Şiirler – Alıntılar Konulu Yazılar

Please Give Me Something

Bu parca ile yatip kalkmaktayim son gunlerde.
Haftayi siz de bununla bitirin istedim. Bana iyi geliyor dinlemek. Soyleyen de gencecik bir cocuk. Sesi de hos, rahatlatici..
Bu hafta cok yogun gecti. Yapmam gereken 3 is cikti ayni anda. Teslim tarihleri arasinda 5’er gun var. O sebeple siraya koydum, aksam nasil oluyor anlamiyorum. Ihtiyacim vardi isle ilgili bir mesguliyete gerci. O sebeple cok da sikayetci degilim. Beni bilenler bilir, “IS” dedin mi akan sular durur! Bu yil cunku ya isimi yola koyacagim, ya 10 yillik is hayati ve 6 yillik saglik sektorundeki tecrubemi bir kenara koyup alip basimi… artik ne halt edeceksem edecegim. Konusmaktan yoruldum, belki sizi de yordum. Farkindayim. Ama insanin ugrasacak evi, cicegi, bocegi, ailesi, cocugu, arabasi, hastaligi, ne bileyim boyle seyleri olmayinca; benim gibi belki de “aman oh, ne rahatim” diyecegi seylerle kafayi bozuyor! Affedin artik, hatasiz kul olmuyor!
Evet iste sozleri ile You Give Me Something ~ James Morrison’dan..
~
You want to stay with me in the morning
You only hold me when I sleep,
I was meant to tread the water
Now I’ve gotten in too deep,
For every piece of me that wants you
Another piece backs away.’Cause you give me something
That makes me scared, alright,
This could be nothing
But I’m willing to give it a try,
Please give me something
‘Cause someday I might know my heart.

You already waited up for hours
Just to spend a little time alone with me,
And I can say I’ve never bought you flowers
I can’t work out what the mean,
I never thought that I’d love someone,
That was someone else’s dream.

‘Cause you give me something
That makes me scared, alright,
This could be nothing
But I’m willing to give it a try,
Please give me something,
‘Cause someday I might call you from my heart,
But it might me a second too late,
And the words I could never say
Gonna come out anyway.

Doruk..

“Koylulerden birine sordum:

– Doruga varilabilir mi?

Bu soruma aldigim yanit, 3 soru oldu:

– Doruga varmak mi? Bu mevsimde mi? Ne yapacaksin dorukta?

– Hicbir amacim yok. Yalnizca soruyorum. Doruga varilabilir mi?

– Tabi varilir, dedi. Eger kendinde o gucu goruyorsan ve oraya nicin cikmak istedigini biliyorsan.

Doruga nicin ulasmak istedigimi bilmiyordum. Ama ne zaman doruga baksam, orada olmak istiyordum. Belki dorugu da asip, dagin obur yamacini gormek.

Kuskusuz bu istek, bir gucten degil, bir gucsuzlukten kaynaklaniyordu. Onunde sonunda ben de bir insanogluydum. Birtakim insanogullari gibi bir yere varmaya cabalamak istiyordum. Bir yeri asmaya. ormedigimi gormeye. Oraya varmak, sonra ordan geri donmek.

( – Nereye vardin?

– Doruga.

– Neyi basardin?

– Doruga cikmayi.

– Ne gordun?

– Tum daglari, tum yaylalari.)”

~ Ferit Edgu (Dogu Oykuleri’nden)

Bu kitabi okuyorum bu ara. Sevdim. Ikilemlerin oykuleri var: Hayat-olum. Varlik-hiclik. Mutluluk-mutsuzluk.. Niye mi? Bilmem, belki de hepimizin icindeki ikilemlerin doruga ciktigi zamanlardan biriydi benim icin gectigimiz ay. Belki de bu yuzden bu kitapla veda etmek istedim o eski yila. Bana cok da iyi seyler getirmeyen, canimi acitan, cogunlukla mutsuz hissettiren, kendimi cok fazla dinlettiren o yila.. Veda ediyorum eskisine, HOSGELDIN diyorum yenisine.

