Ve işte karşınızda, 5 Gün 2 Kadın Midilli Seyahatimizin “Lezzet Durakları Keşfi” hakkındaki yazıya…
Gitmeden önce yararlandığım sayısız kaynak ve FourSquare uygulaması en büyük kurtarıcılarımız oldu. Özellikle FourSquare’de gittiğimiz her mekan hakkında hem eksikliğini gördüğüm, hem de bayıldığım tüm noktaları paylaştım. İsterseniz Mytilini ile başlayalım yazıya.
Mytilini’ye sabah Ayvalık’tan 10.00’da kalkan feribot ile gelince öğlen saati ilk yemeğimizi yemek için feribottan indiğimiz limanın tam aksi istikametindeki sahilde yer alan mekanlardan birine; Tsimis o Xontros (Jimmy the Fat Man), nam-ı diğer Şişman Jimmy‘e oturduk. Yukarıda gördüğünüz çengellere asılarak güneşte kurutulduktan sonra pişirilecek olan ahtapotlar bu mekanın önünde idiler.
Biracı değilim, ama Yunanlıların bu Mythos‘una bayılıyorum. Dolayısıyla öğlen sıcağında hep buzz gibi bir Mythos eşlik etti yemeklere. Öncelikle “salatasız sofra olmaz“dan hareketle bir Yunan salatası söyledik. Salatadaki domatesler o kadar güzeldi ki, o kadar gün boyunca daha da böylesini bulamadık! Bir de ılık olarak, yanında nefis bir yoğurtla masaya gelen yaprak sarmaların tadı damağımızda kaldı. Masamıza istediğimiz, aşağıda gördüğünüz iki tabak ise bizden eksi puan aldı. Kalamarlar lastik gibi, içi peynirli ve kızartılmış kabak çiçeği dolması ise hem fazla yağlı, hem de gayet lezzetsiz geldi bize. Böylece salata-sarma ve bira ile ilk öğünü geçirdik.
Mytilini’de bir de akşam yemeği yedik ki, nefisti! Akşam yemeği için adres, bir çok yerde karşıma çıkan Kalnterimi oldu! Aşağıda gördüğünüz tabağıma ek olarak gece karanlığında fotoğrafı bir şeye benzemeyen, ama tadı enfes şarap soslu ahtapot vardı masamızda bir de. Salata olarak karışık Ege otları tabağını, ızgara edilmiş halde sofraya getirilen ladotyri peynirini ve pirinçli, ılık halde servis edilen kabak çiçeği dolmasını güvenle masanıza isteyebilirsiniz. Yanına da bir 20’lik uzo, misler gibi sanki taş plaktan çalıyormuş hissi veren Yunan müzikleri eşliğinde yediğiniz yemeğiniz sonrası kişi başı 14 euro bırakarak, mideniz ve siz şen ayrılın oradan. Ara bir sokakta, deniz falan görmeyen bir yerde Kalnterimi, ama kesinlikle size çok güzel saatler geçirtecek bir yer emin olun. İstanbul’dan geldiğimizi söyleyince bize Türkçe menü de getirdiler.
Mytilini’de Lezzet Durakları bu kadardı! Bir de sahilde, Monkey adında bir yer vardı ki, geldik gittik oturduk kah kahve içtik, kah buzz frappe kah freddo espresso. Hem çalışanlar, hem ortam, müzikler ve içtiklerimiz çok güzeldi. Kahve içmek, soluklanmak için öneririm.
