Şiirler – Alıntılar Konulu Yazılar

Gel…

AsirLardan Uzan Da Tut ElleRimi SimsiCak

YokSa BenDeki CocuK Da Boyle CaresiZ KalacAk

OfkE Ile BesLeneN CocuKlar YalNizdiRlar..

Ve UmiTleri CicEklerDen, AciLari TariHlerdEn

SeniN Gibi BeniM Gibi Onlar Da Hep InsanDilar

Ve Sevgiye InanDilar

Ve SaygiYa InanDilar

Senin Gibi Benim Gibi..

OnLar BiraZ TerkEdilmis BiraZ KuskuN CocukTular

Sanki BirAz InciTilmis SanKi YeteRsiz SeviLmis

SanKi UtanDilar KavgadAn ve SusTulAr..

Op InciLeneN GozyaSlari KuruSun InancLarinda

Sene Bin DokuZ Yuz Kirk Bes

Onlar da Hep InsaNdilar

Ve SevGiye InanDilar

Ve SaygIya InanDilar

Senin Gibi Benim Gibi…

~ En Guzel, en Sevdigim, En Dokunan Sezen Aksu parcasidir “BinDokuzYuzKirkBes”~

All I Ever Really Needed To Know…

I Learned in Kindergarten!

Hayatımızde bize faydası dokunacak, ihtiyacımız olan bilgileri ilk öğrendiğimiz yerin “Anaokulu”muz olduğunu söylüyor Robert Fulghum aynı adlı kitabında.. Hazırladığım sunumumda kullanmak üzere bir şeyler ararken buldum çok hoşuma gitti, sunumumda da kullandım; sizlerle de paylaşmak istedim. Sizce de doğru değil mi allah aşkına?

…..

“Most of what I really need to know about how to live, and what to do, and how to be, I learned in Kindergarten.

These are the things I learned:

~ Share Everything. (Herşeyi Paylaş)

~ Play Fair. (Adil Oyna, Centilmen Ol:))

~ Don’t Hit People. (İnsanlara Vurma)

~ Put Things Back Where You Find Them. (Aldığın Şeyleri Bulduğun Yere Koy)

~ Clean Up Your Own Mess. (Kendi Dağınıklığını Kendin Temizle)

~ Don’t Take Things That Aren’t Yours. (Sana Ait Olmayan Şeyleri Alma)

~ Say You Sorry When You Hurt Someone. (Birini İncittiğinde Özür Dile)

~ Learn Some and Think Some And Draw Some And Paint And Sing And Dance And Play And Work Some Everyday. Bu benim favorim:))

~ When You Got Out into The World, Watch For Traffic, Hold Hands, And Stick Together. (Gerçek Dünya ile tanıştığında Trafiğe Dikkat Et, Elele Tutuş ve Birarada Kal) ”

….

by Robert Fulghum

**Fotoğraf, benim 2 ayrı fotoğrafımın bir kombinasyonudur. Her ikisi de benim çekimimdir.**

Bülent Ecevit’i Kaybettik..

“Şair” tarafı ve “naif” üslubuyla siyaset dünyasında farklı olan biriydi. Ben kendimi bildim bileli buralarda bir yerlerdeydi. Üzüldüm çok. Gözlerim doldu. Çok ayıp biliyorum, ama henüz öğrenebildim.. **(Akşama kadar nasıl geçti vakit farkında değilim, nefes almak doğal bir süreç olmasa onu da unutabilirdim muhtemelen.. Zor bir gündü. Gazetelere bakayım dedim, haberleriyle karşılaştım.)** Allah rahmet eylesin. Onun sevdiğim şiirleriyle onu buradan  uğurlamak istedim izninizle:((

~Yarın~

Bir şeyler olacak yarın / Duruşundan belli kırdaki atların / Bulutların koşususndan belli / Kazısından köstebeklerin..

Karıncaların telaşından belli / Bir şeyler olacak yarın / Belki bir tomurcuk / Belki bir ağacın düşen yaprağı / Belki de bir çocuk..