“Yeni Yildan Beklediklerim-Istediklerim” listesi yapmadim bu defa. Beklentiler acik artik: Kariyerse kariyer, seyahatse seyahat, asksa ask, keyifse keyif, sagliksa saglik.. Is konusunda daha fazla seye saldirmak istiyorum. Daha cok seyahat etmek birde. Beni heyecanlandiran seyler yasamak istiyorum, ve daha cok kesfetmek! Daha cok farkinda olmak istiyorum cevremin, belki de boylelikle kendimle ugrasmayi birakabilirim bir sureligine de olsa.

Yolun yarisina 1 adim daha yaklasacagim ne de olsa:) Ne alirsak bu hayattan kardir. Ve aldiklarimiz karsiliginda verdiklerimiz bizim dimdik yurumemize, insanlarin yuzune gururla bakmamizi saglamizsa ne mutlu.

Mutlu olmak istiyorum ve deger verdiklerimin, yureginde iyilik olan herkesin de bu mutlulugu yasamasini..

Guzel bir hafta sonu gecirin. Kar yagdi bugun Ankara’ya 1 yildir ilk defa!! Istanbul’dan da ayni haberleri aldim. Sicak cikolatalar, sicak saraplar haftasi ilan ettim bu sebeple ben de bu haftayi:) Berceste‘nin tarifini deniyorum C.tesi icin. Asli‘cimin minik kizini gormeye gidiyorum sonunda:) Butun kizlar toplandik etkinligi icin icmeye gidiyorum meyhaneye. Yeni kitaplar aliyorum Dost’tan, oncelikle Jane Austin. Kisacasi “one live, live it be Dilara” modundayim:) Darisi basiniza diyorum..

Toi, Tu Es Mon Autre…

“Toi, tu es mon autre
La force de ma foi
Ma faiblesse et ma loi
Mon insolence et mon droit..

“Moi, je suis ton autre
Si nous n’étions pas d’ici
Nous serions l’infini..”

diyor bu parcada..

Sozlerini anliyorum ama tam olarak cevirebilecegimden emin degilim! Fransizca bilenler gulmesin.. Aradan 9 yil gecti, buna da sukur:)

“Sen, benim diger yarimsin.. Kaderimin kuvvetisin! Zayifligim.. ve kustahligimsin.. ve dogru tarafim..

Ben, senin diger yaninim.. Burada olmasak bile, sonsuz olacagiz..” gibi birsey:)

Severek ve takintili olarak dinliyorum, paylasmak istedim. Fransizca sevgime ve askima ithafen, sizlere guzel bir hafta sonu hediyesi olsun. Ben, karanlik ve puslu-daginik bu havamdan kurtulmaya calisiyorum..

Ankara’min havasi pek musade etmiyor, ama dostlarim bana siki sikiya yapismis bir halde sarsarak beni kendime getirmeye calisiyorlar.. Onlari da kendimi de daha fazla uzmek istemiyorum.. Ama ne yapayim? Sanirim bu havalar mahvetti beni son donem.. Ve hayatin anlamsizligini fazla sorgulamam.. Ve sanirim fazlaca kendimle basbasa kalmam bu aralar.. Bu puslu ve karanlik Aralik ayi beni boyle yapti sanirim.. Buyuyor muyum ne?? Ne mi diyorum: Lanet!! (Aslinda F..’li kelimeyi kullandim burada..)

Donuse Istinaden..

“Uzgunum gidenler icin

Uzgunum bitenler icin

Sadece cok uzgunum, dargin degilim!”

Cok eskiden cok dargin bir kizdim ben. Hem uzgun, hem dargin. Kusme huyum vardi cok fena. Ama oyle boyle degil; hani “Dag daga kusmus dagin haberi olmamis” cinsinden. Her seyi, her sikintiyi, her ihaneti, her kirginligi, her hayal kirikligini kendi icimde yasardim. Onu buyutur buyutur kartopundan cig yaratirdim. Takdir edersiniz ki boyle bir kizin hayati hic de kolay olamadi. Kendimle kavga ettim senelerce, duvarlari yumrukladim, elde ne varsa kirdim parcaladim. En sik yaptigim sey de ter ter tepinmek olurdu. Boyle ayaklarimi yere vura vura, haykira haykira tepinirdim ben. Bu boyle yillarca surdu; o tepinen, dargin ve uzgun kiz buyudu kocaman bir kadin oldu:) Tepinmek sadece dans pistlerine ozgu bir aktivite, darilmaksa geride biraktigim, icsel olgunluguma eristigimde uzerimden siyirip portmantoya asiverdigim bir manto halini aldi. Uzulmek mi? O baki kaldi iste..