Molyvos’ta ise bir hayal kırıklığımızın yanına iki güzel mekan ekledik. Önce hayal kırıklığımız ve nedeni: Triena! Molyvos Plajı’nda yer alan bu mekanda soluksuz izleyebileceğiniz bir güneş batışı vaat ediyorum 🙂 Bu manzaranın da etkisiyle çok kalabalık olan mekan için, sanıyorum saat 19.00 civarlarında gidilmesi uygun olur. Yine 20’lik uzonun eşlik ettiği sofrada şarap soslu ahtapot, öneri olduğu için karides saganaki ve salata aldık. Hepsi de vasat altı idi. Karides saganaki için çim çim karides kullanmışlar. Yazık olmuş! Bin kat lezzetlisini Beşiktaş Çarşı’da defalarca yemişimdir! Dediğim gibi manzara on puan, lakin lezzetler ve servis konusunda Midilli gezimiz boyunca sınıfta kalan tek mekan oldular 🙁
Bir öğlen plaj sonrası kendimizi attığımız ve inanılmaz memnun kaldığımız ilk mekan geliyor şimdi: Tô Xâvi. Aşağıda yer alan iki fotoğrafı da burada çektim. Sahibi ve işletmecisi çok güler yüzlü bir adamdı, 3. jenerasyon olarak restoranı şimdi karısı ile birlikte işletiyorlarmış. Püfür püfür esen pek güzel bir balkonları var. Orada hem yediğimiz yemeklere doyduk, hem de manzaranın keyfini çıkardık. Molyvos Market Place yazan sokaktan yukarı doğru çıkarken, tünele gelmeden hemen sol tarafta!
İkinci fotoğraf musakka! Kos tatilimizde ilk defa musakka yemiş (Yunan usulü tabi) ve bizimkinden farklı olduğunu anlatmıştım. Patates, kıymalı sos ve patlıcan dizimi şeklinde idi benim musakka diye yediğim yemek. O da güzeldi gerçi, ama bu aşağıdaki musakka, aynı bizim usul gibi. Yağlı falan da değildi, çok beğendik. Aşağıdakilere ek olarak bir de yaprak sarma vardı sofrada. 2 adet Mythos ile birlikte adam başı 16 euro ödedik bu güzelim yemeklere.
Molyvos Kalesi‘ne çıkacağınız zamanı güneş batışına denk getirir iseniz eğer bizim gibi, burada yer alan Byzantino Lounge Cafe-Bar‘da güzel bir akşam birası içebilirsiniz 🙂 Yemeklerinin de göze hitap ettiğine şahit olduk, fakat biz yemek için kendimizi son akşamımızda şımartacağımız mekana, Molyvos Stars‘a sakladık 😉 Çarşının içinde, panoramik manzarası pek harika mekanımızda iki garson bizim masamıza servis için yarıştılar tabir yerinde ise. Sonra aralarında anlaşmaya vardılar ve gece boyunca bizimle ilgilenen ve adını unuttuğum için kendime kızdığım garson arkadaş ile yemeğin sonunda bol bol İstanbul’dan konuşma fırsatı bulduk. Yeni evlenen arkadaş karısının gelinliği ile kendi damatlığını almak için İstanbul’a gelmiş en son! Burada “mutlaka tadın” diyebileceğim iki lezzetten biri kabak çiçeği dolması diğeri ise tzatziki (Yunanın cacığı). Adada kaldığımız günler boyunca ısrarla kalamar isteyip, hep hayal kırıklığı ile masadan kalktığımızı anlatınca burası da bize kalamar dolmalarının çok taze ve enfes olduğundan bahsetti. Bu kadar övünce adamlar tadına bakmak için istedik. Ama bilin bakalım ne oldu? Evet, bildiniz. Lastik gibi olmasa da başarısız bir kalamar dolma daha geldi masaya! Diyeceğim Midilli Adası’nda kalamar ızgara ya da dolma yemek için savaş vermeyin, emin olun yurdumun her köşesinde en lezzetli hali ile yiyebilirsiniz. Sanıyorum pişirme öncesi hazırlık kısmında, marine etmek gibi mesela, bir şeyleri farklı yapıyorlar.
