USin99Days-Bölüm II

Santa Monica’da sonra iki gece için San Diego’ya da geçelim dedik ve bir ev kiraladık. Airbnb, San Diego ve New York City için alternatif kalacak yer ararken karşımıza çıktı ve biz çok memnun kaldık. İster ev, ister oda kiralayabiliyorsunuz ve otellerden çok daha makul fiyatlara.  San Diego’da iki gece boyunca Tanja’nın misafiri olduk.

İlk gün Disneyland’ı, sonraki gün de Sea World’ü ve San Diego’nun merkezini gezecek vaktimiz oldu.  Disneyland Park, kesinlikle çocuğu olanlar için gidilmesi şart olan yerlerden biri bizce. Tam karşısında bulunan ve yeni açılan Disney California Adventure ise biraz daha büyükler için, daha gelişmiş bir bir eğlence parkı.

Disneyland Park’ta “Tomorrowland” kısmında Space Mountain ve 3D Star Tours aktivitelerinde çok eğlendik. Bu yaşıma kadar bu tarz etkinilklere katılmamış olmamdan sebep, suyunu çıkardım sonuna dek ve kesinlikle çok, ama çok keyif aldım!

Disneyland California Adventure kısmında ise “Twilight Zone, Tower of Terror” bölümü için öncelikle yaklaşık bir saati geçkin sıra bekledik! Sıra bize geldiğinde 20 kişi ile birlikte yukarıda fotoğrafını gördğünüz otelin asansörüne bindik ve kemerlerimizi bağladık. Asansör önce yavaş yavaş yukarı çıktı. Birkaç kat sonra kapılar açıldı, görüntüler, vs., tekrar kapandı. Sonra son hızla yukarı doğru çıktı ve bir anda aşağıya doğru düştü asansör! Ben, bu aksiyonu gördüğümde “Nasılmış bakalım asansörden aşağıya düşmek?” demiştim, aldım boyumun ölçüsünü! Kesinlikle oturduğum yerden birkaç defa havalandım, ayaklarım yerden kesildi! Ve kesinlikle bu turu yapacak olanlara önerim, bizim gibi tam güneş batarken bunu tecrübe etmeleri.. Neden demeyin, yaşayın, hak vereceksiniz!

Daha sonra Paradise Pier kısmına geçtik ve “California Screaming ride”ı yaptık. Bir diğer roller-coaster tecrübesi. İ-na-nıl-maz-dı!  Tam 360 derece, tepetaklak döndük bir yerinde. Biz değil, ama başkalarını işte bu şekilde fotoğrafladım:

Akşam saatlerimiz 21:00’i gösterdiğinde California Adventure kısmında havuzda renk ve ışık gösterisi olurken, 21:30’da Disneyland Park’ta Uyuyan Güzel’in Şatosu’nun tam önünde havai fişek gösterisi oldu. İkisi de seyri keyifli aktivitelerdi.

Ertesi gün sabah erkenden San Diego Sea World‘e gittik. İtiraf etmek gerekirse, San Diego Sea World görülmesi gereken yerler kategorisinde olduğu için listeye almıştık. Biletlerimizi internetten aldık ve gittik. İlk önce katil balina Shamu‘yu izledik. Shamu ve ailesi oldukça sevimli ve şeker göründüler gözümüze.

Fakat sonrasında gördüğümüz, izlediğimiz her deniz canlısı içinde bulundukları durum itibariyle bizi çok rahatsız etti. En küçük balığından, yunus balığına, deniz aslanına kadar gördüğümüz tüm balıklar ve deniz canlıları çok hüzünlü gözüktüler gözümüze.  Akvaryumdaki bir ahtapot resmen ağlıyordu! İnanılmaz güzellikteki dikenli bir balık ise ben fotoğraf makinamı akvaryuma yönelttiğimde resmen arkasını döndü bize. Deniz Aslanları’nın gösterisi de, vahşi köpekbalıklarının, penguenlerin hayatı da beni çok üzdü şahsen. O sebeple burayı hızlıca geçtik ve hiç fotoğraf çekmedim!

Bence balıklar, penguenler, deniz canlıları, balinalar, vs. doğal hayatlarında olmalılar. Elbetteki burada da iyi bakılıyorlar, ama sonuçta bir nevi “köleler”. İmparator penguenleri bir metrekare çapında bir metre uzunluğunda bir buzumsu kütlenin üzerine doluşmuşlar. Kapıda o kadar “flaşlı fotoğraf çekmeyin” yazısına rağmen, herkes deliler gibi flaş basıyor ve zavallı penguenler toplamda elli-altmış metrekarelik camekan bir alanda yaşamaya çalışıyorlar. “Happy Feet“i ne kadar sevdiğimi hatırladım ve gerçekten Sea World’deki penguenler başta olmak üzere diğer deniz canlıları için gözlerimden yaş geldi. 73 $ vermeyin ve bence gitmeyin.  Bu seyahatimizde içimin en burkulduğu anlar burada geçirdiğim anlar oldu!

Sea World’de güzelliklerine hayran kaldığım, nasıl olduklarını gerçekten hiç bilemediğim canlılar olan deniz yıldızlarına da dokunma şansım oldu. Çok yumuşak ve sakin canlılardı. Tabi ben onları elimde tutmak için ne kadar hassas davrandıysam, sağımdaki solumdaki çocuklar da bir o kadar özensizdi!  Yine üzüldüm, yine üzüldük! Velhasıl Akvaryum olayına kesin karşı olduğuma kanaat getirdim.  Bu canlıları kendi doğal ortamlarında bıraksak  daha hayırlı olur bence! Örneğin, birçok limandan kalkan ve balina ve diğer deniz canlılarını doğal ortamlarında görmenizi sağlayan turları tercih edebilirsiniz. Buna en güzel örneği de bir sonraki yazımda bulacaksınız..

Şimdilik hoşçakalın, yeni yazıları takipte kalın 🙂 Daha sıklıkla güncellediğimiz usin99days‘e bakmayı da ihmal etmeyin 🙂

USin99Days-Bölüm II” hakkında 1 yorum bulunuyor:

  1. Başak

    Takipteyiz Canım, umarım bu tür parklar bir süre sonra gözden düşer de kapanırlar ve hayvanlar özgür kalır . Tabii denizlerde rahat kalabilirlerse..

    Cevapla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir