Şiirler – Alıntılar Konulu Yazılar

Büyük Kadınsın Theresa!

People are unreasonably, illogical and self-centered.

Love them anyway!

If you do good, people accuse you  of selfish, ulterior motives.

Do good anyway!

If you are successful, you will win false friends and true enemies.

Succeed anyway!

The good you do today will be forgotten tomorrow.

Do “Good” anyway!

Honesty and frankness make you vulnerable.

Be honest and frank anyway!

The biggest (people) with the biggest ideas can be shot down by the smallest (people) with the smallest minds.

Think big anyway!

People favor underdogs but follow only top dogs.

Fight for some underdog anyway!

What you spend years buildings matbe destroyed over night.

Build anyway!

People really need help but may attack you if you help them.

Help them anyway!

Give the world the best you have, and you’ll get kicked in the teeth.

Give the world the best you’ve got anyway!

~ by Mother Theresa

GörDüm, OkuDum, DinleDim…

Geçen gün bir adam GörDüm ben. Uzun yıllardan sonra bir anda çıkıverdi karşıma, ansızın geliverdi, “Öylesine uğradım” dedi. Kahve içtik, konuştuk birbirimizin hayatında olmadığımız onca yıl neler oldu bitti diye. O adamın bana bakışını özlemişim ben, konuşurken gözlerimin ta içine bakışını. Sigarayı tutuşunu, söndürüşünü, muzip gülümsemesini, meraklı-ama meraksız görünen suallerini, ağır tavırlarını tam da adam gibi.. Susup öylece kaldığımız zamanlarda aslında ne çok konuştuğumuzu anımsadım sonra, aynı oldu yine. Söylediklerini dinledim, söylediklerimi dinledi, öptüm yanaklarından “Kendine iyi bak” dedim, gitti..

Bir şiir OkuDum o çok sevgili şair-düşünür Pablo Neruda’dan, yeni keşfettiğim bir blogda. 30’larıma gelirken hayat felsefeme katmaya başladığım bir sürü baharata ithaf ettim şiiri. “Ne kadar da doğru diyorsun Neruda” dedim kendi kendime.. “Demek ki çok geç olmadan ben farkına varmışım da, o yüzden değiştirmeye çalışmışım hayata bakışımı, geleceğimi” dedim sonra da.. Ne diyor Neruda biliyor musunuz?

“Seyahat etmeyenler, yavaş yavaş ölürler” diyor.. “Okumayanlar, müzik dinlemeyenler, vicdanlarında hoşgörüyü barındırmamayanlar, yavaş yavaş ölürler..”

“Alışkanlıklarına esir olup, hep aynı yolda yürüyenler…”

“Aşkta veya işte bedbaht olup istikamet değiştirmeyenler..”

“Rüyalarını gerçekleştirmek için risk almayanlar..

“Elbiselerinin rengini değiştirme cesaretini kendinde bulamayanlar.. Yavaş yavaş ölürler” diyor..

Bir müzik parçası DinleDim ben yeni keşfim flamenko gitaristi Vicente Amigo‘dan. Bir dinledim, bir daha dinledim, bir daha, bir daha… Yanına bir şişe şarap ve birkaç mum eşliğinde biraz gözyaşı, biraz hüzün, biraz dalgınlık, biraz düşünceyle.. “Üç notayla seni istiyorum” diyordu şarkı: “Tres Notas Para Decir Te Quiero” 24 Nisan’da Ankara’da olacakmış, kaçırmamak lazım diye not düştüm ajandama..

İşte böyle geçirdim, böyle bitirdim bu haftayı ben.. Ders çalışmaya tekrar başladım bunlara ek olarak. Squash’a devam, bir o kaldı elimde zira adam gibi rutine oturtabildiğim.. Hafta sonu için henüz seyredemediğim “The Departed” DVD’si kiraladım, 1 şişe Gürcistan Şarabı hazırladım, bir sürü makale bastım okumak için, alış-veriş yaptım ev için. Malum hafta sonu havalar bozuk, evde geçireceğiz besbelli ki 2 günümüzü de. Bir de sinemada 300 Spartalı’yı seyretmek istiyorum. Bakalım, göreceğiz. Hepsi ve daha fazlası Pazartesi burada:) Süperr bir hafta sonu geçirin, her zamankinden keyifli ve farklı olsun..

Bir Tatli Huzur…

Istanbulu sevmezse gönül aşkı ne anlar..

Düşsün suya yer yer erisin eski zemanlar..

Sarsın bizi akşamda şarap rengi dumanlar..

Bir tatlı huzur almaya geldik Kalamış’tan.. Ah Kalamistan..

Of off… Fethettiniz ay parlayarak sen gülerekten..

Gündüz koya sen gel gece kalsın ay yanımda of of..