Ve gelelim on numara beş yıldız mekanımıza: Mouria Tou Mirivili. Kendisi aşağıda yer alan ve Şirinler Köyü olarak nitelendirdiğimiz Skala Skamnia‘nın sahilindeki, fotoğrafın soluna doğru -mavi pencereli dükkana gelmeden- bulunan asırlık dut ağacının altında kalan restoran. Zaten hepi topu iki restoran var. Biri solda, diğeri sağda 🙂
Garsonumuz bizimle Türkçe konuşarak bir miktar bizi şaşırttı önce. Eski kız arkadaşı Türk imiş 🙂 Masamıza önden ikram tabağı hazırlayıp gönderdi ve ısrarla aşağıda gördüğünüz uzodan tatmamızı istedi. Oldukça yumuşak içimliydi Symphonia, ben beğendim. Ben diyorum, zira Ayşegülüm araba kullandığı için bir gıdım içmedi, yine 20’lik uzo bana kaldı. Tüh 🙂
Ekmekler enfesti. Hiç ekmek yeme ihtiyacı hissetmeyen ben bile gayet iki dilim yedim. Karidesi özellikle sordum “jumbo karides mi” diye. Dedi “bizim çim çimle işimiz olmaz“! Dedim “getir o zaman” 🙂 İşte aşağıda gördüğünüz tabak hem bizi, hem de çevremizi saran bir sürü kediyi mutlu etti. Yediğim en lezzetli karides olarak not düştüm kendisini! Ekmekler de takdir edersiniz ki karideslerin suyu ile yendi, bitti 🙂
Kalamar dolma ile ilgili konuşmak istemiyorum 🙂 Mesajı net olarak aldınız sanırım. Görüntüsüne aldanmayın. Elbet,”kesinlikle yenmez” bir şey değil, sadece beklediğim ya da alıştığım yumuşaklıkta değildi. Taze olduğuna hiç şüphem yok. Ama nedense ben kalamar ile mutlu olamadım bu beş gün.
Feyz alanınız, “yok, dediğini tattım gayet kötüydü“; ya da ne bileyim “bir daha gidersen şurada da şunu tat” diyeniniz var ise yapacağınız şey çok basit biliyorsunuz: Yorum olarak eklemek 🙂 Çevremizde en az 10 kişi var önümüzdeki bayram tatili için Midilli’de olacak olan. Onlardan da yeni bilgiler gelecek heyecanla bekliyorum. İşinize yaramasını diler huzurlarınızdan ayrılırken birkaç küçük not da eklemek isterim:
* Tüm fotoğrafları Samsung marka cep telefonum ile çektim. Yani bu yazıda yer alan fotoğraflar, benden 🙂
* Gördüğünüz gibi masaya hep salata ile birlikte üç ya da dört çeşit yemek istedik. Porsiyonlar çok büyük. Dolmalar mesela nereden bakarsan bak sekiz ila on adetti. Kalamar dolma gördüğünüz gibi kişi başı birer kalamar. Masaya istediğimiz şeylerden arttırdığımız oldu. Gözünüz dönüp fazla fazla almayın derim.
* Şişman Jimmy haricinde her yerde kredi kartı ile hesap ödedik. Bir tek orada nakit geçiyor! 20’lik uzo da dahil en fazla hesap ödediğimiz yerde adam başı 17 euro öderken, en düşük 13 euro ödemişiz.
Merhaba, benimkisi biraz reklam amaçlı ama olsun. midilliye yıllardır gidip gelirim ve o yemeklerin ve mezelerin de fotoğraflarda göründüklerinden dahi daha lezzetli olduğunu bilirim. midillide insanların zevkine ve isteğine göre şekillendirebilecekleri alternatif turlara başladık. meze & uzo tadımı, doğa yürüyüşü, seramik atölyesi, yelkenli tekne, eko-çiftlik ziyareti vs…ilgilenecek olan olursa diye yazıyorum.şurada kendi blogumuzda yazdığım iki adet tanıtıcı yazı var. midilliye gideceklere duyurulur:
http://www.cukurcumatimes.com/2014/06/midilli-adas-alternatif-tatil-turlar.html
http://www.cukurcumatimes.com/2014/06/midilli-adasnda-gunubirlik-ya-da.html
Her şey için çok teşekkür ederiz, önerdiğiniz çoğu yere gitmeye çalışıyoruz. Adaya bugün ayak bastık ve öğle yemeği için Kalnterimi’deydik. Tavsiyeniz üzerine kabak çiçeği dolması istedik ve çok lezzetliydi gerçekten. Şuanda Monkey’de frappelerimizi yudumluyoruz… Yarın Molyvos’a gidiyoruz ve tavsiyelerinize güvenerek memnun kaldığınız restorana gitmek için yarını iple çekiyoruz. Paylaştığınız tüm bilgiler için teşekkür ederiz. İki gün daha burda kalacağız. Şehirin içinde canlı müzik eşliğinde keyifle yemek yiyebiliceğimiz bir tevarna biliyor musunuz? Tekrar tekrar teşekkürler
afiyet olsun …