiliye doğum günü kutlaması mekanı olarak seçmiştim burayı. Üzerinden 1 yıl geçmiş demek ki!!

Söylemeden geçmemem lazım, yukarıdaki tüm mekanlar için kesinlikle rezervasyon yaptırmayı unutmamalısınız.

** “Şahsına Münasır Mekanlar” arasında sayacağım KALBUR‘u. O sebeple heyecanlanmayın nasıl listeye girmedi diye:)) Zira hem en iyi meyhane, hem en iyi restoran hem de en iyi mezelere sahip yerdir kendisi benim nezdimde**

Yazı dizimize ufak bir ara verip, araya sevgili KendiİziniSürenDeli Kadınımın beni MİM’lemesi sebebiyle o konuya ilişkin bir yazı gireceğim. Sonra Ankara’da ilk 5 Kahvaltı Mekanı ile devam edeceğiz:)



Crazy Weekend!

Crazy Weekend

Biraz yogun bir hafta icinin ardindan dinlence hayalleri kurmus muydum? Evet. Yapabildim mi peki? Hayir tabi ki:) Her zamanki gibi, yine evimde oturmayi ve evimle ilgilenmeyi basaramadim. Hani hayat akip gidiyor ve ben onu yakalamak degil, ama siki takipcisi olmak icin ugrasip duruyorum ya. Hani “acik ara” olmadan.. Gerci pisman miyim? Hayir! Ama artik yoruluyor muyum? Evet:( Velhasil hareketli, bol aksiyonlu bir hafta sonunun ardindan yapabildiklerimize bakalim bir..

Cuma gecesi Tuba’nin gelisi onuruna artik klasik mekanimiz Quick China‘da ozlem giderdik. Dekor degisikliginden pek hoslanmadigimi da gecenin sonunda iletilen anket formuna yazdim. Sevgililer gunune mi ozel diye dusunduk, ama bir gun icin bu kadar zahmete girilemeyecegine karar verip aslinda cok sevdigim ikili olan siyah-kirmizi renklerle bezeli bence ultra modern dekora eksi puan verdik! Eski hali daha bir Uzakdogu restorani resmi cizmekteydi ve biz O’na alismistik haliyle.

Yemek sonrasi 5 hatun Tolu’lara uzandik. O aksam Selam poker partisinde oldugundan sebep ev bos olunca once kahve ve fal, ardindan da bir konken seansi duzenledik:) Ben ODTU’de okurken-belki anlatmisimdir bir yerlerde- kagit oynamadigimiz bir tek gun bile olmadi ozellikle hazirlik yilimda. ODTU’de kagit oynamadan kimseyi mezun etmedikleri sehir efsanesi ile universiteye baslayan bir genc ogrenci olarak “o halde hepsini ogrenelim”den hareketle poker, king, pisti, vs.. tum kagit oyunlarina gayet hakim olmus; hatta defalarca kahve-kek kazanmistim:) Bizim konken seansi sabaha karsi 03:00 sularina dek surdu. Eve gelip yatmam 04:00’u buldu ve ben yaklasik 4 saat sonra tekrar ayaga dikildim. Malum o gun Cumartesi idi ve benim bir suru planim olusmustu bile!

Basak‘la Cafes des Cafes’de bulusup hafif bir kahvalti, ardindan bir Tunali turu yaptik ve sonrasinda kahve molasi icin Italic’de karar kildik. Italic, 2.5 hafta kadar once acilmis, oldukca hos bir mekan. Bestekar Sokakta eski Subway’in yerinde. Saat 12:30’dan itibaren sampanyali, sarapli yemekler yiyip icen bir suru insana ev sahipligi yapti. Biz kahvemizi icip kurabiyelerimizi yerken calan muzikler, atmosfer, personelin ilgisi ve ortamin sicakligindan memnun ayrildik mekandan. Menuye goz attigimizda carpaccio, pasta, pizza, bruschetta gibi Italyan agirlikli lezzetlerin sunuldugu bir yer oldugu, Italyan lezzetlerine tutkun ikili olarak buraya bir aksamustu yemek saati gelmenin uygun olacagi dusuncesinde hem fikir olduk Basak’la. Yakin zamanda saniyorum yeni bir lezzet mekani tanitimi olacak JTB’de. (Yemekler lezzetli ise tabi ki:) Gece saat 01:00’e kadar acikmis mekan.