Pek o kadar görmesek de uzağı / Kuşların uçuşundan belli / Bir şeyler olacak yarın / Öbür günden önemsiz, bu günden önemli..

~Göçmen~

Sevdiklerimin başında bir bilmediğim / Görmediğim, özlemediğim özlediklerimin başında..

Yurdum olmadan sıladayım / Kimsem ölmeden yasta / Yollarda gözlediğim ne / Mektuplarda beklediğim ne / Nereden sürmüşler beni / Buralar nere ?

Bir bildiğim olmalı, bilmez olmuşum / Bir derdim olmalı, gülmez olmuşum / Buralara konmuş, göçmen kuş olmuşum /  Bir derdim olmalı, gülmez olmuşum

**Fotoğraf, Hürriyet Gazetesi arşivinden kullanılmıştır.**

Miracle

Listen!

Do you hear it?

I do.

I can feel it.

I expect a miracle is coming.

It has set loose this retlessness inside of me.

Expect it.

Dream about it.

Give birth to it in your being.

Know! Something good is coming down the line.

Finding its way to you like all things find their way to god’s children.

Listen!

~ Poems by Jewel  “A Night Without Armor”

** Dayanamadim yine:)) Bu aralar hislerime tercuman zira bu siir..

Esmer Günler..

Nilüfer’in en güzel seslendirdiği parçalardan biriydi “Esmer Günler”. Aslen bir ayrılık ve terk ediş üzerine; ama parçanın bu nakarat kısmı bana bugün sabah evden dışarı çıktığımda gördüğüm manzarayı bire bir tasvir ediverdi: Geceden yağmur yağmış, sokaklar ıslak.. Ama fazla değil. Bahçemizdeki toprak nemli, birkaç çiçeğin yaprakları üzerinde iri damlalar halinde sular durmakta. Arabalar geçerken sokaktan tekerleklerinin ıslak zeminde çıkardığı o ses! Gökyüzü gri-mavi, parçalı bulutlu. Hava çok soğuk değil, ama serin ve yağmur kokuyor..

Ankara yağmurlarla tanıştı, artık bu misafircilik işi bir miktar uzun sürecek. Pantolon paçalarım çamur olacak yine.. Çizmeler ortaya çıkalı oldu zaten bir hafta kadar.. Şemsiyem, çantama daimi kalmak üzere giriyor bu sabahtan itibaren. Her ihtimale karşı saçlarımı toparlamak için tokalar da yerleşti çantamdaki yerlerine.. 1 Paket de mendil:) Hmmm.. Ne eksik kaldı acaba? Şiir kitabı mı? Evet evet bu yıl bir tane almıştım Barnes&Noble’dan. Merak ettiğim bir şairin kitabını: William Butler Yeats’in. Bildiğim bir tek şiiri vardı: “Brown Penny”. Keyifle izlediğim bir filmde, artık efsane olan muhteşem ses tonu ve mavi gözleri olan aktör Christopher Plummer bir partide ayağa kalkıp okumuştu bu şiiri. Dinlediğimde çok sevmiştim. Esmer Günler’i anımsatıyor adı itibariyle:) Kitaptan okuduğum ilk şiir de bu oldu:

I whispered, “I’am too young” / And then, “I’am old enough” / Wherefore I threw a penny / To find out if I might love. / “Go and love, go and love, young man, if the lady be young and fair” / Ah, penny, brown penny, brown penny / I am looped in the loops of her hair. / Oh love is the crooked thing / There is nobody wise enough / To find out all that is in it, / For he would be thinking of love / Till the stars had run away / And the shadows eaten the moon. / Ah, penny, brown penny, brown penny, / One cannot begin it too soon.”
~ William Butler Yeats

Şiir okumak bir tek “Esmer Günler”de iyi geliyor bana:)

Esmer Günler’iniz güzel geçsin; haneniz, içiniz rengarenk olsun ona inat:)