Ses çıkmıyor artık ne kürekten ne yürekten.. Emret güzelim istediğin şarkıyı emret of of.. Bir tatlı huzur almaya geldik Kalamıştan.. Ah Kalamıştan..

Yok başka yerin lütfü ne yazdan ne de kıştan..

Bir tatlı huzur almaya geldik Kalamıştan..

Yok zerre teselli ne gülüşten ne bakıştan..

Bir tatlı huzur almaya geldik Kalamıştan.. Ah Kalamıştan

Bir tatli huzur aldim ben Kalamis”tan.. Bir kac kadeh de Sayin Munir Nurettin Selcuk icin yudumladim bu guzel gunbatimlarinda:)) Serefinize dostlar.. Keyfini cikarin…

Giderken..

Dün kar yağdı Ankara’ya lapa lapa.. Ofis penceresinden seyretmesi çok güzeldi, bir de buzz gibi soğuk olmasa! Soğuk havadan hoşlanmadığımı söylemiş miydim ben? Çok üşürüm.. Çocukluğumdan beri bu böyle. Tabi çocukluğumdan beri “kansızlık” şikayetim olması ile doğru orantılı bu his sanıyorum ki:) Ölçeriz, biçeriz her yıl benim değerler 9-10 civarında seyrederler..

Pazartesi gününden sonra bir anda fırtınadan kurtularak, sakin bir deniz üzerinde kala kalan tekneye döndüm ben. Hafta boyunca aldığım kişisel notlarımı temize geçirip arşive kaydettim. Biraz patronumla fikir teatisinde bulundum:) Bol bol makale okudum. Kaçış planları yaptım. (Coming Soon:)) Akşamları ayaklarım geri geri gitti evime giremedim; bir akşam meyhane, bir akşam meksika lokantası, bir akşam da kuaför salonundaydım:) Erken yattım, mışıl mışıl uyudum. Canımın içi aradı Houston’lardan pek bir sevindim. Güzel bir teklif aldım, 2 kat daha sevindim. (Beklediğimiz teklif değil, heyecan yapmayalım:)). Cildime yeni maskemle nefes aldırma çalışmasında başarılı oldum. Bağıra bağıra “Dragonfly” söyledim. Tam 2 şişe California şarabının dibini buldum.. Bu liste böyle uzadı şu son 3 günde..

Yarın sabah ufak kaçışlarımdan birini gerçekleştirmek üzere İstanbul’a uçuyorum; kanatsız olarak:) Planlarım arasında İstanbul Modern‘deki Magnum Fotoğraf Ajansı’nın fotoğraflarından oluşan sergiyi gezmek var. Sonra bir aksilik çıkmazsa Burumendiuss‘umla tanışacağım:)) İFSAK‘da beni bekleyen bir sergim daha var, ve İstanbul Boğaz’ım, ve allahın emri Ortaköy’üm, İsmet Baba’m var.. Zeynep‘cim var:)

Burada bir cevher var arkadaşlar. Geçenlerde tesadüfen buldum, aman kıymetini bilin:) MR.TD‘ye kıyağım olsun bu da:)) Ben yokken kendinize, şehrinize, birbirinize iyi bakın. Süperr bir hafta sonu geçirin.

………

I will never let you down
I will always be around / In the time we are here / We’ll see love disappear / Don’t ask how, Don’t ask why
Just fly, dragonfly
Just fly, dragonfly

I will never bring you down
I will always stick around / I will heat you when you’re cold / In the time we have left / We’ll raise eyes to the sky / Don’t ask how, Don’t ask why
Just fly, dragonfly
Just fly, dragonfly

~ by A-HA

Gidesim Var Yine…

” ‘Bir baska ulkeye, bir baska denize giderim’ dedin / ‘Bundan daha iyi bir sehir bulunur elbet / Her cabam kaderin olumsuz yargisiyla karsi karsiya -bir ceset gibi- gomulu kalbim / Aklim daha ne kadar kalacak bu corak ulkede? / Yuzumu nereye cevirsem, nereye baksam / Kara yikintilarini goruyorum omrumun / Bunca yil bosu bosuna tukettigim bu ulkede’

Yeni bir ulke bulamazsin

Baska bir deniz bulamazsin

Bu sehir arkandan gelecektir

Gene ayni sokaklarda dolasacaksin. Ayni mahallede kosacaksin, / Ayni evlerde kir dusecek saclarina.

Donup dolasip bu sehre geleceksin sonunda

Baska bir sey umma –

Omrunu nasil tukettiysen burada, bu kosecikte / Oyle tukettin demektir butun yeryuzunde.”

Konstantin Kavafis, Ceviren Cevat Capan..

Olsun, varsin.. Yine de ben, istendiginde gidebilmekten yana oyumu kullanmak istiyorum Sayin Kavafis:)) Ihtiyactan.. Ihtiyac molasi gibi yani…