Gelmesi için gün saydığım yaz mevsimi bitti gitti bile!
İnanamıyorum nasıl geçtiğine günlerin hızlıca, göz açıp kapayıncaya dek.
*
“Evet Sevgili Ekim,
Serinlemeye başlayan havalar neticesinde yine karşılaştık seninle. Karşılaşmanın şerefine alkış, kıyamet ne bileyim bir tezahürat falan bekleme yalvarırım. Benden eksik olsun. Serin havanı, adındaki hüznü sevemedim gitti kendimi bildim bileli!
Sana merhaba derken geçtiğimiz ay sonunda danışmanlığını yürüttüğüm ilk projemin başarıyla denetimden geçmesi sebebiyle mutlu oldum, rahatladım haliyle. Aylardır büyük bir özveri ile çalışan, daha iyi-daha güvenli bir sağlık hizmeti sunabilmek için uğraş veren bir kurum daha, yol arkadaşlığımız neticesinde akredite olmaya hak kazandı JCI‘dan.
Ben bulduğum her boş zamanımda, mümkün olduğunca koşmaya ya da egzersiz yapmaya devam ediyorum. Hatta daha iki gün önce koştum Run Istanbul 2013’te. One Life Be Fit‘te anlattım nasıl geçti diye. Evde sık sık değişik tarifler deniyorum “sağlıklı” diye nitelendirebileceğimiz. Yalnız tabi ki ne kadar sağlıklı, o kadar “tatsız-tuzsuz-lezzetsiz”den hareketle sevgilim pek beğenmiyor da bulaşmıyor da yaptıklarıma 🙂 Bir nevi “Kendin pişir kendin ye Dilara” olayı!
Yeni bir diziye sardık, pek severek izliyoruz. Adı: Downton Abbey 1. Dünya Savaşı sırasında, İngiltere’de Crawley ailesinin konutu olan güzeller güzeli Downton Abbey malikanesinde geçen olayları anlatıyor dizi. Hem sahipleri hem de malikanedeki yardımcı, hizmetli ekibin gözünden. Dizideki favori karakterlerim Mr. Carson ve Dowager Countess of Grantham!
Önümüzdeki günlerde, bayram tatilini de fırsat bilip İngiltere’ye kaçıyoruz. Çok sevdiğim, can bir arkadaşım evleniyor Southampton’da! Bu sebeple önden benim gibi lacivert pasaportlu Türk vatandaşlarının ömür törpüsü sayılabilecek “vize” işlemleri sarmalından geçerek, şaşırtıcı derecede başarılı bir operasyon ile iki yıllık vizemi alıp cebime koymuş bulunmaktayım. Haliyle uzun süreli vize alınca, üzerimize gelen haller neticesinde havayolları tarifeleri arasında gezinmekten kurtulamıyorum! Önümüzdeki dönemlerde uygun bir bilet yakalar da gider miyim diyerekten!
Bir de bir çılgınlık yaptık sevgilimle ve dün günübirlik bir seyahat yaptık Samsun’a, çok öncesinden planladığımız! Sabah erkenden gidip, sevgilimin de çocukluk yıllarını geçirdiği bu şehirde anılar tazeleyip, keşfe çıktık. Keşif kısmı benim içindi, zira daha önce Samsun’da bulunmamıştım hiç. Gitmeden önce okuduklarımız neticesinde “lezzet keşfi” için de uygun bir yer olduğu kanısında hemfikir olunca, lezzet için sevdiklerime önerebileceğim iki adresimiz oldu elimizde günün sonunda: İlki döneri ile meşhur Lezzet Lokantası, diğeri ise Samsun pidesi ile meşhur Gülhan Restoran. Her ikisi ile ilgili tecrübelerimi hemen yan tarafta bulunan YELP Profilime ekledim.
İşte böyle sevgili Ekim. Seni böyle karşılıyor ve geçiriyor olacağız Kasım ayının başlangıç noktasına dek! Kasım, benim doğduğum ay. Bir sürü sevdiğim insanın doğduğu ay. Benim için hep anlamlı izler bırakan bir ay hayatıma. Bakalım bu yıl ne gibi bir iz bırakacak?
Ne olur fazla üşütme bizi olur mu? Şu an hava sıcaklığı 11 derece ve yağmur yağıyor dışarıda 🙁
Sevgiler,
Dilara”
Ekim ayına biraz ters yakalandım. Umarım iyi bitiririm.
Okudum sevgili Alpni,
geçmiş olsun, aman diyeyim. İyi bak kendine. Önce sağlık 😉
Teşekkürler…
Sende dikkat et.