Şiirler – Alıntılar Konulu Yazılar

Let’s Sail Folks…

 

NYC

Sailing takes me away / To where I’ve always heard it could be /Just a dream and a wind to carry me
Soon I will be free

Kuşlar gibi özgürce uçup, daldan dala konacağınız,

Karanlıklarda aydınlıklar bulabileceğiniz,

Fırtınasız, sakin; ama huzurlu,

Kalbinizi çarpıntısını minik kelebeklerle yarıştıran,

İstediğiniz gibi, dilediğiniz gibi, gönlünüze göre bir hafta sonu geçirin.

Ben Şiir De Yazmışım!

Yıl 2003. Tam tarihe bakarsak, A4’ün en alt sağ köşesinde 30.12.2003 yazıyor. Ben, şiirden anlamadığını idda eden biri olarak, bir de oturup şiir yazmışım! İlginç geldi, zira böyle birşey yazdığımı bile hatırlamıyordum. Yazı yazmaya bayılırım da, şiir?

Neyse, baştan anlaşalım gülmek yok! O zamanların en popüler kitaplarımdan birinin içinde katlanmış duruyordu bulduğumda. Arada eski kitaplara göz atmak hoşuma gidiyor. Arada böyle süpriz “buluntular”la karşılaşabiliyorsunuz:)

~ Hadi Aşkım, Gel Kaçalım. (Neredeysen Gel Artık!)

Vakit Geldi.

Dönüp Arkamıza Bile Bakmayarak..

Kimselere Yol, Adres Sormayarak..

Islak Çimenlere, Arnavut Kaldırımlarına, Nemli Topraklara Basarak,

Bembeyaz Şekilli Bulutlara,Güneşli, Yıldızlı Gökyüzüne Bakarak,

Ama Birbirimizin Ellerini SIkıca Tutarak,

Nefes Nefese Kalana Dek Öylece Elele Koşarak,

Kimselre Görünmeden, Kimseleri Görmeden,

Yağmurlarda Islanarak, Rüzgarlarla Dağılarak…

Hadi Aşkım Gel!

Arkamıza Bakmadan..

Sen Bilmezken Birbirimize Verdiğimiz Sözü Tutalım! ~

Hey! You My Dear…

“Promise me (My dear!).. You’ll always remember:

You’re BravEr than you BelieVe, and StrOnGer than you SeEm,

and SmarTer than you ThinK”

~ Christopher Robin

Dünyaya Geldiğinizde…

 

“Dünyaya geldiğinizde yanınızda bir kullanma kılavuzu yoktur; ama aşağıdaki kurallar yaşamınızın daha kaliteli olmasını sağlayabilir:

1- Bir bedende yaşayacaksınız. Bedeninizi sevebilir ya da ondan nefret edebilirsiniz; ama emin olun, bedeniniz yaşamınızın sonuna kadar sahip olaacağınız “tek” şeydir.

2- Dersler alacaksınız.”Dünya Gezegeninde Yaşam” adı altında tam zamanlı bir okula devam edeceksiniz. Buradaki “herkes” ve “herşey” evrensel öğretmendir.

3- Hatalar yoktur, sadece dersler vardır. Büyümek, deneysel bir süreçtir. “Başarısızlıklar” da, “Başarılar” kadar bu sürecin bir parçasıdır.

4- Her ders, öğrenilinceye kadar yinelenir. Onu öğreninceye kadar karşınıza değişik biçimlerde çıkar – sonra başka bir derse geçersiniz.

5- Eğer kolay dersleri öğrenmezseniz, zorlaşırlar. Dışarıdaki sorunlar, içsel durumunuzun eksiksiz bir yansımasıdır. İçinizdeki engelleri ortadan kaldırdırğınız zaman, dış dünyanız değişir. Acı, evrenin sizin dikkatinizi çekme yöntemidir.

6- Bir dersi öğrendiğinizi, davranışlarınız değiştiği zaman anlarsınız. Bilgelik uygulamadadır. Bir şeyin birazı, çok sayıda hiçbir şeyden iyidir.