Sonrasinda Besiktas Cola Turka basketbol takimini sahasinda misafir eden Turk Telekom maci icin Ataturk Spor Salonu’na gittik ayri bir ekiple. Yalniz ben haftalardir Turk Telekom’a gicik olmam sebebiyle Besiktas taraftari olarak maca gitmistim. Evet, cunku ne de olsa Telekom’da benim degerli buldugum iki oyuncu Haluk ve MuratCan’da artik Besiktas’liydilar. E Engin Atsur hayrani baska bir arkadasim da olunca ekipte Besiktas tarafinda oturmak farz oldu. Ve fakat iyi yapmamisiz sanirim, zira ilk yari sonunda taraftarlar arasi cikan arbedenin arasinda kaldik! Yillardir o sahaya giden ve mac izleyen biri olarak hic boyle bir olayla karsilasmamistim. TV’den seyredenlere nasil gorundu bilemiyorum, ama bir kabustu! Ankaraguclu taraftarlar Besiktaslilara resmen saldirdi arada. Ortalik savas alani gibi oldu. Mac anca yarim saat duraklamadan sonra tekrar basladi ve Besiktas 20 sayi farkla maci kazandi. Ozel Guvenlik adi altinda sahada bulunan onlarca insanin kavga sirasinda hicbir sey yapmamalari da ayri bir hikayeydi. Ne kadar da dovusmeye, siddete merakli bir ulke oldugumuzun en guzel kaniti, masum ve guzel baslayan bir macin ortasinda bircok insanin yaralanmasi bircogunun da disariya atilmasiyla, koltuklarin parcalanmasi ve polislerin taraftarlarin oldugu yerlere yerlesmeleri ile bir defa daha anlasilmis oldu. Cocuklar aglayip durdular yazik korkudan. Bircok kadin ve cocugun niye maclara gidemedigini de boylece bir defa daha kanitlamis olduk! Isin kotusu bizimle hayatinda ilk defa basketbol macina gelmis bir arkadasimizin bulunmasiydi! Sanirim bir daha zor gidecek maca..

Mac sonrasi kendimizi Tunali’ya attik. Gozunu sevdigimin semti diyorum ben Tunali’ya. Ankara’da yasamaya basladigim 1993 yilindan beridir hep yakinlarinda yasamam ve her turlu isimi burada halletmemden sebeptir kendisi benim icin baska bir yerlerde:) Cafe Bien’de 7 kisiye ulastik. Oldukca sicak bir yer Bien. Ama hakkaten sicak! Yani terim terim terletiyor adami icerisinin sicakligi. Havalandirma da calismiyordu sanirim. Yine de 3 saat gecirdik orada da sohbet-muhabbetle. Enteresandir canim hic icki istemedi ve aylardir ilk defa sadece 1 tane bira ictim 3 saat boyunca! (Yani birayi aylardir ilk defa ictim:)

Eve erken geldim ve kendimi yataga nasil attim bilemiyorum. Bugun (Pazar) saat 12:30’da annekusumun telefonu ile uyandim, o kadar yani! Beni bilen dostlarim zaten cok sasirdilar, zira ben hafta sonu da hep erken kalkarim gunu yakalamak ugruna:) Kahvalti, kitap derken -ki bahsetmem lazim Coelho’nun son kitabi elimde. Ve sanirim ben bu kitabi hic, ama hic sevmedim. Biran once Asli‘cigimin hediyesi Muz Sesleri’ne baslamak istiyorum- blogu yazayim dedim ve iste saat neredeyse 16:00 olmus bile:( Birazdan yola cikip Efes Pilsen-Fenerbahce Ulker maci icin dostlarimin evine gidecegim. (Malum halen TV’im yok:) Lazanya-Salata-Sarap gecesini takiben Mor ve Otesi Dip Sahne Konseri’ne uzanmayi; sonrasinda ise harika bir uyku cekip bomba gibi haftaya baslamayi umut ediyorum.

Kolajda yer alan atlar, yeni ve uzerinde calismakta oldugum puzzle’a ait. Yavastan da olsa ilerliyor ve bittiginde calisma odamda harika olacak. Diger fotolar calisma odamdan detaylar. Hani renklerdeki uyumu anlayin diye:)

Harika bir haftaya baslamaniz dilegimle, kocaman sevgiler yolluyorum her birinize. Zengin gonlumde hepiniz icin yer var zira:)

An’lar.. Tavsiyeler :)

Bazı An’lar vardır. Belki birkaç saniye sürer sürmez. Unutamazsınız!

