Ağustos ayında biri Yunanistan’a, Thassos Adası‘na, diğeri de Bozcaada‘ya olmak üzere iki kısa süreli seyahatimiz oldu. Diğer seyahatlerimizden farklı tarafı ise her iki seyahatimizi iki teker üzerinde gerçekleştirmiş olmamızdı. İlkinde iki çift iki motor, sonuncuda kocamla ikimiz tek motor şeklindeydik. Bu seyahatlerimiz için ayrı bir platform çalışması olduğu için şimdi tam da Journey To Blue‘da görmeye alışkın olduğunuz bir seyahat yazısı ile karşınızdayım uzun bir ara sonrası 🙂
Annekuşum ile çıkmış olduğumuz önceki yurt dışı seyahatlerimizi de yazmıştım hatırlarsanız. İlk seyahatimizi 2007 yılında Prag‘a (ki yazı dizisinin ilk yazısı burada), ikincisini ise arayı fazla açmadan 2009 yılında İspanya‘ya gerçekleştirmiştik (ki bu yazı dizisinin ilk yazısı da burada). “En az iki yılda bir gezelim birlikte” hayalimizin birazcık (!) fazla ötelenmiş olduğunu farkedince aradaki açığı kapatmanın en iyi yolunun bir batında üç farklı Avrupa şehri görmek olduğuna kanaat getirdik 🙂 İşte böylece aylar öncesinden planlamaya başladım 10 gün sürecek Amsterdam-Brüksel-Paris seyahatimizi (Bu üç şehir ile ilgili tecrübelerim olması açısından planlamanın tamamı benim tarafımdan yapıldı. Programı üçe ayırarak planladım: İlki ulaşım, ikincisi kalacak yer ve sonuncusu da gezilecek-görülecek/mutlaka yenecek-içilecek şeyler üzerine oldu). Seyahatimizin İspanya kısmında da bize eşlik eden, benim en iyi seyahat arkadaşım Tolu da katıldı aramıza ve üç kadın on gün süren yorucu, ama güzel anılarla iz bırakan bir Avrupa seyahati yapmış olduk.
Devamını oku