Yaklaşık 11 saat kadar süren İstanbul-Havana uçuşu benim için biraz zor geçti! Biletleri millerle aldığımız zaman Gökhan, “İstersen biraz daha mil verip Business’a yükseltelim; yol uzun, senin dizlerin canına okur” demişti. Ama o “biraz verelim” dediği miller, nerdeyse ekonomi biletlerinin yarısına tekabül ediyordu ki dedim “Boşver, ben o millerle bir bilet daha alırım“! Aferin bana 🙂 Bayağı eski bir uçak ile bacaklarımı nereye koyacağımı bilemeden, boyun ağrılı ve sıkıntılı bir yolculuk yaptım. Diyeceğim, eğer geniş ve konforlu koltuklarda seyahat etme şansınız olursa sonuna dek zorlayın 🙂
Devamını oku
Seyahatname Konulu Yazılar
Siempre Küba: Küba Devrim Tarihi
Küba 101 bölümünde de kısaca bahsettiğim gibi, Küba’yı ve kültürünü anlamak için tarihi hakkında da biraz bilgi sahibi olmak gerektiğini düşünüyorum. Bu yüzden sevgili kocam Gökhan tarafından yazılmış aşağıdaki özeti sizinle paylaşıyorum. Keyifli okumalar 🙂
Devamını oku
Siempre Küba! (Bölüm 1: Küba 101)
2017 yılının en heyecanla, karı-koca resmen gün sayarak beklediğimiz seyahati idi Küba seyahatimiz! Biletlerini nereyse tam da 1 yıl kadar önce, Türk Hava Yolları’ndan gelen “Şu kadar (çokça) milinizi yıl sonuna dek kullanmayacaksanız silinecektir” e-postası üzerine almıştık. Tayland’ı mı görsek bu kadar mil ile ne yapsak derken biz, yine Türk Hava Yolları’ndan aynı zaman dilimi içerisinde posta kutumuza düşen “THY İstanbul-Havana direkt uçuşları başlamıştır” haberi ile rotayı oldukça hızlı bir biçimde kendisine çevirdik.
Açık ifade etmek gerekirse hakikaten de bir rüyanın gerçekleşmesi oldu benim için bu seyahat. 500 yıl süren kolonyal dönemin ardından, 1959 tarihinde Fidel Castro ve arkadaşlarının gerçekleştirdiği devrim ile batı yarımkürenin tek sosyalist ülkesi haline gelen, boyuna posuna bakmadan süper güç Amerika’ya kafa tutan ufacık tefecik bir ada ülkesi! Adına, kahramanliğına şarkılar yazılmış Che Guevera’nın uğruna yıllarca savaştığı Karayiplerin incisi Küba’yı dilimiz döndüğünce bizde bıraktığı izler, şaşkınlıklarımız, yaşadıklarımız, yediğimiz-içtiğimiz şeyler eşliğinde anlatmaya çalışacağız Gökhan ile birlikte.
Devamını oku
Mavi Yolculuk!
Yıllar yıllar önce “Işığını Arayan Teknede Biz” başlığıyla paylaştığım hayatımın ilk mavi yolculuğu sonrası, evren sesimi sonunda duydu ve beni bir defa daha bu güzel maceranın koynuna bırakıverdi! O zaman da söylemiştim kendi kendime, çevremdeki eşe-dosta yine tekrar ediyorum: “Mavi yolculuk yapmadan, adam gibi ve huzur dolu bir tatil geçirdim diyemezsiniz!” Gerçekten kafayı boşaltabileceğiniz, sakin, huzur dolu, alabildiğine mavi, alabildiğine özgür, fazlalık hiçbir şeye ihtiyacınız olmadan, arınmış bir şekilde yaşayacağınız, gözünüzü açar açmaz denize girip önünüze ne konsa aynı iştahla yiyebileceğiniz, kendinizi yüzünüzde sürekli bir tebessüm ile şükür üstüne şükür ederken bulabileceğiniz bir tecrübe mavi yolculuk.
İki Teker: Sakız Adası
Bu yaz tatilimizi önceki yıllara göre bir miktar daha erkenden yaptık, bitirdik! Şimdilik 😉 Biliyorsunuz 3 yıldır motorize bir çiftiz kocamla ben. Öyle sürekli olmasa da, fırsat ve imkan yaratabildiğimiz yerlere motorlarımızla gitmeyi tercih ediyoruz. Bu yıl da sürpriz bir Mavi Yolculuk tatiline dahil olunca, hatta Bozburun’a kadar motorlarla gidelim kararı verince, öncesine de birkaç gün Sakız Adası mı eklesek, ne yapsak diye düşünüp bu şirin adaya da uğramaya karar verdik. Şimdi size, ilk defa gittiğimiz ama diğer Yunan adaları gibi çok sevimli, sıcacık ve elbette görülesi bulduğumuz Sakız Adası’ndan bahsetmek istiyorum bu yazımda:
Devamını oku