7- “Orası”, “burası”ndan daha iyi değildir. “Orası” “burası” olduğunda, “burası”ndan daha iyi görünen bir “orası” hep olacaktır.

8- Diğerleri sizin yansımanızdır. İçinizde bulunan sevdiğiniz ya da nefret ettiğiniz birşeyi yansıtmadığı sürece, herhangi bir şeyi sevemez ya da ondan nefret edemezsiniz.

9- Yaşamınız sizin elinizdedir. Yaşam size tuali sağlar, resmi siz yaparsınız. Yaşamınızın kontrolünü elinize alın, yoksa bunu başkası yapar.

10- Daima istediklerinize sahip olursunuz. Bilinçaltınız hangi enerjileri, hangi deneyimleri ve hangi insanları yaşamınıza çekeceğinizi en uygun biçimde belirler; bu nedenle ne istediğinizi bilmenin en iyi yolu, sahip olduklarınıza bakmaktır. Yaşamda kurbanlar yoktur, sadece öğrenciler vardır.

11- Doğru ya da yanlış yoktur; sonuçlar vardır. Ahkam kesmek bir işe yaramaz. Yargılamak kalıpları yerinde tutar. Sadece yapabileceğinizin en iyisini yapın.

12- Yanıtlarınız kendi içinizde yatar. Çocukların, başkalarının rehberliğine ihtiyacı vardır; olgunlaştıkça, “Ruhun Yasaları”nın yazılı olduğu yüreğinize güvenirsiniz. Duyduklarınızdan, okuduklarınızdan ve anlatılanlardan daha fazlasını bilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey bakmak, dinlemek ve güvenmektir.

13- Bütün bunları unutacaksınız.

14- Dilediğiniz zaman anımsayabilirsiniz.”

Chérie Carter-Scott

*Demet’cim, hatırlattığın için teşekkürler..

Hiç Düşündünüz mü?

Geçen yıl bu zamanlarda ne yaptığınızı, veya nerede olduğunuzu? Yalnız mıydınız? O zaman hayatınızda olan biri var mıydı? Ve şimdi o hala var mı? Yoksa başka biri ile mi yaşıyorsunuz bu yılı, bu zamanı? Özlüyor musunuz geçen yılı, geçen yıl olupta bu yıl gidenleri..?

Bir düşünün şöyle birkaç dakika: 5 yıl önce bugünlerde ne yapıyordunuz ya da neredeydiniz? Ailenizle mi yoksa yalnız mıydınız? Mutlu muydunuz peki? Yaşamı ne kadar umursuyordunuz, ya da neresinden yakalamıştınız? Derdiniz neydi o zaman? Ya da var mıydı:)) ? Çevrenize baktığınızda kimleri görüyordunuz? Şimdi o kişiler yanınızda mı? Yine başınızı çevirdiğiniz an o zaman yanınızda olanları görebiliyor musunuz şimdi de?

Düşünmekten kaçar olmuşuz biliyor musunuz? İllaki başımıza olumsuz, üzücü veya sıkıntı verici bir şey geldiği zaman muhasebe yapıyoruz. Aslına bakarsanız size sorsam şimdi-ya da aynı şekilde siz de bana sorsanız- “Düşün, düşün yoktur işin.. Ha babam de babam düşünüp duruyoruz. Hayatımız bununla geçiyor.. Sen ne diyorsun beee?” diye cevap vereceksiniz.

Geriye bakma taraftarı olmadım hiç. (Daha doğrusu öğrendim:)) Tecrübeler öğretiyor zira, umutsuzca çırpınışlarla geriye bakıyorsanız, bir halt olmuyor. Ama neye bakacağını bilirse insan, o umutsuz çırpınışlar umut dolu, faydalı, güç veren kanat çırpışlarına dönüşüyor. Hep ileri doğru gidiyoruz, ihtiyacımızsa sadece birazcık (daha) zaman..

Tüm bu flashbackler sırasında ne düşünürsek düşünelim, sevmeyi ve saygı duymayı bırakmayalım. Çünkü tam da Maya Angelou’nun dediği gibi: “İf we loose love and self-respect for each other, this is how we finally die!”