Uzgunum yine son zamanlarda. Ama -hamdolsun:)- bu uzgunluk durumlari vahim-somut bir olaydan vuku bulmadi. Cok hastalikli bir son ay gecirdim, sinuzitim kroniklesti, nefes darligi sebebiyle geceleri uyku uyuyamaz oldum. Oksuruk, sesimdeki bas tonlarin fazlaligi beni mahvetti. Derslere konsantre olamadim, programimin cok gerisinde kaldim gecen seneye kiyasla. Evimi degistirmek istiyordum, bu aylari planlamistim. Olmadi, olamiyor da bir sure. Genelimizin artik gunluk problemi ” mali durumlardaki hic ic acici olmayan vaziyet”ten sebep.. Isimde, daha dogrusu kariyerimde istedigim yere yaklasamadigim hissi vuku buldu birden bire. 10 yildir calisan, son 6 yildir da ayni kurumda oldukca basarili bir ekiple oldukca verimli islere imza atmama ragmen tatminsizlik boyumu asmaya basladi. Sadece kendimle kaldigim zamanlarda tum bunlar, duvardan duvara kitap dolu bir kutuphanenin yikilivermesi gibi uzerime devriliverdi; hemen hemen her gun! Altinda kalinca haliyle canim yandi cok, uzuldum. Ama -hamdolsun:)- hic biri ya da hic birsey icin kirginligim yok. Dun komsum bendeydi: “Tanri bizi siniyor Dilara, ama kaldiramayacagindan fazlasini vermiyor sana. Ve ne biliyor musun?” dedi. ” Hazir oldugunda her sey yoluna giriyor sen farkina varmadan. Bak bana, iste tam da boyle oldu” Komsum 47 yasinda!

:))

Ne bileyim, 9 gun sonra ” Happy Birthday Dilara” dediklerinde 33 yasina girecegim. 14 yil daha mi uzerime devrilen bir kutuphane dolusu kitap altinda mucadele edecegim yani. Her gun yikintilarin arasinda kalkip, ertesi gun yine mi altlarinda kalmaya devam edecegim? Bilmiyorum:) Dalga gecmeye calisiyorum, ama sanirim ” Bu guzel! havalar”in da etkisiyle bu surecte biraz yavas yol aliyorum son donemde. Yine de en onemlisi kroniklesmeyen, vehameti cok bir hastaliga sahip olmamam:)

Tabi tum bunlar olup biterken sosyal hayatimdan kopamamis olmam belki biraz olsun bana iyi geldi. Yeni arkadaslar edindim, onlari cok sevdim. Guzel ortamlari paylastik, gulecek ortak bir suru sey bulduk. Spora devam ettim mesela. Sabahin kor kokunde OR-AN’da, ormanin icinde oksijen avina ciktim. Uzerine -artik- vazgecilmezim nar+portakal suyu ictim, guzel kahvaltilar ettim. Bekri’nin meyhanesi’ni kesfettim. Balikcikoy’e rezervasyona gec kalip Burhan Amcamdan azar isittim:) Sushi denizinde boguldum eski dostumla beraber burada, allahtan sushileri tekne seklinde tabaklarda sunmuslardi da karaya cikmanin yolunu buldum. Guzel saraplar tattim, hastaligima ragmen rakimi yine az su bol buzla ictim:) Bir suru DVD, bir suru guzel album aldim; ruhuma ziyafet cektim hemen hemen her aksam. Onun da cani var degil mi ama? Evime guzel cicekler, kendime taba rengi bir cizme, buzdolabima 2 yeni magnet aldim. Saclarimi boyattim, tenis maci seyrettim, Sharapova‘nin servislerine bayildim. Sikinti ve alerjiden sebep sivilcelerimle mucadele ettim, ki ben ergenlik sivilcesi dahi cikarmamistim! Eski arkadaslarimi buldum malum yerden:) Anilara yolculuk, goz kenarlarimdaki kirisikliklara ekler yaptim. Tatil icin plan yaptim, miles&miles kontenjaninin onumuzdeki 33 ay boyunca dolu olmasindan sebep planimi -simdilik- rafa kaldirdim!