Birinin gözünüzün içine bakışı da olabilir bu, sizin gördüğünüz bir şey de olabilir: Bir kişi, bir olay, bir renk -ki size başka bir şey hatırlatır unutamadığınız..

Bir parça çalar bir yerde mesela, nakaratına takılırsınız bir An. O nakaratı birlikte söylediğiniz o zamanlar canınız olanı hatırlatan. Bir koku duyarsınız size sizin için değerli, belki geçmişte belki de 2 adım geride kalmış birini hatırlatan.

Bir yazı bulursunuz defterlerinizin ya da kitabınızın arasından, karalanmış el yazınızla 2 satır. Size o yazıyı karalarken ki ruh halinizi, içinizde yaşattığınız duyguları; belki de karalanırken düşünüleni hatırlatan.

Bir yerden geçersiniz hızlıca yürürken sizi yavaşlatan, sizin için bazı An’ları geri çağıran bir yerden. Hatırlarsınız. Kim bilir kimi? Kim bilir hangi olayı?

Bu An’larda kah hüzünlenirsiniz, gözleriniz dolar, belki ağlarsınız bile birkaç dakika. Belki öylece burulur içiniz, geçmez yüreğinizin üzerine oturan sızı. Belki de gülümser geçersiniz. Dudaklarınızın kenarlarındaki kıvrımlar yukarı doğru yükseliverir bir An’lığına.

..

An’lar biriktiriyoruz hayatımız boyunca.

Ben mesela unutamadığım milyonlarca An’a sahibim. Dün onları çıkartttım biriktirdiğim yerden öylesine, sırasız, elimi daldırdım ne geldiyse elime.

Bir müzik parçası, bir kitap cümlesi altı fosforlu kalemle çizilmiş, bir yemek kokusu, bir şarap kadehi kenarı çatlak. Bir görüntü, bir kahkaha, bir gözyaşı, bir gözyaşı, bir tane daha..

Onlar benim kıymetlim. Ne olursa olsun. Ne olacaksa olsun.

An’larınızın değerini bilebilmeniz, ve sayısız An’lar biriktirebilmiş olmanız dileğimle.

~

 

1 hafta once yazip bir turlu post edemedgim yazinin yanina, yeri gelmisken bir de tavsiye ilistirmek istedim:)

Benim cok tatli bir arkadasim var. Blog camiasindan tanis olup, sonra kendisini de dostlugunu da cok sevdigim, cok keyif aldigim: Tarcinin Mutfagi‘ndan Asli.

Siklikla bulusuruz, bana harika kahveler yapar. Daha dogrusu kahveleri ben yaparim, onun harika elmali kurabiyelerinden tadarim:) Asli bizim butun “ozel gunler” pastalarimizin da yaraticisidir. Arkadasim diye soylemiyorum (hakkaten:) onun yaptigi cikolatali pastanin tadini daha ne Liva’dan, ne Elizin’den ne de Funda Pastanesi’nden tattim!!

Aslicim fazlasiyla hakediyor emeginin karsiligini. Hikayesini dinlemek, onu tanimak ve harika pastalarina goz atmak isterseniz eger Carsamba gunu Kanal A’da “Kadina Dair” programinda olacak saat tam 14.30’da.

Ankara’da Bir Lezzet Duragi!

Makkarna Cuccina
Cucina MaKKarna, bizim yeni lezzet duragimiz. Yaklasik 1 aydir.

Ankara’daki ilk ve tek Italyan restorani ve ayni zamanda yine Ankara’daki sinirli sayida bulunan Chaîne des Rôtisseurs uyesi restoran. 5 Subat 2006 tarihinde acilmis. Italyan lezzetleri dedigimizde aklimiza ilk gelen 2 sey: Makarna ve pizza oluyor haliyle. Makarnalar, taptaze ve kendileri tarafindan yapiliyor. Pizza ise incecik hamurlu ve inanilmaz lezzetli. Ben ve dostlarim burada makarna yedikten sonra, diger mekanlarda yedigimiz makarnalarin marketten alinan paket makarnalar oldugunun ayirdina vardik! Ben deniz urunlerini ozellikle sevdigim icin tattigim kırmızı soslu, deniz mahsullü, kağıt içinde kendi buharında pişen makarna: “Şefin Sunumu” ve “Deniz Mahsullü Risotto”nun mudavimi oldum.