Dondum ama. Paylasmak icin, nefes alabilmek icin, enerji alabilmek; ihtiyac halinde verebilmek icin.. Hayatimdaki en onemli seyi kaybetmemek, ondan kopmamak icin, yazabildigimi kanitlayabilmek icin kendime.. Dondum ben:)

Sevgiyle gecirin her gununuzu. Sahip oldugumuz, elimizden her ne olursa olsun alinamayacak tek sey o zira: Sevmek! Uzulecegiz elbet, belki de hala dargin olanlariniz olacak. Hayat yeterince zor zaten. Sevgiye bir sey olmasin:)

~ HAPPINESS ~

Mutlulugun resmi mi?

O kadar zor ki. Vallaha zor mutlulugun resmini yapmak:)

Benim icin mutluluk:

~ Sabahlari keyifli, es-dost ve kahkaha ile, balli-kaymakli, sicacik menemenli, cesit cesit peynirli kahvalti yapabilmektir mutluluk…

~ Anne kusla beraber eski gunleri yad edebilmek, onun cocukluk anilarini binlerce kere olmasina ragmen, hala ilk defa duyarmiscasina heyecanla dinleyebilmektir..

~ Paylasabilmektir..

~ Gulumsetebilmektir deger verdigim insanlari. Ya da hic tanimadiklarimi, kisacik ya da bir defaligina bile olsa..

~ Yardim edebilmek, yardim ettigimin yuzundeki minnetar bakistir..

~ Bazen sadece elde bir kadeh sarap, los isik, guzel bir muzikle geceyi gecirebilmektir..

~ Sevdiginin gogsunde, onun kalp atislarini dinleyebilmek, onun sicakliginda ruyalara dalabilmektir..

~ Iste elde ettigim basari, bu basarinin kabul gormesi ve takdir edilebilmesidir..

~ Yagmur yagarken, herkesin aksine, semsiye acmadan, sakince ve huzurla yuruyebilmek; yagmurda islanabilmek, ama hic usumemektir..

~ Can dostunun sesini, tam da ihtiyacin oldugu “o” anda duyabilmektir..

~ Uzun zamandir gormedigin bir dostunun kapiyi actiginda sana bakan yuzunde gordugun o guclu ve derin his’tir..

` Bagira bagira sarki soyleyebilmek, kosabilmek, her sabah kalktiginda nefes alabildigin icin sukredebilmektir..

~ Ailendir.. Ne olmus olursa, ne olacak olursa olsun..

~ Derdini paylasabilecek insanlar bulabilmektir mutluluk..

~ Gulumseyebilmek, gonul gozunden gorebilmektir..

~ Yasamak icin nedenler bulabilmektir mutluluk.. Hadi bakalim, tum bunlari nasil resmdebilecektim ki ben? Daha unuttugum bir suru sey olduguna eminim adim gibi.. Yukaridaki fotograftaki donmedolabi koymamin nedenine gelince.. O donmedolabin her bir “dolabi”na yerlestirebilmek icindi tum bu saydiklarimi.. Tek tek de guzel, ama hepsi bir arada carkin bir parcasini olusturdugunda HAYAT ne kadar da guzel oluyor degil mi?

En yakinimdaki kitabin 187. sayfasini da yazmami istemis sevgili Zeynep, mutlulugun resmini cizmemi istedikten sonra:)

Su an sadece “sikici” makaleler var hayatimda. Ama iki basucu kitabim da okunmayi bekliyorlar.. Ara ara, guc-kuvvet ve dirayet buldukca onlara goz atiyor, birkac sayfa da olsa ilerlemeye calisiyorum. Ilki, “The Principles of Succesful Manifesting”. Ve fakat kendisi 62 sayfa:) Digeri ise Asha Bandele’nin “Daughter” adli romani. Onun henuz 55.sayfasindayim gerci, ama iste 187. sayfadan bir alinti:

“Dawn had heard about the shooting from her mother, who’d heard about it from a friend who knew Miriam from church. How long had it been since she and Aya had seen each other, Dawn wondered. Aya died without knowing that Dawn had never stopped loving her, and she’d never had a best friend and confidante since they’d been seperated”…. diye gitmekte:)

Ben de sadece buraya yorum birakmak isteyen dostlardan, “geciyordum, sadece bir ugramistim” diyenlerden mutluluk kelimesinin onlar icin ifade ettiklerini yazmalarini rica edecegim sadece..