 

Makkarna-Cucina

Sanirim tum dostlarim burada yemek yeme serefine nail oldular. Hepsinin de ortak fikri ayniydi: Ha-ri-ka. Servis kalitesi, calisanlarin ilgi-alakasi, icerideki atmosfer, calan muzikler, sececeginiz saraplar.. Hersey ama hersey sizi ozel bir yerde bulundugunuz ve ozel bir hizmet aldiginiz fikri konusunda tatmin ediyor:)

5 Subat Cuma aksami, 5. yilini kutlamasi sebebiyle yemek sonrasi yenecek tatlilar MaKKarna’nin ikrami olacakmis. Ayrica 14 Subat Sevgililer Gununde de saat 12:00-17:00 arasi yemek yediginizde sevgilinizle % 15 indirim alacakmissiniz:) Bence MaKKarna ile tanismak icin ideal 2 gun. Yeni bir yer deneyelim diyorsaniz gidin, ve de lutfen benimle yorumlarinizi paylasin. Zira damak tadima da, sarap zevkime de, mekan keyfime de guvenirim:)

Yalnız ufak bir not: Gitmeden önce rezervasyon yaptırmayı unutmayın: 436 8088

Makkarna Cucina

 

Bu arada tatlilara gelince:) MaKKarna Special, mekan sahibinin icadi:) Biz bayilarak yedik ve bu kadar basit bir seyi biz niye dusunemedik dedik durduk mutemadiyen. E oyle olsaydi mekan bizim olurdu O’nun olacagina degil mi:)

Birde fiyatlar hakkinda bilgi vereyim: Makarnalar ve Pizzalar 13-20 TL, Salatalar 13-18 TL arasi. Kadeh sarap 11 TL.

Her zamanki gibi, sikilmadan, bikmadan diyorum ki: Super bir hafta sonu gecirin:) Ben, as usual, yine oyle yapacagim zira:)

*Fotoğraflar mekanın web sayfasından alınarak kullanılmıştır.*

İyi Ki Varlar!

Balikcikoyden
Hatun dostlar:)

Iyi ki varlar.

Enteresan bir sekilde blog dunyasindan tanistigim hic bir kadinla daha ilk dakikasinda kuramadigim bir iletisimim olmadi! Bu kadar mi ortak nokta, bu kadar mi gulunecek, paylasacak sey bulunur?

Cuma aksami Tarcinim, Duygucum, Cigdem ve Zeynep ile beraber balikcikoy’deydik:) Hepsinin ortak noktasi bendim, gurur duydum:) Hepsiyle tanisik olan bendim yani. 3 saat nasil gecti anlamadik. Gulduk, yedik, ictik, gozlerimiz doldu zaman zaman, anlatilan hikayelere “Bu cok tanidik nedense” dedik sikca:)

Balikcikoyden

Biz Balikcikoyde

Oradan ciktik benim favori klubume gittik birlikte: Ankara Jazz Klubune. Sibel’i ve Jazzip’i dinledik. Onlar da benim kadar mest oldular. Sali yine gidiyoruz mesela:)

Sibel

Blogumun yakinda 5. senesi olacak inanamiyorum. 5 senedir tum hayatimi buradan anlattim. Arada nostalji olsun diye girip arsive eski yazilarima bakiyorum. Arada benim bile unuttugum seyler var mesela, hatirlayinca gulumsedigim hala:) Ya da hatirlamak istemedigim! Ama iste gunluk tutmanin bedeli de bu!

Cumartesi gunu de yine bir suru kadin dostumla birlikte keyifli vakit gecirdim Sardunya Cafe’de. Hani daha once de bahsetmistim. Saat 13:00’de bir oturduk, ben arada gidip baska bir arkadasimla 2 saat vakit gecirdim, sonra dondum. Kalktigimizda saat 19:00’a geliyordu:) Basak’cim, sultanim, Nerzan.. Kaynastik, dertlestik, kadin olmanin tadina vardik bir defa daha:)

Cumartesi aksamini ise hos baska bir mekanda baska arkadaslarimla gecirdim. O mekana ilisikin reklam kokan yazimi ise hafta ici bulabilirsiniz burada:) Sevdim, gidiyorum; Ankara’da olupda lezzetli yemek isteyenler icin ayrica tavsiye ediyorum:)

Hava buzz gibiydi burada hafta sonu.

Bense yeni gelmis kisa inat, benim mevsimi bekliyorum arsiz cocuklar gibi: Bahar’i!